Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sendika

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Sendika haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sendika haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Edirne’de Tüm Emeklilerin Sendikası yola çıktı Haber

Edirne’de Tüm Emeklilerin Sendikası yola çıktı

Tüm Emeklilerin Sendikası, Edirne’deki şubesinin kuruluşunu Saraçlar Caddesi’nde düzenlediği basın açıklaması ile duyurdu. Kurucu Şube Başkanı Ramiz Ülker, yönetim kurulu üyelerinin Fevzi Genç, İsmail Demiray, Ahmet Yılmaz ve Hasan Kılıç’tan oluştuğunu açıklarken; emeklilerin karşı karşıya kaldığı sorunlarla ilgili konuşma yaptı. “ÜLKEDE YÖNETİM KRİZİ VARDIR” Ülker, Tüm Emeklilerin Sendikası’nın birçok şehirde alanlarda olduğunu söyleyerek; “Sefalete, yoksulluğa, açlığa mahkûm edilmeye itirazımızı en güçlü şekilde duyurmak için alanlardayız. Son söyleyeceğimizi baştan söyleyelim; AKP ve paydaşları artık ülkeyi yönetemiyor. Ülkede yönetim krizi vardır. 22 yıldır ülkeyi yönetenler, gönüllü taşıyıcısı oldukları vahşi kapitalizmin neoliberal politikalarını acımasızca uyguladıklarıyla yetinmiyor, ülkeyi ortaçağ karanlığına ve ortadoğu bataklığına sürüklüyorlar. Böylece yarattıkları siyasi ve ekonomik kaostan, siyasal islamcı tek adam yönetimini yukarıdan aşağıya yapılandırdılar. Bu yönetim anlayışı, emeklilere derin yoksulluk, açlık, daha doğrusu ölüm sınırında bir yaşam olarak geri dönmüştür. Yaşam koşullarımız çok kötüleşmiştir. Bugün emekliler 18 ve 19’uncu yüzyıldaki yaşam koşullarından daha beter yaşam savaşı veriyor. Aslına bakılırsa uygulanan politika, cuntacı Kenan Evren’in bir dönem devrimcileri bir bir idam ederken söylediği, ‘Asmayalım da besleyelim mi?’ mantığının yeni bir türevidir. Yani aynı anlayış, bugün emeklilerin yaşam koşularını en dibe gerileterek, yavaş yavaş yok edilmesiyle gündemdedir” ifadelerini kullandı. “EMEKLİLER YATAĞA AÇ GİRİYOR” Emeklilerin beslenemediğini belirten Ülker; “Bırakalım beslenmeyi, yatağa aç giriyor. Karnını doyuramıyor. Emekliler pazar yerine gittiğinde sadece fiyatları inceliyor. Alışveriş yapamıyor. Markete gitmek karabasandan beter oldu. Kasabın yolundan vazgeçti, ekmek alamıyor. Sözün özü emekliler adeta sürüm sürüm sürünüyor. Bakın şurada bir simitçiden bir bardak çay 45 lira. Emeklinin dinlenmek için simitçiden bir bardak çay içebilme şansı kalmadı. Dost sohbeti yapacağı, bir fincan kahve içebileceği bir mekân hayal oldu. Emekliler, 40 yıl hatrı kalan bir fincan kahveyi, bir kafede 40 yılda içemez duruma düşürüldü” dedi. “GİDEBİLDİĞİMİZ TEK YER PARKLARDAKİ BELEDİYE BANKLARI” Ülker, derin yoksulluk nedeniyle gelenek ve göreneklerin terk edildiğini söyleyerek; “Emeklilerin tek gidebildiği yer, parklardaki belediye bankları oldu. Boş bank bulan şanslı sayılıyor. Tabii hava soğuk veya yağışlı değilse. Emeklilerin kaliteli yaşlanmasının ölçütü, banklara hapsedilen bir yaşam oldu. Bu onur, bu iktidarındır. Metruk binalarda yaşam savaşı veren emeklileri saymazsak, artık sokaklarda geceleyen, açlıktan ölen emekli haberleri sürpriz olmayacaktır. Bu gidişle, bu onur da bu iktidara ait olacaktır. İktidara sesleniyoruz; duyun bu çığlığı ve acil çözüm üretin. BES-AR’ın araştırmasına göre; açlık sınırı 22 bin 834 lirayı, yoksulluk sınırı 60 bin 757 lirayı aştı. Bekâr bir çalışanın sadece yaşam maliyeti 26 bin 970 liradır” sözlerine yer verdi. “3 EMEKLİDEN 2’Sİ 10 BİN LİRA ALIYOR” Türkiye’deki hayat pahalılığında her 3 emekliden 2’sinin 10 bin lira aldığına dikkat çeken Ülker; “Bu durumda emeklilerin nasıl geçinebildiğini hesaplamak, yüzyıllardır çözülemeyen matematik probleminden zordur. Denklem açıktır. 4 kişilik çekirdek ailenin sadece mutfak gideri açlık sınırıdır. Temel ihtiyaçlarına; giyim, ulaşım, ısınma, elektrik, su, barınma, telefon, internet, eğitim giderleri eklendiğinde asgari yoksulluk sınırında bir gelir gerekiyor. Sosyal ve kültürel aktiviteleri saymıyoruz bile. Yani yoksul yaşamak için bile 60 bin 750 liraya ihtiyaç varken; 10 bin lira ile bütün bu girdilerin karşılanmasını çözen varsa beri gelsin” dedi. “BÜTÜN EMEKLİLERE HAKSIZLIK YAPILIYOR” Ülker, 2024 Ocak ayına göre memur emeklilerinin ortalama maaşının, memur maaş ortalamasının yüzde 41,4’ü olduğunu söylerken; “Bu oran, 2023 yılında yüzde 70,5’ti. Bu ülkenin en zor okullarında okumuş, son dereclere yükselmiş bir memur emeklisi bile bir çalışanın 5’te 2’si kadar maaş alıyorsa sorun çok büyüktür. Bunu biz demiyoruz. Bilim çevreleri söylüyor. Çalışma Ekonomisi Profesörü Aziz Çelik’in çalışması gazetelerde var. Yani emeklinin cebinden paranın çalındığını blim kanıtlarıyla açıklıyor. Sonuçta bütün emeklilere haksızlık yapılıyor. Bedelini peşin peşin ödediğimiz emeğimizin değerlendirilmediği ortadadır. Prim güncelleme katsayı hesabında bile isteye hile yapılıyor. Buna sessiz mi kalacağız?” ifadelerine yer verdi. EMEKLİLERİN TALEPLERİNİ AÇIKLADI Emeklilere de seslenen Ülker; “Sizin umutla beslenme zamanınız yoktur. Boş vaatlere kulak asmayın, halklarınızın çalınmasına sessiz kalmayın. Barışçıl ve demokratik tepkilerinizi gösterin. Demokratik haklarımızı fiili ve meşru yollarla kullanıp, en geniş şekilde örgütlenin. Kurtuluş kendi ellerinizdedir. Onun da yolu örgütlenmekten geçer. AKP ve iktidar ortaklarının yüzdelik maaş artışları bir çözüm değildir. Her 6 ayda 1 yapılan maaş ayarlaması, emeklileri derin yoksulluğa itmiştir. Oysa çözüm bellidir. 2008’de uygulamaya konulan Sosyal Güvenlik Reformu derhal iptal edilmelidir. Memurlara verilen seyyanen ödenek, bütün emeklilerin maaşına hemen eklenmeli ve en düşük emekli maaşı, işe başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Prim günü, çalışma koşulları, eğitim gibi diğer kriterler göz önüne alınarak maaş ayarlamaları yapılmalıdır. İntibak yasası tek zamanda çıkarılmalıdır. Bayram ikramiyesi diye ödenen ve ayıplı bir hale dönmüş ödeme kaldırılmalı, yerine yılda 4 kere ve asgari ücret düzeyinde ödeme, ikramiye olarak her emekliye ödenmelidir. Sağlığa erişim kolaylaştırılmalı ve istisnasız sağlık katkı payları kaldırılmalıdır. Özel veya devlet hastanesi demeden, bütün hastanelerde her türlü muayene, tetkik ve tedavi ücretsiz olmalıdır. Emekliler için Toplu Sözleşmeli Sendika yasası çıkarılmalıdır. Sendikalarımıza dokunulmamalıdır. Sendikalara açılan kapatma davaları geri çekilmeli ve her türlü keyfe keder uygulamalara son verilmelidir” dedi. Ülker, iktidara talepleri dikkate alma çağırısı yaparken; adım atılmaması halinde büyük mitingler düzenleyeceklerini açıkladı. UĞUR AKAGÜNDÜZ

“10 Ocak birlik günüdür” Haber

“10 Ocak birlik günüdür”

Edirne Gazeteciler Derneği (EGD) Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu (TGK) Yönetim Kurulu Üyesi Derya Sarılarlı, 10 Ocak günü gazetecilerin ortak paydada hareket etmeleri gerektiğini hatırlatan özel bir gün olduğuna dikkati çekerek, “10 Ocak birlik günüdür” dedi. Sarılarlı; 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, şunları ifade etti: “Bu özel günün anlamını iyi bilmeliyiz. Hatırlayalım; 4 Ocak 1961'de basın çalışanlarına önemli haklar ve yasal güvence sağlayan 212 sayılı Basın İş Kanunu Resmi Gazete’de yayınlanmış, bunun üzerine 9 gazete patronu, 212 sayılı yasaya ve Basın İlan Kurumu’nun oluşturulmasına dair 195 sayılı yasaya karşı çıkarak, ortak bildiri yayınlayıp, gazetelerini 3 gün yayınlamamıştır. O tarihteki adları İstanbul Gazeteciler Cemiyeti (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti) ve İstanbul Gazeteciler Sendikası (Türkiye Gazeteciler Sendikası), gazetecilerle birlikte hareketle 3 gün süreyle ‘Basın’ adlı bir gazete yayımlamıştır. 3 gün süren bu dayanışma hareketinden sonra 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır. Bu nedenden dolayı 10 Ocak gazetecilik mesleğinde yer alan her fert için özel ve önemlidir. Birlikte olmak ve dayanışma göstermenin önemini hatırlatan10 Ocak günümüzde gazetecilerin hatırlandığı, yaşadıkları sıkıntılar ve olumsuzlukların dile getirildiği bir gündür. 10 Ocak, işsiz gazeteciler, gözaltı ve tutuklamalarla karşılaşan gazeteciler, gazetecilerin aldıkları ücretin yetersizliği, sansür ve sosyal hakların yetersizliği gibi konuların kamuoyu ile paylaşmamıza vesile olmaktadır. Gazeteciler için önemli bir konuda sendikasızlaştırmadır. Türkiye’de genelde çalışanların sendikalı olma oranı yüzde 14 civarındayken, bu oran gazetecilik mesleğinde ne yazık ki yüzde 7,8’dir. TBMM’in de bugüne kadar çok sayıda gazeteci görev almıştır. Milletin vekili bu gazeteciler ne yazıktır ki gazetecilerin vekili olamamış, mesleğinin sıkıntılarını, yapılması gerekleri yeterince aktarıp, kamuoyu oluşturamamış, sendikalaşma konusunda ise hiçbir şey yapmamış/yapamamışlardır. Gazetecilerin bu karamsar ortamda objektif olarak işlerini sürdürmeleri büyük özveri istemektedir. Son olarak gazetecilere Yeşil Pasaport onuşunda yapılan girişimlerin olumlu dönüşler aşması bizleri diğer sorunlarının da halledilmesi için umutlandırırken, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü Edirne Gazeteciler Derneği olarak, kutluyoruz.” HABER MERKEZİ

Zobar; “Milyonlarca insan nasıl geçinecek?” Haber

Zobar; “Milyonlarca insan nasıl geçinecek?”

Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu-İş) Edirne İl Temsilcisi Nedim Zobar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren 17 bin 2 TL olacağını açıklanan asgari ücret ile ilgili açıklama yaptı. Zobar, açıklamada asgari ücretin, “asgari” vicdanla belirlendiğini ve kabul edilemeyeceğini belirterek; “Milyonlarca çalışan ve onların ailelerinin beklediği asgari ücret zammı yine hayat pahalılığının altında kalmış, ‘vatandaşımızı enflasyona ezdiremeyeceğiz’ tekerlemelerinin hemen sonrasında dağ fare doğurmuştur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun dünkü toplantısının ardından 2024 yılı için geçerli olacak asgari ücretin 17 bin 2 TL olduğunu açıklamıştır” ifadelerini kullandı. “HÜKÜMET-PATRON ORTAKLIĞIYLA BELİRLENMİŞTİR” Asgari ücrete belirlenme yöntemine dikkat çeken Zobar; “Yüzde 49 zam oranıyla belirlenen bu rakamın yeterli olup olmadığını değerlendirmeden önce, asgari ücret gerçeğine dair bazı noktaların tekrar altını çizmek şarttır. Asgari ücret gözler önündeki komisyonla değil; sahne arkasındaki hükümet-patron ortaklığıyla belirlenmiştir. Asgari, yani ‘en az’ ücret, iktidar sayesinde artık ülke çapında genel ücret haline gelmiştir. Bu yılki asgari ücret zammında hükümet bir taşla iki kuş vurmaya çalışmaktadır. Artık yılda bir kez zam yapacağını belirttiği asgari ücreti, 2024’te Mart ayında yapılacak yerel seçimler öncesinde öldürmeyecek ancak Mart ayından sonra tüm ekonomistlerin daha da kötüye gitmesini beklediği enflasyona karşı hızla eriyeceği için patronları memnun edecek şekilde belirlemiştir. Yani asgari ücret, ekonomik parametreler değil; seçim takvimi baz alınarak belirlenmiştir” dedi. “ÜCRETİN NE OLDUĞU DEĞİL; ALIM GÜCÜ ESASTIR” Zobar, asgari ücretin alım gücünü vurgularken; “Peki, bu rakam bize neyi söylüyor? Aslında hiçbir şeyi söylemiyor çünkü ücretin ne olduğu değil; alım gücü esastır. Daha asgari ücret açıklandıktan birkaç saat sonra dahi marketlerde hummalı bir etiket değiştirme faaliyetleri başlamıştır. Yani enflasyon sabit tutulmadıkça ya da enflasyon artışına göre yeterli sıklıkta ücret iyileştirilmesi yapılmadıkça, ‘yeterli bir asgari ücret’i tespit etmek mümkün değildir” sözlerine yer verdi. “YAPILAN ARTIŞTAN FAZLASI VERGİLERLE GERİ ALINACAK” Birleşik Kamu-İş Ar-Ge biriminin yaptığı araştırmayı paylaşan Zobar; “TÜİK’e göre yüzde 65 civarında gerçekte ise üç haneli oranlarda seyreden enflasyon, ücretli çalışanları, emeklileri, yoksulları ezip geçmektedir. Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Ar-Ge biriminin yapmış olduğu araştırmaya göre; ülkemizde Aralık ayı açlık sınırı 16 bin 483 lira, yoksulluk sınırı da 46 bin 837 lira olarak belirlenmiştir. Gıda fiyatları Aralık’ta yüzde 6,2 arttı. Son bir yıllık dönemde ise yüzde 100,2 arttı. Son altı aylık enflasyonda yüzde 50,6 artmıştır. Üstelik daha yeni yıl gelmeden zamları gelmiştir. 2024 gelmeden zamlar peşinen yapılmıştır. 1 kilo beyaz peynirin fiyatı 300 lirayı, 1 kilo etin fiyatı 390 TL’yi,  30’lu yumurta 130-140 lirayı bulmuştur. Asgari ücretliler çok iyi biliyorlar ki yapılan artış ile çok daha fazlası birkaç ay içinde gıdasındaki, suyundaki, elektriğindeki ve doğalgazındaki vergilerle geri alınacaktır. Ülke genelinde kira ortalaması 10 bin TL’ye ulaşmışken 17 bin liralık ücretle milyonlarca insanın nasıl geçineceği büyük bir kriz sorusu olarak orta yerde durmaktadır” dedi. “YILDA 4 ARA ZAM YAPILMALI” Zobar, asgari ücret için yapılması gerekenleri açıklarken; “Yapılması gerekenler bellidir. Asgari ücret tespit komisyonunun yapısı değiştirilmeli, işleyişi şeffaflaştırılmalı, hükümetin ve patronların hınk deyicisi pozisyonundan çıkarılmalıdır. Enflasyon artışı kötü ekonomi yönetiminin bir sonucudur. ‘Yılda bir kez zam’ yapmak, emekçiye ‘benim hatalarımın bedelini sen ödeyeceksin’ demektir. Bir kez zam inadından vazgeçilmeli ve yıl içinde dört ara zam yapılmalıdır. Asgari ücret, gerçek enflasyon koşullarına göre belirlenmeli, ülkenin çalışan nüfusunun yüzde 45’inin asgari ücret alıyor olması ayıbı temizlenmelidir. İnsanlık onuruna yaraşır bir ücretin belirlenmesi ve korunması için şart olan bu yöntemler, kamu emekçilerine yapılacak zamlar belirlenirken de kullanılmalı, krizin faturası emekçilere kesilmemelidir. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; bu sefalet fermanını ancak gerçek ve örgütlü bir emek mücadelesinin yırtıp atabileceğinin altını çiziyor, bu uğurda verdiğimiz mücadeleyi aralıksız olarak sürdüreceğimizi ilan ediyoruz” ifadelerine yer verdi. HABER MERKEZİ

Şişko; “Bir sonraki seneye kadar 17 bin 2 TL ile olur mu?” Haber

Şişko; “Bir sonraki seneye kadar 17 bin 2 TL ile olur mu?”

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Edirne İl Temsilcisi Zeki Şişko, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren 17 bin 2 TL olacağını açıklanan asgari ücret ile ilgili açıklama yaptı. Batı Ekspres’e konuşan İl Temsilcisi Şişko, TÜRK-İŞ’in asgari ücret anlaşmasına şerh koyduğunu belirtti. Açıklanan asgari ücret rakamını yeterli bulmadıklarını söyleyen Şişko, özellikle büyükşehirlerde yaşayan vatandaşların geçim sıkıntısı ile karşı karşıya kalacağına dikkat çekti. “BU RAKAM YETERLİ DEĞİL” Şişko, 2024 yılı asgari ücretinin yeterli olmadığını söyleyerek; “Bize göre bu rakam yeterli değil. TÜRK-İŞ olarak bu anlaşmaya şerh koyduk. Bu zam yılda 1 kere olacaksa yeterli değil. Ama Temmuz ayında tekrar değerlendireceklerse belki kabul edilebilir ama biz bunu şu anda yeterli bulmuyoruz” ifadelerini kullandı. “BU PARAYLA İSTANBUL’DA, İZMİR’DE GEÇİM OLUR MU?” Açıklanan asgari ücret ile büyükşehirlerde yaşayanların karşı karşıya kalacağı sıkıntılara dikkat çeken Şişko; “Biz Edirne ya da Kırklareli’nde bu rakamlarla bir şekilde sürdürüyoruz. Peki, İstanbul’dakiler ne yapacak? Asgari ücret Edirne’de de, İstanbul’da da, İzmir’de de aynı. Biz küçük şehirlerde ailemizin evinde oturuyoruz ya da köylerimizden bir şeyler geliyor. Bu parayla İstanbul’da, İzmir’de geçim olur mu? Bu nedenle bu bizim için yeterli değil. Temmuz ayında bir iyileştirme yapılırsa biraz idare edilebilir. Ama bize söylenen yılda 1 kez olacağı. Bir sonraki seneye kadar 17 bin 2 TL ile olur mu?” dedi. “11 BİN TL İLE ALDIĞIMIZI 17 BİN TL İLE ALAMAYACAĞIZ” Şişko, açıklanan asgari ücretin Şubat ayında vatandaşların eline geçeceğini belirterek; “İnsanlar zaten bu parayı Şubat’ta alacaklar. Marketler durmadan etiket değiştiriyor. 2 ay sonra bu da eriyip bitecek. Asgari ücrete zam yapmakla bu iş düzelmez. Piyasayı durdursunlar, isterse hiç zam vermesinler. Bize yıllık yüzde 49 zam veriyorsun, piyasa yüzde 200 zam alıyor. Bu da enflasyonu tetikliyor. Bizim elimize geçen bir şey yok. Sadece rakamlar büyüyor. Biz bugün 11 bin TL ile aldığımızı, yarın 17 bin TL ile alamayacağız” sözlerine yer verdi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

“Emekli sendikalarına emeklilerden destek yok” Haber

“Emekli sendikalarına emeklilerden destek yok”

Edirne’de Saraçlar Caddesi’nde, Birleşik Emekliler Sendikası stant açtı. Stantta emeklilerin sorunlarını anlatan broşür dağıtımın yanında, sendikaya üye toplama çalışmaları da yapılıyor. Emeklilerin sorunlarını, muhataplarına iletmek için çalışmalar yapıldığını fakat bu sorunları iletme aşamasında Türkiye’deki emeklilerin sendikalara üye olmadıklarını belirten Sendikanın Kurucusu, Genel Örgütlenme Sekreteri Taner Günerbüyük “Emekliler özellikle 2000'li yıllar sonrası hızla yoksullaşıyor. Öncelikle bu ülkede yoksul ve ezilen kitleler her geçen gün daha yoksullaşırken maalesef zenginler ve siyasetçiler servetlerine servet katmakta. Biz emekliler ve emekçiler her geçen gün örgütlenmekten ve birlikte hareket etmekten güç olmaktan imtina etmekteyiz. Oysaki servet sahipleri örgütlenerek servetlerine servet katıyorlar. Ülkemizde 16,2 milyon emekli bulunmakta. Emeklilerin alım gücünün düştüğü, her geçen gün daha yoksullaştığı, yaşam hakkının gasp edildiği bu süreçte bizler, emekli sendikaları kurarak emeklileri örgütleyip, örgütlü güç ile kak ettiğimiz insan onuruna yaraşır bir yaşam koşulunu yaratmaya çalışıyoruz. Ancak maalesef toplumun hafızası dediğimiz Emekli kitlesi maalesef örgütlenmeye karşı direnç gösteriyor. Bizler, kurduğumuz emekli sendikaları ile emeklilerin sesini duyurmaya taleplerini muhataplarına duyurmaya çalışsak da, maalesef emeklilerden aynı desteği görememekteyiz. Destek vermedikleri gibi köstek olduklarına şahitlik yapıyoruz. Örneğin kalkıp emekli sendikaları ne yapıyorlar diye eleştiri yapıyorlar. Öncelikle Emekli sendikalarının hiç birinin Aidat geliri yok birkaç yönetici ortak cebinde karşılıyor. Belli bir süre sonra bu insanları da ekonomik olarak yormakta maalesef bir çayın 10 lira olduğu ülkemizde, ayda 10 lira bir sendikaya katkıda bulunmak zorlarına gidiyor. Yine sendikalar eylem, miting ve basın açıklaması yapıyor maalesef emekliler katılım sağlamıyor. Eyleme katılan basın mensupları ve polislerin sayısı emeklilerden daha fazla tabi. Böyle olunca da belli bir süre sonra basın içinde haber değeri olmayan bir kitle haline geliyoruz. Tabi aynı zamanda emeklilerin duyarsızlığı iktidar tarafından da görülmekte onun içindir ki bugün emekliler toplumun en yoksul ve mağdur kitlesi haline geldiler. Tabi birde emekliler içinde de okullu ve alaylı ayrışımı var fakat her ikisinde örgütlenmeye direnç gösteriyor. Şimdi buradan 16,2 milyon emekliye soruyorum; siz iktidar olsanız itiraz etmeyen, hakkını aramayan emekli kitlesine altın tepside hak sunar mısınız?” dedi. ŞENER ŞENTÜRK

FABRİKA ÖNÜNE FISKİYE DÖŞEDİLER, SENDİKACILARI YAKLAŞTIRMIYORLAR Haber

FABRİKA ÖNÜNE FISKİYE DÖŞEDİLER, SENDİKACILARI YAKLAŞTIRMIYORLAR

Fabrika yöneticilerinin ise sendikacıları fabrika çevresine yaklaştırmamak için yol boyunca döşedikleri fıskiyeleri çalıştırdığı iddia edildi. "Çorlu’da faaliyet gösteren Işıl Tekstil çalışanları bir süre önce sendikamız Öz İplik İş’e üye oldular" diyen Bünyamin Bayır, “İşçilerin sendikamıza üye olmasından haberdar olan işveren ve işveren vekilleri tarafından işçilere baskı yapılmıştır. İşçilerin anayasal, sendikal hak ve özgürlükleri engellendi” dedi. “İşveren fabrika önüne fıskiye döşetti” İşçilerinin sendikayla temas etmesini, işçilerin sendikacılara yaklaşmasını engellemek için ve biz sendikacıları fabrikaya yaklaştırmamak için fabrikanın önüne su fıskiyeleri döşettiğini de kaydeden Bayır, “Normal şartlarda çimleri, çiçekleri, ağaçları, toprağı sulamak için temin edilen ve kullanılan bu fıskiyeler, sırf sendikal hareket engellensin diye asfalt yola doğru döşetilmiş. Sendika yetkililerimiz fabrika önüne yaklaştığı vakit tazyikli bir şekilde su açılıyor” diye konuştu. “Servis güzergahları değişti, fabrika önünde müzik yayını başladı” Bayır, “Yıllardır aynı olan işçi servis güzergahlarını değiştirerek fabrikanın arka tarafından çıkışları yaptırdılar. İşçilere sesimizin ulaşmasını engellemek için fabrika girişlerine hoparlör koydurarak müzik yayınlarına başladılar. Bunların hiçbirinin geçerli bir sebebi yok. İşveren aleni bir şekilde sendikalaşmayı engellemek istiyor” şeklinde konuştu. "Suç işliyor" "Sendikaya üye olmak ve üyelikten ayrılmak anayasal haktır" diyen Bayır, “Sendikalaşmayı engellemek suçtur. İşçiler burada sendikamıza üye olmak istiyor. Anayasal haklarını kullanmak istiyor. Işıl Tekstil Anayasanın 51. Maddesi ve 6356 sayılı Yasa'nın 25. maddesi olan "sendikaya üye olma" özgürlüğü ihlal ediyor Işıl yetkilileri söz konusu davranışlarıyla Türk Ceza Kanunu’nun 118. maddesine göre kamu davasına da konu olabilecek suç işliyor” ifadelerini kullandı. Fabrika önündeki açıklamanın ardından bir süre slogan atan sendika temsilcileri daha sonra alandan ayrıldı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.