Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

2 yıl önce ziyaret ettiği İliç’i anlattı

CHP önceki dönem Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, 2022 yılında ziyaret ettiği Erzincan’ın İliç ilçesindeki halkın, toprak kayması ile gündemden düşmeyen altın madeni ile ilgili söylediklerini anlattı.

Haber Giriş Tarihi: 15.02.2024 17:40
Haber Güncellenme Tarihi: 15.02.2024 17:41
Kaynak: UĞUR AKAGÜNDÜZ
2 yıl önce ziyaret ettiği İliç’i anlattı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) önceki dönem Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında toprak kayması yaşanmasının ardından konuyla ilgili açıklama yaptı.

Gaytancıoğlu, 2022 yılında ziyaret ettiği İliç’te yaşadıklarını Batı Ekspres’e anlattı. Bölge halkının altın madenine 2 yıl önce de tepki gösterdiğini belirtti. Bölge halkının özellikle doğal kekik ve bal üretimi ile yaşamını devam ettirirken, maden açılması ile doğasında yaşanan zarara dikkat çeken Gaytancıoğlu, halkın karşı karşıya kaldığı istihdam sorununu da hatırlattı.

“DOĞAMIZI SÖMÜREREK PARA KAZANIYORLAR”

Bölgede verimli toprakların bulunduğunu söyleyen Gaytancıoğlu; “Maalesef vahşi bir kapitalizm var. Özellikle fay hatlarının geçtiği yerler ve havzalar, en verimli toprakların bulunduğu, birinci sınıf orman, birinci sınıf tarım arazisinin olduğu yerlerdir. Çünkü fay hatları zaman içerisinde kırılmalar yaşadığı için bu toprakların en verimli tabakaları buralarda bulunur. Genellikle madenler de bunların altlarında yer alır. Bu madenleri de şirketler uydu görüntüleri ya da jeolojik tespitlerle bulurlar. Ama doğal bitki örtüsü, bölgeye sağladığı ekolojik yapı nedeniyle de buraların korunması lazım. Bölgede Türkiye’den geçip büyük bir nehir var. Bizim buralara doğayı bozmadan barajlar yapmamız gerekirken yabancı şirketlerin gelerek maden arama işlemi yapıyor. Bölge halkında çeşitli sebeplerle işsizlik var. Onlardan ‘İstihdam sağlayacağız’ diyerek susmalarını istiyorlar ama doğamızı sömürerek para kazanıyorlar. Bu son derece yanlıştır. ABD-Kanada ortaklığı var ama görünürde Türk ortağı da var” ifadelerini kullandı.

“ÇED SÜRECİNDE ÖNLENMELİYDİ”

Gaytancıoğlu, ziyaretinde bölgedeki izlenimlerini açıklarken; “Maden çıkartılabilir ama bunun teknolojik yöntemleri çok fazladır. Buradaki madende de siyanür kullanılıyor. Biz İliç’e gittiğimizde il ve ilçe yöneticilerimizden aldığımız bilgilerde doğanın sömürüleceğini, bitki örtüsünün biteceğini söylediler. Bunu gözle de görebiliyorsun. Çünkü yemyeşil bir coğrafya, en verimli araziler var. Ama orada 10-15 yıl maden çıkartılıp bitirildiği zaman çoraklaşmış, bozulmuş, bitki örtüsü gitmiş, birçok canlı türü kaybolmuş bir yapıyla karşı karşıya geleceğiz. Bu durum ÇED sürecinde önlenmeliydi. Sömürecekler ve gidecekler. Olan, bizim doğamıza olacak. Bizim canlarımız gidiyor. Ayrıca çok büyük bir tehlikesi var. Çünkü oraya gittiğimde Fırat nehrine çok yakın bir alanda olduğunu gördüm. Bir çökeltme havuzu vardı ve oradan çıkanlar siyanürle yıkanıyordu. Maden bulunuyor, fizibilitesi ve kârı yüksek olabilir ama hiçbir kârlılık insan hayatının önüne geçemez. Milyonlarca yılda var olan doğayı bir dakikada kaybetmemeliyiz” dedi.

“BU ZİHNİYETTEN KURTULMAMIZ LAZIM”

Bölgenin Türkiye için çok değerli olduğunu vurgulayan Gaytancıoğlu; “Altındaki maden mi, üstündeki bitki örtüsü mü daha değerli? Bize göre üstündeki bitki örtüsü daha değerli ama bu zihniyetten kurtulmamız, politikaların daha açık ve net, yargının çok şeffaf ve müdahil olması lazım. Burada sadece bölgesel bir komisyon değil, ülke çapında bir komisyon kurulması lazım. Çünkü bunlar doğal varlıklardır ve bizden sonraki nesillere de aktarılmalıdır. Burada kurulan komisyon ile ‘Projenin alanını genişletebilirsiniz’ diyerek onay verilmesi son derece yanlıştır. Çünkü burası, ülkemizin çok önemli bir bölgesidir” sözlerine yer verdi.

İLİÇ HALKINDAN DİNLEDİKLERİNİ ANLATTI

Gaytancıoğlu, bölge halkının madene karşı duyarlı olduğunu söyleyerek; “Halk duyarlıydı, ‘Bize ekmek ve istihdam lazım ama bizim ekmeğimiz de vardı, istihdamımız da. Burada doğal kekik, doğal bal var. Arıcılık yapıyor ve iyi fiyatlara satıyorduk. Okulumuz vardı, kapandı. Buğday yetiştirip para kazanıyorduk ama şimdi para kazanamıyoruz, insanlarımız göç ediyor. Devlet yatırım yapsın, fabrikalar kursun ama bu şekilde doğaya zarar vererek ve çocuklarımızı da buraya muhtaç ederek olmaz’ diyordu. Birçok insan da çocuklarını burada işe yerleştirmeye çalışıyordu. Çünkü yaşam devam ediyor ve başka bir istihdam alanı yok. İnsan bile bile kot taşlama fabrikasında, tiner atölyesinde çalışır mı? İstihdam alanı yoksa mecburen çalışır. İnsanlar da maalesef çaresizlik içerisinde ölümü bekliyorlar. Halk aslında çok şikâyetçi ve yapılmasını istemiyordu ama o bölgede kekik üretimini, hayvancılığı bitirirseniz, arıcılığa destek vermezseniz, bal yetiştiricilerine üretim desteği vermezseniz, kaynak ayırmazsanız sonuçları bu şekilde olur” diye konuştu.

UĞUR AKAGÜNDÜZ

Kaynak: UĞUR AKAGÜNDÜZ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.