Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Mesem

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Mesem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mesem haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Eğitim-Sen’den ÇEDES ve MESEM tepkisi Haber

Eğitim-Sen’den ÇEDES ve MESEM tepkisi

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Edirne Şubesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygulanan Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ve Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesi ile ilgili açıklama yaptı. Eğitim-Sen Edirne Şubesi’nin, Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde düzenlenen basın açıklamasına Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Edirne Şubesi, Büro Emekçileri Sendikası (BES) Edirne Şubesi, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Emekliler Sendikası (Emekli-Sen) Edirne Şubesi, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Edirne İl Örgütü ve SOL Parti Edirne İl Örgütü destek verdi. “PİYASACI VE DİNCİ BİR KUŞATMA YAŞANDIĞI BİLİNİYOR” Eğitim-Sen Edirne Şube Başkanı Ahmet Acet, çocukların geleceğinin MESEM ve ÇEDES üzerinden karartılmasına izin vermeyeceklerini söyleyerek; “Türkiye’de uzun süredir eğitim sisteminde ve okullarda iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda piyasacı ve dinci bir kuşatmanın yaşandığı bilinmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın patronlara ucuz iş gücü sağlamak için gündeme getirdiği Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ve eğitim sistemini büyük ölçüde dinselleştirmeyi hedefleyen ÇEDES projesinin sonuçları, öğrencilerimizin ve çocuklarımızın nasıl tehlikeli bir kuşatmayla karşı karşıya olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı. “8 ÇOCUK ÇALIŞIRKEN HAYATINI KAYBETMİŞTİR” MESEM uygulamasına dikkat çeken Acet; “Bir gün okul, dört gün iş sloganıyla hayata geçirilen MESEM uygulaması öğrencilerin patronlara ucuz iş gücü olarak sunulmasının önünü açmıştır. MESEM projesiyle 300 bini çocuk olmak üzere, bir buçuk milyonun üzerinde insanın emeği patronların hizmetine sunulurken, yüzbinlerce çocuk ve gencimiz MESEM’in çarkları arasında acımasızca öğütülmektedir. Yüzbinlerce çocuk ve gencimiz ‘çırak’ ya da ‘stajyer’ kimliğiyle işçi gibi çalıştırılıp emek sömürüsünün sınırları zorlanmaktadır. Son yıllarda iktidar eliyle derinleştirilen ağır ekonomik ve toplumsal sorunlar MESEM’leri bir tercih olmaktan çok, yüzbinlerce çocuk ve genç için adeta bir zorunluluk haline getirilmiştir. Ülkede en düşük emekli aylığının 10 bin lira olduğu koşullarda MESEM kapsamında çalıştırılan yoksul ailelerin çocukları, okumak yerine zorunlu olarak çalışmaya zorlanmaktadır. Ekonomik sorunlarla ve ağır borç yüküyle boğuşan yoksul emekçi aileleri, asgari ücretin yüzde 30’u ila yüzde 50’si arasında ücret ödenmesi nedeniyle MESEM gibi uygulamalara mecbur bırakılmıştır. Çocukların yasal olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalıştırılması yasak olmasına rağmen, MESEM bünyesinde çalıştırılan çocuklar / gençler iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. Çocuk işçiliğinin devlet eliyle meşrulaştırılması anlamı taşıyan MESEM uygulaması nedeniyle sadece son bir yıl içinde en az 8 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir. MESEM öğrencilere mesleki eğitim verilen ya da iddia edildiği gibi staj üzerinden beceri kazandıran bir uygulama değil, patronlara kaynak aktarmak amacıyla oluşturulmuş bir teşvik sistemidir. 12 yıllık zorunlu eğitim süresini fiilen 8 yıla indiren ve devlet eliyle ucuz işçiliği özendiren MESEM uygulaması daha fazla can almadan durdurulmalı, patronları değil öğrencileri merkeze alan nitelikli bir mesleki eğitim politikası hayata geçirilmelidir” dedi. “ÇOCUK İSTİSMARI ANLAMINA GELMEKTEDİR” ÇEDES projesine de tepki gösteren Acet; “İktidarın kendi dünya görüşüne uygun nesiller yetiştirme hedefi tüm topluma yönelik fiili bir dayatma haline gelmiş durumdadır. Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde yürütülmekte olan ÇEDES Projesi kapsamında atılan adımlar laik eğitim ve laik yaşama açıktan meydan okuma anlamına gelmektedir. Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı dinselleşme uygulaması olarak karşımıza çıkan ÇEDES Projesi, çocukların zihinsel gelişim süreçlerine ve pedagoji bilimine tamamen aykırı bir içerikte hazırlanmış ve 81 ildeki bütün okullarda uygulanmaya başlamıştır. Okullarda sadece öğretmenlerin eğitim öğretim hizmeti verebileceği gerçeği ortada dururken, ÇEDES projesi ile okullarımızda imamlar, vaizler ve Diyanet’e bağlı memurlar ‘manevi danışman’ olarak görevlendirilmekte ve yasa dışı bir şekilde fiilen eğitim öğretim hizmeti vermektedir. Okul içinde ve dışında yapılan dini içerikli etkinlikler, özellikle toplu namaz etkinlikleri ve öğrencilere mezarlık temizletilmesi gibi etkinlikler çocukların zihinsel gelişimi açısından sakıncalıdır. Sınıflarda dini içerikli etkinlikler, sınıflarda Kâbe ve mezar maketleriyle yapılan etkinlikler, laik eğitime ve eğitim-öğretimin amaçlarına temelden aykırıdır. Devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inanca özgü değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatma ve ayrımcılık anlamına gelmektedir. Öğrencilerimizin iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda okul içinde ve dışındaki katılmasına izin verilmesi çocuğun üstün yararı ilkesine aykırıdır ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre doğrudan çocuk istismarı anlamına gelmektedir. Eğitim sisteminin belli bir dinin ve belli bir mezhebin kurallara göre biçimlendirilmek istenmesi, çocuklarımızın dini etkinlikler üzerinden istismar edilmesi kabul edilemez bir durumdur.  Bu nedenle eğitim kurumları dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olmak zorundadır” sözlerine yer verdi. “MÜCADELE ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ” Toplumların, aynı olan, aynı düşünen ve aynı inanç ve düşünceden insanlardan oluşmadığını söyleyen Acet; “Laiklik ve laik eğitim, toplumda ve okulda farklılıkların bir arada yaşamasının temel güvencesidir. Laik eğitim, toplumdaki farklı inanç ve mezheplerin bir arada özgürce ve barış içinde yaşayabilmeleri için son derece önemlidir. Eğitim Sen, toplumun bütün bireylerinin, temel insan hakları ve özgürlükleri doğrultusunda, herkesin kendi anadilinde, cins ayrımcı olmayan, eşit demokratik, laik, bilimsel, parasız ve kamusal nitelikli eğitim görmesini savunmaktadır. MESEM ve ÇEDES projeleri uluslararası sözleşmelerde yer alan çocukların hakları ve eğitimi ile ilgili temel haklar ve özgürlüklere temelden aykırıdır ve derhal durdurulmalıdır. Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen MESEM, ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesine sessiz ve tepkisiz kalmayacağımız bilinmelidir. Bu konuda eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu MESEM ve ÇEDES uygulamalarına karşı birlikte tutum almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz. Eğitim Sen olarak okullarımızın piyasa odaklı ve dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün gücümüzle mücadele edecek, iktidar eliyle hayata geçirilen MESEM ve ÇEDES dayatmasına karşı bütün gücümüzle mücadele etmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

“Çocukların güvenli eğitim hakkını kimse çalamaz!” Haber

“Çocukların güvenli eğitim hakkını kimse çalamaz!”

Edirne Çocuk Hakları Derneği, mesleki becerilerinin gelişmesi iddiasıyla okullarındaki eğitim kapsamında işletmelerinde gördükleri staj sırasında yaralanan veya hayatını kaybeden çocuklar ile ilgili basın açıklaması yaptı. Dernek yönetim kurulu tarafından yapılan açıklamada, stajı sırasında hayatını kaybeden 14 yaşındaki Arda Tonbul ile alevler arasında kalarak vücudu ciddi derecede yanan Beyzanur Hatmorioğlu’nun yaşadıklarına dikkat çekildi. “SİSETMİN EN ACIMASIZ DİŞLİLERİNİ GÖZER ÖNÜNE SERİYOR” Açıklamada, çocukların mesleki becerilerinin gelişmesi için okullarındaki eğitim kapsamında işletmelerde staj gördüğü belirtilerek; “İstanbul’da MESEM kapsamında staj gördüğü işyerinde kafası sac büküm makinesinde 16 dakika boyunca sıkışan çocuk, 14 yaşındaki Arda Tonbul 6 gün tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Beyzanur Hatmorioğlu ve ustası, yakıt deposunun şamandırasını değiştirirken, parlama oldu. O sırada aracın içinde olan ve alevler arasında kalan Hatmorioğlu'nun yüzü ve vücudu ciddi derecede yandı. Uzun süre Akdeniz Üniversitesi Yoğun Bakım Ünitesi'nde tedavi gören çocuk, 15 ameliyat geçirdi. Kaza nedeniyle vücudunun yüzde 80'inin ileri derecede yandığını aktaran Beyza, kalıcı hasarın fizik tedavilerle düzelemeyeceğinin kesinleştiğini belirtti. Çocuklarımız, mesleki becerileri gelişsin diye okullarındaki eğitim kapsamında işletmelerde staj görüyor. Deneyim kazanmaları açısından daha yararlı olduğu düşünülerek çok farklı iş kollarında başlatılmış olan bu uygulama son yıllarda, bambaşka sorunları ve ne yazık ki sistemin en acımasız dişlilerini gözler önüne sermeye başladı. Çocukların 18 yaşına kadar, öncelikle bulunmaları gereken yerler eğitim kurumlarıyken, uygulamanın gözden kaçan ya da kaçırılan boşluklarından sızanlar bize kabul edemeyeceğimiz gerçekleri gösteriyor” ifadeleri kullanıldı. “SADECE 2 VAKA OLARAK MI BAKACAĞIZ” 14 yaşındaki bir çocuğun sac büküm makinesinde korunması çalıştırılmasının sorgulanması gerektiği ifade edilen açıklamada; “Elma kesmek için eline bıçağı yeni almış 14 yaşındaki bir çocuğun sac büküm makinesinde bu kadar korunmasız çalıştırılıyor olmasını hepimizin sorgulaması gerek. 14 yaşında bir çocuğun sac büküm makinesinde 16 dakika boyunca sıkışıp kalmasını hangi iş güvenliği uzmanı nasıl açıklayabilir bize? Peki ya Beyzanur? Yakıt deposunun alev alabileceği olasılığını düşünmeden aracın içine girmesine izin veren usta, çocuktaki yüzde 80 ileri derecede yanığı telafi ve tedavi edebilme olanağına sahip mi? Sadece iki vaka, iki büyük acı olarak mı bakacağız? Ölene Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralanana acil şifalar dileyip şimdilik, bir yenisine kadar kapımızı kapatabiliriz, elden ne gelir! Aslında, elden gelebilecek çok şey var. Yönetenlerin, öncelikle 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nu bir daha gözden geçirmelerinde yarar var. Çocuklar, beceri kazanmak amacıyla işyerlerinde çalışıyor olabilir. Ancak, denetlenebilir bir kurum olan okuldan uzaklaşıp, öğretmenler yerine iş yeri sahiplerinin denetlenemez uygulamalarına ve insafına terk edilmemeli. Zira ticari düzenin, bir süre sonra çocuğun işi öğrenmesinden çok, işin bitirilmesini öncelediğini bilmek için kahin olmaya gerek yok” denildi. “TÜRKİYE’DE 1 MİLYONUN ÜZERİNDE ÇOCUK İŞÇİ BULUNUYOR” İşçi Sağlığı ve Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine dikkat çekilen açıklamada; “Verilere göre, Türkiye'de 2023 yılında 14 yaş ve altı 22 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 32 çocuk/genç işçi olmak üzere toplamda 54 çocuk işçi hayatını kaybetti. İSİG yetkililerine göre, Türkiye'de 2024 yılında 1 milyonun üzerinde çocuk işçi bulunuyor. Elden ne mi gelir? Şu durumda, acilen yapılması durumunda elden gelebilecek çok şey var. Yönetenlerin ve devletin eğitim, ekonomi, siyaset ve hukuk kurumlarının tüm yetkililerinin ivedilikle yapabileceklerini düşündüğümüz şeyler bunlar; 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun yeniden ele alınması. İş yerlerinde, usta öğreticilerin, sorumluların pedagojik açıdan uygunluğunun denetlenmesi. Haftanın 2 günü okula gidiyorsa, 3 gün işletmeye gitmesi ve mesaisinin 8 saatin üstüne çıkmaması. Öğrencilere ödenmesi gereken ücretin düzenli yatıp yatmadığının denetlenmesi. Zira, bazı işverenlerin çocukların banka hesabına yatırdıkları parayı elden geri istediklerine dair olumsuz duyumlar almaktayız. İş yeri uygulamalarının, önerilen modüllere uygun olarak gerçekleşmesi. MESEM kapsamında çalıştırılan öğrencilerin sağlıklı beslenme ve yeterli dinlenme olanaklarına sahip olması. İş yeri uygulamasına giden öğrencilerin de ara tatillerden ve yaz tatillerinden aynı şekilde yararlanabilmesi. İş yerlerinin Bakanlık tarafından sıkı bir biçimde denetlenmesi. İş yerlerinin herkes için her açıdan güvenli olması, ama öğrenciler açısından sıfır risk ilkesiyle hareket edilmesi” sözlerine yer verildi. “YETKİLİLERİ DENETİM VE TEDBİR ALMAYA DAVET EDİYORUZ” Açıklamada, taleplerin kolaylıkla hayata geçirilebilecek uygulamalar olduğu belirtilirken; “Konunun uzmanlarıyla ve muhataplarıyla bir araya gelindiğinde, kolaylıkla hayata geçirilebilecek uygulamalar. Öncelikle ve ivedilikle Edirne merkez ve ilçelerindeki MESEM uygulamalarındaki aksaklıklarla ilgili olarak yetkilileri denetim ve tedbir almaya davet ediyoruz. Edirne Çocuk Hakları Derneği olarak, çocuğun üstün yararı ilkesinin altını çiziyor ve çocukların haklarını bir daha hatırlatmak istiyoruz. Hiçbir ayrım gözetmeden tüm çocukların, barınma, sağlık, oyun hakkı kadar, nitelikli ve eğitim alma hakları var. Ancak, 14 yaşında sanayide mesleki beceri kazanmaya çalışan çocuğun güvenli eğitim hakkını hiç kimsenin çalmaya hakkı yok” denildi. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.