Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Osmanlı

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Osmanlı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Osmanlı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Aslan, “Var gücümüzle çalışacağız” Haber

Aslan, “Var gücümüzle çalışacağız”

Cumhuriyet Halk Partisi Havsa İl Genel Meclisi Üyeliği adayları Tunay Aslan ve Serdar Çığla, Havsa’ya bağlı Osmanlı köyünü ziyaret ederek vatandaşlar ile bir araya geldiler. Osmanlı köyünde de vatandaşlardan destek sözü aldıklarını dile getiren Tunay Aslan ‘www.batiekspres.com’ haber sitesine yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: “Havsa’mızın Osmanlı köyünde halkımız ile bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadık. Vatandaşlarımızdan destek beklediğimizi dile getirdik. Tarımın içinden gelen biri olarak bizi İl Genel Meclisinde görmek istediklerini söylemeleri bizleri çok mutlu etti. Bu dönemki yerel seçimde tüm köylerimiz bizlere desteğini verme sözünde bulundular. Ben Arpaç köyünden Tunay Aslan olarak inanıyor ve güveniyorum ki köylerimizdeki vatandaşlarımız bizlere destek olacaklar. Köylerde yaşayan vatandaşlarımızın destekleri ile İl Genel Meclisi Üyesi olarak vatandaşlarımızı en iyi şekilde temsil edeceğimize inanıyorum.  Bugüne dek gezdiğimiz köylerimiz gibi Osmanlı köyümüzde bizleri saygısı ve güler yüzü ile karşıladı. Şahsım adına her birine sonsuz teşekkür ederim. CHP Havsa ilçe yönetiminden Mehmet Güven ve İl Genel Meclisi Üyesi Adayları Serdar Çığla ve Tunay Aslan olarak ‘oylar sizden hizmet bizden’ diyoruz. Köylerimizin eski haline gelmesi, üretimin daha ileriye gitmesi ve vatandaşlarımızın geçim sıkıntısı çekmediği bir gelecek için var gücümüzle çalışacağız. Yüzlerimizin gülmesi dileğiyle.” ERGİN SÖZER

HANGİ OSMANLI PADİŞAHI BORSA OYNUYORDU? Haber

HANGİ OSMANLI PADİŞAHI BORSA OYNUYORDU?

Trakya Üniversitesi ile Yatırım Finansman işbirliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında ‘Cumhuriyetin 100’üncü Yılında Geçmişten Geleceğe Sermaye Piyasaları’ konulu panel bugün gerçekleştirildi. Balkan Kongre Merkezi’nde düzenlenen panele Trakya Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Sönmezler, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, Yatırım Finansman A.Ş. Yurtdışı Piyasalar ve Kurum Portföy Yönetiminden Sorumlu Direktörü Dr. Nuri Sevgen, Yatırım Finansman Kurumsal İletişim Direktörü Dr. Barış Esen, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan panelin açılış konuşmasını Fakülte Dekanı Prof. Dr. Gökhan Sönmezler yaptı. Sönmezler, panelin Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını kutlamak amacıyla gerçekleştirildiğini söyleyerek; tüm katılımcılara teşekkür etti. “ŞU ANDA 8,6 MİLYON YATIRIMCI VAR” Sönmezler’in konuşmasının ardından panelin moderatörü Dr. Barış Esen, Türkiye’de sermaye piyasalarının durumu ile ilgili bilgi verirken; “Türkiye’de uzun yıllar sermaye piyasalarında, Borsa İstanbul’da, ortalama 1 milyon yatırımcı ile ilerledik. Özellikle enflasyonist bir ortamda insanlar borsayı keşfettiler. Çünkü paralarını korumak için çok fazla adres yoktu ve özellikle halka arzlarla beraber yatırımcı sayısında müthiş bir patlama yaşandı. Şu anda 8,6 milyonluk bir yatırımcı var. Portöylerin büyüklüğü de 11 trilyon TL’ye ulaşmış durumda” ifadelerini kullandı. “HER 100 KİŞİDEN 9’U BORSA İSTANBUL’A YATIRIM YAPIYOR” Esen, yatırımcı fonlarındaki yatırımcı sayısının ise 4,2 milyon kişiye ulaştığını belirterek; “Orasının büyüklüğü de 1,6 trilyon TL oldu. Türkiye’de 2023 yılına geldiğimizde her 100 kişiden 9 kişi Borsa İstanbul’a yatırım yapıyor. Yatırımcı sayısında bireysellerde yaş dağılımı profiline bakıldığında oldukça genç bir kesimin Borsa İstanbul’a akın akın geldiğini net bir şekilde görüyoruz. Halka arzlar, son dönemde Borsa İstanbul’un daha da popüler olmasını sağladı. 2019 yılındaki halka arzlar aracılığıyla toplanan finansman ile şu an toplanan finansmana baktığımızda müthiş bir sıçrama ortada. 6,2 milyar TL’den 70 milyar TL’nin üzerine kadar çıkmış durumda” dedi. “2023 YILINDA 37 ADET HALKA ARZ OLDU” 2023 yılında 37 adet halka arz olduğunu açıklayan Esen; “Bu devam ediyor. Pay değeri de yükselişle beraber yukarıya gidiyor. Dünya ile karşılaştırdığımızda daha bayağı bir yolumuz var gibi görünüyor. Dünyada yatırım fonu portföy büyüklüğüne baktığımızda, ABD’den başlıyor ve biz şu anda 31’inci sıradayız” sözlerine yer verdi. “HÜSRAN DİYEBİLECEĞİMİZ NOKTADAYIZ” Esen’in sunumunun ardından panelde Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu sunum yaptı. Uzunoğlu, Türkiye’nin Cumhuriyete güzel bir liderlikle başladığını söyleyerek; “Ama geldiğimiz nokta maalesef bizim açımızdan hüsran diyebileceğimiz noktadır. Çünkü teknoloji dediğimizde; toplam ihracatımız içinde teknolojinin payı yüzde 3,5. Bu oran Güney Kore’de yüzde 35. Biz, 1951’de kalkınma yarışına Güney Kore ile beraber başladık. Güney Kore markalar yarattı, yüksek teknolojiye ulaştı. Biz maalesef ihracat içindeki toplam payımızı artıramadık. Bir konteyner portakal, domates gönderiyoruz; bize 1 tane ‘iphone’ satıyorlar ve aynı parayı, hatta bizden daha fazla para kazanıyorlar. Geldiğimiz noktada sermaye piyasaları gelişiyor. Halka arzlarda herkes para kazanıyor. Bu işlerde ‘Gel-Gel’ noktası vardır. Siz para kazanacağınızı düşünürsünüz ama sonu hüsranla biter. Sürekli yükselen bir piyasa olmaz. Bir şey yükseliyorsa mutlaka düşmek içindir. Düşüyorsa üzülmeyin, mutlaka yükselecektir. Önemli olan bu yükselen ve düşen piyasada duruşunuzu iyi saptamanız gerekiyor” dedi. “ABDÜLHAMİT ÇOK BÜYÜK HİSSE VE TAHVİL OYUNCUSUDUR” Osmanlı’da 1800’lü yılların sonunda kurulan borsaların olduğunu söyleyen Uzunoğlu; “Padişah olduğunda kendi şahsi gayretiyle zengin olan tek padişah var; Abdülhamit. Çünkü borsacı. Çok büyük hisse ve tahvil oyuncusudur. İngiliz arkadaşı var, boğazda oturuyorlar ve Avrupa ile bizdeki borsalarda tahvil, bono, hisse senedi alıp satarak ciddi anlamda bir servet yapıyor. Padişah olduğunda gerçekten zenginmiş. Bu piyasalar çok eskidir. Daha eskiye giderseniz Hollanda’da kahve tüccarlarına gidersiniz. Mal borsaları var ve orada da büyük oyunlar var” ifadelerine yer verdi. “PROFESYONELLERDEN DESTEK ALIN” Uzunoğlu, Türkiye’de 1986’da çıkan yasa ile borsanın faaliyete başladığını söyleyerek; “Size tavsiyem, ‘Ben tüyo aldım’ muhabbetinden vazgeçin. O tüyo alınan yerler, en fazla spekülasyonun yapıldığı yerlerdir. Sizi sonuna kadar soyarlar. Bir yatırım yaparken riske bakacaksınız, çok iyi analiz edeceksiniz. Likit var mı diye bakacaksınız. Sonra kazanır mısınız, kaybeder misiniz kısmına bakacaksınız. Bunu da tek başınıza yapamazsınız. Mutlaka profesyonellerden destek alacaksınız. ‘Ben bu işi çözdüm’ asla demeyin. Uzun vadeli düşünün. Sakın paranızın tamamıyla böyle şeylere kalkışmayın” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

İl Özel İdaresi’nden 2 milyon 25 bin TL harcanmış! BU OTAĞA DAHA NE KADAR HARCANACAK? Haber

İl Özel İdaresi’nden 2 milyon 25 bin TL harcanmış! BU OTAĞA DAHA NE KADAR HARCANACAK?

Edirne İl Genel Meclisi’nin bugün düzenlenen Ekim ayı beşinci toplantısında Plan ve Bütçe Komisyonu’nun Osmanlı Otağı Projesi hakkındaki raporu görüşüldü. Komisyon Başkanı Şenol Kılıç tarafından sunulan raporda, Edirne’nin Havsa ilçesine bağlı Osmanlı köyünde Trakya Kalkınma Ajansı ve İl Özel İdaresi’nin ortaklığında yapılan Osmanlı Otağı Projesi’nin son durumu ve sürdürülebilirliği açıklandı. Kılıç, Trakya Kalkınma Ajansı ile Edirne İl Özel İdaresi işbirliğinde düzenlenen projede 1 adet çadır restoran, 20 adet satış reyonu, bin metrekare Osmanlı konsept parkı, 10 adet kamelya, 1 adet Osmanlı tuğralı giriş kapısı, 185 metrekare güvenlik kuşağı, bin metrekare otopark, bin 600 metrekare peyzaj alanı ve 650 metrekare yürüyüş alanını kapsayan 1 kompleks oluşturulmasının planlandığını söyledi. “HARABEYE DÖNÜŞMEYE BAŞLADI” Projenin hedef gruplarının yerli ve yabancı turistler olduğunu söyleyen Kılıç; “Amacı, Osmanlı köyünün ve ilimiz tanıtımını sağlamaktır. Projenin toplam maliyeti 1 milyon 293 bin TL civarında olup, bunun yüzde 75’lik kısmı Trakya Kalkınma Ajansı, geriye kalan yüzde 25’lik kısmı Edirne İl Özel İdaresi tarafından karşılanacağı planlanmıştır. Komisyonumuzca yerinde yapılan incelemelerde bahse konu projenin tamamlandığı fakat işletmeye açılmadığı veya açılamadığı, tesisin harabeye dönüşmeye başladığı tespit edilmiştir. Yetkililerin bu duruma acilen önlem alması komisyonumuzca öngörülmüştür” dedi. “YAPILIRKEN TAPUSU BİLE YOKMUŞ” Kılıç’ın sunumunun ardından toplantıda söz alan CHP İl Genel Meclisi Üyesi Serdar Çığla, Osmanlı Otağı Projesi’nin yapılmadan önce bölgeye düğün salonu yapıldığını söyleyerek; “2018 yılının sonunda bizden önceki meclisten alınan katkıyla düğün salonu 2019 yılında faaliyete geçti. O sırada bizler de aday olarak köye gittik, köylülere bunu anlattık. Böyle bir çadırın 3-4 sene sonra bakımını yapamayacaklarını söyledik. Bazıları da Osmanlı’ya yatırım yapıldığını söyleyerek buna karşı çıktı. O günlerde bir firma, düğün salonunun maliyetinin 750 bin TL olduğunu söyledi. Bugün o paraya tamiratını yaparlar. Bunlar halkın temel görevlerindeki paranın, yanlış projelerin hayata geçirilmesiyle zarar görmesidir. Bu paralar, halkın paralarıdır. Bu projeler yapılırken iyi düşünülmeli ve sahip çıkılmalıdır. 2020 yılında da işe başlanmış ve bizden de destek istendi. Trakya Kalkınma Ajansı ile beraber burada 1 milyon TL ayrılmış ama şu anda oraya harcanan para en az 7 milyon TL’dir. Proje kullanılamaz halde ve büyüktü, küçültüldü. En kötü tarafı da Osmanlı Otağı Projesi yapılırken yerin tapusu bile yokmuş. Nasıl ki bir vatandaş kaçak bir bina yapıyorsa, bu proje de kaçak ve ruhsatsız bir yere yapılmış. Bu olay meydana çıkınca yere tapu alındı ve muhtarlığa devredildi. Yatırımlar boşa gidince Valilik topu Kaymakamlığa attı. Kaymakamlık da topu muhtarlığa attı. Yerin hali böyle; yazıktır, günahtır. Bizler, bundan sonra gelecek yatırımları çok iyi takip etmeliyiz. Bu paraların çarçur edilmesine izin vermemeliyiz. Bu paralar, doğru yerlere, uygun projeler için harcanmalıdır. Buraya hükümetin siyasi politikaları için böyle yatırımların yapılmaması lazım. Türkiye’nin birçok yerinde aynı tesisler yapıldı ve hepsi atıl durumdadır” ifadelerine yer verdi. “YOL BOYUNA TAŞIMAYI DÜŞÜNÜYORUZ” Çığla’nın konuşmasının ardından söz alan AK Parti İl Genel Meclisi Üyesi Ahmet Demircan ise kendisinin Osmanlı köyünden olduğunu ve her gün Osmanlı Otağı Projesi’nin önünden geçtiğini belirterek; “Serdar Çığla’nın dediği gibi burada 2 tane tesis var. Bir tanesi 2019’da faaliyete geçen düğün salonu, diğeri de obadır. Oba, 2020’de faaliyete geçemedi. Şu anda orada bir sıkıntı var. Bu, milli servettir. Milli serveti heba ediyoruz. Bu kış da bu şekilde geçerse ve yeni yerine taşıyamazsak bu iş biter. Bir daha kullanamayız ve çöp olur. Bu nedenle orada olan Osmanlı Köyü Muhtarlığı’nı yıkıp, bu projeyi daha yol boyuna taşımayı düşünüyoruz. En azından milletin ve bölgenin faydasına olur ve kullanılabilir. Şu anda bizim düğün salonumuzun kumaşı yırtıldı. Onu yapmak için 600 bin TL lazım. Biz de bunu panel olarak istiyoruz. Panel daha maliyetli ama en azından ömürlük olur. Obanın da oraya daha iyi bir şekilde taşınması ve uzun süre kalabilmesi için ona göre plan ve proje çizilmesi lazım. Yoksa 5 sene sonra belki onun da kumaşı yırtılacak. Çünkü bu kıl çadırıdır” dedi. “EKSTRA PARALAR HARCANDI” Demircan’ın konuşmasının ardından söz alan Komisyon Başkanı Kılıç, projeye raporda açıklanan bir milyon 293 bin TL’lik maliyetten daha fazla para harcandığını söyleyerek; “Ondan sonra buna harcanan ekstra paralar var. Ekstradan 2 milyon TL kadar bir para yine harcandı” sözlerine yer verdi. “2 MİLYON 25 BİN TL ÖDEMİŞİZ” Kılıç’ın konuşmasının ardından söz alan Meclis Başkanı Mehmet Geçmiş de projenin yanlış olduğunu belirterek; “Öyle yanlış bir proje ki mimarı olan kişinin hocası olsam, diplomasını yırtar atarım. Bu projeye nasıl onay vermişler? Akıl dışı bir olay. Otağ da, dükkânlar da gözükmüyor. Köy muhtarlığına, köfteciyi kiraya verme yetkisi vermişler. O da 8 bin 500 TL’ye kiralamış ama otağa değil; yasadışı olan bir yere bina yaptırtmış. Yerlerini kiraya veremiyor çünkü yetkisi yok ki öyle bir talep de yok. İçki şişeleri dolmuş, çöplüğe dönüşmüş. İl Özel İdaresi olarak 242 bin TL ödenek ayırmamıza rağmen, iş artışından dolayı 2 milyon 25 bin TL para ödemişiz. Trakya Kalkınma Ajansı’nın ne kadar ödediğini bilmiyorum. Burasının verimli olması için kesinlikle yukarı kaldırılması gerek” dedi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

OSMANLI EDİRNE’SİNDE MÜZİK SUNUMU Haber

OSMANLI EDİRNE’SİNDE MÜZİK SUNUMU

Edirne Kent Konseyi Düşünce Çalışma Grubu’nun yürüttüğü ve Edirne Belediyesi’nin destekleriyle bu yıl ilk defa ‘Sınırda Yaşamak’ temasıyla Edirne’de gerçekleştirilen Edirne Düşünce Günleri bugün sona erdi. Edirne Belediye Binası Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğin son sunumunu Doç. Dr. Güneş Ayas, Osmanlı dönemi Edirne’sinde müzik hayatı konusunda yaptı. Edirne Kent Konseyi Başkanı Nihat Çolak, Edirne Düşünce Günleri Koordinatörü Recep Altınordu, Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyeleri ve vatandaşların katıldığı etkinlikte, 17’nci yüzyıldan günümüze ulaşmayı başaran eserler de dinletildi. “TÜRLER ARASINDA ÇOK ÇEŞİTLİLİK VAR” Ayas, Osmanlı müzik kültüründe formlar ve türler arasında çok çeşitlilik olduğunu ifade ederek; “Yüksek müzik formları var; murabbalar, mevlevi ayinleri ve bir de günledik şarkılar, eğlence müziği köçekçeler var. Klasik müziğin doruğundaki isim Dede Efendi, bütün formlardan eser besteleyen bir isimdir” dedi. “EDİRNE’DE SOSYAL BİR TABANI VAR” Edirne’de İkinci Murat döneminden kayıtların bulunduğunu belirten Ayas; “Müziğin saray ile ilişkisi var. İstanbul’un fethine kadar Edirne payitaht. Aşıkların burada destanlar söylediğine ilişkin kayıtlar var. Meşhur Meragi var; oğlunu Tebriz’den Edirne’ye göndermiş ve buradaki padişaha babasının bir müzik eserini sunmak için gelmiş. Dördüncü Mehmet ve İkinci Mustafa da Edirne’ye çok düşkün. Av için Edirne’ye geliyorlar. O nedenle Edirne’de çok bestekâr var. 1600’lerden 1700’lerin başına kadar burasının önem kazandığı dönemdir. Ama bu müzik, 1900’lerin başına kadar devam ediyor. Demek ki sarayın dışında Edirne’de bir sosyal tabanı var” ifadelerini kullandı. “MURADİYE MEVLEVİHANESİ’NDE MÜZİK İCRA EDİLİYORDU” Ayas, Edirne’deki Osmanlı müziğinde mevleviliğin çok etkili olduğunu açıklarken; “Edirne’de Muradiye Camii, aynı zamanda mevlevihanedir. Muradiye mevlevihanesinde çok eski zamanlardan beri müzik icra edildiğine ilişkin kayıtlar var. Mevlevi ayini denilen müzik formu, müziğin en gelişmiş ve karmaşık formudur. Yaklaşık 40 dakika süren bir besteden söz ediyoruz ve Edirne mevlevihanesinde 11 farklı ayin icra ediliyor. Bunu bilmek için çok ciddi bir müzik kültürü gerekir. Saray ile ilişkili müzisyenler arasında Benli Hasan Ağa, Kara İsmail Ağa, Zurnazen Dâğî Ahmet Çelebi var. Bunlar gerçekten saray müzisyeni kalıbına oturuyorlar. Bir de doğrudan müzikle ilgili görevde olmayıp saray ile ilişkili olanlar var. Örneğin; bir dönem Edirne’de yaşayan Küçük Müezzin Mehmed Efendi ” dedi. “OSMANLI DÖNEMİNİ KIRKPINAR’DA GÖRÜYORUZ” Osmanlı dönemi müziğinin formlarının, eğlence müziğinin içinde yaşamaya devam ettiğini söyleyen Ayas; “Edirne’nin müzik kültüründe bu da çok enteresandır. Örneğin; nevbet vurma geleneği var. Bunların hepsi bitti ama Kırkpınar’da görüyoruz. Kırkpınar’da açık havada çalınan peşrevler, eski formun devamıdır. Özellikle Çingene müzisyenler hepsini bilir. Yüksek musikiye ait olduğu düşünülen formlar, gündelik hayatta bir alanda karşınıza çıkabiliyor” sözlerine yer verdi. “İSTANBUL’DAN SONRA İKİNCİ MERKEZİ EDİRNE” Osmanlı müziğinin İstanbul’dan sonraki ikinci merkezinin Edirne olduğunu belirten Ayas; “Osmanlı klasik müziğinin İstanbul ile sınırlı olmadığı, Edirne örneğinde ortaya çıkıyor. Geniş bir sosyal tabanı olduğunu görebiliyoruz. Sınırda yaşamak teması açısından farklı türler, sınıflar, cemaatler, zevkler arasında sınırların sürekli aşıldığını, birbirleriyle sürekli iç içe geçtiğini görüyoruz” dedi. “EDİRNELİ BESTEKARLARIN ESERİNİN BÜYÜK KISMI YOK” Ayas, Edirne’de günümüzde Osmanlı’daki müzik geleneğinin musiki cemiyetleri dışında çok yaygın olarak icra edilmediğini söyleyerek; “Balkan Savaşları’nın, mütarekenin burada çok olumsuz etkisi var. Kurumsuzluğun çok büyük bir etkisi var. Bizde maalesef kurum oluşturma diye bir şey yok. Edirneli bestekârların eserlerini çıkardık ve belki 100 tane eser var. Çok büyük kısmı elimizde yok.  Birisi unutmuşsa, notaya geçmemişse o eserleri bir daha duyamıyoruz, seslendiremiyoruz. Geleneksel müzik kültürünün, eğlence kültürü içinde hâlâ yaşaması önemlidir. Örneğin; Edirne’de bu müzik kültürünün eski havasını hissedebileceğimiz yer, Çingene müzisyenlerdir. O müzik geleneği, gündelik hayatta eğlence müziğinin içinde, yoğun olarak hissedilebiliyor” diye konuştu. Ayas, sunumunun sonunda 17’nci yüzyıldan günümüze ulaşan eserleri katılımcılara dinletti. Ayas’ın sunumunun ardından Edirne Düşünce Günleri sona erdi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.