Trakya Üniversitesi Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde tedavi gören annesin ölümü üzerine aynı bölümde görevli Doktor B. B. Ö.’ya saldırarak darp eden ve tutuklanarak hakkında dava açılan Volkan K., dün Edirne 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SGBİS) aracılığıyla hakim karşısına çıktı.
“TUTUKLULUĞUNUN DEVAMINA KARAR VERİLSİN”
Duruşmada şikayetçi doktor kadını, avukat olan babası Taner Özdeş temsil etti. Av. Özdeş “Burada yapılan saldırı sadece kızıma değil bütün sağlık çalışanlarına yapılmıştır. Bu devletin otoritesine karşı yapılmıştır. Sanık saldırısına uyduruk bahaneler aramaktadır. Sanık pişmanlık duymak yerine ev hapsindeyken sosyal medyada yaptığı yayında yaptıklarını övmüştür. Sanığın adli sicilinde anneye şiddet ve teyzeye cinsel tacizden kesinleşmiş cezaları vardır. Tutukluluğun devamına, en üst hadden cezaya ve takdir indirimlerinin yapılmamasına karar verilmelidir” dedi.
Duruşma savcısı da sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
SGBİS yoluyla diyecekleri sorulan Volkan K., “Çok pişmanım, doktordan ve herkesten özür diliyorum” diyerek tahliyesini istedi. Volkan K.’nın avukatı da tutukluluğun bir tedbir olduğunu ve cezaya dönüşmemesi gerektiğini dile getirerek müvekkili Volkan K.’nın tahliyesini istedi.
Mahkeme, darp sonucu yararlanan ve gözü önemli ölçüde hasar gören Dr. B. B. Ö.’yle ilgili kesin sağlık raporun beklenmesine ve tutuklu sanık Volkan K.’nın tahliyesine karar verdi. Mahkeme yargılamayı ileri bir tarihe erteledi.
“MÜCADELEYİ HEM ADLİYEDE HEM DE MECLİSTE VERECEĞİM”
Duruşma çıkışında basına açıklama yapan baba Özdeş, konunun hem adliyede hem de mecliste takipçisi olacağını belirterek “Kızımın gözünde bir hasar da oluştu. Basit tedavi yöntemiyle giderilemez bir rahatsızlığı hasar söz konusudur. Gencecik bir kadın, kız çocuğu, sağlık çalışanı. Olayda birden çok ağırlaştırıcı sebep var. Hiçbir indirim sebebi uygulanması söz konusu değil, takdir indirimi uygulanması söz konusu değil. Haksız tahrikten bahsediyorlar. Zaten onun da uygulanması mümkün değil. Sağlık çalışanları görevlerini yaparken neyin tahriki olacak. Hiçbir zaman da olmaz. Şimdi bir de aynı zamanda hem usul yönünden de sıkıntı var. Maddi yönden bir sıkıntı olduğu gibi usul yönünden de bir sıkıntı var. Dosya tekamül etmemiş. Kati rapor alınmamış, kati raporda netice daha ağırlaşacaksa suçun niteliği değişecek, verilecek ceza da artacak. Kızımın gözünde ciddi bir hasar var. Biz zaten diken üstündeyiz. Düşünün okuyan bir insanın, hekim bir insanın gözünü kaybetmesi veya rahatsız olması, benim de gözümü kaybetmem aynı şekilde. Biz de kamu hizmeti görüyoruz. Hakim de öyle. Ana ne yazık ki herhalde adalet mekanizması kamu hizmeti verdiği bazen unutuyor. Kamu ne demek? Toplum demek. Sağlıkçılar var olacak, hekimler var olacak ki ben var olayım. Onlar var olmazsa ben var olamam ki. Ben her derdime çare bulamam. Bu topluma çöpçü de lazım, şu da lazım, bu da lazım, hepsi lazım. Yaşam hakkı evrensel bir şeydir. Yaşam hakkını ihlale yönelik bir saldırıdır. Beden bütünlüğüne yönelik bir saldırıdır. Bunun böyle basite alınmaması lazım. Aynı zamanda bu saldırıda sokaktan geçen iki insan tartışmamış. Bu saldırı devletin kurumunda gerçekleşiyor. Devletin onu kollaması, gözetmesi gereken bir yerde gerçekleşiyor. Onun görevini güven içerisinde yapması gereken bir yerde gerçekleşiyor. Onu yapamadın bari adalette yap, adliyede yap. Devletten beklentimiz budur. Yasalar da yetersiz. Yasa koyuculardan beklentimiz, cezaların ağırlaştırılması. Yasa koyucu ve yasa uygulayıcıların da yasaları tam olarak uygulaması gerekiyor. Biz sadece kızım nezdinde değil bütün sağlık çalışanları, kamu görevlileri, biz hepimiz devleti temsil ediyoruz. Devlette güvenlik olmazsa devlet olmaz. Bunu unutuyorlar bazen. Basit şeylerle olmaz bu işler. Bunun için ciddi tedbirler alınması lazım, koruyucu önlemler alınması lazım. Yasaların değişmesi lazım. Adaletin harfi harfine tecelli etmesi için elimden ne geliyorsa yapacağım. Ben tüm işlerimi bırakacağım, net söylüyorum bu mücadeleyi hem yargı düzeyinde hem de meclis düzeyinde vereceğim” dedi.
“ACİL ÖNLEM ALINMALI”
Sağlıkta şiddetin durdurulması için bir an önce önlem alınmasını isteyen Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun ise şöyle dedi: “Bu hizmetin sürdürülmesi sırasında gerek hekimlere gerekse diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin kabul edilebilir bir yanı yok. Bizlerin güvenli ortamlarda ve insanca koşullarda çalışmaya ihtiyacımız var. Biz bunu kamu otoritesinden her zaman istiyoruz ve her zaman söylüyoruz. Öncelikli olarak bu güvenliği sağlamak kamu otoritesinin görevi. Bunun haricinde bakıldığında ayrıca buna yönelik caydırıcı yasal önlemlerin yapılması, çıkarılması gerekiyor. Aksi halde bunun önüne geçilebilmesi son derece zor. Günlük sağlıkta şiddet, sözel ya da fiziksel şiddet 100’leri bulmuş durumda. Bir an evvel acil önlem alınması gerekiyor.”
Duruşma çıkışı konuşan Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Celal Karlıkaya da “Halkımıza seslenmek istiyorum. Ben Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim görevlisiyim. Bu çocuklar da benim öğrencim. Devletin okulunda öğrencilerimize eğitim veriyoruz, öğretiyoruz, birlikte de insanlara şifa verme işi yapıyoruz. Devletin okulunda bir çocuğu dövüyorlar. Devlet sahip çıkmalıdır” ifadelerini kullandı.
MURAT SAVAŞ
Kaynak: MURAT SAVAŞ