Hava Durumu

#Panel

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Panel haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Panel haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

“Edirne Hayat Kurtarıcı Öneme Sahip Olacak” Haber

“Edirne Hayat Kurtarıcı Öneme Sahip Olacak”

İki yıl önce yaşanan Kahramanmaraş depreminin yıldönümünde, Edirne Belediyesi organizasyonunda sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla deprem paneli düzenlendi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan panelde konuşan Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın; “Edirne, birinci derece deprem bölgesi olmasa bile Saros bölgemiz çok ciddi bir deprem kuşağında. Aynı zamanda yapı stoklarımız çok kötü. Diğer taraftan İstanbul’un hemen yanı başındayız. Olası İstanbul depreminde belki de burası hayat kurtarıcı stratejik bir öneme sahip olacak. Nasıl ki Saros’ta olabilecek bir depremde ilk müdahalenin Edirne’den gitmesi gerekiyor, olası İstanbul depreminde de Avrupa’dan gelecek yardımlar, bizim burada oluşturacağımız ekipler dolayısıyla gidecek yardımlar çok önemli. Biz de stratejik önemimizin farkında olarak Afet İşleri Müdürlüğümüzle ilgili değişikliğimizi yaptık. Daha sonra EDAK ile iş birliğimizi büyüttük. Diğer sivil toplum örgütleriyle beraber iş birliğimizi arttırma konusunda çalışmalarımıza başladık” dedi. “GELECEĞE YÖNELİK ÇALIŞMALAR YAPILIYOR” Panelde konuşan Edirne Belediyesi Meclisi Deprem ve Doğal Afet Komisyonu Başkanı Serhat Ceylan, 25 yıldır deprem ve afet ile ilgili geçmişi olduğunu ve geleceğe yönelik çalışmalar yapıldığını belirterek; “Sorunun ne olduğunu az çok biliyorum ve bu konuda Edirne Belediyesi olarak ne yapabiliriz çalışması içerisindeyiz. Edirne Belediyesi bünyesinde kurulan Afet İşleri Müdürlüğü ve Edirne Meclis Üyeleri olarak STK’larla her zaman iş birliği içerisinde olacağız. Geleceğe dönük yapmayı planladığımız birtakım çalışmalar var, Avrupa Birliği projeleri var, yabancı ekiplerle iş birliğimiz var. Şimdiye kadar birçok afetlerde bulunmuş birisi olarak bundan sonraki süreçte de ihtiyaçlar neler? Operasyonel neler yapılabilir? Çalışmaları içerisinde olacağız. Edirne Kent Konseyi’nin tüm ekipleri toplayarak yaptığı çalışmaların neticesinde, eksiklerimizi ortaya koyalım ki hemen yanı başımızdaki, uzatmaların da uzatmasını yaşayan İstanbul depremine hazırlıklı olalım” diye konuştu. “DEPREM GERÇEĞİ BİLİNCİNİ SÜREKLİ CANLI TUTMAK HER BİRİMİZİN GÖREVİDİR” Deprem gerçeği bilincini sürekli canlı tutmanın herkesin görevi olduğunu ve bilim insanlarının yerelde afet yönetimi ve koordinasyonunun belediye öncülüğünde olması gerektiği görüşünü desteklediklerini belirten Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Edirne İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Birce Altay; “Bu anlayış ile çalışan belediyemize, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Edirne İl Koordinasyon Kurulu olarak desteğimiz tamdır. Edirne yerelinde baktığımızda deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda olduğumuzu belirtebiliriz. Jeolojik ve Sismolojik veriler göz önüne alındığında yöreyi etkileyecek deprem durumunun Kuzey Anadolu Fayının, kuzey kolu olduğu görülmektedir. Eski tarihlerde yakın çevremizde büyük depremler olmuştur ve olmaya da devam edecektir. 2013 yılında Edirne’de çalışma yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın Marmara Ereğlisi’nin önünde oluşacak 7 ile 7,2 büyüklüğündeki depremin, Edirne’yi 6 ile 7 şiddetinde sarsacağını söyleyip, bizleri uyarmasını unutmamalıyız, önerilerini dikkate almalıyız. Kuzey Anadolu fay hattının Enez ve Keşan sahil bölgelerine çok yakın geçmesi olası Marmara depreminin beklenmesi 1999 yılından önce yapılan yapıların çokluğu ve bu yapıların büyük bir depreme dayanıklı olmadığı tahmin edildiğinden ve zemin durumu da düşünüldüğünde Enez ve Keşan’daki deniz kenarındaki yapılara dikkat çekmek istiyorum. Ruhsatlı yapılar dışında birçok yapının mühendislik hizmeti almadan, denetimden geçmeden yapıldığını ve imar barışından yararlandığını bilmekteyiz. Edirne ilinin özellikle Keşan ve Enez ilçelerinde ivedilikle kentsel dönüşüm çalışmalarının tamamlanması, sahildeki yapıların azaltılması, mevcut yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı. ŞENER ŞENTÜRK

Türkiye'de 193 çeşit peynir üretiliyor Haber

Türkiye'de 193 çeşit peynir üretiliyor

Prof. Dr. Artık, Trakya Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen "Edirne Peynir Paneli: Sürdürülebilir Üretimden Pazarlamaya Stratejik Adımlar" panelinde, Türkiye'nin süt üretiminde dünyanın önde gelen ülkelerden biri olduğunu ifade etti. Türkiye'de geçen yıl 24,2 milyon ton inek sütü üretildiğini belirten Artık, üretilen sütün yaklaşık yüzde 50'sinin sanayide işlendiğini dile getirdi. Türk insanının süt ve süt ürünlerini yaygın şekilde tükettiğini anlatan Artık, "Dünyada içme sütüne göre sınıflandırma yapılıyor. Ona göre biz az süt tüketen ülkeler sırasındayız. Ancak biz sütün yanı sıra yoğurt, peynir, ayran ve kefiri bol tüketiriz. Türkiye'de yıllık kişi başı 276 kilogram süt ve süt ürünü tüketiliyor. Ülkemizde yılda kişi başı 39,7 kilogram içme sütü, 17,5 kilogram peynir, 29,5 kilogram yoğurt ve 2,2 kilogram tereyağı tüketimi var." dedi. Prof. Dr. Artık, Türkiye'nin peynir çeşitliliği bakımından da zengin bir ülke olduğuna dikkati çekti. Türkiye'de farklı aromalara sahip lezzetli peynirlerin bulunduğunu aktaran Artık, "Türkiye'de 193 peynir çeşidi bulunmakta. Coğrafi işaret alma potansiyeli yüksek olan bu peynirlerin çoğu kırsal bölgelerde ihtiyacı karşılayacak miktarlarda geleneksel olarak üretilir. Bazıları ise ülke çapında üne sahip olup katma değere dönüştürülmüştür." diye konuştu. Artık, Türkiye'nin yaklaşık 370 milyon dolarlık süt ürünü ihraç ederken 84 milyon dolarlık da süt ürünü ithal ettiğini dile getirdi. Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu ise Edirne peynirinin ulusal ve uluslararası alanda tanıtılması için bilimsel çalışmalar yaptıklarını ifade etti. Tabakoğlu, üniversitede Peynir Araştırma Laboratuvarı kurulması için çalışmalar yapmayı hedeflediklerini de kaydetti.

"Güçlü kadın, güçlü toplum" paneli düzenlendi Haber

"Güçlü kadın, güçlü toplum" paneli düzenlendi

NKÜ Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Şeniz Özhan, rektörlük toplantı salonunda düzenlenen panelin açılış konuşmasında, güçlü kadınların toplumlara ilham verdiğini söyledi. Özhan, kadınların gücünün toplumla doğrudan ilişkili olduğunu belirterek, "Kadınların eğitimi, iş gücüne katılımı, liderlik pozisyonlarında yer alması toplumun kalkınması ve ilerlemesi için hayati öneme sahiptir." dedi. 8 Mart'ın kadınların ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarındaki başarılarını kutlamak için fırsat sunduğunu aktaran Özhan, günün aynı zamanda kadınların karşılaştığı zorluklara dikkati çekmek ve eşitlik için mücadele etmek için fırsat yarattığını belirtti. Kadınların toplumun temel değerlerini güçlendirdiğini aktaran Özhan, "Güçlü kadınlar toplumlarına ilham verir ve dönüştürürler. Onlar sadece kendi başarılarıyla değil, aynı zamanda çevrelerindeki insanları motive ederek, destekleyerek etkilerler. Güçlü kadınlar toplumlarında adalet, eşitlik, ve insan hakları gibi temel değerleri güçlendirirler. Onların liderliği ve etkisi sadece bu günün değil, gelecek nesillerinde yaşam kalitesini artırır."diye konuştu. Özhan, kadınların dünyada birçok alanda eşitsizlik ve ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığına işaret ederek, eğitim başta olmak üzere istihdam, sağlık hizmetlerine erişim ve siyasi katılım gibi alanlarda cinsiyet temelli engellerin olmaması gerektiğini ifade etti. Toplum içerisinde güçlü kadınların sayısının artmasının önemli olduğuna vurgu yapan Özhan, "Güçlü kadınların sayısını arttırmak ve toplumun her alanında eşitlik ve adaleti daha fazla çaba sarf etmemiz gerekmektedir. Toplum olarak kadınların potansiyelini gerçekleştirmeleri için gerekli ortamı oluşturmalı ve onların seslerini duyurmalıyız. Kadınların liderlik rollerinde daha fazla görünürlük sağlamalıyız." sözlerine yer verdi.

Tekirdağ'da "deprem" paneli düzenlendi Haber

Tekirdağ'da "deprem" paneli düzenlendi

Tekirdağ Valisi Recep Soytürk, Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı ve Tekirdağ Barosunca 6 Şubat 2023'te meydana gelen depremlerde hayatını kaybedenleri anmak için Tekirdağ Adliyesi Konferans Salonu'nda düzenlenen panelde yaptığı konuşmada, depremlerin bütün ülkeyi derinden üzdüğünü söyledi. Depremden sonra ülkenin birlikteliğinin gücünü dünyanın gördüğünü ifade eden Soytürk, "Deprem olduğunda Kilis Valisi olarak görev yaptığım için milletin birlikteliğini gördüm, yaşadım. Deprem kötü bir şey ama depremden sonra amelelerde, fabrikatörlerde el ele verip çalışıyordu. Herkes elinden gelenin fazlasını yapmaya çalıştı." dedi. Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcısı Soner Gül de depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi. Depremle milletin birlik, beraberlik ve dayanışmasının daha da ön plana çıktığını belirten Gül, "Bu birlik ve beraberlik içerisinde hareket ettiğimizde de üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk olmadığını görüyoruz. Depremin ilk gününde Ceza İnfaz Kurumları bünyesinde oluşturulan arama kurtarma ekipleri bölgeye giderek arama kurtarma faaliyetlerinde önemli bir rol üstlendiler." diye konuştu. Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Bingül ise deprem felaketinden sonra devletin ve milletin kenetlenerek gereken her şeyi yapmaya başladığını ve şu anda yapmaya devam ettiğini dile getirdi. Tekirdağ Baro Başkanı Egemen Gürcün ise depremin yıkıcı etkisinin ardından ülkenin büyük bir dayanışma örneği gösterdiğini aktararak, "Milletimiz ayağa kalkmak ve yaraları sarmak için birlikte mücadele etti. Bizde Tekirdağ Barosu olarak depremin ilk gününden itibaren yardım kampanyaları başlatarak depremzedelere destek olmaya çalıştık." ifadelerini kullandı. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesince (NKÜ) Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Görevlisi ve deprem mühendisi Ahmet Bal da deprem bölgesinden yaptıkları çalışmalar ve depreme dayanıklı binalar yapılmasına ilişkin sunum yaptı. Programın ardından Tekirdağ Orman İşletme Müdürlüğünce katılımcılara depremde hayatını kaybedenlerin anısına fidan dağıtıldı.

Süt işletmesi elektriğini güneşten üretiyor Haber

Süt işletmesi elektriğini güneşten üretiyor

Vize ilçesinin Çakıllı beldesinde günlük 20 ton sütün işlendiği tesisin yetkilileri, Tarım ve Orman Bakanlığının Güneş Enerji Sistemi Projesi kapsamında hibe desteğinden yararlanarak enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan sağlamak için adım attı. İşletme, 2022 yılında tesisin çatısına 700 panelden oluşan güneş enerji santrali (GES) kurdu. Firmanın sahibi Kazım Çiftçi, son yıllarda enerji maliyetlerinin artması ile güneş enerji sistemlerine yönelmeye başladıklarını söyledi. GES ile yıllık tüketimin yaklaşık yüzde 80'ini güneşten karşıladıklarını ifade eden Çiftçi, "Şirketimize toplamda 350 kilovatlık bir güneş enerji sistemi kurduk. Bunun 250 kilovatını kırsal kalkınma projeleri kapsamında gerçekleştirdik." dedi. Enerji santralinin şirketlerine çok ciddi katkı sağladığını vurgulayan Çiftçi, devlet destekli bu yatırımın 2 yılda kendisini amorti edeceğine inandığını kaydetti. Güneş enerjisinin artık işletmeler için olmazsa olmazlar arasında yer aldığını dile getiren Çiftçi, "Devletimizin tüm desteklerinden yararlanmaya çalışıyoruz çünkü devlet desteği olmamış olsaydı bu yatırımlar daha zor olurdu." şeklinde konuştu. Yaz aylarında enerji tüketimlerinin arttığına ve buna bağlı olarak maliyetin yükseldiğine dikkati çeken Çiftçi, girdi maliyetlerinin düşürülmesi açısından güneş enerji sisteminin önemine değinerek, "Enerji tüketimimizin yüzde 75-80'ini güneşten karşılıyoruz şu anda. Yazın belki artıya geçebilir fazla enerjimizi de satabiliriz." ifadelerini kullandı. - "İşletmelerimiz yenilenebilir enerjiye önem vermeye başladı" Kırklareli Tarım ve Orman Müdürlüğü Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürlüğü Proje Koordinatörü Engin Karagöz ise güneş enerjisi sistemlerinin kullanımını arttırmak istediklerini söyledi. Güneş enerjisi sistemleri ile işletmelerin girdi maliyetlerinin düşürüldüğünü ifade eden Karagöz, bu sayede maliyetlerin azalıp alım gücünün arttırılmasını sağladıklarını kaydetti. Güneş enerji sistemlerine ilginin her geçen gün arttığını anlatan Karagöz, "Güneş enerji sistemlerinin arttırılması ve projelerden faydalanılması için tanıtımlar düzenliyoruz çünkü 2020 yılından sonra enerji maliyetleri arttı. Bu nedenle de işletmelerimiz yenilenebilir enerjiye önem vermeye başladı." diye konuştu.

“Edirne’de 6 kişiden 1’i mübadildi” Haber

“Edirne’de 6 kişiden 1’i mübadildi”

Trakya Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Türk-Yunan nüfus mübadelesini yeniden düşünmek konulu panelin ilk oturumunda 4 ayrı sunum gerçekleştirildi. Trakya Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde düzenlenen panelin ilk oturumunda Doç. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu, ‘Mübadele sonrası bıraktığımız miras’, Prof. Dr. Rıdvan Akın, ‘Mübadelenin toplumsal ve siyasal sonuçları’, Doç. Dr. Nilüfer Erdem, ‘Mübadelenin Batı Trakya’daki etkileri’ ve Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül İnginar Kemaloğlu, ‘Sosyal ve ekonomik açıdan Edirne’ye iskan edilen mübadiller’ konularında sunum yaptı. “OSMANLI YA DA TÜRK MİMARİ ESERLERİNİN SAYISINI SIFIR KABUL ETTİ” Doç. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu, ‘Mübadele sonrası bıraktığımız miras’ konusunda sunum yaptı. Halaçoğlu, mübadelenin 2 toplum için de derin bir acı olduğunu belirterek; mübadele sonrası Yunanistan toprakları içinde kalan Türk ve Müslümanlara ait tarihi eserleri ve sivil mimari örneklerini tek tek anlattı. Halaçoğlu, Yunanistan’daki Helen Kültür Bakanlığı’na kayıtlı Osmanlı ya da Türk mimari eseri sayısının sıfır olarak kabul edildiğini söyleyerek; “Bu eserler, Müslüman camisi, Müslüman çeşmesi ya da post-Bizans sonrası dönem olarak adlandırılıyor. Bir saat kulesi gördüğünüz zaman üzerinde ‘Post-Bizans saat kulesi’ gibi bir tanımlandırma söz konusu. Yunanistan’ın resmi makamları, baştan bu eserleri reddetmesinin yanı sıra fiziki olarak da gizlenmesini sağlıyor. Yunanistan’daki yetkililerin yaptığı envanter çalışmasında, 8 bin 700 civarında eser tespit etmişler. Ben 2006 yılından itibaren Yunanistan’dan Osmanlı eserlerinin envanterini çıkartan bir kişi olarak söyleyebilirim ki bu rakam kat kat üzerinde. Yunanistan’ın pek çok yerinde Türk sivil mimarisinin en önemli örneklerini görüyorsunuz” ifadelerini kullandı. “YUNANİSTAN MÜBADELENİN ALTINDA KALDI” Prof. Dr. Rıdvan Akın, ‘Mübadelenin toplumsal ve siyasal sonuçları’ konusunda sunum yaptı. Akın, Türkiye ile Yunanistan arasında etkileşimden doğan siyasal sonuçların olduğunu belirterek; “Mübadele anlaşması imzalandığında Yunanistan, bugünkü İstanbul’un 4’te 1’i kadar bir toplumdu. Bunun üzerine 1 milyon 300 bin kadar mübadil kabul ettiğin zaman nereye yerleştireceksin? Bütün bunların altında Yunanistan ezildi. Sonra tekrar monarşi sona erdi ve Cumhuriyet’e geçildi. Bu arada bütün Avrupa’da faşizm yükseliyordu. Hem anti-komünist temelde, hem de totaliter rejimlere yakın insanların sözünün daha fazla duyulduğu bir dönem yaşandı. Bütün bunların yaşanmasının nedeni, Birinci Dünya Savaşı’nda Yunanistan’ın kapasitesinin üzerinde bir işe girişmesi ve bundan ağır bir yenilgi ile çıkmasıydı. Sonuçta Yunanistan mübadelenin altında kaldı ve bir türlü rejim istikrarı da olmadı. Ama 1928’te Venizelos tekrar iktidara geldiğinde aklı başına geldi. Yunanistan’a asıl faydanın Türklerle daha fazla dalaşmamak olduğunu anladığından Türkiye’ye zeytin dalı uzattı. Türkiye’ye geldi ve Ankara anlaşması yapıldı” dedi. “YUNAN HÜKÜMETİ BATI TRAKYA’YA ÇOK FAZLA MÜBADİL YERLEŞTİRDİ” Doç. Dr. Nilüfer Erdem, ‘Mübadelenin Batı Trakya’daki etkileri’ konusunda sunum yaptı. Erdem, Batı Trakya’nın 20’nci yüzyılın başında yüzde 71,5’inin Türk olduğunu belirterek; “Yüzde 30’dan az kesim de Rum ve Bulgarlardan oluşuyordu. Devamında Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı geldi. Batı Trakya toprakları, Osmanlı bütününden koptu. Buna rağmen İsmet Paşa, Lozan’a gittiğinde Batı Trakya’nın 191 bin olan nüfusunun 129 bin 118’inin Türk olduğunu ortaya koydu. Bölgedeki Türk varlığı hâlâ çoğunluğu teşkil etmeye devam ediyordu. Fakat sonrasında mübadele gerçekleştiğinde Yunan hükümeti, bölgeye çok fazla sayıda mübadil yerleştirdi. Oysa Batı Trakya Türkleri, mübadele kapsamı dışında tutulmuştu. İstanbul Rumları ile mübadele kapsamı dışında tutulmuşlardı. Bu bölgedeki gazetecilerden Mehmet Hilmi’nin ifadesiyle Yunanistan’ın bölgede birtakım oyunlar oynamayı düşündüğü ifadesiyle gerçekleşti. 1928 nüfus sayımlarında Batı Trakya’nın nüfusunun 303 bin 171 olduğu görülmektedir. Bunun 107 bin 607’sinin göçmen olduğu ortaya çıktı” sözlerine yer verdi. “EDİRNE İSKANDA ÖNCELİKLİ ŞEHİRDİ” Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül İnginar Kemaloğlu, ‘Sosyal ve ekonomik açıdan Edirne’ye iskan edilen mübadiller’ konusunda sunum yaptı. Kemaloğlu, Edirne’nin göçmenlerin iskanında öncelikli şehirler arasında yer aldığını belirterek; “Edirne’ye iskan edilen mübadillerin sayısı, değişik belge ve kaynaklarda değişik rakamlar geçiyor. Devlet İstatistik Enstitüsü, Edirne’ye iskan edilen mübadillerin sayısını 40 bin 41 kişi olarak veriyor. Cem Behar, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfusunu incelediği çalışmasında 49 bin 336 olarak zikrediyor. Cevat Geray, direkt mübadil kayıt defterleri üzerinden yapmış olduğu bir çalışma üzerine sayıyı 24 bin 705 kişi olarak veriyor. Aslında 1 belge daha var ki bu belge arşivdeki belgelerden bir tanesi. Bizzat 1928 yılında Edirne Valiliği tarafından hazırlanmış bir cetvel. 1928 yılında Edirne’nin köyleri ve ilçelerinden bizzat rakamlar alınarak hazırlanmış. Bu cetvele göre; Edirne’ye 1928 yılı itibariyle yerleştirilen mübadil sayısı 25 bin 220. Gayrı mübadil sayısı 24 bin 112. Bu cetvele göre; Edirne’ye 1928 yılına kadar yerleştirilen mübadil ve gayrı mübadillerin sayısı 50 bin 591’dir” dedi. “1927’DE EDİRNE’DE HER 2 KİŞİDEN 1’İ MÜBADİL YA DA MUHACİR” Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk nüfus sayımının 1927’de yapıldığına dikkat çeken Kemaloğlu; “Buna göre Edirne’de 150 bin 840 kişi var. Bu açıdan bakıldığında 50 bin 591 mübadil ve gayrı mübadile hemen öncesinde iskan edilen 22 bini de eklediğimizde, aslında Edirne’nin ilk nüfus sayımı döneminde neredeyse her 2 kişiden 1’inin mübadil ya da muhacir olduğu sonucuna varabiliyoruz. Bununla birlikte her 6 kişiden 1’i mübadil. Dolayısıyla bu oldukça önemli bir rakamdır” ifadelerine yer verdi. Sunumların ardından panelin ilk oturumu sona ererken; panel, verilen aranın ardından 2’nci oturumdaki sunumlar ile devam etti. Panel, sunumların ardından sona erdi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.