Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Mhp

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Mhp haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mhp haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Tokluoğlu: “Terk Etme Talimatını Ben Verdim” Haber

Tokluoğlu: “Terk Etme Talimatını Ben Verdim”

Edirne Belediye Meclisi’nin dün gerçekleşen Kasım ayı olağan toplantısında CHP grubu gündem dışı söz alarak kayyum atanan Esenyurt Belediyesi hakkında konuşma yaptı. CHP grubunun gündem dışı söz almasını, Edirne Belediye Meclisi’nin MHP’li üyeleri salonu terk ederek protesto etmişlerdi. Bugün, konu hakkında basın toplantısı düzenleyen MHP Edirne İl Başkanı Emre Tokluoğlu, partisinin meclis üyelerine, gündem dışı söz verilirse salonu terk etme talimatını kendisinin verdiğini söyledi. Verdiği talimata uyan partisinin meclis üyelerine teşekkür eden Tokluoğlu; “Malumunuz üzere dün belediye meclisi toplantımızda gündem dışı söz isteyerek daha bunu toplantının başında yapmak istemesi üzerine tahin ettiğimiz ve yanılmadığımız Esenyurt Belediyesi ve Ahmet Özer ile kayyum atanan belediyeler ile alakalı olduğu için meclis üyelerimize meclis toplantısından sonra gündem dışı söz verilirse protesto amaçlı toplantı salonunu terk etmeleri talimatını verdim. Talimatımıza uyan meclis üyelerine tekrar teşekkür ederim. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in görevden alınması kimlerin aleni ya da gizli hain terör örgütü ile aynı yerde durduğunu yüce Türk Milletinin önüne çıkarmıştır. Kendilerini ulu Önder Atatürk'ün partisi olarak gören sözüm ona gerçek demokratlar hain terör örgütüyle yol yürüyen bu şahsın partilerinden aday gösterilmesine hatta İstanbul’da büyük bir ilçenin belediye başkanı seçilmesine sessiz kalmıştır. Ancak konu devletin terörle mücadelesine geldiğinde sessizlik, yerini devletin mücadelesinin önünde engel olmaya bırakmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi dün olduğu gibi bugün de milletinin yanında ve bu vatana düşman olanların tam karşısındadır. Cumhuriyet Halk Partisi hain terör örgütleri ile bağlantısı olanları cezaevinde ziyaret edip onlara moral vermek, onları kendi partilerinde aday göstererek sözde demokrasi mitingleri ile destek vermek yerine milletin sevdalısı liderimizin gösterdiği hedefte milletinin yanında saf almalıdır. Son yaşanan olaylarla ilgili süreç bağımsız yargının sürecidir. Milliyetçi hareket partisi bilge liderinin önderliğinde amasız, fakatsız terörle mücadele eden askerin polisin tüm yargı mensuplarıyla vatan evlatlarının yanındadır. Milliyetçi ülkücü hareketin lideri sayın genel başkanımızın gayesi vatanımız ve milletimizin bekasıdır. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi kime nasıl bakıyor ise öyle bakıyor, kimi nasıl görüyor ise öyle görüyoruz. Yüreği üç okka gelmeyecek tatlı su milliyetçilerine evlatları olarak liderimizi dün tartıştırmadık, bugün de tartıştırmayacağız. Alayınız böyle bilsin” dedi. ŞENER ŞENTÜRK

Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda Konuştu Haber

Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda Konuştu

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, "Öyle bir dönemden geçiyoruz ki bugün doğru sayılan yarın yanlış ilan ediliyor. Bugün güzel diye övülen yarın çirkin diye sövülüyor. Beşeriyet sonsuz dalgalanmalarla sallanıyor, anlam kargaşasıyla sancılanıyor, buna bağlı olarak huzursuzluk ve umutsuzluk salgın hastalık gibi yayılıyor." ifadesini kullandı. Devlet Bahçeli, yapılması gerekenin, bağımsız bir zihniyete sahip olarak aklı ve inancı devamlı surette alarmda tutmak, kesintisiz ve kontrolsüz esen değişim rüzgarlarını değişmez değerlere sarılarak engellemek olduğunu söyledi. Hep aynı yollardan geçerek, hep aynı şeyleri yaparak farklı bir sonuca ulaşılamayacağını vurgulayan Bahçeli, öncelikle düşünülmesi, fedakarlıkla kilitlenilmesi, çevresinde kenetlenilmesi gereken yüksek değerlerin, Türk milleti, Türk vatanı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin beka ve egemenlik hakları olduğunu dile getirdi. Bu yüksek değerlerden en küçük ödün vermeden, hiçbir pazarlığın ara veya ana konusu haline getirmeden tarihi yolculuğun şevkle sürdürülmesi gerektiğini belirten Bahçeli, "Sönmüş bir medeniyetin fosili değiliz. Bitmiş bir maçın yorumcusu değiliz. Toprak altına itilmiş ve arkeolojik kazıların insafına terk edilmiş sessiz ve nefessiz bir milli varlığın varisleri de değiliz. Bilakis binlerce yıllık tarihimizin engin tecrübesine dayanarak, bundan ilham alarak, dahası Ötüken'de demir dağları hürriyet hedefiyle eriten ecdadımız kadar diriyiz, dirençliyiz ve heyecanlıyız. Var oluşumuzun derin sırrı karşısında hayret ve huşu duyarak, geleceği akıl, vicdan, emniyet ve kardeşlik mihverinde okumanın ve oluşturmanın arzusuyla dolup taşıyoruz." diye konuştu. "Etrafımızın yangın yerine döndüğünü hepiniz görüyorsunuz" sözlerini sarf eden Bahçeli, İsrail'in, Hamas'ın eski Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'den sonra onun yerine geçen Yahya Sinvar'ı da katlettiğini, siyonist barbarlığın, suikast halkalarına bir yenisini daha eklediğini hatırlattı. Bahçeli, iki gün önce, İsrail vandallığının, Gazze'nin Meşru Beyt Lahiya bölgesinde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 87 kişiyi öldürdüğünü anımsatarak, Lübnan havadan ve karadan abluka altında can çekişirken yine bedel ödeyenin, can verenin, kanı dökülenin masum sivil halktan başkası olmadığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Lübnan'da yaşayan Türkmenlere kapıların açık olduğunu duyurmasının, bu kapsamda irade göstermesinin, soydaşlık hukukunun takdir edilecek bir tezahürü olduğunun altını çizen Bahçeli, şöyle devam etti: "Bundan rahatsız olanların, eleştiri çıtasını yükseltenlerin, 'yeni göç dalgası geliyor' diyerek yaygara koparanların, Türk'ün Türk'ten başka dostunun ve sığınacağı bir sıcak kucağın olmayacağını bilmelerini elbette beklemiyoruz. Ancak asgari seviyede insan olmalarını, saygı göstermelerini, empati yapmalarını, hoşgörülü ve vicdanlı davranmalarını beklemenin de en doğal hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Türk, Türk'e yardır, candır, kandır, gardaştır, yurttur, yuvadır, sonuna kadar emanettir. Bir zamanlar hakimiyetimiz altındaki mücavir topraklara kafileler halinde gidip yerleşen, oraları Türklük ve İslamlıkla ilmik ilmik dokuyan ecdadımızın bugünkü torunlarına ihtiyaç olduğunda kapılarımızı açmak, gönlümüzü açmak, sofralarımızı açmak milli ve tarihi bir vefanın şaşmaz gereğidir. Türk milleti, hem bekleyen hem beklenen hem de belaları defeden kudret timsalidir. Kaos ve krizlerin giderek kökleştiği, savaş ve çatışmaların sürekli ilerleyiş kaydettiği bir dönemde Anadolu, güven, barış, istikrar ve huzur coğrafyası olmalıdır." Sonsuza kadar var olmanın çaresinin ve çözümünün de ancak böyle sağlanacağına işaret eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Güneyimiz yanarken kuzeyimiz toz duman içindedir. Doğumuz sıkıntılarla yoğrulmuşken batımızda karanlık oyunlar planlanmaktadır. İç ve dış işgal cephesi, gemi azıya almıştır. Objektif ve ahlaki yorumları kendisinden duymak istediğimiz, ne var ki hep aksi istikamete kürek çeken ve şuuru kapanmış halde bulunan bir siyaset bilimci, güven bunalımının yavaş yavaş kök saldığını, bunun tek çözümünün hızlı bir erken seçim olduğunu, güvenilecek bir iktidarın kurulması gerektiğini zırvalayarak bunca sorunun ortasında iç işgal cephesine hizmetkarlık yapmaktan kaçınmamış ve utanmamıştır. Türkiye'de güven bunalımı yoktur, buna karşılık bunayan ve Türkiye'ye cephe alan bulaşık tipler vardır, alayının hüviyetleri ise bellidir, bilinmektedir. Seçimler zamanında yapılacaktır ve herkes siyasi hesabını buna muvafık yapmak durumundadır." Devlet Bahçeli, "20 Ekim 2024'te İstanbul 1 Nolu Baro Başkanlığı seçimlerinde İstiklal Marşı'nı hazmedemeyenlerin ortalıkta cirit atmasının, KHK ile ihraç edilmiş, ne idiği belirsiz eski bir CHP milletvekilinin başkan seçilmesinin ve yaptığı konuşmasında Anayasa'nın ilk dört maddesine olumlu manada dokunmayı telaffuz etmesinin, skandal olmasının ötesinde yeni bir tuzağın kurulduğunu gösterdiğini" kaydetti. Bahçeli, "İçi dışı fitne-fesat kumkumasına dönen bu zatın, Anayasa'nın ilk dört maddesine olumlu veya olumsuz nasıl dokunulacağını açıklaması, böyle bir teşebbüs halinde nelerin yaşanıp yaşanmayacağını akıl, izan ve kokuşmuş ideolojik süzgecinden geçirmesi hassaten ikaz ve tavsiyemizdir." ifadesini kullandı. "Arpa ufalanır aş oldum sanır. Çer-çöp havalanır kuş oldum sanır. Cahile meydanı boş bırakırsan, ayaklar kendini baş oldum sanır" dizelerini okuyan Bahçeli, şunları söyledi: "Uyarıyorum, baş olan ayaklar tek dursun, akıllı olsun, ayranımızı kabartmasın, asabımızı bozmasın, milletin sabrını yanlışa yormasın, bayramlık ağzımızı da daha fazla açtırmasın. Yapılan hiçbir ihanet, hiçbir kötülük kimsenin yanına kalmaz, yarına da bırakılmaz. FETÖ elebaşına bile dünya kalmadı, kendi topraklarında, casusluk eğitimi aldığı ülkesinde Allah'a hesap vermek üzere öldü gitti. Dileğim, Allah'ın azabıyla kahrolması, hıyanetini, müşrik ve münafık emellere hizmetinin bedellerini tek tek ödemesi, cehennemde ebediyyen yanmasıdır. Bu teröristin, Türkiye'de gömüleceği bir toprak yoktur. Nerede Türkiye düşmanlığı yapmışsa orada çürüyüp gitmelidir. Kulun hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı vardır. O hesabı soracak Türkiye sevdalısı yüreklerdir. Allah ihmal etmez, sadece imhal eder, yani mühlet tanır." Konuşmasında, DEM Parti milletvekilleriyle el sıkışması sonrası yaşanan tartışmalara da değinen Bahçeli, şu görüşleri paylaştı: "DEM'e uzattığım el günlerdir konuşuluyor, günlerdir tartışılıyor. Dedikodu borsası rekorlar kırıyor. Önüne gelen kendi mizaç ve meşrebine göre değerlendirme yapıyor. Son iki haftadır görüş ve düşüncelerimi berrak ölçüde açıklayıp samimi niyetimi paylaşmış olsam da birileri yine rahat durmuyor, ısrarla samanlıkta iğne arayışına, karanlıktan aydınlığa taş fırlatmaya kalkışıyor. 'Sözlerimin altı doldurulmalıdır' diyenlerden tutun da 'yeni bir çözüm sürecinin pişirildiğini" iddia edenlere kadar pek çok iddia ve ifade malumlarınız olacağı üzere gündeme gelmiştir. Bir eski Meclis Başkanı, işgüzarlık ve işportacılık mantığını siyaset zannederek kafasının içinde ne kadar kir pas varsa ortaya dökmüştür. 'Adına isterseniz kuşkonmaz deyin, yeni bir sürece ihtiyacımız var' sözleriyle boşa sallayıp nasıl dolu tutarım hevesine kapılmıştır. Türkiye'nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır ve olmalıdır." Türkiye'nin sorununun Kürtler değil, bölücü terör örgütü olduğunu belirten Bahçeli, "Tek tek Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek elbette mecburidir ama kolektif kimlik ve etnik temelde bir çözüme atıf yapmak vahim bir tehlikedir. Bu ülkede yaşayan hiçbir Kürt kardeşim sorun olarak gösterilemez. Kürt sorunu var demek, Kürtleri sorun gören sahte yüzlerin, yalan sözlerin, yıkım bekleyenlerin, küresel emperyalizme piyonluk yapanların ortak propagandasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, asimilasyon politikasına hiçbir zaman teşne olmamış, tenezzül etmemiş, prim vermemiştir." dedi. Bahçeli, bölücü terör sorununun, Türkiye'ye çok zaman, kaynak, insan ve enerji kaybettirdiğine dikkati çekerek, "Terörle mücadeleye harcanan devasa kaynaklar, Doğu ve Güneydoğu'nun sosyal ve ekonomik kalkınmasına ayrılmış olsaydı, bölgenin nasıl yıldız gibi parlayacağını, işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliğinin nasıl ortadan kalkacağını vatansever her insanımız tasdik edecektir." diye konuştu. Terörün bitmesi halinde Diyarbakır'ın, Şırnak'ın, Hakkari'nin, Mardin'in, Batman'ın, Ağrı'nın, Van'ın ve diğer vilayetlerin başına talih kuşunun konmasının, bölge insanının derin bir nefes almasının mutlak bir akıbet olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Terör başka, siyaset başkadır. İkisi arasına kalın bir çizgi çekilmeden, duvar örülmeden, silah dışlanmadan, en başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere, Türk vatandaşları layık olduğu insani gelişmişlik düzeyine, refah, huzur ve güvenlik mertebesine çok zor ulaşacaktır." sözlerini sarf etti. Terörizmin hesaplı ve sistemli şiddet anlamına geldiğini, terör saldırılarında psikolojik sonuçların fiziksel hedeflerden daha önemli olduğunu belirten Bahçeli, terörist için şiddetin bir amaç değil, araç, toplumu ve mücadele ruhunu yıldırmanın, korkutmanın, dehşete düşürmenin yegane öncelik olduğunu aktardı. MHP Genel Başkanı Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bugüne kadar terör ve terörizmle mücadelede elde edilen ortak tecrübeleri şu şekilde sıralamamız mümkündür. Tek başına silahlı mücadelenin hemen hiçbir zaman terörü sona erdiremeyeceği gibi terörün silahsız çözümü de asla yoktur. Esasen hiçbir taviz, hiçbir geri adım teröristi doyurmayacak, tatmin etmeyecektir. Gerçek dünya ile teröristin kanlı hayatı arasında çok ciddi farklar vardır. Teröristin yaşadıkları ve kabulleriyle gerçek olaylar ve olgular arasındaki çelişkiler somutlaştıkça teröristin direnci kırılacak ve silahtan uzaklaşacaktır. Terör örgütünün inancını değiştirme çabası boşunadır. Ancak tek tek teröristler üzerinde tesirli olmak, ihanetin sonunun olmadığını meşru vasıtalarla anlatmak ve açıklamak örgütteki çözülmeyi hızlandıracaktır. Meselenin can alıcı noktası şudur. Terör örgütünün taleplerini kabul etmek tehdide boyun eğmek demektir. Üstelik yeni saldırıları kışkırtmaktan başka bir netice de vermeyecektir. Ancak silah ve şiddet karşısında toplumun boyun eğdiğini göstermek ne kadar yanlış ise terörü yaratan ortamın iyileştirilmesi amacıyla demokratik adımları atmaktan imtina edilmesi o ölçüde hatalıdır. Medyanın tavrı ve tutumu da çok önemlidir. Terör eylemlerinin, teröristlerin bir başarısı ya da toplum açısından bir panik havası şeklinde sunulması, bölücü örgütün değirmenine su taşımakla eş anlamlıdır. Teröristin moralini bozan ve direncini azaltan iki faktörden birisi, temel iddialarına yönelik kuşkular duymaya başlaması, diğeri de silahlı eylemlerin başarısızlığa mahkum olduğuna ikna edilmesidir. Bölücü terör örgütü PKK'nın silahlı eylemleri başarısızlığa mahkumdur. Terörle hiçbir yere varılmaz, varılamaz, varılamayacaktır. Türkiye, bölücü teröre asla rıza göstermeyecek, müzakere ve mütareke dayatmaları işe yaramayacaktır. Bir yanda terörle amansız mücadele ederken, diğer yanda demokratik reformların, sosyal ve ekonomik düzenlemelerin yapılması akla en yatkın seçenektir. Kürt kardeşlerimizle terör örgütü arasında hiçbir ortak taraf yoktur." Bahçeli, 6 Haziran 2011'de Diyarbakır mitinginde, "Washington'daki sizi benden daha fazla sevemez. Brüksel'dekiler sizi benden daha çok anlayamaz. Erbil'deki peşmerge sizi benden daha çok sahiplenemez" dediğini hatırlatarak, şunları kaydetti: "Terörün belini kırmak her şart ve durumda görevimizdir. Terör eylemlerine ön şartsız derhal son verilmesi, bütün teröristlerin silahlarıyla dağdan inip Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne teslim olması, Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezalarını çekmeleri, terör örgütü için tek çıkıştır. Ne ABD ne AB ne Irak ne Suriye ne de bir başka ülkeyle birlikte içimizdeki bazı mihrakların, Kürt kardeşlerimizin sözcüsü ve vasisi olması asla, kata imkansızdır. Birinci hüküm cümlem şudur. TBMM'de her meselenin ele alınıp milli ve müşterek akılla çözümü mümkün ve hatta mecburidir. Eğer terörsüz bir siyaset, terörsüz bir ülke, terörsüz bir gelecek hususunda herkes ittifak halindeyse o halde değil elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız ve buradayız." Devlet Bahçeli, geçen haftaki grup konuşmasındaki "Türkiye'ye getirilirken, 'her türlü hizmete hazırım' diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin" sözlerini anımsatarak, şunları söyledi: "Bu çağrımın iç yüzünü henüz anlamayan, anlasa bile işine gelmediğinden saptırmaya çalışanlar çok sayıdadır. Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda terörü sıfırlamak, milli birlik ve beraberliği çelikleştirmek amacına matuf ikinci hüküm cümlem şöyledir. 'Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz' diyenlere de sesleniyorum, şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'umut hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil ne de Edirne, adres İmralı'dan DEM'e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız, vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız. Türkiye ve Türk milleti için her fedakarlığı yapmaya, her çileye katlanmaya, lazım gelen her adımı atmaya kararlıyız, inançlıyız, tarih huzurunda diyorum ki yeminliyiz. 'Yeni Yüzyıl, Yeni Hayat, Yeni Türkiye' temelinde bagajları boşaltalım ve milli ülküleri hep birlikte yakalayalım. Üçüncü hüküm cümlem de şu şekildedir. Diyarbakır annelerinin sessiz çığlığı duyulmalı, evlatlarıyla buluşmaları sağlanmalı, hepsinin yüzü güldürülmeli, sorunun kaynağı olanlar harekete geçmelidir. Bilinmelidir ki uzattığım elin bir mesajı da budur. Terör yöntemleriyle herhangi bir yakın veya uzak hedefe ulaşıldığı bugüne kadar görülmüş, duyulmuş şey değildir. Barışçıl yollar varken teröre müracaat melanettir, ihanettir, cinayettir, canavarlıktır. Türk milleti bölücü terörle yaşamaya mecbur değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bölücü terör örgütünü emelleriyle birlikte imha etmeye muktedirdir. Kürt kardeşlerim, gelin bir olalım, beraber olalım, aramıza girmek isteyenleri, bozgunculuk yapanları tarihin çöplüğüne gönderelim. İmanımız bir, kıblemiz bir, irademiz bir, bayrağımız bir, milletimiz bir, devletimiz bir, anımız bir, acımız bir, geleceğimiz bir, biz hep birlikte Türk milletiyiz. Türkiye Cumhuriyeti'nin 101. yıl dönümünde milli kucaklaşmayla yeni yüzyılın destanını el ele yazalım; ayrılmamızı, bölünmemizi, parçalanmamızı bekleyenleri mahv-ı perişan edelim. Kökünü kurutamayacağımız bir sorun yoktur. Çaresizlik içinde kıvranacağımız bir konu da yoktur. Dünya siyasetini, Filistin davasında bir araya getirme mücadelesi veren Türkiye'nin, 154 partiyle kutuplaşması, kendi içinde yarılması, birbirine girmek için pozisyon alması doğru değildir, ahlaki değildir, makul değildir, makus talihimiz Allah'ın izniyle ters dönecektir. CHP Genel Başkanı istediği kadar sağa sola gitsin, orayı burayı ziyaret etsin, gömleğinin ilk düğmesini yanlış iliklemesinden, bastığı ve baktığı siyasi zemin kırık olduğundan dolayı yanlışa düşmesi ve hayal kırıklığı yaşaması kaçınılmazdır."

Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda Konuştu Haber

Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda Konuştu

Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türk milletinin vatan sevgisiyle dolu göğsünün, düşmanların lanetlenmeye layık ihtirasları karşısında daima çelikten bir duvar gibi yükseleceğini söyledi. "Yeri gelir elimi uzatır müşterek ve milli değerlerde toplanma çağrısı yaparım; yeri gelir vatan için, millet için, bayrak için, ezan için, devlet için başımı uzatır, şehadet şerbetinden tadımlık değil kana kana doyumluk içerim." diyen Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin ali menfaatleri uğruna her vasatta temel ve ortak değerler etrafında el ele tutuşmaya, elini uzatmaya hazır olduğunu belirtti. Bu elin yanlışa yorumlanmasını, açılan kollarının, gülümseyen yüzünün ihanetin saklanacağı kisve olarak tevilini asla affetmeyeceğini kaydeden Bahçeli, "Vakur yumuşaklığımızı, sağduyulu yaklaşımımızı, uyuklayan dimağ, tavize teşne, teslimiyete tekmil olarak formüle eden güruhun aklına şaşar, alınlarını da santim santim karışlarım." diye konuştu. Terörün, demokrasinin celladı, özgürlüğün katili, insan haklarının infazcısı, insanlığın can düşmanı olduğunu vurgulayan Bahçeli, hem siyaset hem terörün aynı kalıba giremeyeceğini, aynı bedene sığamayacağını, aynı ağıza sığınamayacağını ifade etti. Bahçeli, şunları kaydetti: "Ya siyaset ya terör, ya siyaset ya silah; arası, ortası, şurası, burası yoktur. Bölücü terörün kökü kazınmalı, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda bin yıllık kardeşlik pekişmeli. Türkiye Cumhuriyeti'nin terörle müzakeresi, görüşmesi, anlaşma yolları araması, yeni süreçlerin imal çabası, sadece ve sadece terör örgütünün değirmenine su taşımak demektir. Hepsinden daha mühimi de şudur: Kürt kökenli kardeşlerimin, bölücü terör örgütüyle hiçbir ortaklığı, benzerliği, yakınlığı, irtibatı ve ilişkisi yoktur. Bu hususta DEM Parti'nin aklını başına alması, uzattığım eli sabote etmek amacıyla tahrik ortamını kamçılamaktan uzak durması herkesin hayrınadır. Kaldı ki, Kürt kökenli kardeşlerim oyunu görmüştür. Karanlık emel sahiplerini sezmiş ve fark etmiştir. 13 Ekim Pazar günü, Diyarbakır Yenişehir İstasyon Meydanı'nda düzenlenmek istenen kanunsuz ve korsan mitinge katılımın çok az olması, buna rağmen marjinal bir grubun terör örgütü propagandası yaparak ülke ortamını germe teşebbüsleri hamdolsun ters tepmiştir. Buradan Diyarbakırlı kardeşlerimi; soğukkanlı ve provokasyonlara gelmeyen cesur tutumlarından dolayı kutluyor, alayını hasret ve muhabbetle bağrıma basıyorum." DEM Parti'nin "iradesini İmralı'ya rehin bırakması"nın siyasetin doğasıyla ve ahlakıyla bağdaşmayan, hür ve bağımsız siyasetçi yapısıyla uyuşmayan ilkellik olduğunu ifade eden Bahçeli, "Türkiye'ye getirilirken, 'her türlü hizmete hazırım' diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin ama devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse, hiçbir şart altında beklemesin, aklından dahi geçirmesin. Hodri meydan, kana değil kardeşliğe susadıklarını göstersinler." dedi. Günlerdir CHP'nin ve "sözde yorumcu ve akademisyenlerin" suyu bulandırmak için her kılığa girdiğini söyleyen Bahçeli, CHP'ye seslendi. Bahçeli, "CHP yönetimi, siyasete, akademik hayata ve medyaya tutunmuş vagonları cevap versin, dört parçalı büyük Kürdistan'ın kurulmasından yana mısınız, değil misiniz? Açıklayın da görelim. Söyleyin de öğrenelim. Netleşin, yüzleşin, cesaretiniz varsa ifade ve itiraf edin." ifadesini kullandı. Terör örgütünün taleplerine boyun eğmenin, yeni saldırıların ve hain emellerin teşvik edilmesinden ve özendirilmesinden başka hiçbir şeye yaramayacağını dile getiren Bahçeli, devletin terör örgütüyle pazarlığa tutuşmayacağını, müzakere etmeyeceğini, sonuna kadar, kıran kırana mücadele edeceğini söyledi. Bölücü terör örgütü PKK'nın önünde üç seçenek olduğunu belirten Bahçeli, bu üç seçeneğin yıllardan beri savundukları görüşler olduğunu söyledi. Bahçeli, terör çıkmazına saplanarak Türkiye'ye ihanet eden her kademedeki PKK'lılar için yegane çıkış yolunun, terör eylemlerine koşulsuz olarak derhal son vermek, silahlarıyla dağdan inip Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olmak, Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezalarını çekmek olduğunu kaydetti. Devlet Bahçeli, 8 Kasım 2011 tarihinde İzmir'de yaptığı bir konuşmadaki "Bunun dışındaki her yöntem, devletin teröre teslim olması ve teröristlerin önünde diz çökmesi anlamına gelecektir ve çok açık söylüyorum ki; makamı ve mevkii ne olursa olsun bunu yapmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir." sözlerini anımsattı. Bahçeli, bu konuda yaptıkları değerlendirmelerin değişmediğini, ilkeli çizgilerinin ortada olduğunu vurguladı. Siyasetin konuşma sahası, demokratik rekabet vahası olduğunu belirten Bahçeli, teröristlerle konuşulacak, konuşularak çözülecek hiçbir şeyin olmadığını söyledi. Bahçeli, şöyle konuştu: "Uzattığım eli bağlamından koparıp başka mecralara çekenlerin nereye varmak istedikleri malum ve mahuttur. Uzattığım el hesapsız bir eldir. Uzattığım el samimi ve iyi niyetli bir eldir. Uzattığım el 'Türkiye'de birleşelim, Türk milletinde kenetlenelim' tebliğidir. Günlerdir uzattığım elden farklı sonuçlar çıkarıp uyduruk yorumlar yapanlar elbette yanılgının ve yanlışın pençesine düşmüşlerdir. Aklında sadece Türkiye olan bir dava insanı ve Genel Başkan olarak, elimi vatan, millet ve devlet için uzattığımı, dışarıda sert rüzgarlar eserken, içimizde barışsever ve hoşgörülü bir havanın kati surette hakim olmasını gönülden istediğimi herkesin bilmesinde yarar olacaktır. Biz elimizi yeni bir süreç için değil, kardeşlik ve kaderdaşlık için uzatırız. Kaldı ki, aynı noktadayım, aynı düşüncedeyim." Türkiye'de iç cephenin çökmeyeceğini, bunun güvencesinin Türk milletinin tarihi kucaklaşması ve birbirine bağlılığı olduğunun altını çizen Bahçeli, her partinin Türkiye'yi önceliğine almasının, yabancı başkentlerin gözüne ve kumandası altına girmek için ortam yoklamasından geri dönmesinin herkesin çıkarına olduğunu söyledi. Bahçeli, "Hakkari de bizim, Edirne de bizimdir. İzmir de bizim, Şırnak da bizimdir. Trabzon da bizim, Mardin de bizimdir. Biz köklere, kökenlere bakmayız. Biz inançlara, mezheplere ayırmayız. Bölmeyiz, parçalamayız, dağıtmayız. Bayrağa saygı var mı, ona bakarız. Millete hürmet var mı, ona bakarız. Vatana sadakat var mı, ona bakarız. Buradan her zaman olduğu gibi çağrımı tekrarlıyorum, gün birleşme günüdür. Gün dayanışma günüdür. MHP ve Cumhur İttifakı olarak bizim gönlümüzde herkese yer vardır." diye konuştu. Yeni yüzyılı yeni bir anayasayla taçlandırmanın hedefleri olduğunu ifade eden Bahçeli, anayasaların sadece bir devletin hukuki statüsü olmayıp, aynı zamanda devlet içinde siyasi iktidarı ve toplum içinde de devlet iktidarını sınırlandıran belgeler olduğunu kaydetti. 1982 Anayasası'nın raf ömrünü doldurduğunu belirten Bahçeli, geniş katılımlı, kapsayıcı, sivil ve demokratik nitelikli, insan hak ve özgürlüklerine dayanan, devlet ve millet uyumunu yeni yönetim sisteminin muhtevasında hukuken daha da tahkim eden bir anayasayla milli varlığı istikbale taşıma kararlığında olduklarını kaydetti. Yeni anayasa sürecinin siyasi hırsların, dogmatik bakışların, ideolojik takıntıların, etnik ve mezhebi dürtülerin, Cumhuriyet'in kuruluş esaslarıyla hesaplaşmanın veçhesi ve vesilesi görülemeyeceğini, telaffuz dahi edilemeyeceğini dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti: "Daha doğmadan yeni anayasa hazırlığını ve heyecanını sakatlamanın sakıncaları saymakla da bitirilemez. Bilhassa Anayasa'nın ilk dört maddesi her türlü tartışmanın ve arayışın dışındadır. Çünkü ilk dört madde Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş kilidi, kurucu kimliği, varlık ve birlik simgesidir. Anayasa'da imtiyazlı bir zümre halihazırda bile yoktur. İlk dört maddede açılacak bir gediğin duracağı yer de yoktur. 'Devletin ülkesi ve milleti olmaz' diyenlere sesleniyorum, bu iddianın teknik, akademik, fikri, siyasi ve hukuki hiçbir bağlayıcılığı ve ikna edici yönü bulunmamaktadır. Devletin ülkesi vardır, o da Türk vatanıdır. Devletin milleti vardır, o da Türk milletidir. Devlet, pozitif hukukun yürürlükte olduğu normlar sistemidir. Bu sistem ülke, insan topluluğu ve egemenlik üzerine bina edilmiştir." Devletin ülkesel birliktelik olduğunu söyleyen Bahçeli, var olan bir devlet eğer toprağını, yani ülkesini kaybederse, devlet vasfını kaybedeceğini vurguladı. Devletin, ülkesini kazanma yollarının da belli olduğunu onlarında keşif, fetih, işgal, ilhak ve devir olduğunu söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti: "Anayasa'nın ilk dört maddesini sulandırmak, demokratik bir angajmanın neticesi olmayıp gizli saklı emellerin tezahürüdür. Buna izin veremeyiz, buna seyirci kalamayız, mevkii ne olursa olsun hiç kimseye eyvallah etmeyiz. Anayasanın ilk dört maddesiyle meselesi olanların Türkiye Cumhuriyeti ile meselesi vardır ve bizim de onlarla görülecek hesabımız olacaktır." Bahçeli, daha sonra Anayasa'nın ilk dört maddesini kürsüden okudu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.