Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Mahkeme

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Mahkeme haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mahkeme haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Edirne’de Hekimlerden 2 Yıl 1 Aylık Ceza Kararına Tepki Haber

Edirne’de Hekimlerden 2 Yıl 1 Aylık Ceza Kararına Tepki

Edirne Tabip Odası ve hekimler, Edirne'de Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde Doktor B.B.Ö.'yü yumruklayan Volkan Kuşçu’ya mahkeme heyeti tarafından iyi hal indirimi ile birlikte 2 yıl 1 ay hapis cezası verilmesine tepki gösterdi. Edirne Adliyesi’nde bugün 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirilen duruşmanın ardından Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Celal Karlıkaya ile odanın önceki dönem başkanları Prof. Dr. Gürcan Altun ve Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, basın mensuplarına açıklama yaptılar. “İTİRAZ EDECEĞİZ” Prof. Dr. Celal Karlıkaya, karar duruşmasında sağlıkçıların adalet duygusunun tatmin olmadığını belirterek; “Biz Edirne Tabip Odası olarak, sağlıkçılar olarak adalet duygumuzun tatmin olmadığını beyan ediyoruz. Daha caydırıcı cezaların uygulanması gerekiyor ki sağlıkta şiddet bitsin. Adalet istiyoruz. 2 yıl 1 ay ceza aldı. Avukatlar, üst sınırı 6 yıla kadar olduğunu söylüyor. Üst sınırdan bekliyorduk. Teknik ayrıntılarını bilmiyorum ama iyi hal indirimi olasılığı bile bizi çok üzüyor. İtiraz edeceğiz” ifadelerini kullandı. “İYİ NİYETİNİ GÖSTERECEK BİR TARAFI YOK” Prof. Dr. Gürcan Altun ise yargılamanın hiçbir zaman hekim camiasını tatmin etmeyeceğini söyleyerek; “Bu yargılama, hiçbir zaman için hekim camiasını tatmin edecek bir yargılama değildir. Böyle bir durumda, görevi başındaki bir kadına karşı, bir hekime karşı yapılmış olan saldırının üst limitten cezalandırılması gerekir. Kaldı ki fail zincirleme bir şekilde suç işlemeye devam ediyor. İlk tutuklanma sonrası tahliye edildikten sonra akabinde sosyal medya üzerinden gelen meslektaşımıza karşı olan o tehditlerin iyi niyetini gösterecek bir tarafı yok. Beraberinde bir kadına karşı işlenmiş olması bu suçun, ağırlaştırıcı unsurlardan bir tanesidir. Niye mahkeme tarafından bunun göz önüne alınmadığını merak ediyoruz açıkçası. Bir önceki ceslede kapı kilitlendi. Yargılamaların hepsi, Anayasa’nın 141’inci maddesi gereğince kamuya açık halde yapılır. Basın ve biz dışarıda bırakıldık. Acaba mahkeme heyeti, bizlerin orada bulunmasından dolayı neden endişe ediyor? Şimdi de kararı açıklarken apar topar bizlere ‘Dışarıya alalım’ deyip böyle bir tavır takınıldı, anlayabilmiş değilim” dedi. “EN ÜST DÜZEYDEN CEZALAR VERİLMELİ” Dr. Ertuğrul Tanrıkulu ise Türkiye’de sağlıkta şiddetin sürekli yaşanır hale geldiğine dikkat çekerek; “Biz bunu kabul etmiyoruz. Asla sağlık ve şiddet kelimelerinin yan yana gelmesinden mutlu değiliz ve bu şiddet sarmalı ne yazık ki sağlık sektöründe çok fazla oldu. Katalog suçu haline gelmeli ve en üst düzeyden cezalar verilmeli. Yoksa sağlıkta şiddeti durduramayız” sözlerine yer verdi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

İstismarcı ‘Sucu’ya 293 Yıl 6 Ay Hapis Haber

İstismarcı ‘Sucu’ya 293 Yıl 6 Ay Hapis

İstanbul Bağcılar’da 2019 ve 2023 yılları arasında 4 çocuğa zincirleme şekilde cinsel istismarda bulunan Metin Şenay’ın 331 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada karar açıklandı. Bakırköy 24. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya SEGBİS sistemi ile bağlanan tutuklu sanık Metin Şenay savunmasında, “Duvardaki yazıları çocuklar yazmışlar ben dışardayken. Hatta döndüğümde kendilerine kızdım. Mahkemenin adaletine güveniyorum. Mağdur M.Y.’ye yönelik suçu tek başıma üstleniyorum. Ailesinden özür diliyorum. Ancak diğer mağdurların ve ailelerinin kusur ve sorumluluğu mevcuttur” dedi. İNDİRİMSİZ CEZA ALDI Sanık savunmasının ardından kararını açıklayan mahkeme, Metin Şenay’ın 4 çocuğa karşı ayrı ayrı ‘zincirleme şekilde 12 yaşını tamamlamamış çocuğa karşı nitelikli cinsel istismar’, ‘zincirleme şekilde çocuğu cinsel amaçla hürriyetinden yoksun kılma’, ‘zincirleme şekilde müstehcen görüntülerin üretiminde çocukları kullanmak’ ve ‘müstehcen yayınları depolamak ve bulundurmak’ suçlarından 293 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına karar verildi. Sanığa verilen cezalarda indirim uygulanmadı. Öte yandan sanık Şenay’ın bir milyon 683 bin TL adli para cezası ile cezalandırılmasına da hükmedildi. Mahkeme, sanığın çocukları korkutmak için kullandığı ‘sakın bağırmayın’ şeklinde yazıların olduğu kağıdın da dosyada delil olarak saklanmasına hükmetti. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, suç tarihi 2023 yılı öncesi olarak belirtilirken, 4 mağdur ile 5 müşteki yer aldı. İddianamede sanık Metin Şenay‘ın Bağcılar’da bir su dükkanının bulunduğu ve uzun yıllardır aynı semt ve mahallede su dağıtımı yaptığı belirtildi. 24 Mayıs 2023 günü mağdurlardan M.Y.’nin okuldan çıktığı ve evine dönmemesi üzerine ailesi tarafından durumun polis ekiplerine ihbar edilerek başvuruda bulunulduğu iddianamede kaydedildi. Polis ekiplerinin önce okul kamera kayıtları ve çevredeki kameraları araştırdığı, mağdurun okul bahçesinden çıktıktan sonra bir minibüse bindiğinin tespit edildiği iddianamede belirtildi. Mağdurun ailesi tarafından kamera kayıtlarının aynı gün izlendiği, aracın daha önce evlerine su siparişi üzerine gelen ‘Metin Su’ isimli iş yerine ait olduğu iddianamede aktarıldı. Ailenin aracı kullanan kişinin Metin Şenay isimli kişi olduğunu beyan etmeleri üzerine Metin Şenay‘ın iş yerinde olabileceği değerlendirilerek çevre araştırması yapıldığı iddianamede kaydedildi. Sanığın gece 03.00 sıralarında iş yerinden çıkarak tedirgin davranışlar sergilediğinin görülmesi üzerine duruma kolluk ekiplerince müdahale edildiği, sanığın iş yerinin içerisine doğru kaçtığı iddianamede açıklandı. Gizli odadaki notlar: “Ben ne dersem yap, sözümü dinlemezsen çok acı veririm ve çok döverim gerekirse öldürürüm” Polis ekiplerinin Metin Şenay‘ın arkasından giderek çocuk ile ilgili sorular sormaya başladığı, sanığın hiçbir soruya cevap vermediği, bu sırada iş yerinin arkasından çocuk çığlık sesi duyulması üzerine ‘yatak odası’ olarak tarif edilen alana geçildiği iddianamede açıklandı. Hazırlanan iddianamede gizli bir odada mağdur kız çocuğunun kilit altında ve ağlar vaziyette olduğunun görüldüğü, gizli bölümde ve mağdurun üstünde kan lekelerinin görülmesi üzerine cinsel istismara maruz kaldığının anlaşıldığı belirtildi. Öte yandan iddianamede gizli odada duvara yapıştırılmış şekilde “Söz dinlemesi kesinlikle yapılacak, kesinlikle bağırma konuşurken fısıltı ile konuş, sağa sola zarar verme, dükkana biri gelirse kesinlikle konuşma, ben ne dersem yap, sözümü dinlemezsen çok acı veririm ve çok döverim gerekirse öldürürüm bence en iyisi sözümü dinle ve dediklerimi yap ben sana en iyi şekilde bakayım” şeklinde bir yazının görüldüğü de aktarıldı. “EĞER BAĞIRIRSAN SENİ ÖLDÜRÜRÜM” Mağdur M.Y., Çocuk İzlem Merkezi’nde alınan ifadesinde ikametlerine 10 senedir su getiren Metin Şenay‘ın kendisini çağırdığını, ‘seni eve götüreyim’ dediğini, Şenay‘ın daha önce de kendisini eve götürdüğünü, daha önce kendisine hiçbir şey yapmadığını, o gün yolda giderken eve gitmediklerini fark etmediğini belirtti. Mağdur, iş yerine gelince arabadan indiklerinde sanığın “sen geç bilgisayarda oyna” dediğini, içeri girdiğini ve burada büyük bir oda olduğunu, bilgisayar olduğunu, biraz bilgisayar oynadıktan sonra Şenay‘ın “sana bir yer göstereceğim” diyerek kendisini küçük bir odaya götürdüğünü anlattı. Mağdur M. Y. odanın süngerlerle kaplı olduğunu, pencere, cam ve eşya olmadığını, Şenay‘ın bir kap bırakarak “tuvaletin gelirse bu kaba yaparsın” dediğini, oraya kustuğunu, Metin Şenay‘ın kendisini istismar ettiğini, “eğer bağırırsan seni öldürürüm” dediğini, eline bıçak alıp korkuttuğunu, akşama doğru kendisine mutfağa götürüp “yemek ye” dediğini, yemek yemediğini ve kustuğunu, üşüdüğünü ve karnının ağrıdığını anlattı. “ÇOCUK ESİRGEME YURDUNDA ON SENE KALIRSIN” Mağdur çocuk, sanık Metin Şenay’ın kendisine çocuk esirgeme yurdunda dövülen çocukların videolarını izlettiğini ve “seni böyle dövecekler anneni göremeyeceksin sen bağırırsan bizi burada duyarlar, bizi görürler, ben cezaevinde on sene yatarım, sen de çocuk esirgeme yurdunda on sene kalırsın” dediğini açıkladı. Mağdur, kendisi uyurken polislerin geldiğini de beyan etti. Mağdur M.Y.’nin yapılan muayenesinde de Metin Şenay’a ait olduğu anlaşılan DNA profillerinin bulunduğu kaydedildi. Öte yandan mağdur M.Y. Çocuk İzlem Merkezi’nde yeniden alınan ifadesinde Metin Şenay’ın kendisini istismar ederken video çektiğini gördüğünü de beyan etti. “YANAĞINDAN ÖPTÜM SONRA CİNSEL İSTİSMARDA BULUNDUM” Metin Şenay’ın mağdur M.Y. yönünden avukatı eşliğinde alınan savunmasında üzerine atılı suçlamayı kabul ettiği kaydedildi. Sanık Şenay savunmasında “İşyerinin kapısını kilitledikten sonra yalıtımlı odaya götürdüm. Üzerine battaniye örttüm. İlk olarak yanağından öptüm sonra cinsel istismarda bulundum. Başka bir çocuğa cinsel istismarda bulunmadım” dedi. İstismarda bulunduğu çocukların fotoğraflarını saklamış Öte yandan sanığın iş yerinde ele geçirilen dijital materyallere ilişkin bilirkişi incelemesi sonucu bir rapor hazırlandı. Hazırlanan raporda çocuk pornografisi olduğu değerlendirilen internet aramaları, videoları ve fotoğrafları tespit edildi. Raporda sanığın istismarda bulunduğu değerlendirilen ve yine dijital olarak saklanan müstehcen çocuk fotoğraflarının tespit edildiği de belirtildi. Bazı fotoğraflarda sanık Şenay’ın net olarak görüldüğü de söz konusu raporda açıklandı. İddianamede fotoğraflardan tespit edilen, istismara maruz kaldığı değerlendirilen çocukların iş yerinde vakit geçirdikleri sırada isimlerini yazdıkları belirtildi. İddianamede iş yerinde ismi yazılı çocuklardan E.N.Ö. ve M.Ö.’nün sanığın eşinin akrabası olduğu belirtildi. Mağdurların sosyal medyada paylaştığı geçmiş yıllara ait fotoğraflar ile dijital incelemeler neticesinde elde edilen müstehcen çocuk fotoğraflarının benzerlik içerisinde olduğunun anlaşılmasıyla mağdur kardeşlerin sanık tarafından istismar edildiğinin değerlendirildiği hazırlanan iddianamede aktarıldı. Yine yapılan araştırmalarda mağdur R.Ş.’nin de iş yerinde isminin yazılı olması nedeniyle istismar edildiği iddianamede değerlendirildi. “İLK ÖNCE SENİN KAFANA SONRA KENDİ KAFAMA SIKARIM” Mağdur R. Ş. beyanında “Ben Metin Şenay‘ın gazetedeki çıkan olaylarını öğrenince kendimi eve kapattım. 6-7 ay önce bu olayı öğrendim annem de bana durumu anlatmıştı. Annem bana ‘Metin’in sana karşı bir eylemi var mı?’ diye sormuştu. Ben de korkumdan söyleyemedim. Metin Şenay, bizim mahallede sucu dükkanı açmıştı, ben evde yalnız kalıyordum. Ablam okula gidiyordu anne ve babam evde olmuyordu abim de dışarlarda geziyordu. Metin Şenay bana ‘ben seni korurum sana bir şey olmaz’ diyordu. Benim yanına gitmemi isterdi. Gitmezsem bana sinirlenir, bana tuhaf tuhaf hareketler yapardı. Beni tehdit ediyordu. ‘Birine söylersen yurda verilirsin, ben de hapse girerim’ diyordu. ‘Hayatına bir erkek giremez’ diyordu. Bana ‘ilk önce senin kafana sıkarım sonra kendi kafama sıkarım gideriz bu hayattan’ dedi. Metin Şenay‘ın yaşını tam olarak bilmiyorum. Bana ‘hiç kızım yok, benim iki tane oğlum var, onlar beceriksiz’ diyerek sürekli yanına çağırıyordu. Ailemin sıkıntılarından dolayı ben hep tek kalıyordum. İlk defa 5 yaşımda bana cinsel istismarda bulundu. Son olayı dokuzuncu sınıfta yaşamıştım. Dükkanın içinde masası, bilgisayarı bir koltuk vardı. İlk olayda ‘gözünü kapat korkma’ dedi. Dükkanda kaplama filmler vardı. Dışardan gözükmüyordu. Bu ilk olayda kendisine korktuğum için yanına gidiyordum” dedi. “CİNSEL İSTİSMARDA BULUNDUĞU ZAMAN VİDEO KAYDI YAPIYORDU” Mağdur, Metin Şenay tarafından farklı zaman dilimlerinde pek çok kez cinsel istismarına maruz kaldığını da iddianamede yer verilen beyanında belirtti. Mağdur yaşanan olaylardan dolayı Metin Şenay’dan şikayetçi olduğunu da söyleyerek “Ben bu olayları bana inanmayacak diye düşündüğümden anneme anlatmadım. Tehdit içerikli sözleri bana sürekli söylüyordu. Beni tembihliyordu. Metin’in dükkanında silah vardı. Arka odanın küçük bir odası daha vardı. Bana ‘seni kim arıyor senin hayatına kimse giremez, yoksa senin kafana sıkarım’ diyordu. Bana ‘benden başka kimseyle ilişki yaşayamazsın’ diyordu. Yatak odasında laptopun üzerine takılı bir kamerası vardı. Yatak odasının dışında da bir kamera vardı. Hem içerdeki hem dışarıdaki kamerayla video çektiğini söylüyordu. İçeride de cinsel istismarda bulunduğu zaman video kaydı yapıyordu. Bana bir tane videomu izletti. Ben ‘videoyu izlemek istemiyorum’ dememe rağmen videoyu izletiyordu. Ben izlemek istemiyorum deyince ‘bunlar senin videoların izle bir şey olmaz’ diyordu. Son olay felçten önce olmuştu. Tam tarih olarak hatırlamıyorum. Dokuzuncu sınıfta 15 yaşında olduğumu hatırlıyorum. Hastaneye yattığım yıl 2021 yılıydı. Ben hastaneye yattıktan sonra Metin’in bana dokunması olmadı. Son bir yıldır beni araması da olmadı” dedi. “METİN ŞENAY‘IN YAPTIKLARI BANA GÖRE İŞKENCEDİR” Bir diğer mağdur E.N.Ö. ise Çocuk İzlem Merkezi’nde alınan ifadesinde, “Metin Şenay benim akrabam olur. Eskiden bizim alt dairemizde oturuyordu. İlk olay ben dördüncü sınıfa giderken oldu. Biz onu seviyorduk. Metin Şenay‘ın yanına 2-3 sene kadar gittik. Olaylar hep Metin’in su sattığı dükkanda oldu. Kendisi sucuydu. Su getirip götürüyordu, biz dükkanda yalnız kalıyorduk, bize bilgisayardan film açıyordu. Bana cinsel istismarda bulundu. İkinci gün M. isimli kardeşim ile birlikte gittik. İlk olayda M.’de benim yanımdaydı. İkinci gün de cinsel istismarda bulundu. Benim sıram bittikten sonra M. ile başlıyordu. Bu olaylar aynı gün oluyordu. Hatırladığım ikinci olayda o, ben ve kardeşim var. Biz oraya kıyafet getiriyorduk. Toplam 2-3 yıl kadar Metin Şenay‘ın dükkanına gittik. Ben 12-13 yaşımdayken ailem Metin Şenay ile ilişkimizi kesmeye başladı. Haberlerdeki çocukta yaptığı gibi biz de tehdit etti. ‘Konuşan ölsün’ diyordu, tıp oynuyorduk, ‘sus dediklerimi yapmazsan öldürürüm’ diyordu. Biz de korkuyorduk. Dükkanda üç bölüm var. Oturma odasında televizyon, kamera, var arka tarafta oda yaptırmış ne olduğunu anlamadım. Tahtalık gibi bir yerler var, bölme yaptırmış. Bunu bizi dışardan insanlar görmesin diye yaptırmış. Buranın önden ve arkadan iki kapısı bulunmaktaydı. Bu dükkanda bilgisayarı vardı, evde canım sıkılıyordu, bilgisayarla oynamak için su dükkanına gidiyorduk. Daha sonra annem bize izin vermemeye başladı, gitmemizi istemedi. Taciz yaptığını bile bile bilgisayar oynamak için yanına gidiyorduk, anne babama karşı geliyorduk. İlerleyen zamanlarda yanlış yaptığımızı anladım ve ortaya çıkacak diye çok korktum. Metin ‘siz de gizlemeye çalışın anne babanıza bir şey belli etmeyin’ diyordu. Sonra polislerin onu aldığını duyduk. Haberlerde başka bir çocuğa yaptığını duyduk, kardeşim ile bize yaptıklarını da söyleyip söylememeyi düşündük. Bilgisayarında bizim görüntülerimiz videolarımız vardı, bunlar da çıkar mı diye düşündük. Bu kadarını düşünür videoları siler diye düşündük ama silmemiş. Metin Şenay bize bu eylemlerini yaparken sürekli videoya çekiyordu. Bilgisayarında klasörün içerisinde bu videoları yedekliyordu. Bu bilgisayar su dükkanında bulunuyordu. Bana bu olayları yaptığı için Metin Şenay’dan şikayetçiyim. Bize ‘bu olayı herkes öğrenirse yemin olsun herkesi vururum’ demişti, ‘alt komşularım duyarsa sizi vururum’ dedi. Bize yaptığı işkenceyi o küçük kıza da yapmış. Metin Şenay‘ın yaptıkları bana göre işkencedir” şeklinde konuştu. “BU OLAY ORTAYA ÇIKMASIN YOKSA KENDİMİ ÖLDÜRÜRÜM” Mağdur E.N.Ö.’nün kardeşi M.Ö. ise Çocuk İzlem Merkezi’nde alınan ifadesinde “Ben dördüncü sınıfa giderken biz dükkanına gidiyorduk. Metin ailemizin yanında iyi davranıyordu, yalnız kaldığımızdaysa ‘erkeklerle görüşmeyin, görüşürseniz beddua ederim’ diyordu. ‘Beddualarım kabul olur’ diyordu. ‘Bu olay ortaya çıkmasın yoksa kendimi öldürürüm’ diyordu. Buraya geliş sebebim olarak bir olay hatırlıyorum, başka olay hatırlamıyorum. Ben, ablam ve Metin Şenay dükkanda birlikte kalıyorduk. Bize cinsel istismarda bulundu ve videoya çekti. İlerleyen zamanlarda bizi tehdit etti, ‘erkeklerle sakın görüşmeyin görüşürseniz sizi gebertirim’ dedi. Bir gün beni gece kaldırdı o gün gece bana istismarda bulundu. Ben uykusuz kaldım, o gün eve dönecektik. Sonra biz eve gittik ve bir daha dükkana gitmedik. Yaz tatilinde çok kalıyorduk. 2-3 hafta kadar aralıksız kalıyorduk. Kış tatilinde az kalıyorduk. Çekilen videoları siyah kutu gibi bir şeyde saklıyordu. Bize bu videoları izlettiriyordu. Videoları sil dedik, o da ‘silmeyeceğim sizi özlediğim zaman izliyorum' demişti" dedi. Mağdurlardan M. Ö. ve E. N. Ö’nün ifadelerinde sucu dükkanı diye tabir edilen yerde uzunca gün ve haftalar boyunca kalmalarının mağdurları istismara açık hale getirdiği değerlendirildiğinden soruşturmanın devamı boyunca yaşlarına uygun bir yurda yerleştirmelerine karar verildiği de iddianamede açıklandı. Metin Şenay’ın daha önce başka bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle 2009-2011 tarihleri arasında tutuklu kalarak yargılanıp ceza aldığı ancak Yargıtay bozma kararı üzerine beraatine karar verildiği de iddianamede belirtildi. Metin Şenay’ın hazırlanan iddianame kapsamında 4 mağdura karşı ‘zincirleme olarak cebir, tehdit veya hile kullanarak çocuğu cinsel amaçla hürriyetinden yoksun kılma’, ‘zincirleme olarak 12 yaşını tamamlamamış çocuğun nitelikli cinsel istismarı’, ‘müstehcen yayınların üretiminde çocukları kullanmak’ ve ‘cebir, tehdit veya hile kullanarak silahla ve cinsel amaçla çocuğu hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından her mağdur için ayrı ayrı olmak üzere toplamda 128 yıl 9 aydan 331 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

Cesetsiz cinayete ikinci kez müebbet Haber

Cesetsiz cinayete ikinci kez müebbet

Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 2005 yılında meydana geldiği iddia edilen ancak işlendiği tarihten bu tarafa cesedi bulunamayan bir cinayetle ilgili yargılamayı bitirdi. Davanın bir numaralı sanığı ikinci kez ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. ORTADAN KAYBOLDU Edirne’de E. K., adlı kız çocuğu 11 Ocak 2005 tarihinde sabah okula gitmek üzere evden ayrıldı ancak bir daha kendisinden haber alınamadı. Kız çocuğuyla ilgili olarak çevresindeki birçok kişinin ifadesi alındı ancak bir sonuç çıkmayınca E. K. hakkında “daimi arama” kaydıyla dosyası rafa kaldırıldı. 8 YIL SONRA GELEN İTİRAF Bu tarihten 8 yıl sonra polise başvurarak E. K.’yle ilgili ifade vermek istediğini belirten S. A., ilginç anlatımlarda bulundu. S. A., E. K. ile o tarihte sevgili olduklarını, kızın kaybolduğu 11 Ocak 2005 tarihinden birkaç gün önce kente yakın ormanlık bir alanda buluşup cinsel ilişkiye girdiklerini, bu sırada kır bekçisi olarak görev yapan F. K.’nın kendisini burada gördüğünü, kendisinin kimlik ve telefon bilgilerini aldığını, isteklerini yerine getirmesi konusunda tehdit ve şantajda bulunduğunu söyledi. BEKÇİ: “KIZI AL, AYNI YERE GEL” S. A., F. K.’nın 11 Ocak 2005 tarihinde kız arkadaşı E. K.’yi de alarak aynı yere gelmeleri konusunda kendisini aradığını da kaydetti. S. A., E. K.’yi de alıp aynı yere gittiğini, F. K.’nin bira almaya gitmesini fırsat bilerek E. K.’yle yine cinsel ilişkiye girdiklerini ancak bira almaktan dönen F. K.’ye yakalandıklarını belirtti. F. K.’nin kendisini uzaklaştırarak E. K.’yi cinsel ilişkiye zorladığı sırada silah sesi duyulduğunu, gittiğinde F. K.’nin sağ elinde silah olduğunu, E. K.’nin de karnından vurulup ölmüş olduğunu gördüğünü ifade etti. “AYAĞINA TAŞ BAĞLAYIP NEHRE ATTIK” İDDİASI F. K.’nin kısa süreliğine olay yerinden ayrıldıktan sonra aynı yere otomobille döndüğünü söyleyen S. A., kızın cansız bedenini otomobilin arka koltuğuna koyduklarını, yakınlardaki Meriç Nehri kıyısına götürdükten sonra ayağına taş bağlayıp nehre attıklarını anlattı. “TEHDİTLER YÜZÜNDEN KİMSEYE SÖYLEMEDİM” F. K.’nin tehditleri yüzünden olayı 8 yıl boyunca kimseye anlatmadığını belirten S. A., bu sürenin sonunda olayla ilgili gelişmeleri anlatmaya karar verdiğini söyledi. Anlatımlar üzerine F. K., suçlamaları kabul etmeyerek S. A.’yı tanımadığını iddia etti. Ancak her iki sanığın olayın meydana geldiği günlerde telefonla görüştüklerine yönelik kayıtlar ortaya çıktı. CESET BULUNAMADI S. A.’nın anlatımları sonunda açılan soruşturma kapsamında gösterdiği Meriç Nehri mevkilerinde ceset araması yapıldı. Ancak E. K.’nin cesedine rastlanmadı. CEZALAR TEMYİZDE BOZULDU İtirafları sonucunda Edirne Adliyesi’nde daha önce açılan davada yargılanan S. A. 4 yıl, F. K. ise müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ancak bu karar temyiz aşamasında bozularak yeniden yargılama kararı verildi. “SUÇSUZUM” DEDİ Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülen davanın karar duruşmasında Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen mütalaada F. K. için kasten adam öldürme suçlamasıyla ağırlaştırılmış ömür boyu, nitelikli cinsel istismar suçlamasıyla da ilgili yasa maddeleri gereği cezalandırılması istendi. Savcılık mütalaasında S. A. için ise kasten adam öldürme suçlamasından beraatine, nitelikli cinsel istismar suçlamasıyla ise ilgili yasa maddelerine göre hapisle cezalandırılması karar verilmesi istendi. Son duruşmaya Gerede L Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılan F. K., “Suçsuzum, suçlamaları kabul etmiyorum, tutuksuz yargılanmak istiyorum, tahliyemi isterim” dedi. Duruşmaya katılmayan S. A.’yı ise avukatı savundu. S. A.’nın avukatı duruşmada, davanın zaman aşımına uğradığını, müvekkili hakkında her iki suç yönünde düşme kararı verilmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda ise beraat kararı verilmesini istedi. Mahkeme F. K.’ye kasten adam öldürme suçundan önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ardından göstermiş olduğu olumlu tutum ve davranışları lehine takdiri indirim nedeni kabul ederek bu cezayı müebbet hapse çevirdi. S. A.’ya ise mahkeme kasten adam öldürmek suçlamasından beraatine, on beş yaşını bitiren bir kimsenin cebir ve şiddet veya tehdit kullanmak suretiyle ırzına geçme eylemi nedeniyle 7 yıl hapse çarptırdı. Mahkeme eylemin tam teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşıldığından cezayı 5 yıl 10 ay hapse indirdi. Sanığın sabıkasız geçmişini dikkate alan mahkeme cezada 1/6 indirimle S. A.’nın 4 yıl 10 ay hapisle cezalandırılmasına karar verdi. MURAT SAVAŞ

Kadın doktoru döven sanığa tahliye Haber

Kadın doktoru döven sanığa tahliye

Trakya Üniversitesi Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde tedavi gören annesin ölümü üzerine aynı bölümde görevli Doktor B. B. Ö.’ya saldırarak darp eden ve tutuklanarak hakkında dava açılan Volkan K., dün Edirne 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SGBİS) aracılığıyla hakim karşısına çıktı. “TUTUKLULUĞUNUN DEVAMINA KARAR VERİLSİN” Duruşmada şikayetçi doktor kadını, avukat olan babası Taner Özdeş temsil etti. Av. Özdeş “Burada yapılan saldırı sadece kızıma değil bütün sağlık çalışanlarına yapılmıştır. Bu devletin otoritesine karşı yapılmıştır. Sanık saldırısına uyduruk bahaneler aramaktadır. Sanık pişmanlık duymak yerine ev hapsindeyken sosyal medyada yaptığı yayında yaptıklarını övmüştür. Sanığın adli sicilinde anneye şiddet ve teyzeye cinsel tacizden kesinleşmiş cezaları vardır. Tutukluluğun devamına, en üst hadden cezaya ve takdir indirimlerinin yapılmamasına karar verilmelidir” dedi. Duruşma savcısı da sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. SGBİS yoluyla diyecekleri sorulan Volkan K., “Çok pişmanım, doktordan ve herkesten özür diliyorum” diyerek tahliyesini istedi. Volkan K.’nın avukatı da tutukluluğun bir tedbir olduğunu ve cezaya dönüşmemesi gerektiğini dile getirerek müvekkili Volkan K.’nın tahliyesini istedi. Mahkeme, darp sonucu yararlanan ve gözü önemli ölçüde hasar gören Dr. B. B. Ö.’yle ilgili kesin sağlık raporun beklenmesine ve tutuklu sanık Volkan K.’nın tahliyesine karar verdi. Mahkeme yargılamayı ileri bir tarihe erteledi. “MÜCADELEYİ HEM ADLİYEDE HEM DE MECLİSTE VERECEĞİM” Duruşma çıkışında basına açıklama yapan baba Özdeş, konunun hem adliyede hem de mecliste takipçisi olacağını belirterek “Kızımın gözünde bir hasar da oluştu. Basit tedavi yöntemiyle giderilemez bir rahatsızlığı hasar söz konusudur. Gencecik bir kadın, kız çocuğu, sağlık çalışanı. Olayda birden çok ağırlaştırıcı sebep var. Hiçbir indirim sebebi uygulanması söz konusu değil, takdir indirimi uygulanması söz konusu değil. Haksız tahrikten bahsediyorlar. Zaten onun da uygulanması mümkün değil. Sağlık çalışanları görevlerini yaparken neyin tahriki olacak. Hiçbir zaman da olmaz. Şimdi bir de aynı zamanda hem usul yönünden de sıkıntı var. Maddi yönden bir sıkıntı olduğu gibi usul yönünden de bir sıkıntı var. Dosya tekamül etmemiş. Kati rapor alınmamış, kati raporda netice daha ağırlaşacaksa suçun niteliği değişecek, verilecek ceza da artacak. Kızımın gözünde ciddi bir hasar var. Biz zaten diken üstündeyiz. Düşünün okuyan bir insanın, hekim bir insanın gözünü kaybetmesi veya rahatsız olması, benim de gözümü kaybetmem aynı şekilde. Biz de kamu hizmeti görüyoruz. Hakim de öyle. Ana ne yazık ki herhalde adalet mekanizması kamu hizmeti verdiği bazen unutuyor. Kamu ne demek? Toplum demek. Sağlıkçılar var olacak, hekimler var olacak ki ben var olayım. Onlar var olmazsa ben var olamam ki. Ben her derdime çare bulamam. Bu topluma çöpçü de lazım, şu da lazım, bu da lazım, hepsi lazım. Yaşam hakkı evrensel bir şeydir. Yaşam hakkını ihlale yönelik bir saldırıdır. Beden bütünlüğüne yönelik bir saldırıdır. Bunun böyle basite alınmaması lazım. Aynı zamanda bu saldırıda sokaktan geçen iki insan tartışmamış. Bu saldırı devletin kurumunda gerçekleşiyor. Devletin onu kollaması, gözetmesi gereken bir yerde gerçekleşiyor. Onun görevini güven içerisinde yapması gereken bir yerde gerçekleşiyor. Onu yapamadın bari adalette yap, adliyede yap. Devletten beklentimiz budur. Yasalar da yetersiz. Yasa koyuculardan beklentimiz, cezaların ağırlaştırılması. Yasa koyucu ve yasa uygulayıcıların da yasaları tam olarak uygulaması gerekiyor. Biz sadece kızım nezdinde değil bütün sağlık çalışanları, kamu görevlileri, biz hepimiz devleti temsil ediyoruz. Devlette güvenlik olmazsa devlet olmaz. Bunu unutuyorlar bazen. Basit şeylerle olmaz bu işler. Bunun için ciddi tedbirler alınması lazım, koruyucu önlemler alınması lazım. Yasaların değişmesi lazım. Adaletin harfi harfine tecelli etmesi için elimden ne geliyorsa yapacağım. Ben tüm işlerimi bırakacağım, net söylüyorum bu mücadeleyi hem yargı düzeyinde hem de meclis düzeyinde vereceğim” dedi. “ACİL ÖNLEM ALINMALI” Sağlıkta şiddetin durdurulması için bir an önce önlem alınmasını isteyen Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun ise şöyle dedi: “Bu hizmetin sürdürülmesi sırasında gerek hekimlere gerekse diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin kabul edilebilir bir yanı yok. Bizlerin güvenli ortamlarda ve insanca koşullarda çalışmaya ihtiyacımız var. Biz bunu kamu otoritesinden her zaman istiyoruz ve her zaman söylüyoruz. Öncelikli olarak bu güvenliği sağlamak kamu otoritesinin görevi. Bunun haricinde bakıldığında ayrıca buna yönelik caydırıcı yasal önlemlerin yapılması, çıkarılması gerekiyor. Aksi halde bunun önüne geçilebilmesi son derece zor. Günlük sağlıkta şiddet, sözel ya da fiziksel şiddet 100’leri bulmuş durumda. Bir an evvel acil önlem alınması gerekiyor.” Duruşma çıkışı konuşan Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Celal Karlıkaya da “Halkımıza seslenmek istiyorum. Ben Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim görevlisiyim. Bu çocuklar da benim öğrencim. Devletin okulunda öğrencilerimize eğitim veriyoruz, öğretiyoruz, birlikte de insanlara şifa verme işi yapıyoruz. Devletin okulunda bir çocuğu dövüyorlar. Devlet sahip çıkmalıdır” ifadelerini kullandı. MURAT SAVAŞ

Hastanede silahlı tehdit olayında ilk duruşma Haber

Hastanede silahlı tehdit olayında ilk duruşma

Edirne Sultan 1. Murat Devlet Hastanesi’nde bir doktor ve tıbbi sekreterin silahla tehdit edilmesi olayının ilk duruşması bugün gerçekleştirildi. Edirne Adliyesi 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya doktor B. K., tıbbi sekreter A. Ö., tanık M. A. ile sanık R. K. ve avukatlar katıldılar. Duruşmada sanık ve müştekilerin ifadeleri dinlendi. Sanık R. K., hastanede silah çekmesinin doğru olmadığını kabul ederek, doktor ve tıbbi sekreterden özür diledi. Olay nedeniyle pişman olduğunu söyleyen R. K., silahı hastaneye birlikte geldiği 2 arkadaşından birinin belinden aldığını, silahı kimseye doğrultmadığını, daha sonra silahı yanındaki bir diğer arkadaşına verdiği iddia etti. Silah çekmesinden dolayı utanç duyduğunu söyleyen R. K., silahın havalı ve zararsız olduğunu savundu. R. K., silahı A. Ö.’nün üzerine yürümesi sonucu çektiğini ve A. Ö.’yü üslubu konusunda uyardığını iddia etti. “KAFANI KOPARTACAĞIM, KELLENİ KESECEĞİM DEDİ” Müşteki A. Ö. ise sanık R. K.’nin ifadelerini kabul etmediğini söyleyerek; sanık ve arkadaşlarının hastaneye 3 kişi geldiklerini, yüksek sesli müzikle acil servise girdikleri için kendilerini uygun bir dille uyarmasına rağmen müziği kapatmadıkları, doktor B. K.’nin ise bu sırada başka bir hasta ile ilgilenmesi nedeniyle kendilerini güzel bir dille uyardığını söyledi. A. Ö., sanığın hem kendisine hem de doktora silahını doğrulttuğunu savunarak, ‘Kelleni keseceğim, kafanı kopartacağım, benim kim olduğumu biliyor musun?’ ifadelerini kullandığını, güvenlik görevlisinin silahı almaya çalıştığı sırada sanığın diğer eliyle silahı yanındaki arkadaşına verdiğini, arkadaşının da silahla dışarı çıktığını söyledi. A.Ö., güvenlik görevlilerin silahı dışarıda teslim aldıklarını belirtti. A.Ö. sanıktan şikâyetçi oldu. GÖZLERİ DOLDU, KONUŞMAKTA ZORLANDI Müşteki B. K. de bir hastasını muayene ettiği sırada kargaşa sesini duyarak muayene alanının perdesini açtığını söyleyerek, yaşanan olayın meslek hayatını etkilediğini ve unutamadığını, olaydan bu yana hasta kabul ettiğinde bellerinde silah olup olmadığına baktığını, yüksek sesli ortamda muayene yapamadığını ve gece nöbetlerinde bazı tiklerinin oluştuğunu, bu nedenle psikolojik destek almak zorunda kaldığını söyledi. B. K.’nin ifadesi sırasında gözlerinin dolması ve konuşmakta zorlanması dikkat çekerken; sanık ile birlikte yanındaki 2 kişiden de şikâyetçi olduğunu belirtti. B.K. sanığın silahı arkadaşına verdikten sonra değiştirilebileceğini iddia etti. B. K. ayrıca sanığın bir diğer arkadaşının da alkol muayenesi sırasında kendilerine 20 dakika boyunca küfür ettiğini söyledi. “İLK BEN UYARDIM AMA MÜZİKTEN DOLAYI DUYMADILAR” Tanık M.A. ise sanık ve arkadaşlarını yüksek sesle müzik dinlemeleri nedeniyle ilk kendisinin uyardığını, müzikten dolayı uyarısını duymadıklarını, A. Ö.’nün uyarması üzerine 3 kişinin aralarında küfürlü kelimeler kullanarak konuştuğunu, bunun üzerine B. K.’nin de kendilerini uyardığını söylerken; sanığın doktorun üzerine yürüdüğünü, bunun üzerine kendisinin doktor ile sanık arasına girerek sanığı uzaklaştırmaya çalıştığını, A. Ö.’nün de ayağa kalması ile sanığın silah çektiğini söyledi. M. A., sanığın elinden silahını almaya çalıştığı sırada silahı arkadaşına verdiğini belirterek, silahı alan kişinin hastane dışına çıktığını ve 4-5 dakika sonra silahı kendisinden hastane dışında teslim aldıklarını söyledi. DAVA ERTELENDİ İfadelerin ardından mahkemede olayın yer aldığı video görüntüleri izlendi. Mahkeme heyeti, sanık R. K.’nin tutukluluğunun devamına karar vererek, davayı 30 Kasım Perşembe günü saat 09.50’ye erteledi. “SAĞLIK HİZMETİ VERECEK SAĞLIK ÇALIŞANI KALMAYACAK” Duruşmanın ardından Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş) Edirne Şube Başkanı Özcan Arslan ve Şube Yönetim Kurulu üyeleri basın açıklaması yaptı. Arslan, açıklamada sağlıkta şiddete dikkat çekerek; “Sağlıkta şiddete acil ve gerçekçi çözümler üretilmelidir. Sağlık hizmetlerinde yaşanan şiddet olaylarındaki artış kaygı verici boyutlara ulaşmış durumdadır. Sağlık sisteminde eksikler, yetersizlikler, sorunlar arttıkça bu sorunların faturası sağlık çalışanlarına kesilmektedir. Sağlık hizmeti sunan kamu kurum ve kuruluşlarında şiddetsiz gün geçmemektedir. Bıçak, silah gibi kesici ve delici aletlerle gerçekleşen saldırılar, endişe verici boyutu hız kazandırmıştır. 2023’ün ilk 6 ayında beyaz kod sisteminde 9 bin 35 adet başvuru olmuştur. Bu rakamlar buz dağının sadece görünen kısmıdır. Şiddetin gerçek boyutları çok daha yüksektir. Can güvenliği olmadan sağlık sistemi sürdürülemez. Bu şekilde devam ederse yakında sağlık hizmeti verecek sağlık çalışanı kalmayacaktır. Şiddetin önü alınmalıdır, sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır” dedi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

Orman alanına kalker ocağında karar! Haber

Orman alanına kalker ocağında karar!

Edirne Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Keşan ilçesine bağlı Mecidiye köyünde planlanan kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi projesi ile ilgili açıklama yaptı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Pınarcık Yanı Tepesi mevkiinde planlanan projenin incelendiği belirtilerek; “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı verildiği belirtildi. İL MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN YAPILAN AÇIKLAMA İl Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada; “İlimiz Keşan İlçesi, Mecidiye Köyü, Pınarcık Yanı Tepesi Mevkiinde bulunan 200709420 ruhsat numaralı sahada Saros Madencilik ve İnşaat Taahhüt İnşaat Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılması planlanan “RN: 200709420 Nolu II-A Grubu Kalker Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi” projesine ait Proje Tanıtım Dosyası, ÇED Yönetmeliği Ek-2 Listesi 45/(a) maddesi; "Madenlerin çıkarılması (Ek-1 listesinde yer almayanlar)" ve 45/(e) maddesi; "Kırma, eleme, yıkama, kurutma ve cevher hazırlama işlemlerinden en az birini yapan tesisler" hükümleri kapsamında incelenmiş ve İl Müdürlüğümüzce Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararı verilmiştir” sözlerine yer verildi. ORMAN ALANI OLARAK TANIMLANMIŞ Projenin ÇED süreci, 17 Ocak 2023 tarihinde başlamıştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ÇED Müdürlüğü tarafından duyurulan projenin tanıtım dosyası da duyuru ile birlikte açıklanmıştı. Projenin tanıtım dosyasında göre; 8,13 hektarlık alanda II-A Grubu Kalker Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi işletilmesi planlanıyor. Açılması ve işletilmesi planlanan yıllık 450 bin ton kapasiteli kalker ocağında, açık ocak işletme yöntemi ile delme-patlatma işlemi uygulanacak ve basamaklar oluşturularak üretim çalışmaları gerçekleştirilecek. Proje alanının; onaylı 1/25.000 ölçekli Edirne İl Çevre Düzeni Planı ile onaylı 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı’na göre orman alanı olarak tanımlanmış alanda kalması dikkat çekti. EN YAKIN YAPI BİN 350 METRE UZAKLIKTA Proje dosyasında ayrıca alanının Mecidiye köyüne 3 bin 850 metre uzaklığında olduğu, en yakın yerleşim yerinin ise proje alanına 2 bin 100 metre mesafedeki Gökçetepe köyü olduğuna yer verildi. Proje alanına en yakın yapı ise bin 350 metre uzaklıkta bulunuyor. UĞUR AKAGÜNDÜZ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.