Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Şiddet

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Şiddet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Şiddet haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

“Daha kaç kere dövülmemiz, kaç kere ölmemiz gerekiyor?” Haber

“Daha kaç kere dövülmemiz, kaç kere ölmemiz gerekiyor?”

Edirne’de yaşanan sağlıkçılara yönelik şiddet bugün Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi önünde Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu’nun düzenlediği eylem ile protesto edildi.  Edirne Aile Hekimleri Derneği, Hekim Birliği Sendikası Edirne Şubesi, Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sendikası Edirne Şubesinin katılımıyla gerçekleşen eylemde sağlık çalışanları, sağlıkta şiddetin sona ermesi için şiddete yönelik gerekli önlemlerin alınması için yetkililere sorumluluklarını hatırlattı. Basın açıklamasını okuyan Edirne Tabip Odası Şube Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun, Edirne Tabip Odası olarak meslektaşlarına yönelik gerçekleştirilen saldırıyı kınadıklarını söyledi. Güvenli çalışma ortamları ve etkili bir sağlıkta şiddet yasası istediklerini belirten Altun, sağlıkta şiddet konusunun Türkiye’de kanayan bir yara ve kronik toplumsal bir sorun haline dönüştüğünü ifade etti. “SAĞLIKTA ŞİDDET ÜLKEMİZDE KANAYAN BİR YARA” Gelinen noktada hekimler ve sağlık çalışanlarının kendi hayatlarından endişe ettiklerini söyleyen Altun; “Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Ünitesi’nde çalışan meslektaşımız oldu. Meslektaşımız, ölen bir hastanın ölüm belgesinin doldurulması için görüştüğü hasta yakını tarafından darp edildi. Edirne Tabip Odası olarak meslektaşımıza yönelik gerçekleştirilen saldırıyı kınıyoruz. Bu elim olayda adli ve idari sürecin yakından takipçisi olduğumuzun bilinmesini isteriz. Sağlıkta şiddet konusu ülkemizde ne yazık ki kanayan bir yara, kronik toplumsal bir sorun haline dönüşmüştür. Hekimi ve hastayı karşı karşıya getiren politikalar, yetkililerin hekimleri ve sağlık çalışanlarını hedef gösteren özensiz, hürmetsiz söylemleri sağlıkta şiddetin günden güne artmasına yol açtı. Bu şiddet uzun zaman yetkililer tarafından görülmek istenmedi. Ancak bu şiddetin normalleşmesine izin vermememiz gerekiyor. Sağlık sistemi insanları yaşatmak üzerine kurulmuştur. Gelinen noktada hekimler ve sağlık çalışanları kendi hayatlarından endişe etmektedir” dedi. “CAYDIRICI BİR ‘SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI’ ÇIKMALI” Altun, etkili bir sağlıkta şiddet yasasının çıkması gerektiğini vurgulayarak; “Bugün sağlık kurumlarında yaşanan şiddet olaylarının, on binlerce beyaz kod bildiriminin önemli bir nedeni de sağlıkta şiddet yasasının yeterli ve caydırıcı nitelikte olmamasıdır. Sağlık emek ve meslek örgütleri defalarca bu şiddet ortamını düzeltecek, iyileştirecek yasa önerileri sunmuştur. Bu öneriler kamu otoritesi tarafından ne yazık ki göz ardı edilmiştir. Sitemimiz bu konuda Sağlık Bakanlığı’nadır, mecliste bizi yeterince temsil etmeyenleredir: Etkili, caydırıcı bir sağlıkta şiddet yasasının çıkması için daha kaç kere darp edilmemiz, kaç kere ölmemiz gerekiyor?” dedi. “ŞİDDET SONA ERENE KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEKTİR” Sağlıkta şiddettin hem toplum sağlığı hem de çalışan sağlığı için büyük bir tehdit olduğunu belirten Altun; “Sağlıkta şiddet hem toplum sağlığı hem de çalışan sağlığı için büyük bir tehdittir ve bununla mücadele edilmesi gereklidir. Türk Tabipleri Birliği ve Edirne Tabip Odası olarak bugüne kadar yaptığımız gibi bundan sonra da toplumun sağlık hakkını iyi hekimlik değerleriyle koruyacağız. Artık bir hekimin ya da sağlık çalışanının kılına zarar gelmesine tahammülümüz kalmamıştır. Bu konuda hekimlerin kendi yaşam hakları, güvenli çalışma ortamları için seslerini ve güçlerini; her yerde, her koşulda, hep birlikte göstermeye hazır olduklarını bir kez daha belirtmek istiyoruz. Şiddet sona erene kadar mücadelemiz sürecektir” diye konuştu. Eylem, ‘Sağlıkta şiddet sona ersin’, ‘Yaşamak yaşatmak istiyoruz’, ‘Şiddet varsa biz yokuz’ sloganları sonrası sona erdi. HİLAL PEKER

Baroda “Kadına Yönelik Şiddet” konferansı Haber

Baroda “Kadına Yönelik Şiddet” konferansı

Edirne Barosu Kadın ve Aile Komisyonu ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Edirne Şubesi İşbirliğinde "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" kapsamında düzenlenen konferansın konuğu, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü Av. Nazan Moroğlu oldu. Edirne'de ki sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve üyelerinin de katıldığı konferansın birinci bölümünde Moroğlu, şiddetle hukuk yolu ile mücadelede, uluslararası sözleşmelerden özellikle (CEDAW) Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi ve İstanbul sözleşmelerinden söz etti. Moroğlu ikinci bölümde şiddetle mücadelede Türk hukukundaki düzenlemelerden, Türk Medeni Kanunu, Ceza Kanunu, İş Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, 4320 sayılı kanun, 6284 nolu kanundan söz etti. “ŞÖNİM’İN SAYISI ARTMALI” Şiddetin önlenmesi ve mağdurun korunması için destek hizmetlerinin, Şiddet Önleme Ve İzleme Merkezlerinin (ŞÖNİM) sayılarının artırılması ve kurumlar arası koordinasyonun önemli olduğunu vurgulayan Av. Moroğlu bu konuda birlikte çalışması gereken kurumları da dile getirdi. “CİNSİYET EŞİTLİĞİ SAĞLANAMAZSA ŞİDDET ÖNLENEMEZ” Ayrıca Moroğlu, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadıkça kadına yönelik şiddetin de önlenemeyeceğini belirtti. 2006 Başbakanlık Genelgesinde "Eşitsizliğin ortadan kaldırılması konusunda gerekli tedbirler alınmalıdır" denilmesine karşın bugün bu genelgenin işlevinin değiştirildiği konusunda da izleyicileri bilgilendirdi. Konferans katılımcıların soru cevapları ile sona ermiştir. MURAT SAVAŞ

Üniversite öğrencilerine kadına yönelik şiddet paneli Haber

Üniversite öğrencilerine kadına yönelik şiddet paneli

Trakya Üniversitesi Kadın Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Balkan Kongre Merkezi'nde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü paneli yapıldı.  Program ilk olarak saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Daha sonrasında konservatuar müzik dinletisi, Modern Dans Topluluğu'nun gösterileri, Edirne İl Jandarma Komutanlığı tarafından KADES uygulamasının tanıtımı ve konuşmalar ile devam etti. Panele Aile Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ŞONİM Kuruluş Müdürü Nihan Ertan, Adalet Bakanlığı Edirne Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Yetkilisi Ayşe Ulucak, Av. Özge Hazır, Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Doç. Dr. Hatice Kahyaoğlu Süt, Trakya Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. ŞİDDET EYLEMİNİ TANIMLADI Şiddetin tanımı hakkında bilgi veren Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Doç. Dr. Hatice Kahyaoğlu Süt, “Kadına yönelik şiddet kamusal, özel hayat, fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar veren, vermesi muhtemel olan, bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak haklarından mahrum bırakma da dahil olmak üzere cinsiyete dayalı her türlü şiddet, şiddet eylemi olarak tanımlanmaktadır” dedi. “ÖĞRENME 0-6 YAŞ ARASINDA ÇOK ÖNEMLİ” Öğrenmenin 0-6 yaş arasında başladığına dikkat çeken Aile Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ŞONİM Kuruluş Müdürü Nihan Ertan, “Ailede şiddeti normalleştirme, çözüm olarak şiddete başvurmak o ailedeki bireylerin büyüyünce bunu öğrenmesi demek oluyor. Öğrenme özellikle 0-6 yaş arasında çok önemli. Ben bu yaş gurubuna altın çağ diyorum. Anne karnından itibaren bile iç huzurun ileriki dönemdeki bakış açısını etkilediği söyleniyor. Bir bebek veya bir çocuk ailenin içerisinde bulunduğu yerde şiddete maruz kalmıyorsa ileriki dönemlerde de şiddetle geçen bir hayatı olmuyor” ifadelerine yer verdi. “ADLİ SÜREÇTE MAĞDUR YAŞADIKLARINI İFADE ETMEKTE ZORLANIYOR” Adli süreçte mağdurlar hakkında bilgi veren Adalet Bakanlığı Edirne Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Yetkilisi Ayşe Ulucak, “Adi süreçte mağdurlara ve özellikle kırılgan gruplara yönelik onarıcı adalet ve sosyal hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde etkin sürdürülebilir ve ulaşılabilir bir mağdur destek sistemi kurulması amacıyla gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, suç mağdurlarına yönelik bilgilendirme, yönlendirme, psiko-sosyal destek hizmetlerini sunmak üzere Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri kurulmuştur. Adli süreçte mağdur, çoğu zaman yaşadıklarını ifade etmekte güçlük çekmekte, kendini yalnız hissetmektedir. Suç mağdurlarının bilgilendirilmeye ve uzman desteğine ihtiyaç duymaktadır. Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri'nde suç mağdurları, güler yüzle karşılanıp, doğru şekilde bilgilendirilmekte ve ihtiyaçları doğrultusunda uzmanlardan psiko-sosyal destek almaktadır. Kırılgan gurup dediğimizde içerisine çocuklar, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların mağdurları, aile içi şiddet mağdurları, terör suçları mağdurları, uzmanlar tarafından yapılacak ön değerlendirme sonrasında kadın, yaşlı ve engelli mağdurlar ile etkin bir desteğe ihtiyaç duyduğu tespit edilen mağdurlar girmektedir” diye konuştu. “KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE KALKAN OLMUŞTUR” Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı kanun ile ilgili bilgi veren Av. Özge Hazır şöyle konuştu: “Bu kanun ile şiddete uğrayan ve şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınları, çocukların, aile bireylerinin, tek taraflı ısrarlı mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amaçlanır. Ayrımcılık yasağı önemle vurgulanmıştır. Bu madde şiddete yönelik bir kalkan olmuştur.” MERT ERİŞKİN

ŞİDDETE KARŞI GREV Haber

ŞİDDETE KARŞI GREV

Edirne’de aile hekimleri, Kocaeli’nin Körfez ilçesindeki Fatih Aile Sağlığı Merkezi’nde, hasta ve hasta yakınlarının 3 doktora saldırmalarının ardından bir günlük grev kararı aldı. Aile hekimleri bugün iş bırakırken; Edirne Aile Hekimleri Derneği öncülüğünde gerçekleştirilen basın açıklamasına katıldılar. Kentteki bir işletmede bir araya gelen aile hekimleri, Kocaeli’nde yaşanan olaya tepki gösterirken; Sağlık Bakanlığı’na seslendiler. Aile hekimleri, basın açıklamasının yanı sıra Kocaeli’nde bugün düzenlenecek eyleme destek vermek amacıyla Edirne’den yola çıktılar. Edirne Aile Hekimleri Derneği Genel Sekreteri Özlem Önal, Kocaeli’nde yaşanan olayın aile hekimlerinde şok etkisi yarattığını söyleyerek; “Kocaeli’nde yaşanan olayın görüntülerini izlerken sesini açamadım, şoka girdim. O doktor ve hemşire arkadaşlarımın karşı karşıya kaldığı durumu görünce aklımda Ortaçağ’daki bir cadı avındaki sahne canlandı. Dünyanın da çok ileri gitmediğini ya da insanlığın ne halde olduğunu görünce daha da dehşete kapıldım” ifadelerini kullandı. “YANLARINDA OLDUĞUMUZU GÖSTERMEK İÇİN GREVDEYİZ” Önal, aile hekimlerinin tüm olumsuzluklara rağmen umudu olduğunu belirterek; “Ama bir taraftan da, ‘Umutsuz durum yoktur, umutsuz insanlar vardır’ diyen Cumhuriyetin kurucu iradesi var. Aslında tüm sağlık emekçileri olarak mutsuzuz, moralsiziz ama umudumuz var. Umudumuzu hem ettiğimiz yeminden, hem kendi tarihimizden, hem de insanlık tarihinden alıyoruz. Yeminimizde hem hastalarımızın sağlığı, çıkarı, hem de meslektaşlarımız var. 1-2 günlük grevler belki çözüm değil ama meslektaşlarımız böyle bir şeyden dolayı hastanede yatarken hiçbir şey olmamış gibi mutluluk pozları verecek ya da hastalarımıza aynı şekilde devam edecek bir modda değiliz. Bu grev, onların yanında olduğumuzu gösterme grevidir” dedi. “ETKİN BİR SAĞLIKTA ŞİDDET YASASININ ÇIKMASINI İSTİYORUZ” Sağlık Bakanlığı’na da seslenen Önal; “Bu kaçıncı seslenişimiz ama Bakanlığa da buradan bir kez daha sesleniyoruz; etkin bir sağlıkta şiddet yasasının bir an evvel çıkmasını istiyoruz. Yoksa bu şiddet, hükümetimizin dilindeki gibi en milli meseledir. Geçtiğimiz günlerde yine bir öğretmen, veliden şiddet gördü. Bilimi ve kuralı takip eden herkes, bu şiddet sarmalının karşısındadır. Kadın, çocuk, sağlık çalışanı, fabrikada işçi olabilir; her alanda ciddi bir şiddet yasasının çıkmasını istiyoruz. Özellikle Kocaeli’ndeki bu olaydan sonra da Bakanımızdan müdahil olmasını istiyoruz” sözlerine yer verdi. “TÜRKİYE’DE ÇALIŞACAK SAĞLIK ÇALIŞANI BULAMAYACAKLAR” Önal, aile hekimlerinin grevde bir arada olduklarını söyleyerek; “Birbirimizden başka sığınacak dalımız yok. Bu anlamda kendimizi yalnız da hissediyoruz. Ama bu şekilde bir aradayız ve birlikten gelen gücümüzü kullanmaya gayret edeceğiz. Ne olursa olsun elimizden geleni yapacağız. Aksi takdirde Türkiye’de çalışacak sağlık çalışanı bulamayacaklar. Halkımız hâlâ şunu anlamıyor; ‘10 dakikada 1 poliklinik var, doktor bulamıyoruz’ diyorlar ve yine çalışan doktora şiddet uyguluyorlar. Bunu yapacak olan Sağlık Bakanlığı Planlama Teşkilatı’dır. Bize öfkelenmesinler; konunun muadili Sağlık Bakanlığı’dır. Gelecekte dakikada 1 muayene olmak zorunda kalabilirler. Bu şekilde bir sağlık hizmetini Türk halkı hak etmiyor. Bir an evvel etkin bir düzenleme istiyoruz” dedi. “SIERRA LEONE’YE GİDEN DOKTOR BİLE DAHA HUZURLU” Aile hekimlerinin insanca ve bilimin ışığında çalışmak istediklerini belirten Önal; “Bir doktor arkadaşımız Batı Afrika’daki Sierra Leone’ye gitti ve oradaki hayatın mesleki anlamda Türkiye’den çok daha huzurlu olduğunu söyledi. İnsanca ve bilimin ışığında çalışmak istiyoruz. Usulsüz istekler, ‘Bana bu ilacı yaz’ gibi sözler yerine muayene olmayı talep etmeliler. Aksi takdirde o ilaçlar eczanelerde var ve parası olan gidip talep edebilir ama kimse de böyle bir yolu seçmesin. Hükümetlerden, Bakanlıklardan muayene olma hakkını istemeleri lazım. Aslında biraz da halkımız için buradayız. Mücadeleye devam ediyoruz” ifadelerine yer verdi. “ŞİDDET DEVAM EDERSE GREV SÜRELERİNİ ARTIRACAĞIZ” Önal, meydana gelecek şiddet olaylarına karşı grev sürelerinin artarak devam edeceğini açıklarken; “Etkin bir şiddet yasası çıkmadığı sürece her ay şiddet devam ederse artan günlerde grev olacak. Önümüzdeki ay tekrar olursa 2 gün, daha sonra 3-4 gün şeklinde mücadele etmeye devam edeceğiz. Şu anda dernek başkanımız, bir üyemiz ve bir aile hekimimiz Kocaeli’ndeler. Bugün Kocaeli’nde bir basın açıklaması olacak. Olay çok büyük ve bizlerde infial yarattı. Birbirimize destek olmaya devam edeceğiz” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

“AVUKATA YÖNELİK ŞİDDETE ÖNLEM ALINMALI” Haber

“AVUKATA YÖNELİK ŞİDDETE ÖNLEM ALINMALI”

Edirne Baro Başkanlığı tarafından avukata yönelik şiddetin ve saldırıların engellenmesi için Edirne Barosu Hizmet Binası önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya Edirne Baro Başkanı Gökhan Karakoç ve avukatlar katıldı. Açıklamada bulunan Edirne Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkanı Av. Görkem Karaduman, “Avukata yönelik şiddetin normalleşmesine izin vermeyecek, ortak mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi. “AVUKATLAR MÜVEKKİLLERİYLE ÖZLEŞTİRİLMEMELİ” Avukatların müvekkilleri ile özdeşleştirilmemesi gerektiğine dikkat çeken Karaduman “Denizli Barosu önceki dönem başkanlarımızdan, Muğla Barosuna kayıtlı Av. M. Erdal Çam 6 gün önce daha evvel davasına baktığı müvekkili tarafından sadece mesleki faaliyeti nedeniyle katledildi. Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Av. Servet Bakırtaş, bakmakta olduğu bir dosyanın karşı yanı tarafından ofisinde katledilmişti. Bakırtaş’tan bir yıl önce İstanbul Barosuna kayıtlı meslektaşımız Av. Ersin Arslan, haciz işlemleri için bulunduğu görev yerinde göğsünden vurularak katledildi. Ersin Arslan’ın katlinden birkaç ay sonra Konya’da Av. Asilcan Tuzcu, boşanma davasını üstlendiği müvekkilinin eşi tarafından bıçaklandı. Zanlı, meslektaşımız Tuzcu’yu, peruk takıp evinin girişinde beklemişti. Av. Asilcan Tuzcu saldırı sonrası bir gözünü kaybetti. Asilcan Tuzcu’dan tam bir yıl önce, İstanbul Barosuna kayıtlı meslektaşlarımız Av. Savaş Baş ve Av. Necati Çakmak, Ankara’da haciz işlemleri esnasında bıçaklı saldırıya uğradılar. Yaralanan meslektaşımız Savaş Baş halen bu saldırının izlerini taşıyor. Daha dün Nevşehir Barosu önceki Başkanlarımızdan Av. Mustafa Necmi Öncül, müvekkilinin davalı olduğu iki kişi tarafından darp edildi. Maalesef saydığımız bu yaşam hakkına dönük ve can yakıcı vakalar artık her gün ve yaşamın her alanında sistematik halde yaşanılan avukata yönelik şiddetin çok az sayıda örneğidir. Avukatlar; her geçen yıl daha fazla oranda öldürme, yaralama, tehdit, hakaret gibi saldırıların mağduru haline geliyor. Bazen sözlü bazen silahlı olan; bazen müvekkilden bazen karşı taraftan kaynaklanan ve bazen yaralama bazen ölümle sonuçlanan bu saldırıların değişmeyen ortak bir yönü var. Avukatların yalnızca mesleki faaliyetlerini yerine getirdikleri için bu saldırılarla karşı karşıya kalmaları ve münferitmiş gibi görülen bu saldırıların aynı zamanda avukatlık faaliyetine, savunmaya, dolayısıyla adil yargılanma hakkına ve adaletin tesisine dönük olması. Avukata yönelik şiddetin temelinde, avukatın mesleki faaliyetleri ve bu kapsamda, görevlerini yaparken müvekkilleriyle özdeşleştirilmeleri yahut savunma hakkının etkin kullanılması için mücadele ederken bu görevin ifasını önleme niyeti yer almaktadır” ifade etti. “GÖSTERMELİK CEZALARLA YOL ALMAK MÜMKÜN DEĞİL” Avukata yönelik şiddette verilen cezaların göstermelik kaldığını belirten Karaduman “Bizler, avukatlık mesleği kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin, niteliği gereği çekişme ve uyuşmazlık içerdiğini biliyoruz. Bu nedenle Avukata yönelik şiddet, toplumun genelinde gözlenen şiddet eğiliminden veya diğer profesyonel meslek mensuplarına yönelik şiddetten önemli farklılıklar içermektedir. Bu kapsamda özel olarak avukatlara yönelik şiddete ilişkin gerekli adımlar atılarak, önlem alınması elzemdir. Avukata saldırma pervasızlığını gösteren saldırganlar bu cüreti, mesleğin itibarsızlaştırılması çabasından ve cezasızlık politikalarından alıyorlar. İnfaz kanunlarında yapılan değişiklikler, cezasızlık politikalarını daha da derinleştiriyor. Avukata yönelik şiddetle ciddi bir politika benimsenerek mücadele edilmediği sürece, tekil vakalarda verilen ancak infaz düzenlemeleri nedeniyle göstermelik kalan cezalarla yol alınması mümkün değildir” diye konuştu. “AVUKAT TEHDİT ALTINDAYSA, HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜ TEHDİT ALTINDADIR” Dava dosyalarının tarafı değil vekili olduğuna dikkat çeken Karaduman şöyle konuştu: “Türkiye Barolar Birliğinin; avukata yönelik şiddetle ilgili olarak 4 Nisan 2022’de Türkiye Büyük Millet Meclisine, 8 Temmuz 2022’de Adalet Bakanlığına yapmış olduğu başvurularda dile getirilen; konunun öncelikli gündem maddesi haline getirilmesi, Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, zorunlu tedbirlerin derhal alınması ve mevzuat çalışması yapılması şeklindeki açık, somut, net talep ve önerilerinin bir an evvel karşılanması, avukatlar için olduğu kadar yurttaşların savunma hakları için de zorunludur. Çünkü avukata yönelik saldırı, yurttaşın savunma hakkına yönelik saldırıdır. Bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz: Mesleğimizi yaparken, görevimizi ifa ederken can veriyoruz. Avukat tehdit altındaysa, hak arama özgürlüğü de tehdit altındadır. Bizler dava dosyalarının tarafı değil, vekiliyiz. Vekalet etmek mesleğimizin gereğidir. Biz bu görevi üstlenmezsek; adalet işlemez. Bize saldıranların bile muhtaç oldukları savunma hakkı kullanılamaz. Bizler bu görevi, şu veya bu kişilerin menfaati için değil adil yargılanma hakkının hayata geçirilmesi için yerine getiriyoruz.” AVUKATLARIN TALEPLERİ Acil olarak yapılması gereken talepleri sıralayan Edirne Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkanı Av. Görkem Karaduman “Yeni yasama döneminde, Anayasa’nın 98. ve TBMM İç Tüzüğü’nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmalı, konuyla ilgili TBMM araştırma komisyonu kurulmalıdır. Türkiye Barolar Birliğinin Adalet Bakanlığına sunduğu öneriler kapsamında, gerekli düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Devletin tüm kurumlarında ve yurttaşlarda, avukata yönelik şiddetin engellenmesiyle ilgili farkındalık yaratılmalıdır. Tek bir kayba daha tahammülümüz yok. 180 bin avukat olarak bizler, Barolarımız ve Türkiye Barolar Birliği olarak; avukata yönelik şiddetin normalleşmesine izin vermeyecek, ortak mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Meslek şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Bilinsin ki ne mesleğimizi ve meslektaşlarımızı ne de yurttaşlarımızın hakkını sahipsiz bırakmayacağız” dedi. MERT ERİŞKİN

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.