Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Nükleer

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Nükleer haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Nükleer haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

O nükleer santraller Edirne’yi etkileyebilir Haber

O nükleer santraller Edirne’yi etkileyebilir

Edirne İl Genel Meclisi’nin bugün düzenlenen toplantısında Sivil Savunma ve Tabii Afetler Komisyonu’nun Edirne iline yakın olan nükleer santraller hakkındaki raporu görüşüldü. Komisyon Başkanı İsmail Alış tarafından sunulan raporda, Edirne’nin radyasyon tehlikesine karşı yakın çevredeki nükleer santrallerin uzaklığı ve bulundukları ülkeler ile kapasiteleri açıklandı. Alış, teknolojinin gelişmesi, evrilmesi ve yenilenmesi ile birlikte hayata birçok kavramın girdiğini ve girmeye devam ettiğini söyleyerek; “Bunlardan bazıları, zararları ile adından söz ettirirken; bazıları da sağladığı yararlar ile maddi, manevi bize pek çok fayda sağlıyor. Bunlardan biri de nükleer enerji santralleri. Nükleer enerji santrallerinin, faydasının yanı sıra doğaya ve insanlara zararları da mevcuttur” ifadelerini kullandı. “EDİRNE’NİN RİSKTEN ETKİLENMESİ BEKLENMEKTEDİR” Bulgaristan’daki Kozluduy ve Romanya’daki Cernavoda nükleer santrallerine dikkat çeken Alış; “Komşu ülkelerde bulunan nükleer santrallerde herhangi bir radyoaktif sızıntı meydana gelmesi durumunda ilimizin bu riskten etkilenmesi beklenmektedir. Bir taraftan yararları konuşulurken; öteki taraftan zararları da her daim gündemdedir. Bugün nükleer enerji santrallerinin dünya çapında en az 30 ülkede faaliyet gösterdiğini görüyoruz” dedi. “SADECE DOĞAYA DEĞİL İNSANA DA ZARAR VERİR” Alış, nükleer enerjinin fayda ve zararlarını açıklarken; “Nükleer enerji santralleri, yakıt enerjisi bakımından yoğun olan kaynaklardan biridir. Karbondioksiti havaya karışmaz, böylece sera etkisi oluşturmaz. Sera etkisinin oluşmaması demek, çevreyi kirletmemesi anlamına gelir. Nükleer enerji sisteminde kullanılan yakıtlar tekrar dönüştürülebilir cinstendir. Böylece yakıt olarak baştan kullanılabilir. Nükleer enerji santrallerinin varlığı, ithal enerji bağımlılığını da azaltır. Faydası olduğu kadar zararı da vardır. Nükleer enerjisinin hammaddesinin uranyum olduğundan bahsetmiştik. Uranyum maddesinin elde edilmesi ve ardından geliştirilmesi aynı zamanda ciddi miktarda radyoaktif kirliliğe de neden olabilir. Nükleer santral düzgün bir şekilde işlevini yerine getirmezse ise büyük çapta zarara yol açabilir. Bunun en bilinen ve facia niteliğinde olan örneğini 1986 yılında gördük. 1986 yılında gerçekleşen Çernobil faciası, büyük çaplı bir felakete yol açmıştır. Bu nedenle güvenik önlemleri bakımından en çok dikkat edilmesi gereken sistemlerden biridir. Ortaya çıkan radyoaktif atıkların doğaya karışması kesinlikle önlenmelidir. Çünkü bu radyoaktif atıklar sadece doğaya değil; insan vücuduna da oldukça zarar verir” sözlerine yer verdi. EDİRNE’YE YAKINLIKLARINA DİKKAT ÇEKTİ. Cernavoda nükleer santralinin, Romanya’nın elektrik ihtiyacının yüzde 20’sini karşıladığını belirten Alış; “2 reaktör, her biri 700 MW. Edirne’ye kuş uçuşu 318 kilometredir. Kozluduy, Bulgaristan’ın elektrik ihtiyacının 1/3’ünü karşılamaktadır. 2 reaktör toplam 2 bin MW. Edirne’ye kuş uçuşu 330 kilometredir” dedi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

Prof. Dr. Kantarcı’dan termik santral sunumu: “TERMİK TARIM ALANLARINI YOK EDER” Haber

Prof. Dr. Kantarcı’dan termik santral sunumu: “TERMİK TARIM ALANLARINI YOK EDER”

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Doğan Kantarcı, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası (MMO) Edirne Şubesi’nin, Tekirdağ’ın Kapaklı ilçesinde düzenlediği Trakya’da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu’nun 2’nci programına katıldı. Prof. Dr. Kantarcı, etkinlikte İç Trakya’da Termik Santrallar konulu sunum gerçekleştirdi. Trakya bölgesinin jeolojik yapısı ile ilgili bilgi veren Kantarcı, bölgedeki kömür varlığı tespit edilen yerleri açıkladı. Kantarcı, bölgede termik santral kurulması halinde tarım arazileri ve bölge halkı üzerinde oluşacak etkilerine dikkat ekti. JEOLOJİK YAPISINI ANLATTI Trakya bölgesinin jeolojik yapısı ile ilgili bilgi veren Kantarcı; “Trakya’nın kuzeyinde Istranca dağlık kütlesi, güneyin Işıklar ve Koru dağı kütlesi, orta yerinde İç Trakya bozkırı var. Istranca’nın İç Trakya’ya inen yamacında bir şerit var. O şerit, eosen kireç taşlarıdır. Burası su üretiyor. Altı da kömürdür. Onun üzerinde gnays kuşağı vardır” ifadelerini kullandı. “TERMİK SANTRAL PLANLANAN YERDE BUĞDAY TARLASI VAR” Kantarcı, Trakya bölgesinin kömür varlığına dikkat çekerek; “Trakya’da 14 yerde kömür varlığı tespit edilmiştir. Bunlara dayanarak Trakya’da bir termik santral kurabilir miyiz? 2009 verilerine göre; 899 milyon 876 bin ton kömür varlığı var. Tekirdağ’da, Kırklareli’nde, Edirne’de var. Bu kömürleri ne yapacağız? Termik santral yapalım da o yapacağımız yerde köylümün buğday tarlası var. Onu sana vermem. Çünkü ben onu yiyorum” dedi. “BİR DAMLA SUYA İHTİYACIMIZ VAR” Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesinde bir dönem termik santral yapımının gündeme geldiğini belirten Kantarcı; “Tartışmalarda sonra mesele kapandı. Bunu yapsalardı ne olacaktı? Alanın büyük bir kısmı orman. Biz burada yeraltı suyu üretiyoruz. Yeraltı suyuna katkısının önemi var. Bir damla suya ihtiyacımız var. Biz bu kavgayı kazandık” sözlerine yer verdi. “KÖYLÜ AYAĞA KALKTI” Kantarcı, Tekirdağ’ın Saray ilçesine bağlı Edirköy’de de bir dönem 500 bin ton kömürün çıkarılması için 2 milyon 650 bin metreküplük bir dekapajın planlandığını hatırlatırken; “Bu meseleyi de kapattık. Fakat burada yapılan etütlerde 3 tane yerden bahsedildi. Biri Edirköy kömürleri, diğeri Topçular-Develi kömürleri, diğeri Poyralı - Sütçüler kömürleriydi. Bunların üzerinde araştırma yapılıyor. Köylü ayağa kalktı, ‘Benim tarlamda sondaj yapamazsın’ dedi. Davalar açıldı, bütün bu mesele ortada kaldı” dedi. “TENEFFÜS EDERSENİZ KANSER OLURSUNUZ” Edirköy kömürlerinin içerisinde 44 adet ağır metal bulunduğunu açıklayan Kantarcı; “Termik santral yaptığınızda ne oluyor? Bunların içinde yüksek miktarda yanabilir kükürt var. Bin 250 derecede yaktığınız için havadaki yüzde 78 oranındaki azotu, yüzde 21 oranındaki oksijenle yakıyorsunuz. Kömürü yakıyorsunuz ama yanında azotu da yakıyorsunuz. Kömürü yaktığında bir enerji elde ediyorsun. Azotu yaktığında da bir enerji elde ediyorsun. Fakat azotu, oksijen yetmediği için tam yakamıyorsun. Diazot monoksit, azot monoksit, azot dioksit diye gazlar çıkıyor. Tamamı oksitlenemiyor. Havaya çıktığında ne oluyor? Diazot monoksit, gülme gazıdır. Kokladığınız vakit gülersiniz ama akciğer kanseri olup ölürsünüz. Fakat bu havadaki oksijeni alıyor, azot monoksite dönüyor. O da oksijenin bir atomunu daha alıyor ve azot dioksit yapıyor. Boş kalan atom, diğer oksijen molekülü ile birleşip ozon yapıyor. Ozonun etkisiyle azot dioksit, azot pentaoksite dönüşür. Nefes aldığınız vakit bronşlarda ve akciğerinizde hemen nitrik asite dönüşüyor. Bitki yapraklarında da nitrik asite dönüşüyor ve yapraktaki klorofili yakıyor. Trakya’da bu kadar yoğun insan yerleşimi içinde bir termik santral çalıştıramayız. Filtreler, ağır metalleri tutamıyor. Ağır metaller havaya çıkıyor. Onu da teneffüs ederseniz kanser olursunuz” ifadelerine yer verdi. “OT BİLE YETİŞMEZ” Kantarcı, Trakya’da termik santral için tarım alanlarından fedakârlık edilmemesi gerektiğini söyleyerek; “Edirköy’de açık ocak işletmesi denemesi yapmışlar. Ocağı açıp bırakmışlar. O hale getirdikten sonra burada tarım yapabilir misiniz? Ot bile yetişmez” dedi. “TARIM ALANLARINI YOK ETMEKTİR” İnsanların enerjiye değil, suya ve ekmeğe ihtiyacı olduğunu vurgulayan Kantarcı; “Ukrayna’dan buğday getirip burada ekmek yapıp yerseniz, varlığınızı devam ettiremezsiniz. Ama güneş enerjisini kullanarak termik santralların ürettiği enerjiyi karşılayabilirim. Trakya’da kömürümüz var ama etüdü yapılan alanlardaki kömürlerin hepsi ham kömürdür. Henüz kömürleşmemiş, çok düşük ısı değeri olarak kömürlerdir. Bunları açıp bir termik santrali besleyecek üretim yapmak, oradaki tarım alanlarının tamamını yok etmektir. İnsanlar memleketini, vatanını savunuyor. Burası hepimizin vatanıdır. Üretilen ekmeği hepimiz yiyoruz. Dolayısıyla vatanımızı savunmak zorundayız” sözlerine yer verdi. “SİSTEM KÖMÜRDEN GAZA DÖNDÜ” Kantarcı, Trakya bölgesindeki sanayi alanlarında kömüre ihtiyaç kalmadığını belirterek; “Doğalgaz geliyor. Bizim kömürümüz var ama ne yapacağız? Ekolojik maliyet hesabını yapıp, ‘Buradan kömür çıkaramazsın’ diyeceğiz. Planlarımıza bunu koyacağız. Kömürü, yeraltı işletmesi ile çıkarabiliyorsanız, bu da gazlaştıralım. Çünkü sistem kömürden gaza döndü. Kaloriferlerini kömürle ısıtan ev kaldı mı? Kömürü termik santral için çıkarmamızın şansı yok” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

“NÜKLEER 50 MİLYON İNSANA DEĞER Mİ?” Haber

“NÜKLEER 50 MİLYON İNSANA DEĞER Mİ?”

Kırklareli Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Başkanı Göksal Çidem, Trakya bölgesindeki kentlerde yaşanan çevre sorunları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çidem, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası Edirne Şubesi’nin düzenlediği Trakya’da Sanayişleşme ve Çevre Sempozyumu’nun Kırklareli’de düzenlenen ilk programında, ‘Çevre sorunları, mücadele deneyimleri ve çözüm önerileri’ konusunda sunum yaptı. Trakya bölgesindeki yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının durumuna dikkat çeken Çidem, özellikle Ergene nehrinde yaşanan kirliliği hatırlattı. Çidem, Türkiye ve Bulgaristan sınırlarında yer alan Istrancalar’da gerçekleştirilen çalışmaları da açıklarken; buradan doğan suyun İstanbul tarafından kullanılmak istenmesine tepki gösterdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın açıkladığı projelerdeki ÇED kararları ile ilgili gerçekleştirdikleri çalışmaları da anlatan Çidem, Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinde yeniden gündeme getirilen nükleer santral projesinin risk haritasına dikkat çekti. “ERGENE DİYE BİR ŞEY KALMADI” Trakya bölgesinin, Türkiye topraklarının yüzde 3’ünden oluştuğunu belirten Çidem; “Çanakkale ve İstanbul’u da dahil ederseniz, yaklaşık 33’te 1’i olan bir yerde, ülke nüfusunun neredeyse yüzde 25’i yaşamaya başladı. Ama artık bunu kaldırabilecek gücümüz kalmadı. Bizde her şeyden 3’er tane var. 3 tane dağ, 3 tane deniz, 3 tane orman var. Ama Ergene 1 taneydi. Artık Ergene diye bir şey kalmadı. Çünkü sektörel dağılım suyun başına geldi” ifadelerini kullandı. “ERGENE AKARSU DEĞİL AKARSIVI” Bölgedeki planlamaya tepki gösteren Çidem; “Öyle bir planlama yapılmış ki sanayi, madenler Ergene kaynaklarının üzerinde. Hepsi bir yerde. Ergene öldü. Ergene’de piknik yapılacağı, balık tutulacağı, yüzüleceğine dair sözler verildi. Aradan yıllar geçti, Ergene’de değişen bir şey olmadı. Ergene artık akarsu değil, akar sıvı haline gelmiş; niteliği belirsiz sıvı. Nehirlerden, derelerden su akar ama Ergene’den ne yazık ki sıvı akıyor “dedi. “BULGARİSTAN’DA HAYVAN BİZDE KAMYON ÇIKIYOR” Istrancalar’ın Bulgaristan ile Türkiye bölümlerine dikkat çeken Çidem; “Bulgaristan tarafı, biyosfer rezerv alanı ve 28 yıldır korunuyor. Karşıya geçtiğinizde tabelada, ‘Dikkat hayvan çıkar’ yazıyor; bizim tarafta, ‘Dikkat kamyon çıkar’ yazıyor. Aynı ormanın bir tarafından hayvan, bir tarafından kamyon çıkıyor. Aslında burada da biyosfer rezerv alanı projesi yapıldı. Buradaki çalışma 2 yıl sürdü ve birçok bilim insanı katıldı. Şimdi raporlar ortada yok. Raporlar UNESCO’ya sunulacaktı. Biz her sene sorduk. 2017 yılına kadar bize verilen cevaplarda UNESCO’ya verilmesi ile ilgili çalışmaların devam ettiği yönündeydi. En sonunda bir cevap verdiler, ‘Biyosfer rezerv ilan edilmesine gerek yoktur’ denildi. Bulgaristan tarafı, burada bulduğu tarihi, kültürel, doğal değeri olan her şeyi işaretiyor. Biz de taş ocağı geldikçe yerlerini işaretliyoruz. Aramızdaki fark budur” sözlerine yer verdi. “ORMANI KESERSENİZ SEL OLARAK GERİ DÖNER” Çidem, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan Türkiye’nin meteorolojik afet dağılımı haritasını açıklarken; “2000 yılından sonra müthiş bir afet dağılımı var. Artık her şey afete dönüşmeye başladı. Kuraklık ve selde müthiş bir artış var. Bunun nedeni; ormanı keser, taş bırakırsanız sel olarak geri döner. Yeraltı suyunu bitirirseniz obruk olarak geri döner. Burada her yere baraj planlıyorlar. Niye? İstanbul’a su verecekmişiz. Bizim buradaki suların hepsini alsanız bile İstanbul’un 13 günlük suyuna denk geliyor. Burayı yok etmeye değer mi? İstanbul’un kaçak su miktarı daha önce yüzde 23’lerdeydi, şu anda yüzde 20’lere kadar geldi. İstanbul en son 14 Temmuz’da 3 milyon 550 bin metreküp su kullanmış. İstanbul kayıp kaçağını önlese bizim derelerimizi almasına hiç gerek kalmayacak” dedi. “TRAKYA DİYE BİR ŞEY KALMIYOR” Kırklareli’nde gündeme gelen nükleer santral projesi ile ilgili de konuşan Çidem; “Bakan açıkladı. 2015’te tekrar gündeme gelmişti. O zaman bir risk haritası çalışıldı. Risk haritasına baktığımız zaman; yaklaşık 50 milyon insan risk altına giriyor. Trakya diye bir şey kalmıyor. 50 milyon insanı riske atmaya değer mi?” ifadelerine yer verdi. “KORKUNÇ BİR RAKAM” Çidem, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından açıklanan ÇED kararlarına da dikkat çekerek; “Bizim bu hale gelmemizdeki nedenlerden olan verilen ÇED kararlarına baktığımızda; 2022 yılına kadar 73 bin 210 adet ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verilmiş. Korkunç bir rakam. ‘ÇED olumsuz’ kararı ise sadece 67 tane. Resmi verilere göre; Kırklareli’de orman alanımız yaklaşık yüzde 1’den fazla azalmış. Tarım alanımız yüzde 3 civarında azalmış. Mera alanımız yüzde 1 civarında azalmış. Artan ise yerleşim alanı; yüzde 14’ten yüzde 19’a yükselmiş. Yüzde 5 kayıp tarım, orman ve merada; artış ise yerleşim yerlerinde” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.