Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kesk

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Kesk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kesk haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

KESK Edirne’den Ankara Mitingine Çağrı Haber

KESK Edirne’den Ankara Mitingine Çağrı

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Edirne Şubeler Platformu, Saraçlar caddesinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını KESK Yürütme Kurulu Üyesi Erdal Karakuş okudu. Karakuş, KESK’in 30 Kasım tarihinde Ankara’daki Tandoğan meydanında merkezi miting gerçekleştireceğini söyleyerek, tüm Edirnelilerin mitinge davet etti. “HALKTAN YANA BÜTÇE İHTİYAÇ HALİNE GELDİ” Karakuş, emekçilerin, emeğin, yoksullaştırılmış halkın gittikçe kararan tablosunun emekten, halktan yana bir bütçeyi yakıcı bir ihtiyaç haline getirdiğini belirterek; “Bizler emekten, halktan yana bir bütçe için öncelikle bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, halkın, emekçilerin bütçe süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını istiyoruz. Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını, piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz. Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini, kadınların güvenceli istihdamının arttırılmasını, kadınları şiddetten koruyacak kamusal hizmetlerin genişletilmesini istiyoruz. Vergide ve ücretlerde adalet istiyoruz. Bunun için; tükettiğimiz her şeyden alınan KDV, ÖTV gibi tüm dolaylı vergilerin düşürülmesini, gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15’ten yüzde 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini; kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını, vergilerimizden oluşan bütçeden alıp Kamu Özel İş birliği (KÖİ) projelerine, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine aktarılan Hazine garantilerine son verilmesini, vergilerimizin, ülkenin kaynaklarının güvenlikçi politikalara, silahlanmaya değil; istihdamın, üretimi arttırılması, yoksulluğun ve işsizliğin önlenmesi, adaletin, barışın ve demokrasinin tesis edilmesi için kullanılmasını istiyoruz. Maaşlarımızdaki kayıpların karşılanmasını; en düşük kamu emekçisi maaşının kira, aile, yakacak yardımları ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz. Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı. “ANKARA’DA MERKEZİ MİTİN GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ” KESK’in tüm işyerlerinde ve kent meydanlarında olacağını söyleyerek; “Bu kapsamda KESK olarak ‘Geçinemiyoruz. Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz’ şiarı ile tüm yurtta işyerlerinde, kent meydanlarında olacağız. Kamu emekçisinden işçisine, asgari ücretlisinden emeklisine, çiftçisinden kadınlarına, gençlerine kadar halkın ezici çoğunluğunun haklarına yönelik saldırı dalgasına karşı birleşik ve ortak bir mücadeleyi örmek için çaba sarf etmeye devam edeceğiz. 30 Kasım 2024 tarihinde Ankara’da gerçekleştireceğimiz merkezi miting ile emeğin kürsüsünü kuracağız. Buradan sizin aracılığınızla, ‘Bu düzene itirazım var’ diyen tüm emekçilere, vatandaşlara seslenerek sözlerimizi tamamlamak istiyoruz. Hepimiz biliyoruz ki yüzünü sermayeye sırtını emekçilere dönen bu düzen kendiliğinden değişmeyecektir. Emeğimizi hedef alan saldırıların dalga kıranı bizleriz. Emeği, alın teri ile geçinenler, ezilenler olarak dünyanın en büyük çok sesli korosu bizleriz. Tarihin sayfaları omuz omuza verdiğimizde karşımızdakileri kumdan kalelere dönüştürdüğümüz örneklerle doludur. Gelin; insanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim” dedi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

KESK “İsrail Savaş ve İnsanlık Suçu İşliyor” Haber

KESK “İsrail Savaş ve İnsanlık Suçu İşliyor”

İsrail’in Filistin’i işgal etmesi ve sivilleri katletmesi, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) tarafından Edirne’de protesto edildi. Saraçlar Caddesi’nde toplanan KESK mensupları yaptıkları basın açıklamasında, yapılan saldırıların insani değerlerden yoksunluğu ve bir barbarlığı temsil ettiği belirtilerek, İsrail’in savaş ve insanlık suçu işlediği ifade ettiler. KESK’e bağlı Eğitim-Sen Edirne Şube Başkanı Ahmet Acet’in okuduğu basın açıklamasında; “Siyonist, ırkçı İsrail Hükümeti uluslararası emperyalist güçlerden aldığı destekle insanlık suçu işlemeye devam ediyor” ifadelerine yer verildi. Açıklamanın devamında “Son olarak İsrail Ordusu'nun 27 Mayıs sabahı BM gözetimindeki Refah Kampında yerlerinden edilmiş Filistinlilerin yaşadığı bir yerleşkeye yönelik düzenlediği saldırı sonucu onlarca insan yaşamını yitirmiş ve çok sayıda kişi yaralanmıştır. Katliamı lanetliyor, yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyoruz. Silahsız ve sivil insanlara yönelik bu son saldırının Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail Ordusu'nun Refah Bölgesindeki operasyonlarını durdurma kararını vermesinden kısa bir süre sonra gerçekleşmiş olması manidardır. İsrail açıkça dünyaya meydan okumakta, insanlık değerlerini ayaklar altına alarak katliamlara devam edeceğini ilan etmektedir. İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda çok büyük çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan 36 bini aşkın sivil hayatını kaybetmiş, 82 bine yakın insan yaralanmıştır. Yapılan saldırılar insani değerlerden yoksunluğu ve bir barbarlığı temsil etmektedir. Açıktır ki, İsrail savaş ve insanlık suçu işlemektedir. İsrail saldırıları nedeniyle yaşamını yitirenlerin konacağı morgun, yaralıların tedavi göreceği hastanelerin dahi kalmamış olması nasıl bir insanlık trajedisi ile karşı karşıya kaldığımızı göstermektedir” ifadeleri kullanıldı. “SAVAŞTAN KAZANAN SADECE SAVAŞ TÜCCARLARI” Savaşın kazananlarının sadece savaş tüccarları olduğu belirtilen açıklamada; “Halkın sırtından zenginleşenler, ülkeyi savaşla, çatışmalarla, toplumsal kutuplaşmalarla ve baskıyla yöneten rejimlerdir. İnsanlık bu barbarlığı durdurmak sorumluluğu ve göreviyle karşı karşıyadır. Ya bu katliamlar ve barbarlık durdurulacak ya da işlenen savaş suçlarına ortak olunacaktır. Yeni katliamların yaşanmaması, sivillerin ölümüne yol açan saldırıların talimatlarını verenlerin savaş suçları mahkemesinde yargılanmaları için derhal girişimlerde bulunulmalıdır. İsrail hükümetinin saldırıları durdurulmalı, ateşkes sağlanmalı, insani yardımlara yönelik engellemeler kaldırılmalı, sorunların barış ve diyalog yoluyla çözümü esas alınmalıdır. Halkların güvenlik ve refah içinde yaşamasının tek yolu kalıcı ve adil barıştır. Filistin halkı dünyadan ve Türkiye’den hamaset ve timsah gözyaşları değil, çözüm için acil somut adımlar atılmasını beklemektedir. Bunun için; Filistin halkına yönelik abluka derhal kaldırılmalıdır. İsrail işgal ettiği topraklardan geri çekilmelidir. İsrail ile yapılan siyasi, askeri ve ekonomik tüm anlaşmalar iptal edilmelidir. Filistin halkının eşit, özgür bir Filistin’i yaratmak için işgalci Siyonist İsrail’e ve emperyalizme karşı yürüttüğü bağımsızlık mücadelesinin yanındayız. Filistin halkına ekonomik, sosyal her türlü destek sağlanmalıdır. Filistinlilerin hak eşitliğini tanımayan hiçbir çözüm kabul edilmemelidir. KESK olarak; Filistin halkı ve emekçileriyle dayanışma içerisinde olmaya, savaşa karşı barışı savunmaya, bunun için mücadeleyi, dayanışmayı yükseltmeye devam edeceğiz” denildi. ŞENER ŞENTÜRK.

KESK: Cendere altına alınmak isteniyoruz Haber

KESK: Cendere altına alınmak isteniyoruz

Hükümetin kısa bir süre önce hayata geçirdiği tasarruf tedbirleriyle ilgili Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Edirne Temsilciliği tarafından bir açıklama yapıldı. KESK’in açıklamasında “Bu ülkenin emekçileri, üretenleri, bütçenin temel gelir kalemi olan dolaylı ve dolaysız vergileri en çok ödeyenleri olarak yeni bir saldırı paketi ile karşı karşıyayız. Açlık ve yoksulluk sınırları içerisinde yaşamamız yetmiyormuş gibi şimdi yeni bir saldırı dalgası ile cendere altına alınmak isteniyoruz. Bu paketin IMF’in hazırladığı kemer sıkma paketlerinin bir kopyası olması dışında yeni hiçbir tarafının olmadığını çok iyi biliyoruz. Kamusal hizmetlerin şirketlere devredilerek kamunun tasfiyesinin amaçlandığı neo liberal politikaların devamı niteliğindedir. Bu tasarruf değil daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, daha fazla güvencesizlik, daha fazla angarya çalışma paketidir. Emeğe ve emekçilere saldırı, sermayeye yeni kaynak paketidir. Saldırı dalgasının daha büyük olduğu ve saldırının yeni paketlerle devam edeceğini ulusal ve uluslararası sermayenin sözcülerinden Hazine ve Maliye Bakanı Bakanının açıklamalarından anlıyoruz. Nitekim tasarruf paketinin açıklanmasının üzerinden bir hafta geçmeden bu kez de kamuda güvencesiz istihdamı yaygınlaştırmaya yönelik, ‘Devlet Memurlarının Esnek Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik Taslağı’ çalışmalarına hız verildiğini öğrenmiş bulunuyoruz” denildi. Mücadele programı kapsamında tasarruf paketine karşı koyacaklarını belirten KESK’in bildirisinde kamu çalışanlarının istekleri de sıralandı. İŞTE İSTEKLER: Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun açıklamasında talepler şöyle sıralandı: Kamudan tasarruf değil Saray harcamalarından tasarruf edilsin. Vergide adalet sağlansın, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınsın. Yandaşlara, “Beşli Çetelere” hazineden yapılan döviz garantili projelere, Kur korumalı mevduat soygununa son verilsin. Bir dakikalık masrafı 2 emekli maaşına, bir aylık gideri iki büyükşehir belediyesi giderine denk olan Saray ve bağlı harcamaları kısılsın. Kamu idarecilerinin kimi zaman özel gezileri için dahi kullandığı lüks uçak ve makam harcamalarına son verilsin. Personel eksikliği giderilsin, personel alımında liyakati ortadan kaldıran, torpilin kapısını sonuna kadar açan mülakata ve siyasal kadrolaşmaya son verilsin. Angarya çalışma yasaklansın, esnek ve uzaktan çalışma yönetmeliği hazırlıkları sonlandırılsın. Gerçek ve özgür toplu sözleşme koşulları sağlansın. Emeklilere insanca yaşayacakları maaş verilsin. HABER MERKEZİ

Depremin yıldönümünde duygulandıran açıklama Haber

Depremin yıldönümünde duygulandıran açıklama

Geçtiğimiz yıl 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen büyük deprem felaketinin yıldönümünde Kamu Emekçileri Sendikasına (KESK) bağlı sendikalar basın açıklaması yaptı. Açıklamayı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Başkanı Filiz Çakar’ın okuması planlanıyordu. Geçtiğimiz yıl deprem bölgesinde görev yapmasının da etkisiyle açıklamayı okuma esnasında duygulanarak gözleri yaşaran çakar, okumayı tamamlayamadı. Çakarın duygulanması üzerine Büro Emekçileri Sendikası (BES) Başkanı Emre Sarı açıklanmayı okumayı tamamladı. Depremler için gerekli tedbirlerin alınmadığı ve hükümeti yönetenlerin üç maymunu oynadığı belirtilen açıklamada; “Bundan bir yıl önce, 6 Şubat 2023 ise hepimizin yüreğine kordan bir ateş düştü. Sadece Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Elâzığ ve Diyarbakır değil, hepimiz derin bir acıyla sarsıldık, yıkıldık. Şaibeli resmi rakamlara göre 53 binin, gerçekçi rakamlara göre ise 100 binin üzerinde canımız 6 Şubat depremi ile aramızdan koparıldı. Başta yıkımın yaşandığı 11 kentimizde yaşayanlar olmak üzere kimimiz eşini, annesini, babasını, kimimiz çocuklarını, yakınlarını, dostlarını kaybetti. Yaşadığımız felaketi anlatmaya sözcüklerin yetmediği günler, aylar yaşadık. Haftalarca ‘Ben iyiyim ama’ diye başlayıp gerisi boğazımızda düğümlenen cümleler kurduk. Hepimizin yüreği yandı. Bir yıldır adeta yüreğimize saplanan onlarca kara saplı bıçakla yaşıyoruz. Aradan bir yıl geçse de ne yasımız bitti. Ne acımız ne de öfkemiz dindi. Bu ülkede onlarca deprem, yıkım, felaket yaşadık. Ama hepimiz biliyoruz ki bunlar yaşanmadan yıllar önce bilim insanları, meslek odaları defalarca kez uyarıda bulundu, raporlar hazırladı.   Sadece bilim insanlarının, meslek odalarının değil, devletin hazırladığı resmi raporlarda da hep aynı şeylerin altı çizildi. Hatırlayalım, on binlerce sayfalık o raporlarda ne denildi? Deprem öngörülemez, bilinemez bir doğa olayı değil. Bu ülkenin bir gerçeği denildi. Deprem kaçınılmaz. Ancak depremin ağır sonuçlarından kaçınmak mümkün denildi. Depremin ağır sonuçlarından kaçınmak için gerekli bilgimiz, insan kaynağımız, hukukumuz, kurumsal yapılarımız var. Yeter ki bunları işlevli hale getirelim, gecikmeden derhal önlem alalım denildi. 6 Şubat depreminden bir buçuk yıl önce Temmuz 2021’de TBMM Araştırma Komisyonunca hazırlanan resmi raporda da tüm bunlar bir daha tekrar edildi. Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler ne yaptı? Her seferinde “duymadım, görmedim, bilmiyorum” diyerek üç maymunu oynadılar. Dolayısıyla sadece 6 Şubat depreminin değil, yaşadığımız her felaketin ağır sonuçlarına adeta davetiye çıkardılar. Oysa bir yıl önce yaşadığımız yıkımın sebebi ne tek başına depremdir. Ne de binalardır. Bu büyük yıkımın tek sorumluluğu sadece kâr hırsıyla başı dönen, yaşadığı her karışı ranta çevirmeye çalışan müteahhitlere de yıkılamaz. Çünkü asıl sorumlu bu hırsı besleyen, büyütenlerdir. Denetim yapmaktan, etkili yaptırımlar uygulamaktan, süreçleri kurallara uygun yürütmekten aciz bir hukuk sistemi inşa eden ve bu sistemi her gün yeniden üreten, hukuksuzluktan beslenen köhne düzenin sahipleridir. Doğru kuralı koysa dahi imar afları gibi garabetlerle bunu bile işlemez hale getirenlerdir. 6 Şubat depremi ile yaşadığımız yıkımın sorumlusu bırakalım olası deprem riskine karşı önlem almayı, doğal afetin göz göre göre büyük bir felakete dönüşmesine neden olacak politika ve uygulamaları hayata geçirmekten dahi geri durmayanlardır. Kısacası 6 Şubat depremi ile yaşadığımız yıkımın asıl sorumlusu insanı ve emeği değersizleştirmeyi bir varoluş şekline dönüştüren, bunu da tüm topluma dayatmaya devam edenlerdir. Devletteki neo liberal dönüşüm politikalarının, kamu hizmetlerinin piyasaya açılmasının, özelleştirmelerin, devletin bir Anonim Şirket gibi yönetilmesinin, iktidarın devleti adeta inşaat şirketlerine teslim etmesinin, denetimsizliğin, kamuya ve yatırımlara yeterince bütçe ayrılmamasının faturası 6 Şubat depremi ile başta hayatını kaybeden vatandaşlarımız olmak üzere halka, depremzedelere yıkılmıştır. Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Depremin ilk iki günü boyunca ortalıkta görünmeyenleri de kendi sorumluluklarının üzerini örtmek için başlattıkları algı operasyonunu da unutmadık. Yakınlarımızdan haber almak için çırpınırken devreye konulan bant daraltmalarını, internet kesintilerini unutmadık. Depremin yaşandığı illerde daha 24 saat geçmeden OHAL ilan edenleri, çaresizlikle kıvranan, derdine derman arayan depremzedeleri ‘kimse kalkanları kaldırmayacağımızı zannetmesin’ tehdidiyle susturmak isteyenleri unutmadık. KESK olarak yüzlerce gönüllümüzle deprem bölgesine gitmeye çalışırken önümüze konulan engelleri, sadece bizim değil muhalefet partilerinin, STK’ların yardımlarının depremzedelere ulaştırılmasına engel olanları unutmadık. Kızılay’ın çadır satmasından, yardımları zimmetine geçiren yetkililere kadar uzanan rezaletler zincirini unutmadık. Aradan bir değil, yüz yıl da geçse yaşadığımız acıları, bu acıları bizlere reva görenleri unutmayacağız” ifadelerine yer verildi. ŞENER ŞENTÜRK

KESK’ten mitinge davet Haber

KESK’ten mitinge davet

Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) 2 Aralık tarihinde İstanbul’da “Emekten Yana Demokratik Halk Bütçesi İstiyoruz” mitingi düzenleyecek. Düzenlenecek olan miting dolayısıyla Edirne’de de KESK MYK üyesi Zeynep Korkmaz basına açıklama yaptı. KESK Edirne Şube Başkanlığı’nda düzenlenen açıklamada, geçim mücadelesi veren herkesin temel gündeminin artan yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik olduğunu belirten Korkmaz; “Mevcut iktidar ülkenin gündemini değiştirmek için elinden geleni yapıyor. Bir gün anayasa değişikliği tartışmaları ile uyanıyoruz. Ertesi gün 50+1 tartışmaları ile uyanıyoruz. Ancak iktidarın suni gündem yaratma çabalarına ve çizdiği pembe tablolara rağmen emeği ile geçim mücadelesi veren herkesin temel gündemi artan yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik olmaya devam ediyor. Çünkü, işsizlik kronik hale geldi. İşsizlerin sayısı 9 milyona yaklaştı. Neredeyse her evde bir işsiz var. İşsizlik en çok kadınları ve gençleri vuruyor. Her 5 gençten biri, her 3 kadından biri işsiz. Şanslı olup, çalışacak bir işi olanlardan ise açlık sınırı altındaki bir asgari ücrete kölece çalışması bekleniyor. Çalışan her iki kişiden biri asgari ücret alıyor. Diğerinin ücreti-maaşı ise asgari ücrete her yıl daha fazla yaklaşıyor. Açlık sınırı 16 bin TL’ye, yoksulluk sınırı 49 bin TL’ye dayandı. 85 milyonluk nüfusun 80 milyonu yoksulluk sınırı, 50 milyonu açlık sınırı altında bir yaşam savaşı veriyor. Ülkeyi OECD ülkeleri içinde resmi enflasyonu en yüksek ülke durumuna getirdiler. Tüm dünyada gıda enflasyonu düşerken bizde artmaya devam ediyor. OECD ortalaması yüzde 8 iken biz %72 ile bunun tam 9 katı gıda enflasyonu yaşıyoruz. Çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ise TÜİK enflasyonunu katlıyor. Öyle ki bir bardak çay 10 TL, bir simit 10 TL. Dört kişilik bir aile üç öğün kişi başına bir çay bir simit tüketse bile aylık 7 bin 200 TL ediyor. Buna rağmen ülkede milyonlarca emekli 7 bin 500 TL’ye, çalışanların yarısı ise 11 bin 402 TL’lik asgari ücrete mahkûm edilmiş durumda. 4 kişilik bir ailede tüm fertler asgari ücretle çalışsa bile yoksulluk sınırına ulaşamıyor” dedi. Korkmaz açıklamasının devamında, halktan, emekten yana bir bütçe istediklerini belirterek; “Öncelikle bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Vergide adalet istiyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz. Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine, özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz. Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını istiyoruz. Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini istiyoruz. Başta depremzedeler ve öğrenciler olmak üzere tüm dar gelirlilere kamusal, güvenli ve sağlıklı barınma olanaklarının sağlanmasını istiyoruz. Eğitimin her kademesindeki çocuklarımız için 1 öğün ücretsiz, sağlıklı yemek istiyoruz. Emeğe kölelik dayatan politika ve uygulamalara son verilmesini istiyoruz. İnsanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde bir ücret istiyoruz. Bütçeden engellilere yönelik kamu hizmetlerinin geliştirilmesi için ayrılan payın arttırılmasını, kamuda engelli istihdamının arttırılmasını istiyoruz. Yoksulluğu önleyici, dar gelirlileri koruyucu tedbirlerin hayata geçirilmesi için Temel Gelir Güvencesi istiyoruz. Kamu emekçisiyle, işçisiyle, emekçisiyle, kadını genci ile tüm yurttaşlarımıza yaptığımız çağrımızı yineliyoruz. Diyoruz ki, yüzde 1’in çıkarı için yüzde 99’u yok sayan adaletsizliğe, haksızlığa karşı çaresiz değiliz. Gelin 2 Aralık Cumartesi günü İstanbul ve Diyarbakır’da hayata mitinglerde emeğimize, ekmeğimize, geleceğimize, bütçe hakkımıza birlikte sahip çıkalım” ifadelerini kullandı. Basın toplantısına Zeynep Korkmaz’ın yanı sıra; Tüm Bel Sen MYK Üyesi Zeynep Sarıkaya, Eğitim-Sen MYK üyesi Ahmet Karagöz, Haber-Sen MYK üyesi Gülserin Gündoğdu ve Tarım Orkam-Sen Genel Başkanı Serap Baysal katıldı. ŞENER ŞENTÜRK

Demir’den zam kararına tepki: “KESK 16 AĞUSTOS’TA GREVDE” Haber

Demir’den zam kararına tepki: “KESK 16 AĞUSTOS’TA GREVDE”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, memur ve memur emeklilerinin 2024-2025 yıllarındaki mali ve sosyal haklarının belirleneceği 7. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi görüşmelerinin ardından açıklama yaptı. Bakan Işıkhan, memur ve memur emeklileri için 2024-2025 için hükümetin zam teklifinin 2024 ilk 6 ay için yüzde 14, ikinci 6 ay için yüzde 9. 2025 ilk 6 ay yüzde 6, ikinci 6 ay yüzde 5 olarak belirlendiğini açıkladı. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Edirne İl Temsilcisi Özer Demir, Bakan Işıkhan tarafından açıklanan zam teklifine tepki gösterdi. Demir, hükümetin kararına karşı KESK’in grev kararı aldığını açıkladı. “KESK 16 AĞUSTOS’TA GREV KARARI ALDI” KESK’in 16 Ağustos Çarşamba günü için grev kararı aldığını söyleyen Demir; “Biz, eğitim iş kolunda olduğumuz için zaten tatildeyiz ama birçok ilde diğer iş kollarında grev yürütülecek” ifadelerini kullandı. “HER 2 YILDA 1 TİYATRO SEYREDİYORUZ” Demir, hükümetin zam teklifinin kabul edilebilir olmadığını belirterek; “Verilen zamlar, kabul edilebilir rakamlar değil. Devletin belirttiği enflasyon rakamlarının bile çok altında rakamlar. Maalesef sahte sendika yasası ile her 2 yılda 1 tiyatro seyrediyoruz. Grevli, toplu sözleşmeli bir sendika yasası olmadığından, sendika yetkilileri de orada figüran konumunda oluyorlar. Maalesef hiçbir belirleyicilikleri yok” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.