Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Trabzon

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Trabzon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Trabzon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İneklerine 4 Katlı Apartmanda Bakıyor Haber

İneklerine 4 Katlı Apartmanda Bakıyor

Trabzon'un Şalpazarı ilçesindeki Sinlice mahallesinde yaşayan Gökhan Karadeniz (30), üniversitenin doğal gaz teknikerliği bölümünü birinci olarak tamamladıktan sonra gurbette kendi işini yapmak yerine köyünde anne ve babasından öğrendiği hayvancılığı büyütmek istedi. Arazi şartları nedeniyle yer bulmakta zorluk çeken Karadeniz, dik yamaçta 4 katlı bina inşa etmeye karar verdi. İlk kazmayı atmasıyla çevresindeki yöre sakinlerinden tepki alan Karadeniz kimseye aldırış etmeden 4 katlı binayı inşa etmeyi başardı. Bir apartman gibi inşa edilen 4 katlı binanın sakinleri ise inekler oldu. Apartmanın birinci katını besilik, ikinci katını ise sağılır ve buzağılarına ayıran Karadeniz, binanın üçünü katını ise samanlık olarak kullandı. Apartmanın en üst katını ise kendine ayıran Karadeniz'in en yakın komşuları ise çok sevdiği hayvanları oldu. Hayvancılıkta kısa süredeki başarısı ise yöre halkına da örnek alan Karadeniz, bitme noktasına gelen küçükbaş ve büyükbaş hayvancılığını yeniden canlandırdı. 4 katlı inşa ettiği binanın ilginç bir hikayesi olduğunu belirten Gökhan Karadeniz, en yakın komşularının hayvanları olduğunu söyledi. Karadeniz, “Hayvancılıkla uğraşıyoruz. Daha öncelerden aile işletmelerimiz vardı o zaman küçük ve hobi tarzındaydı. Biz bu işe 2017 yılında tam anlamıyla girmek istedik. 2017 yılında burayı inşa etmeye başladık. 2018 yılında da geçiş yaptık. O günden beri de bu işe devam ediyoruz. 4 katlı bir bina aslında ilginç de bir hikayesi var. Yani aslında arazinin zor ve dik olmasından kaynaklı bir sıkıntı oldu. Bizde bu işi yapmak çok istediğimiz için böyle bir çağrıya başvurduk. Böyle güzel oldu. İlk katımızı besilik hayvanlar için ayırdık. Onlar için burayı düzenledik. İkinci katı sağılır, düveler ve buzağılar katı. Üçüncü katımız ise otluk samanlık yemlik olarak kullanıyoruz. 4. katta da kendimize bir ev yaptık. Tabii boş geçmeyelim dedik. O şekilde bir işletme kurduk. Bu da güzel oldu yani” dedi. "30 CİVARINDA HAYVANIMIZ VAR" Çevreden ilginç tepkiler aldığını kaydeden Karadeniz, “İşte oraya ne yapıyorsunuz? Hani temelleri atınca çok büyük bir geniş alana sahip olduğu için hep merak konusu oldu. Okul mu, düğün salonu mu, devlet dairesi mi yapıyorsunuz gibi çok eleştiriler aldık. Hayır bir çiftlik yapıyoruz dedik. Herkes aslında merak ediyordu. Kimisi mesela çiftliğin binayı çürütebileceğini falan düşünüyordu. Aslında hepsine bir önlem aldık. Yani betonlarımız ona göre attık. Yükseklikleri ona göre verdik. Betonların üzerine bir daha ara çakıllama yapıp onun üzerine bir daha betonlama yaptık. Şu anda mesela direklerimiz kolonlarımız sağlıklı bir bina inşa ettik. Hiçbir detaydan kaçınmadık. Bizim için masraflı oldu ama yapacak bir şey yoktu. Arazi bu kadarına izin verdi bize. İşletmemiz 75 kapasite. Aslında normal ama şu anda yarısı dolu, yarısı boş. Bunun sebebi aslında geçen yıl bir farklı ırka geçiş yaptık. O esnada hayvan satışımız oldu. Farklı farklı boyutlara yöneldik. Ve şu anki hayvanlarımızla devam ediyoruz. 30 civarında hayvanımız var. İlerleyen dönemlerde sayılarımız yine artacak. Zaten hayvancılık öyledir doldur boşalt sistemi vardır” şeklinde konuştu. "KİMSE ÜRETMEK İSTEMİYOR" Doğal gaz teknikeri olan ve bölümünü birinci olarak tamamlayan Karadeniz, “Hayvanlar çok farklı bir his yakalatıyor insana. Çünkü onlarla beraber olmak, iç içe olmak hani kokusundan falan biz rahatsız olmayız. Çünkü onlara özgü bir koku. Hani bana insanın kokusu mu dersen, hayvan kokusu mu dersen, ben hayvan kokusunu seçerim yani. 2 yıllık doğal gaz teknikleriyim. Aslında bölümü de birinci bitirdik. Beni bu sektöre iten ailem oldu. Biz bu sektöre girdiğimde bu bölgede hayvancılık bitme noktasıydı. Yani herkes artık hayvancılığı bırakıyor çünkü araziler dar. Birinin bölgeye canlılık katması gerekiyordu. Aslıda bunu başardık. İyi ya da kötü, az ya da çok iyi şeyler değiştirdiğimizi de düşünüyoruz. Teknoloji ilerledikçe hayvancılık da güzel boyutlar kazanmaya başladı daha güzel bir işletme yapmayı düşünüyoruz. Yani girişimlerimiz de var. Olacaktır inşallah. Daha güzellerini de yapacağız yani bölgeye. Ticaret güzel, hayvancılık zaten sabır isteyen bir meslektir. Hayvancılıkta sabredeceksin. Sabredersin, kazanırsın. Yani bir bakmışsın bu yıl zarar ediyormuşsun gibi olursun geçen yıl o farkı kapatır sana hayvancılık. Yani para kazandık, kazanmaya da devam ediyoruz. Kazanacağız da inşallah. Çünkü artık üretim tükendi ve kimse üretmek istemiyor. Herkes hazıra yöneldi. Biz üretici taraf olduğumuz için kazanacağımız her daim inanıyoruz” diye konuştu. “ÇÜNKÜ O KONUŞAMIYOR SIKINTILARINI DİLE GETİREMİYOR” İşletmesini büyütmek isteyen Karadeniz, gençlerin de köyle dönüş yapmasını istedi. Karadeniz, “Bölgemiz dağlık ve engebelik olduğu için evet devletimiz çok güzel projeler yapıyor. Çok güzel yardımlar, faydalar sağlıyor ama biz arazi şartlarından dolayı bir çoğundan yararlanamıyoruz. Tabii ki devletimiz projeleri Türkiye'nin geneline değil de bölgesel ayırtsa mesela daha güzel projeler çıkacağına ve o projelerden herkesin yararlanabileceği standartlarda olsa daha güzel olabilir bence. Gençlere tavsiyelerimiz köylere dönüş yapmamız. Yani başkasının emri altında çalışmaktansa az kazanıp kendi işi olması daha güzel. Yani coğrafyasında yaşasın. Herkes bir lokma ekmeğin peşinde. Onu burada kazanır. Kazanmama gibi şansın yok. Sadece istikrarlı ol. İşini güzel yapmaya bak, yetiyor. Burada yeğenim ve ağabeyim ile çalışıyoruz. Gönül bağı ortaklığımız var. Hani hayvancılık sadece hayvana bakmakla bitmiyor. Onun da sıkıntısı var. Çünkü o konuşamıyor sıkıntılarını dile getiremiyor. Gözüne, hal ve hareketlerine bakarak onu iyi tanıman gerekiyor. Zaten onu tanırsan bu işi yaparsın. Artık işler büyüse de bu binayı yükseltmeyi düşünmüyoruz. Bu son evre. Yanımızda ormana ait bir yer var. Devletimize çağrımıza bedava hiçbir zaman istemedik. Orayı bize kiralayabilir, satabilir. Oraya bize verirse güzel bir işletme kurabiliriz. Devlet çiftinin yanında. Bazen bölgesel olamıyoruz” şeklinde konuştu. “KARADENİZ'E ÖZGÜ HAYVANCILIĞI SÜRDÜREN BİR AİLEYDİK” Binanın ilk kazması vurduğunda bir yankı uyandırdığını da belirten Karadeniz, “Karadeniz'e özgü hayvancılığı sürdüren bir aileydik. Babamın mesela 30-40 tane küçükbaşı vardı. Annemin 2-3 ineği vardı. Biz onu sadece büyüttük. Güzel de oldu. Şu anda küçükbaş sayımız da büyükbaş sayımız da fazla. İlçemde ve çevre ilçelerde bizden büyüğü yok diyebilirim. Bütün çiftlik var ama çoğu boş. Önemli olan istikrarlı olmak. İlk kazma vururken aslında ben bu konunun buralara geleceğini düşünüyordum. Çünkü biz buraya ilk kazmayı vurduğumuzda bir yankı uyandırmıştı. Çünkü burası çok kötü bir araziydi. Yani varlığıyla yokluğu belli olmayan dik, taşlık anormal bir araziydi. O yüzden hani yapıldıkça arazinin de ve binanın da şekli şemali güzelleştikçe evet bir gün Türkiye'de sesimizi duyuracağız diye kendi kendime söylüyordum” ifadelerini kullandı. “DAYIM BU BİNAYI İNŞA ETMEYE BAŞLADIĞINDA BEN İNANMAMIŞTIM” 4 katlı binada hayvancılık yapan Gökhan Karadeniz'in yeğeni Emircan Topal (19) ise, “Liseyi bitirdikten sonra dayımın yanına geldim ve bu işletmede çalışmaya başladım. 40 yıl bir fabrikada veya başka bir yerde çalışmak yerine burayı tercih ettim. Gelecek olarak burayı gördüm. Burayı büyütmek istiyorum. Sabahın erken saatlerinde kalkıp hayvanların yemini veriyorum. Temizlik yapıyorum. Her günüm böyle geçiyor. Küçüklükten beri bu işin içerisindeyim. Dayım bu binayı inşa etmeye başladığında ben inanmamıştım. Bu kadar ilerleyeceğimizi düşünmedim. İşin içine girdiğinde çok daha farklı olduğunu gördüm” dedi.  

2 Kez Öldü Sanıldı Morga Konuldu Haber

2 Kez Öldü Sanıldı Morga Konuldu

Küçük yaşlarda geçirdiği tifo, sıtma, raşitizm hastalıkları nedeniyle yürümekte bile zorlandığı dönemler yaşayan Demirkanlı, 2 kez öldü sanılarak morga konuldu. Tekrar hayata dönen Demirkanlı ise yaşadığı bu zorlu süreçlerin ardından tekrar hayata bağlandı. Okul çıkışlarında başladığı sporu bir an bile bırakmayan Demirkanlı, Trabzon'un geçilemeyen atleti oldu. Hayatının hiçbir döneminde atletizm sporu bırakmayan Demirkanlı, çeşitli illerde yarışmalara katıldı. Onlarca madalya kazanan Demirkanlı, kamu kurumundan emekli olduktan sonra düzenli olarak yüzmeye başladı. Her sabah 98 yaşına rağmen gençlere taş çıkartarak kilometrelerce yüzen Demirkanlı'yı görenler gözlerine inanamıyor. Trabzon'un Ortahisar ilçesinde 1929 yılında dünyaya gelen Halil İbrahim Demirkanlı (98), çocukluk yaşlarında geçirdiği tifo, sıtma ve raşitizm gibi hastalıklar nedeniyle zor günler yaşadı. Yaşıtları sokaklarda oyun oynarken, pencereden bakan Demirkanlı hastalığı nedeniyle 2 kez öldü sanılarak morga konuldu. Tekrar hayata dönen Demirkanlı, yürüyemediği için ailesi tarafından bebek gibi taşındı. Hastalığı nedeniyle yaşıtları ile oynamayan Demirkanlı bir süre sonra Trabzon'da görev yapan tek çocuk doktoru tarafından muayene edildi. Yapılan tedavinin ardından sağlığına kavuşan Demirkanlı sonrasında spor ile tanıştı. Okul çıkışlarında ve bulduğu her fırsatta spor yapmaya başlayan Demirkanlı, koşu yarışlarına katıldı. Rakiplerine fark atan Demirkanlı'nın hırsını fark eden antrenörler harekete geçti. Bin 500 metre yarışları ile başladığı atletizmde 10 bin metre yarışlara kadar çıkan Demirkanlı, onlarca madalya kazandı. Trabzon'un adeta geçilemeyen atleti konumuna gelen Demirkanlı, çeşitli illerde girdiği yarışmalarda da dereceler kazandı. Bir dönem İdmangücü takımının lisanslı sporcu olan Demirkanlı, 30 yaşına kadar atletizm yarışlarını bırakmadı. Trabzon'un en tanınmış atleti olarak tarihe geçen Demirkanlı, son olarak Trabzon PTT Merkez Müdürü olduktan sonra düzenlenen ' ‘Postacı Yürüyüş Şampiyonası'na katıldı. Yaş grubunda Türkiye birincisi olan Demirkanlı bir süre sonra ise atletizmi bıraktı. MADALYALARINI KOMŞULARINA DİŞ YAPTIRMASI İÇİN VERDİ Kamu kurumundan emekli olduktan sonra birçok şirkette genel koordinatörlük görevi yapan Demirkanlı kendini yüzmeye adadı. 98 yaşına rağmen her sabah erken kalkarak yaz-kış denize giren Demirkanlı'yı görenler gözlerine inanamadı. Sağlığını spora ve düzenli beslenmeye bağlayan Demirkanlı, bir dönem kazandığı madalyaları ise komşularına hediye etti. Komşularının, "Bronz madalyaları bize ver eritip dişlerimize dolgu yaptıralım" teklifini kabul eden Demirkanlı, hayat hikayesini şu şekilde anlattı: “Sekiz yaşına kadar hastalıklarla uğraştım. Raşitizm, sıtma, tifo. Annem beklerdi ki ölsün diye. Babam yoktu. Annemin karnındayken babam öldü. Komşu, ‘bu uşak mavi gözlü ölmez' dedi. Bunu ‘bir doktora götür' dedi. Annem beni peştamale koydu aldı arkasına doktora götürdü. Doktor dedi ‘teyze dedi bunu nasıl tedavi ediyorsun? Annem de dedi ki yoğurdu sulandırıyorum entariyi sokuyordum içerisine. Ondan sonra giydiriyorum ona 2 saat sonra ayılıyor dedi. Fakat iki gün sonra gene bayılıyor diyordu. Doktor bana bir şey vererek sıtmadan kurtarmıştı. Annem beni mektebe verdi düzeldim. Mektebe giderken tifo oldum. Trabzon'da bir tane hastane vardı. Orada tedavi oluyoruz. Bir leğenin ortasına koyuyorlar seni soğuk su ile yıkıyorlar. Öldüğünde morga indiriyorlar. Orada soğukta canlanıyorsun alıyorlar seni yukarıya. 2 defa morga inip çıktım. Öldüm, canlandım. 27 gün hastanede yattım. Sonrasında tekrar düzeldim. Annem beni mektebe verdi ama okula giderken duvarları tuta tuta gidiyordum. İlkokulda okuyordum. Herkes saat 3'ten sonra evine gidiyor, dağılıyor. Ama ben gitmiyorum. Okulun bahçesi uzundu. Orayı dolanıyordum. Yavaş yavaş. 11 yaşında öyle bir hale geldi ki şahane bir vücut yaptım. Bir fotoğrafçı da benim fotoğrafı çekerek dükkanına astı.” “KAMYONUN KASASINDA YARIŞMAYA GİTMİŞTİM” Ünlü atletlerle yarıştığı bir yarışmada birinci olduktan sonra İdmangücü'nün lisanslı sporcusu olduğunu belirten Demirkanlı, “Bir gün sahaya gittim. Futbol maçı var. Ben de 11 yaşlarında varım. Sahada koşuyorum. Orada 11 tur yaptım. Ortaokulda okullar arası üç kilometrede şampiyon oldum. Ortaokul sonunda ikmale kaldım. Trabzon'un şampiyonluk yarışması vardı. Mahalleden toplanarak oraya gittik ama koşu amaçlı değildi. Girdik oraya arkadaşlar dedi ki 'Ya patron sen de koş' dedi. Dedim giderim ama beş kilometre koşacağız; Trabzon Şampiyonası diye serbest. Hava sıcaktı. Yarışmada ünlü atletler vardı. O ünlü atletler beraber yarışırken bitime 20-30 metre kala birinci oldum. O yarıştan sonra İdmangücü'nün atleti oldum. Ondan sonra her hafta koşuyordum. Trabzon öyle bir spor şehirdi ki atletizm futbolun önündeydi. Her hafta koşu olurdu. Üç bin metrede, Atatürk koşusu, kır ve bahar koşusu oluyordu hepsinde de birinci geliyordum. Bir defa Atatürk koşusunda 7 bin 500'de iyi koşamadım. Mide bulantısı olmuştu onda ikinci oldum. Şansıma o yarışmadan ikinci kez oldu tekrar çağırdılar ve birinci oldum. Ondan sonra Karadeniz Şampiyonasına gittim. Takım halinde 10 bin metre için gittik. Samsun'da koştuk. Birinci oldum orada. Oradan Türkiye yarışmalarına gittik. Kamyonun kasasında yarışmaya gitmiştim. O yarışmayı bacağıma 2 kez kramp girmesi nedeniyle dördüncü bitirdim. Girdiğim yarışmalarda sadece spor kıyafetleri ve 5 lira yevmiye oluyordu. 14-15 yaşımdan beri 50 yarışmaya girmiştim. O zaman milli takım diye bir şey yoktu. Ama atletizm futbolun önündeydi. 10 kilometrede Trabzon Şampiyonu oldum. Aldığım bir futbol topuydu. Onu da mahallede birisine verdim. Samsun'da koştum. Orada altın kaplama madalya verdiler. Trabzon'da da maraton koştum. Kemal diye birisi vardı. O benim için 'Trabzon'un hiç geçilmeyen atleti, gönüllerin şampiyonu' derdi. 10 bin metre rekorum 32 dakikaydı” dedi. “BENİ TEDAVİ EDEN DOKTORUN YÜRÜYECEK, KOŞACAK LAFI KAFAMDA KALDI” Hayat hikayesini spora bağlayan Demirkanlı, “Mesela 10 bin metrelik koşacağım, 30 kilometre antrenman yapardım. Benim bu hikayemi spora ve yürümeye bağlıyorum. Ayrıca beni tedavi eden doktorun 'Yürüyecek, koşacak' lafı kafamda kaldı. Sonra yediğim içtiği her şey doğal. Yayık ayran, tereyağı işte bu tür şeyler yiyorum. Annem iyi bakıyordu. Yüzmeyi hiçbir zaman bırakmadım. Nerede fırsat bulursam denize indim. PTT'de Yomra müdürüyken Yomra ilçesinden Arsin ilçesine kadar yüzüyordum. O ara 8 kilometre var. Denizden korkmuyorum. Denizi kara gibi kullanıyorum. Hala denizdeyim” şeklinde konuştu. HAYATI HEP SPOR İLE GEÇTİ PTT Trabzon Merkez Müdürü olarak emekli olduktan sonra birçok kurumda genel müdürlük yaptığını kaydeden Demirkanlı, “Ben ortaokuldan sonra PTT'ye gittim. PTT'nin imtihanlarını kazandım. PTT'de okudum. Ondan sonra Trabzon'a memur tayin oldum. Orayı bitirdim. Memurdan sonra yedek subaylığımı yaptım. Askerlikten sonra Erzurum'da 20 ay kaldım. Trabzon'a geldim. 2-3 sene devlet memuru olarak çalıştım. Sonra Yomra'ya müdür gittim. O zaman tahsilli adam yoktu. Bizim durumumuz iyiydi. Yomra'da 3 sene kaldım. Kurslara girdim. Rize müdürü oldum. Rize müdürü iken yüksek tahsili işletme fakültesinde devam ediyordum. Ondan sonra 7-8 sene müfettişlik yaptım. Sonra merkez müdürü oldum. 20 sene görev yaptım. Emekli olduktan sonra mahkemelerde 10 sene bilirkişilik yaptım. 5 sene de Trabel'in genel müdürlüğünü yaptım. Ondan sonra şirketler de genel koordinatörlük yaptım. Bu arada da devamlı avcılık yapardım. 75 yaşına kadar dağlarda avcıydım. 80 yaşında her şeyi bıraktım. Eşim 10 sene önce vefat etti. Antrenör bir oğlum var. Onun hanımı beni iyi bakıyor. Oğlumla beraberiz, mutluyuz. Onlarla beraber yaşıyorum. Ama boş günlerime hep yüzüyorum, yürüyorum. Ağırlık idmanları hepsini yapıyor” ifadelerini kullandı. "FUTBOLCU OLSAYDIM GÖKLERE ÇIKARTILIRDIM" Yarışmalarda kazandığı madalyaları komşularına verdiğini belirten Demirkanlı, “Mahallede ihtiyarlar vardı. Benim altın ve bronz madalyalarım vardı. Yanıma gelip ‘ver bana o madalyayı diş yaptırayım' dediler. Al dedim. Zaten bir işe yaramıyordu. İdmangücü ile Trabzon birleşti. Bir sürü madalya vermiştim. Şimdi gidip baktığımda hiçbirini göremiyorum. Hepsi kayboldu. Bir tek Trabzon'un tarihinde adımı görüyorum. Trabzon'un geçilemeyen atletiydim bir kere bile aramadılar. Ama futbolcu olsaydım göklere çıkartılar” dedi. “98 YAŞINDA OLDUĞUMU SÖYLEYİNCE ŞAŞIRIYORLAR” Gençlere tavsiyelerde bulunan Demirkanlı, “Beni görenler korkuyor. 98 yaşında olduğumu söyleyince şaşırıyorlar. Allah'ın verdiği bir şeyi var. Allah beyin verdi. Akşam sabah sigara veya alkol içsem yaşayabilir miyim. Spor yaparsam, düzgün yersem yaşarım. Allah da yardım ediyor. Hani ben şimdi düşünüyorum ki bu kondisyondan 20 sene daha gidiyim. Ama bunu Allah bilir, Allah'ın takdiri. Sabahları kalktığımda yumurta haşlayıp yerim. Boğazımdan esirgemiyorum. Fazla enerji ihtiyacım var. Tatlı ve hamur işlerini sevmem. 60 yaşındayken bile kar, fırtınada denizde yüzüyordum. Gençler spor yapsınlar. Fuzuli işleri bıraksın. Sağlıklı yaşamak istiyorsalar spor yapacaklar. Yemeklerine dikkat etsinler. Sigara içmesinler” diye konuştu.  

İSMAİL KARTAL, “19 MAÇTIR KAZANAN TAKIM VAR, YOL KAZASI OLDU DİYELİM Haber

İSMAİL KARTAL, “19 MAÇTIR KAZANAN TAKIM VAR, YOL KAZASI OLDU DİYELİM

Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, Trabzonspor karşısında aldıkları 3-2’lik mağlubiyetin ardından, “Beklemediğimiz anda beklemediğimiz goller oldu. Böyle bir mağlubiyeti beklemiyordum” dedi. Kartal, sakatlığı bulunan Fred ve Djiku’nun bir sonraki hafta oynanacak olan Adana Demirspor maçına yetişme ihtimali olduğunu söyledi. Fenerbahçe, Trendyol Süper Lig’in 11. haftasında sahasında karşı karşıya geldiği Trabzonspor’a 3-2 mağlup oldu. Mücadelenin ardından Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Kartal, böyle bir mağlubiyeti beklemediğini aktararak, “Trabzonspor maçına hep beraber iyi hazırlanmıştık. Geriden uzun toplarla çıkacağını biliyorduk. İyi başladık. Trabzonspor’u hemen baskı altına aldık. Sonuçta bu kadar baskılı olmamıza rağmen golü bulamadık. Bir kere geldiler gol oldu. İkinci yarıyı oyuncularımızla konuştuk, çevirmek için bazı planlarımız vardı. Bu planlar devreye girmeden şok 2 gol yedik. Bizi demoralize etti ama oyunu bırakmadık. 10 kişi de kalsak sahada oyunu bırakmadık. Attığımız 2 penaltı golü ile maçı 3-2 ye getirdik ama çeviremedik. Bugünkü mağlubiyetten dolayı taraftarın verdiği desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Beklemediğimiz anda beklemediğimiz goller oldu. Böyle bir mağlubiyeti beklemiyordum” şeklinde konuştu. “FRED VE DJİKU ADANA DEMİRSPOR MAÇINA YETİŞEBİLİR” İsmail Kartal, Fred ve Djiku’nun Adana Demirspor maçına yetişebileceğini vurgulayarak, “Biz geniş kadroya sahibiz. Her oyuncu bizim için değerli. Hiçbir zaman sakat olanlara sığınmadık. Bütün oyunculara güveniyorum Adana Demirspor maçına Fred ve Djiku yetişebilir. Yetişmese de Becao haricinde hemen hemen hepsi dönecek” ifadelerini kullandı. İsmail Kartal, mağlubiyeti beklenmedikleri gollere bağladığını söyleyerek, “Beklemediğimiz goller yedik ona bağlıyorum. Bireyse hata söyleyemem. Suçlu varsa en başta benim” dedi. “YOL KAZASI OLDU DİYELİM” Taraftarlarının önünde kaybettikleri için üzgün olduklarının altını çizen İsmail Kartal, “19 maçtır kazanan takım var. Lig uzun bir maraton bugün kendi taraftarlarımız önünde kaybetmek bizi üzdü. Bu kadar coşkulu ortamda kazansaydık bambaşka evreye geçecektik. O eksik bu eksik diye bakmadan her zamanki oyunumuzu oynadık. Oyun kontrolü bizdeydi. Eksiklere sığınmadık. Hiçbir zaman suçlu aramadık. Yol kazası gibi bir şey oldu diyelim” diye konuştu. “VURULAN HER TOP GOL OLDU” Kadro kalitesinin ligi domine edebilecek güçte olduğunu dile getiren Kartal, “Futbol şansı derler ya vurulan her top gol oldu. Biz bugün bunu yaşadık çevirmek için mücadele ettik. Rakip ceza sahasında gol aradık. 2 penaltıdan gol var. Birkaç tane daha gol olabilecek pozisyonlar vardı. Oyunumuzun kalitesi ligi domine edecek durumdadır. Bundan şüphe duymuyorum” açıklamasını yaptı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.