Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sel

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Sel haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sel haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

O işletme sahibi iddiaya göre yağış uyarılarına aldırış etmemiş Haber

O işletme sahibi iddiaya göre yağış uyarılarına aldırış etmemiş

Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinde 5 Eylül 2023'te kuvvetli yağış sebebiyle Sisli Vadi'deki turistik bungalov evlerin olduğu bölgede sel meydana geldi. Selde bungalov evlerde tatil yapan doktor Selman Bağışlar ve eşi Mihriban Bağışlar, Suna Duman, emekli öğretmen Raile Şimşek, eşi Ahmet Baki Şimşek ile tesis müdürü Ümit Solmaz yaşamını yitirdi. Tutuklanan işletme sahibi Bülent B.’nin de aralarında bulunduğu 4 şüpheli için Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame hazırlandı. İşletme sahibi Bülent B. ile tutuksuz işletme çalışanları B.G, C.A. ve S.U. hakkında "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya sebep olma" suçundan 3 yıldan 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi. İddianame, Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu. İddianamede yer verilen selde ölen işletme müdürü Ümit Solmaz'ın ablası Yasemin Demir ile selden birkaç gün önce konuştukları yer alıyor. Demir, ifadesinde kardeşinin uyarılardan haberinin olduğunu belirterek “Bana, sel uyarısı yapıldığını, işletmedeki müşterilerin paralarını iade edip göndermek istediğini, Bülent B. ile görüştüğünü, Bülent Bey'in bağırıp çağırıp 'Şimdiye kadar bir şey olmadı' dediğini söyledi" dedi. İddianamede işletme sahibi Bülent B’nin ifadesinde, tesisi "ruhsatsız ve imara aykırı" şekilde çalıştırdığını itiraf ettiği bilgisi yer aldı. Bülent B. ifadesinde “İşletmenin bulunduğu yaklaşık 100 dönümlük tarım arazisini 2015 yılında satın aldım. 2019 yılında tarım arazisine turizm amaçlı yapılar inşa etmeye başladım. Aynı yıl İl Özel İdaresine turizm amaçlı tesis kurmak için başvurularım olumsuz sonuçlandı ancak yapıları inşa etmeyi sürdürdüm. 2020 yılındaki izin başvurumuzdan da olumlu cevap alamamamıza rağmen inşaatlara devam ettik. 2021 yılında göletin kıyısındaki restoran benzeri yapı ile 12 civarında misafir kabul edilen evlerden oluşmuştu. 2022 yılında işletmeye imara aykırılık ve eko turizm amacıyla yapılan binaların tamamının ruhsatsız olduğu gerekçesiyle idari para cezası kesildi, mühürleme işlemi yapıldı. Bu karar sonrasında yapıları imara uygun hale getirmedik ve ruhsat almadık” dedi. İl Özel İdaresince 2022 yılında tesis hakkında verilen "yıkım kararı"ndan haberinin olmadığını söyleyen Bülent B. büyük bir afet olduğunu, bundan dolayı sorumluluğunun ve kusurunun olmadığı aktardı.

“Dere yataklarındaki kirlilik sel riskini artırıyor” Haber

“Dere yataklarındaki kirlilik sel riskini artırıyor”

Uzmanlık alanı seller, taşkınlar ve iklim olayları olan Doç. Dr. Uludağ küresel iklim değişikliğinin ani ve şiddetli yağışlara yol açtığını ifade etti. Şiddetli yağışların özellikle kentlerde su baskınları ve sellere yol açabildiğini belirten Uludağ, "Geçirimsiz zeminlerin oluşturulması, asfalt ve beton yolların fazlalığı bu durumun artmasına neden oluyor. Özellikle dere yataklarının beton kanallara alınması yağmur suyunun yer altı suyuyla olan ilişkisini kesiyor ve doğrudan yüzeysel akışa geçmesini sağlıyor. Etkisini artırarak devam eden bu durum daha sonra afete dönüşüyor." dedi. Uludağ, kentlerdeki derelerin yağmur suyunun sağlıklı şekilde akışını sağlamada önem arz ettiğini dile getirdi. Dere yataklarının kirletildiğine ve bu alanlarda yapılaşmanın arttığına dikkati çeken Uludağ, dere yataklarının ve çevresinin temiz olması gerektiğini vurguladı. Temizlenmeyen dere yataklarının bir süre sonra baraj vaziyeti aldığını anlatan Uludağ, şöyle devam etti: "Maalesef dere yataklarının çevresine inşaat ve benzeri atıklar atılıyor. Türkiye'de sürekli sağanak karakterli yağışlar oluyor ve böyle bir yağışta bu atıkların hepsi dere yataklarına geliyor. Islah yaparken maalesef bu dereleri beton kanallar içine alıyoruz. Kanalları inşa ederken maksimum yağış değerlerine göre yapmadığımızda, üzerine bir de insan kaynaklı kirlilik gelince ortalama değerlere göre inşa edilen kanallar gelen rüsubatla birlikte tıkanıyor. Ot, dal ve insanların attığı atıklarla tıkanıyor. Bir süre sonra orası bir geçişten ziyade baraja dönüşüyor. Böyle olunca geriye doğru su şişmeye başlıyor. Su bir şekilde yolunu buluyor. Bazen evimizden yolunu bularak su baskınına neden oluyor, bazen köprüleri yıkarak afete dönüşüyor."

Çorlu’da sokaklar dereye döndü Haber

Çorlu’da sokaklar dereye döndü

Sabah saatlerinde etkisini gösteren gök gürültülü sağanak yağış nedeniyle alt yapı dayanamadı, yolla göle döndü, binaları su bastı. Dereye dönen sokaklar, sürücülere zor anlar yaşatırken, şiddetli yağışa dayanamayan mazgal kapakları patladı. Bülent Ecevit Bulvarı göle döndü Alipaşa Mahallesi Bülent Ecevit Bulvarı üzerinde bulunan 51 haneli siteyi su bastı. Site sakinleri ile belediye personeli arasında gerginlik yaşandı. İhbar üzerine olay yerine giden polis ekipleri tedbir aldı. Su durmasıyla gündeme gelen belediyenin yeni yaptığı yol yine yağmura teslim oldu. Suyla kaplanan yol trafiğe kapanırken, araçların geçişi Taşkent 1. Sokak’tan verildi. İstanbul yolu Önerler mevkiinde de yol suyla kaplandı. Göle dönen yolda araçlar güçlükle ilerledi. Çarşı merkezinde yağmura hazırlıksız yakalanan vatandaşlar, iş yerlerine ve kapalı alanlara sığındı. Bülent Ecevit Bulvarı’nın Çobançeşme ve Şeyh Sinan mahalleleri bölümünde yoğun su birikintisi oluştu. Şeyh Sinan Mahallesi Atatürk Bulvarı’nın Eski Sanayi alt kısmı da sular altında kaldı. Ekipler yetişmekte zorlandı. Araçlardan plakalar düştü Çorlu Anadolu Lisesi arka tarafından geçen Karadeniz Caddesi’nde de su birikintisi oluştu. Su birikintisinden geçen çok sayıda aracın plakası düştü. Sürücüler, göle dönen yolda plaka aradı. Evi su bastı Rumeli Mahallesi’nde de bir evi su bastı. Şiddetli sağanak nedeniyle evini su basan vatandaş zor anlar yaşadı. Yağışın gün boyunca devam ettiği ilçede hava sıcaklığı 11 ile 16 derece arasında seyrediyor.

“Gölet ve barajlar arttırılmalı” Haber

“Gölet ve barajlar arttırılmalı”

Orta, küresel iklim değişikliğiyle sel, kuraklık ve fırtına gibi iklim olaylarının görülme sıklığının arttığını belirtti. Yağış rejimindeki değişimlerle kısa sürede çok fazla yağışın düştüğünü vurgulayan Orta, şiddetli sağanağın faydadan çok zararının olduğunu dile getirdi. Sel felaketlerinin can ve mal kayıplarına neden olduğunu ifade eden Orta, "Çok kısa sürede düşen çok fazla yağmur, erozyon etkisi yaratıyor. Şehir merkezleri ve yerleşim yerlerinde dere yataklarının kapalı olduğu bölgelerde taşkınlara ve sel felaketlerine yol açıyor." dedi. Selin önüne geçmek adına yapılaşmanın doğru planlanmasının önemli olduğuna dikkati çeken Orta, binaların mutlaka dere yataklarından uzak yerlerde olması gerektiğini vurguladı. Su kaynaklarının etkin ve tasarruflu kullanımının her geçen gün daha fazla önem arz ettiğini aktaran Orta, şunları kaydetti: "Suyun akışını kontrol edecek ıslah çalışmaları ve depolanmasını sağlayacak yer üstü su kaynakları geliştirme projeleri olması gerekli. Gölet ve barajları aktif olarak kullanmak gerekir. Sağanak yağışın sel felaketine neden olmaması için baraj, bent, gölet, su kapanı gibi depolama ve akış engelleme yapıları çoğaltılmalı. Köylerden başlayarak, ekosistemi bozmayacak küçük ölçekli gölet ve barajların sayıları çoğaltılmalıdır. Gölet ve barajlarda tutulacak yağmur suyu da kurak dönemlerde tarımsal sulamada ve sanayide kullanılıp içme suyuna dönüştürülebilir." diye konuştu.

“Şehirlerde yeşil alanlar artırılmalı” Haber

“Şehirlerde yeşil alanlar artırılmalı”

Prof. Dr. Uludağ, bir konferans için geldiği Edirne'de, küresel iklim değişikliği ve yoğun yağışların sele neden olabildiğini belirterek bunun getireceği hasarı azaltmak için yeşil alan varlığına işaret etti. Kentlerin iklim şartlarına ve doğaya uygun şekilde tasarlanması gerektiğine vurgu yapan Uludağ, "Dikey bahçeler kuruluyor ama özellikle yatay bahçelere çok ihtiyacımız var. Yoğun yağışların ardından seller oluyor ve sel suları şehirleri basıyor. Çünkü suyu emecek kadar toprak yok. Her taraf beton ve asfalt. Bu betonun ve asfaltın içerisinde insanlar yaşamaya çalışıyor." dedi. Uludağ, toprak ve bitkilerin su akışını dengelemede önemli rol oynadığının altını çizdi. Kentlerde yeşil alanların artırılması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Uludağ, şunları kaydetti: "Yatay şekilde bahçeler oluşturup toprak alanları artırırsak insanlar sellerden daha az etkilenir. Sellerden etkilenmemek mümkün değil ama daha aza indirmek elimizde. Küresel iklim değişikliğinin etkilerini çok açık şekilde görüyoruz. Hesaplanamayan anlık şiddetli yağışlar meydana geliyor. Mevsimi dışında yaşanan yağışlar ve sıcaklık değişiklikleri pek çok olumsuz etkiye yol açıyor. Bunları ne kadar az hasarla atlatırsak o kadar önemli. Bunun için her şeyden önce şehirlerimizde toprağa ve bitkilere yer vermek gerek." Uludağ, kentlerdeki yeşil alanlara bölgenin toprak ve iklim yapısına uygun bitkiler dikilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

“FELAKET GÖZ GÖRE GÖRE GELİYOR” Haber

“FELAKET GÖZ GÖRE GÖRE GELİYOR”

Lüleburgaz Belediye Başkanı Dr. Murat Gerenli, DSİ tarafından 5 Haziran’da ihalesi yapılıp sözleşmesi imzalanmasına rağmen Lüleburgaz Deresi’ndeki yeni taşıt köprüsü yapımı ve taşkın koruma tesisi için hala adım atılmamasına tepki gösterdi. Başkan Gerenli, “Yağışlı mevsime giriş yapmamıza rağmen taşkın koruma tesisi ve tarihi taş köprüyü kurtaracak yeni köprülerin yapımı için tek bir kazma dahi vurulmadı. Dere ıslahı için yeni felaketler mi bekleniyor?” diyerek 2021 yılı Aralık ayında yaşanan sel olayını hatırlattı.  Lüleburgaz’da yapımı yıllardır yılan hikayesine dönen Lüleburgaz Deresi’ndeki ıslah çalışmaları hala başlamadı. DSİ tarafından 5 Haziran 2023’te Lüleburgaz Deresi Taşkın Koruma Tesisi Yapımı 1. Kısım Yapım İşi” ihalesi yapılmasına ve devam eden süreçte sözleşme imzalanmasına rağmen hala bir adım atılmadı. Özellikle iklim değişikliği nedeniyle yağışların ani ve sağanak şeklinde yağmaya başladığı Lüleburgaz’da, DSİ tarafından dere yatağında gerekli çalışmaların yapılmamasına Başkan Gerenli çok sert sözlerle tepki gösterdi. Lüleburgaz Belediyesi de 1 Kasım 2023 tarihi itibariyle DSİ’ye çalışmaların bir an önce başlaması yönünde yeni yazı gönderdi. “ÇALIŞMALAR İÇİN YENİ FELAKETLER Mİ BEKLENİYOR?” Başkan Gerenli, dere ıslah çalışmalarının yapılması için Lüleburgaz Belediyesi’nin DSİ ile 2023’ün Şubat ayında protokol imzaladıklarını hatırlatarak, “Ancak ne yazık ki bu kadar aciliyeti olan ve yıllardır çeşitli gerekçelerle ilgili kurumlar tarafından sürekli ertelenen dere ıslahı ihalesi yapılıp sözleşmesi imzalanmasına rağmen hala başlamamıştır. İklim krizinin etkilerini her geçen gün daha da aratarak hissettiğimiz bugünlerde Lüleburgaz Deresi’nin bir kilometreyi bile bulmayan bir kısmı için ıslah çalışması yapmak için yeni felaketlerin mi yaşanması gerekiyor? Yaşanacak bir sel olayının sorumlusu verdikleri sözlere rağmen tek bir çalışma dahi yapmayanlardır” dedi. YOL HAZIR KÖPRÜ YOK Başkan Gerenli, DSİ’nin yapacağı çalışmalar arasında yer alan yeni taşıt köprülerinin de inşaatına başlanmadığını belirterek, bu durumun her geçen gün Mimar Sinan’ın eseri tarihi taş köprüyü felakete sürüklediğinin altını çizdi. Başkan Gerenli, Lüleburgaz Belediyesi’nin derenin kuzeyinde DSİ tarafından yapılacak yeni taşıt köprüleri için milyonlarca lira kamulaştırma yaparak Kuzeybatı Çevre Yolu’nu hazır hale getirdiğini ancak DSİ tarafından köprülerin yapımına bir türlü başlanılmadığını hatırlattı. Başkan Gerenli, “Tarihi taş köprümüzü taşıt yükünden kurtaracağımız yeni köprüler için biz hazırlıklarımızı yaptık. Kuzeybatı Çevre Yolumuz an itibariyle hazır. Ancak DSİ tarafından yeni köprülerin yapılmaması nedeniyle tarihi taş köprümüz her geçen gün yıpranmaya devam ediyor” diye konuştu. “SÖZ DEĞİL İCRAAT BEKLİYORUZ” Gerenli tüm bunlarla birlikte Lüleburgaz Deresi’nin dere yatağının alarm verdiğini vurgulayarak Taşkın Koruma Tesisi için de hala bir adım atılmadığını söyledi. Gerenli şöyle devam etti: “Yağış sezonuna yaklaştığımız bugünlerde 850 metrelik taşkın koruma tesisi inşaatı için tek bir adım dahi atılmamıştır. Olası bir taşkın ya da sel nasıl engellenecek? 2021’in Aralık ayında çok sayıda vatandaşımızın evlerinde mahsur kaldığı ve milyonlarca liralık hasara sebep olan selin bir daha yaşanmasını mı bekliyoruz? Artık biz süslenerek verilen sözler değil, icraat bekliyoruz. Tüm baskılarımıza rağmen bir kilometreyi bile bulmayan bir derenin ıslahının yapılmaması ‘Lüleburgaz cezalandırılıyor mu?’ sorusunu akıllara getiriyor.” CAN VE MAL GÜVENLİĞİ VURGUSU Lüleburgaz Belediyesi’nin ısrarla takipçisi olduğu Lüleburgaz Deresi’ndeki ıslah çalışmaları için 1 Kasım itibariyle DSİ’ye yeniden gönderilen yazıda ise can ve mal güvenliği vurgusu dikkat çekti. Lüleburgaz’ın içinden geçen derelerin yatak temizliklerinin bir an evvel yapılmasının bölgede yaşayan vatandaşların can ve mal güvenliği açısından önem oluşturduğu vurgulandı. Aynı yazıda 2023 yılı Haziran ayında yapılan ihalenin sonuçlanmasına rağmen hala çalışma başlatılmadığı belirtilirken “Lüleburgaz Deresi Taşkın Koruma Tesisi Yapımı 1. Kısım Yapım İşi” içinde yer alan iki adet köprünün inşaatının ardından Lüleburgaz Belediyesi’nce planlama, kamulaştırma ve projelendirme çalışmaları tamamlanan Kuzey Batı Çevre Yolu’nun ulaşıma açılacağı, böylelikle doğu – batı aksında alternatif bir geçiş yolu oluşturularak kentin ulaşım ağında büyük bir rahatlama sağlanacağı bildirildi. Tüm bunlara ek olarak DSİ’nin yapması beklenen çalışmaların hangi tarihte başlayacağı ve yapım işine ait çalışma takviminin Lüleburgaz Belediyesi’yle paylaşılması yönünde talepte de bulunuldu. 2021’de ne olmuştu? Başkan Gerenli’nin hatırlattığı 2021 Aralık ayında meydana gelen sel felaketinde yoğun yağışlar sonrası Lüleburgaz Deresi taşmış, çok sayıda ev sular altında kalmıştı. Bununla birlikte çok sayıda insan Lüleburgaz Belediyesi ve DSİ’ye ait iş makineleriyle kurtarılırken kurtarma operasyonuna askeri birlikler de destek vermişti. Sel felaketinde milyonlarca liralık maddi hasar oluşmuştu. Yaşanan olay sonrasında Lüleburgaz Belediyesi’nin dere ıslahı konusunda ne kadar haklı olduğu ortaya çıksa da o tarihten bu yana ıslah için tek bir çalışma dahi yapılmadı. HABER MERKEZİ

Çidem’den sele karşı orman uyarısı: 51 BİN 384 AĞAÇ KESİLME TEHLİKESİ ALTINDA! Haber

Çidem’den sele karşı orman uyarısı: 51 BİN 384 AĞAÇ KESİLME TEHLİKESİ ALTINDA!

Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Trakya Platformu Kırklareli Dönem Sözcüsü Göksal Çidem, Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinde meydana gelen sel felaketini hatırlatarak, bölgedeki çevre tahribatına dikkat çekti. ‘www.batiekspres.com’ haber sitesine açıklamalarda bulunan Çidem, ‘Sisli Vadi’ adı verilen bölgede meydana gelen ve 6 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinin nedenlerini açıklarken; Istrancalar’ın önemini vurguladı. Bölgede yeni afetlerin yaşanmaması için yapılması gerekenleri açıklayan Çidem, yeni açıklanan maden ocağı projelerine ise tepki gösterdi. “ORMAN İÇİ YAPILAN KAMP ALANINI SU BASTI” İğneada’da yaşanan sel felaketinde insanların yanı sıra toprakların da kaybedildiğini belirten Çidem; “İğneada sel felaketinde kamp alanı olarak faaliyet gösteren yerde bungalovlar yok oldu. Buralara huzur bulmaya, dinlenmeye gelenler ne yazık ki canlarından oldu. Yaşanan sel felaketinden dolayı canlarını kaybedenler için üzüntümüz çok büyük. Hayatını kaybedenlere rahmet diliyoruz. Ne yazık ki aşırı yağışları ve buna bağlı olarak meydana gelen yıkımları iklim krizine ve hava değişikliklerine bağlıyoruz. İğneada denince ilk akla gelen deniz ve longoz ormanlarıdır. Longoz, su basar ormanı demek. Buradaki ormanları su basar ve orman içi yapılan kamp alanını da su bastı” ifadelerini kullandı. SUÇLU SEL Mİ?” Çidem, bölgede kurulan yapıların kaçak olduğunu hatırlatırken; “İlgili bakanlığın açıklamasına göre bu yapı kaçak, mühürlü ve yıkılması gerekiyordu. İlgili kurum zamanında yıkmayınca, yaşanan sel yıkıyor. Karar uygulansa zamanında yıkılsaydı, kayıplar yaşanmayacaktı. Suçlu kim? Sel mi? Kararı uygulamayan yetkililer mi? Anayasa'nın 138. maddesinin dördüncü fıkrasında; 'Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez’ denilmektedir. Bu hükme göre, kamu görevlileri de mahkeme kararlarını yerine getirmek zorunda olup, bu konuda seçim hakları bulunmamaktadır. Kaldı ki mahkeme kararlarını kasten yerine getirmeyen memur ve diğer kamu görevlilerinin eylemleri suç oluşturmaktadır” dedi. “SUÇLU İKLİM KRİZİ Mİ?” Bölgede yüzbinlerce ağacın kesildiğine ve kesilmek istendiğine dikkat çeken Çidem; “Buralara yapılan tesislere, Demirköy-İğneada arasında kesilen yüzbinlerce ağaca, RES’ler ve bunların iletim hatları için kesilen yüzbinlerce ağaca, madencilik faaliyeti için kesilen ve yine de gelen projelerle kesilmesi planlanan yüzbinlerce ağaca olur veren, onay veren ve sessiz kalanlar suçlu değil; suçlu iklim krizi. Deprem olur insanlar ölür, sel basar insanlar ölür, kuraklık olur ‘Afet’ denir. Peki, son yıllarda artan afetlere karşı kimler hangi önlemleri aldı? Ormanın ortasındaki yeraltı ve yüzey suları üzerinde madencilik projelerine onay verenler suçlu değil. Ergene yıllardır atık kanalı, hâlâ suçlu yok” sözlerine yer verdi. “SOĞUCAK’TA 51 BİN 384 AĞAÇ KESİLECEK” Çidem, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine dikkat çekerek; “Meteoroloji Genel Müdürlüğü verisine göre; son 20 yılda ülkemizde meydana gelen meteorolojik afetlerde çok büyük artışlar var. Orman alanlarını yok etmeye devam edilirse ne olur? ÇED süreci devam eden Vize Soğucak köyü alanında patlatmalı kalker ocağı için ‘51 bin 384 adet ağaç kesilecek’ diyorlar. Burası su kaynaklarının ve mağaraların olduğu bölge. Ağacı kesecek, suları yok edecek ve mağaralardaki doğal yaşamı sonlandıracak. Yargı 2 defa iptal etti, 3’üncü defa tekrar geldi. İnatla ‘Keseceğim’ diyor. Asıl sorumlu yargı kararına rağmen buna olur verecek olanlardır. Bugün idari olarak uygun olsa bile gelecekte yaşanacak olan felaketlerin sorumlusu, olur ve onay verenlerdir” dedi. “ISTRANCALAR BİYOSFER REZERV ALANI İLAN EDİLMELİ” Tarım, orman ve mera alanları azalması ile yerleşim alanlarının arttığını belirten Çidem; “Orman içlerinde, tarım alanları meralar üzerindeki kayıplarda artış var. Buralardaki kayıplar arttıkça felaketler de artıyor. Gıda güvenliğimiz ve orman köylülerimizin geçim kaynaklarının yok olması riski artıyor. Çözüm için Istranca ormanları bir an önce biyosfer rezerv alanı ilan edilmeli. 13 yıldır bakanlıkta bekleyen biyosfer rezerv dosyası onaylanmalıdır. Istrancalar korunmalıdır. Çünkü Istrancaların 1/3’ü Bulgaristan’da, 2/3’ü Türkiye’dedir. Bulgaristan tarafı 28 yıldır koruma altında. Çok geç olmadan, yeni felaketler yaşamadan korunmalı. Orman içi yapılaşmalar acilen durdurulmalı. Orman içinde ormancılık faaliyeti dışında tüm projeler sonlandırılmalıdır. Tarım toprakları ve meralar SİT alanı ilan edilmelidir. Istrancalar, Kırklareli sınırlarında olsa da İstanbul’un su kaynaklarıdır. Afrika-Avrupa arası ana kuş göç yoludur. İstanbul’un ve ülkemizin nefes borusudur. Balkanlardan gelen hava koridorudur. Gelecek nesillere bırakılacak en değerli miras, temiz su, temiz toprak ve temiz havadır” ifadelerine yer verdi. ERGİN SÖZER

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.