Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yaşam

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Yaşam haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yaşam haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

BÜYÜME ÇAĞI SKOLYOZUNDA İPLİ YÖNTEM Haber

BÜYÜME ÇAĞI SKOLYOZUNDA İPLİ YÖNTEM

Çocuklarda çok sık rastlanan skolyozda ebeveynler en çok ‘ipli skolyoz’ tedavi yöntemini merak ederken; tedavi sonrasında çocuklar kısa sürede normal hayatlarına geri dönebiliyor. Doç. Dr. Mehmet Çetinkaya, skolyoz ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Skolyozun toplumda tahmin edilenden daha yaygın görülen bir omurga eğriliği olduğunu söyleyen Medicana International İstanbul Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mehmet Çetinkaya, “Skolyoz, birçok sebebe bağlı olabilir. En sık görülen tipi sebebi ortaya koyulamayan “Adölesan İdiyopatik Skolyoz” (AIS) olarak isimlendirdiğimiz tiptir. Bu tip skolyozlar genellikle daha selim seyirli olurlar ve tedavi süreçleri nispeten çok daha sorunsuz seyreder. İdiyopatik Skolyoz her yaşta ortaya çıkabilir. 10 yaşından sonra ortaya çıkanlara adölesan tip idiyopatik Skolyoz adı verilir. AIS, omurganın kendi etrafında dönmeye başlamasıyla tetiklenen üç boyutlu bir deformitedir. Karşıdan bakıldığında çocuğun gövdesinde S biçimli bir deformite, yani eğrilik oluşturur. Hastaların omuzlarında seviye farkı, sırtta, göğüste ve kaburga alt köşelerinde bir tarafta kabarıklık, bel çukurunda asimetri gibi bulgularla anlaşılır. Kesin tanısı tüm omurganın röntgen filmiyle görüntülenmesi ile koyulabilir” dedi. “BAZI SKOLYOZ TİPLERİ FİZYOTERAPİYLE KONTROL ALTINA ALINABİLİYOR” Skolyoz eğriliklerinin çok küçük bir kısmının cerrahi gerektirdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Mehmet Çetinkaya, şöyle devam etti: “Skolyozun bir kısmı özellikle de erken teşhis edildiğinde, korse ve skolyoz spesifik fizyoterapi egzersizleri tedavileri ile kontrol altına alınabilir. Yapılan çalışmalar bu egzersizlerin ve iyi yapılmış bir korsenin skolyozun ilerlemesini durdurmada, yavaşlatmada, hatta bazen eğrilik miktarını azaltmada etkili olduğunu göstermiştir. Korse tedavisi alan hastaların spesifik egzersizlere devam etmesi veya sportif aktivitelerden uzak kalmaması çok önemlidir. Bazı durumlarda korse ve egzersiz tedavisi ne kadar iyi olursa olsun, eğrilikler ilerlemeye eğilimli olabilmekte veya hasta uyumsuzluğu olmakta ve skolyoz deformitesi istenmeyen bir seyir gösterebilmektedir. Bu sebeplerle kontrol altına alınamadığı takdirde veya çok ilerlediğinde ise son seçenek olarak cerrahi tedavi yöntemine geçilir. Cerrahi tedavi yöntemi olarak da mümkünse füzyonsuz, yani omurların birbirine kaynatılmadan ve hareketinin mümkün mertebe korunduğu, bu sayede hastanın fiziksel aktivitesinin mümkün olan en az miktarda etkilendiği yöntemler ilk sıra tedavi seçenekleridir. İPLİ SKOLYOZ BÜYÜMESİ DEVAM EDEN ÇOCUKLARA UYGULANIYOR Günümüzde kabul edilen altın standart tedavi yöntemi füzyonlu ameliyatlar olsa da, artık dünyanın ileri gelen tüm merkezlerinde uygun hastalarda ipli skolyoz yöntemi giderek daha sık kullanılmaya başlanmıştır. İpli skolyoz tedavisi genellikle büyümesi devam eden çocuklara uygulanır. Bu yöntemde omurga sırt kısmından değil, göğüs duvarı yan tarafından açılan küçük açıklıklardan yerleştirilen kamera ve özel aletler yardımıyla yapılır. Omurlar birbirine yüksek teknoloji ile üretilmiş özel bir ip yardımıyla gerdirilerek omurga eğriliği düzeltilir. Omurlar arasındaki hareket korunmuş olur. Son dönemde giderek yaygınlaşan bu teknik dünyanın bazı önemli omurga sağlığı merkezlerinde büyümesini tamamlamış hastalarda da uygulanmaya ve ümit verici sonuçlar alınmaya başlanmıştır. NORMAL HAYATA KISA SÜREDE DÖNÜLEBİLİYOR İşlem sonrası dönemde çocuklar normal hayatlarına çok daha kısa zamanda dönerler. Sportif aktivitelerine de hemen hemen tamamen benzer performans ile devam edebilirler. Belirli aralıklarla yapılan kontroller ile omurga deformitesi izlenerek nasıl davrandığı mutlaka takip edilir. Skolyoz tedavisi konusunda ailelerin oldukça seçici olması gerekir. Tedavi yapılan yerin bir ileri omurga merkezi olması önemlidir. Bu merkezlerde hastalar, deneyimli ve uluslararası omurga hastalıkları eğitimi almış omurga sağlığı uzmanları tarafından detaylı bir şekilde muayene edildikten ve değerlendirildikten sonra tedaviye alınır. Multidisipliner bir çalışma daha uygun olacaktır. Bu merkezlerde Aile ve hasta, hastalık hakkında en ince teferruatına kadar mutlaka bilgilendirilir. Gerektiğinde tedavi süreçleri boyunca, bazen de öncesi ve sonrasında, psikiyatri uzmanı yardımı alınır.”

GELECEK 5 YIL İÇİN "REKOR SICAKLIK" UYARISI Haber

GELECEK 5 YIL İÇİN "REKOR SICAKLIK" UYARISI

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından yayımlanan ve artan sera gazlarıyla Pasifik Okyanusu sularını ısıtan El Nino olayının küresel ısınmayı rekor seviyeye ulaştıracağına vurgu yapan raporu değerlendiren Kurnaz, kömür, petrol ve doğal gaz yoluyla atmosfere salınan karbondioksit ve diğer sera gazları nedeniyle küresel ortalama sıcaklıkların her geçen sene biraz daha arttığını belirtti. Son yıllarda Pasifik Okyanusu'nda yaşanan La Nina etkisiyle küresel ortalama sıcaklıkların rekor seviyeye ulaşmadığına dikkati çeken Kurnaz, şöyle devam etti: "Üç yıl süren uzun bir La Nina'dan sonra gelmekte olan şiddetli El Nino, yakın gelecekte sıcaklık rekorlarının kırılmasını neredeyse kesin hale getirdi. Bu rekorlar ülkemiz için olduğu kadar şu an için sıcaklığın tehlikeli boyutlara ulaştığı Güney Asya için de büyük sorun yaratabilir. WMO, 2023-2027 arasında yıllık küresel ortalama yüzey sıcaklığının, 1850-1900 ortalamasından 1,1 ila 1,8 santigrat derece daha yüksek olacağını tahmin ediyor. Bu tahminin uç değeri olan 1,8 derece artış özellikle tarım sektörü açısından ciddi riskleri de beraberinde getiriyor olacaktır." Küresel ortalama sıcaklığın 1850-1900 ortalamasının 1,29 santigrat derecenin üzerinde olduğu 2016'nın, şimdiye kadar insanlığın yaşadığı en sıcak yıl olarak kayıtlara geçtiğini hatırlatan Kurnaz, bunun en önemli nedenlerinden birinin Pasifik Okyanusu sularının normalden oldukça sıcak olmasını sağlayan El Nino olayının şiddetli yaşanması olduğunu anlattı. 2022'deki küresel ortalama sıcaklığın bu ortalamanın 1,15 santigrat derece üzerinde olduğunu aktaran Kurnaz, 2016'daki şiddetli El Nino olayından sonra Pasifik Okyanusu sularının serinlediğini, bu durumun, küresel ortalama sıcaklıkların iklim değişikliğine karşın 2016 yılı seviyesine ulaşmasını engellediğini ifade etti. Kurnaz, "WMO'nun değerlendirmesinde 2023-2027 arasındaki bir senenin, en sıcak yıl olan 2016'dan da sıcak olmasına neredeyse kesin gözüyle bakıyor. Bu da son yıllarda fazla artmayan sıcaklıkların, artışını sürdüreceği anlamına geliyor." diye konuştu. "KUZEY KUTBU'NUN 3 KAT FAZLA ISINACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR" Paris Anlaşması'nın bu yüzyılda küresel sıcaklık artışının 2 santigrat derecenin oldukça altında ve mümkünse 1,5 santigrat derece ile sınırlandırılmasını sağlamak için uzun vadeli hedefler koyduğunu vurgulayan Kurnaz, "WMO'nun değerlendirmesi, 1,5 santigrat derecelik sıcaklık artışı hedefinin büyük ihtimalle 2023-2027 aralığında aşılacağını ortaya koyuyor." dedi. Kuzey Kutbu’ndaki ısınmanın yeryüzünün geri kalanına oranla oldukça yüksek olduğunun altını çizen Kurnaz, bu bölgede önümüzdeki 5 yılda ölçülecek sıcaklıkların, yeryüzünün geri kalanındaki sıcaklık artışından üç kat daha büyük olmasının beklendiğini kaydetti. Önümüzdeki 5 yıldaki yağış değişimi tahminlerine de değinen Kurnaz, 1991-2020 ortalamasına kıyasla mayıs-eylül ayları arasında, Sahel, Kuzey Avrupa, Alaska ve Kuzey Sibirya'da yağışların artacağını ve Amazon ve Avustralya'nın bazı bölgelerinde azalacağını, kış yağışlarında ise Akdeniz Havzası’nın batısında ortalama yağışların azalmasının, ülkemizi de içine alan doğusunda ise ortalamalarda kalmasının beklendiğini bildirdi. Kurnaz, iklim değişikliğinin kontrolden çıkmaması için devletlerin çok daha sıkı çaba göstermesi gerektiğini dile getirdi.

İNSAN KAYNAKLI SİBER OLAYLARIN SAYISI 1,5 KAT ARTTI Haber

İNSAN KAYNAKLI SİBER OLAYLARIN SAYISI 1,5 KAT ARTTI

Şirket açıklamasına göre, dış kaynak uzmanlarının siber güvenlik çözümleriyle uğraşırken sağladığı verimlilik ve özel bilgi gereksinimleri, 2022'de şirketlerin dış kaynak uzmanlığından yararlanmasının ana sebeplerinden biri oldu. Kaspersky, bilgi teknolojileri güvenliği uzmanları arasındaki uzmanlık eksikliğini gidermek ve onlara mevcut tehdit ortamı hakkında içgörü sağlamak için MDR hizmeti tarafından tespit edilen ve anonim olarak sunulan müşteri vakalarını analiz etti. Kaspersky'nin yıllık Yönetilen Tespit ve Yanıt Analist Raporu, yüksek önem derecesine sahip olayların Kaspersky MDR tarafından tespit edilmesi için ortalama 43,8 dakika gerektiğini ortaya koydu. İnsan kaynaklı saldırılardaki artış nedeniyle bu işlem süresi, SOC analistlerini daha uzun süre uğraştırması nedeniyle bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 6 arttı. MDR, SOC analistlerinin 2022 yılında her gün doğrudan insan kaynaklı 3'ten fazla siber olay keşfettiğini ortaya koydu. Söz konusu olayların niteliğine bakıldığında bunların yüzde 30'unun APT'lerle ilişkili olduğu, yüzde 26'sının kötü amaçlı yazılım saldırılarından kaynaklandığı ve yüzde 19'undan fazlasının "etik korsanlıktan" (bilgi teknolojileri sistemlerinin güvenlik değerlendirmesi veya MDR hizmetinin operasyonel hazırlığını test etmek için müşterilerin altyapılarında gerçekleştirilen pentestler, kırmızı ekip veya diğer siber tatbikat türleri) kaynaklandığı görülüyor. Kamuoyuyla paylaşılmış kritik güvenlik açıklarını içeren ve insanların dahil olduğu önceki saldırıların izlerinin tespit edildiği olayların oranı yaklaşık yüzde 9. Geri kalan vakalar sosyal mühendislik tekniklerinin başarılı bir şekilde kullanılmasından kaynaklanıyor veya bunların içeriden gelen tehditlerle bağlantısı bulunuyor. "PERSONELİNİZE TEMEL SİBER GÜVENLİK EĞİTİMİ VERİN" Açıklamada görüşlerine yer verilen Kaspersky Güvenlik Operasyonları Merkezi Başkanı Sergey Soldatov, MDR raporunun, insanlar tarafından yönlendirilen sofistike saldırıların artmaya devam ettiğini gösterdiğini belirterek, "Bu saldırıların araştırılması için daha fazla kaynak gerekiyor ve bu tür saldırılar otomasyona daha az uygun olduğu için SOC analistlerinin daha fazla zamanını alıyor. Bu saldırıları etkili bir şekilde tespit etmek için şirketlere klasik uyarı izleme ile birlikte kapsamlı tehdit avı uygulamaları kullanmalarını öneriyoruz." ifadelerini kullandı. Kaspersky uzmanları, gelişmiş saldırılara karşı daha fazla koruma için şunları öneriyor: "Tespit ve müdahale yeteneklerini birleştiren ve ek kurum içi kaynakları dahil etmeden tehditlerin belirlenmesine yardımcı olan çözümleri yaygınlaştırın. SOC ekibinizin en son tehdit istihbaratına erişimini sağlayın ve kuruluşunuzu hedef alan siber tehditler hakkında derinlemesine görünürlük sunun. Hedefli saldırı olasılığını azaltmak için personelinize temel siber güvenlik eğitimi verin. Kurum içi dijital adli tıp ve olay müdahale ekibinizin uzmanlığını geliştirmek için uzman olay müdahale eğitimi uygulayın.

ÇELİK SEKTÖRÜNDE “BEYAZ BAYRAK” ALAN İLK ŞİRKET OLDU Haber

ÇELİK SEKTÖRÜNDE “BEYAZ BAYRAK” ALAN İLK ŞİRKET OLDU

Türkiye çelik boru pazarının lideri Borusan Mannesmann, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu ortaklığında bu sene hayata ilk kez geçirilen Beyaz Bayrak uygulamasında sektörünün ön plana çıkan markası oldu. Çalışanlarına sunduğu adil çalışma ortamı, iş sağlığı ve güvenliğini ön plana alan çalışma alanları, çalışanları ile kurduğu şeffaf iletişim ve tam olarak karşıladığı vergi yükümlülükleri ile Borusan Mannesmann, çelik ve çelik boru sektöründe Beyaz Bayrak’a layık görülen ilk şirket oldu. ÇALIŞANA SAYGI ÖDÜLÜ GETİRDİ Borusan Mannesmann olarak iş sağlığı ve güvenliği (İSG) başta olmak üzere çalışana her alanda değer yaratmaya çalıştıklarını belirten Borusan Mannesmann İnsan, Kurumsal Gelişim, Çevre ve Sürdürülebilirlik Genel Müdür Yardımcısı Nihan Alhan konu ile ilgili olarak şu değerlendirmede bulundu: “Borusan Mannesmann, en değerli varlığını, sahip olduğu insan kaynağı olarak gören, Türkiye sanayisinin gelişimine tanıklık etmiş çok köklü bir kurum. Şirket içerisinde izlediğimiz ‘Sıfır Kaza‘ politikası ile İSG çalışmalarımızı düzenliyoruz. Bu konuda teknolojiden de yararlandığımız çok kapsamlı bir programı sürekli geliştirerek uyguluyoruz. Erkek egemen bir sektör olarak görülen çelik alanında kadın çalışma arkadaşlarımıza da eşit haklar ve fırsatlar sunan uygulamaları hayata geçiriyoruz. Bu uygulamalarımız sonucunda British Safety Council tarafından verilen ‘Uluslararası İş Güvenliği Ödülü‘ ve Sürdürülebilirlik Akademisi’nden aldığımız İş’te Eşit Kadın Sertifikası gibi çok değerli başarılara imza attık. Çalışma arkadaşlarımızın kariyerlerini desteklemeye de çok önem veriyoruz. Bünyemizde kurduğumuz eğitim platformlarıyla mesleki gelişime destek oluyoruz. Şeffaf kurum kültürümüz ve çalışma arkadaşlarımızın mutluluğunu sağlamaya yönelik tüm işlerimiz neticesinde sektörün ilk Beyaz Bayrak‘lı şirketi olmaktan gurur duyuyoruz.” HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.