Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kent

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Kent haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kent haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

TRAKYA’NIN GELECEĞİ NE OLACAK? Haber

TRAKYA’NIN GELECEĞİ NE OLACAK?

Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Yasemin Açık Ertaş, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası Edirne Şubesi’nin düzenlediği Trakya’da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu’nun Kırklareli’nde düzenlenen ilk programında Trakya bölgesinin çevre düzeni planları ile ilgili açıklama yaptı. Ertaş, Trakya Kalkınma Ajansı’nın düzenlediği Çevre Düzeni Revizyon Talebi İstişare Toplantısı’nda gündeme getirilen değişikliklere tepki gösterirken; çevre düzeni planlarında yer alması gereken konulara dikkat çekti. Kırklareli Kent Konseyi’nin çevre düzeni planlarına önerilerini sunan Ertaş, taleplerini başta Trakya Kalkınma Ajansı olmak üzere ilgili kurumlara ilettiklerini açıkladı. “DEVLETİ BEKA SORUNU İLE KARŞI KARŞIYA BIRAKIR” Ertaş, 1/25 bin Ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliklerinin gündeme getirildiğini belirterek; “Bu arada 21 Ocak 2022 tarihinde Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreterlik makamınca Çevre Düzeni Revizyon Talebi İstişare Toplantısı’na katıldık. Yapılmak istenen plan değişikliklerinin temel sebebi, Trakya’da tarım arazileri yerine sanayi alanları açmak. Trakya’mızın temeli orman ve tarım arazileridir. 1/100 bin ölçekli planlar da buna göre hazırlanmıştır. Orman arazilerinin her geçen gün eko-turizm değeri artarken; gelebilecek kirli sanayi bu katma değeri ortadan kaldırabilir. İleri dönük bölgenin jeosit turizmine katkısı olacaktır. Tarım arazileri açısından ise durum daha stratejiktir. Tarımsal verimliliği artırmadan tarım arazilerini ortadan kaldırmak, devleti gelecekte beka sorunu ile karşı karşıya bırakır” sözlerine yer verdi. “TEDBİRLERİN PLANDA YER ALMAMASI KABUL EDİLEMEZ” Yapılacak olan plan değişikliklerinde, Paris Anlaşması kriterlerinin de dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Ertaş; “İçinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli sorunlarından biri, temiz su kaynaklarının hızla azalması, suya erişimin zorlaşması ve su yoksunluğunun, kirliliğin giderek artmasıdır. Etkin idari tedbirlerle önlenmeyen kirliliğin yeraltı ve yerüstü suları da kirlettiği yeni planın değişiklik talebinde, kirliliğin önlenmesinin hedeflenmediği, aksine havza ve suları kirletecek yeni yüklerin bölgeye taşınmasına, yerleşmesine olanaklar sağladığı görülmektedir. Bölgemizin verimli tarım alanlarına sahip olmasının karşısında küresel ısınma, iklim değişikliğine, iklim değişikliği de iklim krizine dönüşmüş olup etkinlerine ve küresel iklim krizine karşı tedbirlerin, kararların planda yer almaması kabul edilemez” dedi. “YENİ FELAKETLERE KARŞI TEDBİRLER ALINMALI” Ertaş, dünyadaki küresel iklim değişikliğinin hayatı nasıl etkilediğinin ve nasıl yıkımlara yol açtığının somut olarak görüldüğüne dikkat çekerek; “Rant hırsıyla bilimsellikten uzak, hukuk dışı uygulamaların bedelini birçok felaketle ağır ödediğimiz bu günlerden ders çıkararak, gelecekte yeni felaketlerin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını, sürdürülebilir yaşamı ilke edinen planların uygulanması ve sağlanması sosyal ve hukuk devletinin görevidir. Su kaynakları hızla tükeniyor ya da kirleniyor. Su krizi kapımızda. Su kaynaklarının korunması gerekiyor. Su kaynaklarının korunması, dünyadaki canlı yaşamının korunmasıdır” ifadelerine yer verdi. “TRAKYA’NIN GELECEĞİNİ TEHLİKEYE ATMAYA PLANI OLMALI” Su kaynakları ve canlı yaşamının korunması için yapılması gerekenleri sıralayan Ertaş; “Küresel iklim krizine karşı sularımızı koruma tedbirlerinin kurum görüşlerinde yer almaması kabul edilemez. Su kaynaklarımız, topraklarımız, ormanlarımız, meralarımız, havzalarımız doğal varlıklarımızdır. Yapılaşma, madencilik, sanayileşme uğruna feda edilmemelidir. Ülkemizde sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı doğrultusunda doğal kaynakların korunmasının sağlanması, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi, çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşmenin önlenmesi için koruma ve gelişim politika ve stratejilerinin belirlendiği içerik ve şekilde çevre düzeni planlarının hazırlanması gerekmektedir. Trakya’nın kültürünü ve tarihini, geleceğini tehlikeye atmadan, ülke planlamasına uygun, gölleri, nehirleri, kıyıları, ormanları, tarım alanlarını korumasını içeren, doğal ortamların sürdürülebilirliğini sağlayan, bilime ve planlama ilkelerine uygun, toplumsal mutabakata dayalı gerçek bir çevre düzeni planı olmalıdır” dedi. “TALEP EDİLEN YENİ SORUNLARA ZEMİN HAZIRLIYOR” Ertaş, plan revizyon çalışmalarındaki kurum görüşlerine de dikkat çekerek; “Revizyon çalışmalarından gelen kurum görüşleri Trakya Alt Bölge Planı’nı, İstanbul’un gereksinmelerine ve sanayi desantralizasyonuna uygun hale getirmektedir. Bu planda Trakya’nın verileri ve doğal yapısı, toprak ve suları sürdürülebilir ekonomik kalkınma ilkelerine uygun olarak ele alınmamıştır. Bu ve buna benzer taleplerle Trakya’nın sosyal, kültürel, tarımsal, demografik yapısı korunmamakta ve bu plan ve yapılara zarar verilmektedir. Talepler, var olan sorunların çözümünü sağlamaktan öte, yeni sorunlara kaynak teşkil etmeye zemin hazırlamaktadır” sözlerine yer verdi. “PLANLAMAYA DOĞRUDAN KATILIM SAĞLANMALI” Çevre Düzeni Planı’nın planlama işlem ve kararlarında ilgili meslek odaları, üniversiteler, kent konseylerinin doğrudan katılımın sağlanmasının metinde yer alması gerektiğini vurgulayan Ertaş; “Mera Kanunu kapsamında korunması gereken hayvancılık açısından da önemli mera alanlarının plan üzerinde mutlak korunması gereken alanlar olarak işaretlenip, plan üzerinde de işaretlenmesi yapılması gerekiyor. Planda sit alanları türlerine göre ayrılmadan, sit alanı lejantı altında gösterilmektedir. Planda sit alanları türlerine göre ayrılarak, bu alanlara yönelik koruma alanları ile birlikte gösterilmelidir” dedi. “BÖLGEDE ARAZİ SATIŞLARI HIZLA DEVAM EDİYOR” Ertaş, planda turizm tesis alanı, günübirlik turizm alanı, mesire alanları gibi turizm amaçlı alanların da gösterilmediğini söyleyerek; “Kontrolsüz gelişmeleri durumunda doğal çevre üzerinde geri dönüşü olmayan zararlara sebep olabilecek bu tür arazi kullanımlarının koruma-kullanma dengesi içinde gelişmesini sağlayacak kararlar plan üzerinde gösterilmelidir. Birinci, ikinci, üçüncü sınıf mutlak tarım alanlarının tarım dışı kullanılması sonucunda tarımsal üretim potansiyeli yok olacaktır. Günümüzde ve gelecekte tarım ürünlerinin stratejik bir önem kazanacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Bunun yanında söz konusu tarım alanlarının sanayi alanı olarak kullanıldığı takdirde, çevre tarım arazilerinin de sanayi baskısı altına gireceği kaçınılmaz bir gerçektir. Nitekim bu bölgede hızlı bir şekilde arazi satışları başlamış ve devam etmektedir” ifadelerine yer verdi. “AÇIK AYKIRILIKLAR GÖRÜLMEKTEDİR” Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) dışında sanayi alanı tesislerinin de gelecekte büyük sorunlar yaratacağını belirten Ertaş; “Alt ölçekli planlarda, ‘Orman sınırına bitişik yerleşim alanlarında koruma bandı oluşturulacak ve oluşturulan bu bant içerisinde yapılaşmaya izin verilmeyecek’ maddesinin eklenmesini talep ediyoruz. Günümüzde çevre sorunlarına birçok kurum ve meslek odaları tarafından çözüm getirilmekte ve ülkelerin küresel çevre sorunlarına topyekûn çalışmalarla bütüncül bir yaklaşımla çalışması gerekmektedir. Ancak çalışma raporunda ve çevre sorunlarına alınacak önlemlere ne yazık ki yeterince değinilmemiştir. Sonuç olarak saha çalışma raporunda kurum görüş ve taleplerine bakıldığında, planın bu şekilde uygulanmasının doğada telafisi imkânsız zararlar doğurabileceği, kamu yararının ihlal edildiği, planın çevreyi korumaktan uzak kaldığı ve küresel ısınmanın etkilerinin dikkate alınmadığı, planlama ve yönetmeliğine, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine açık aykırılıklar görülmektedir. Biz bu itirazlarımızı, Trakya Kalkınma Ajansı ile birlikte ilgili kurumlara verdik” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

İSTANBUL DEPREMİNDE KONTEYNER KENT NERESİ OLACAK? Haber

İSTANBUL DEPREMİNDE KONTEYNER KENT NERESİ OLACAK?

Edirne Arama Kurtarma Derneği (EDAK) Başkanı Serhat Ceylan, 17 Ağustos Gölcük depreminin yıldönümünde İstanbul depreminin yaklaştığını olası bir depremde İstanbul’a gidecek müdahaleler ve yardımlar konusunda en donanımlı ekiplerin Edirne’de olması gerektiğini söyledi. Edirne ve Kırklareli’ne acil altyapısı bitmiş rezerv alanlar oluşturulması gerektiğini, konteyner kent, çadır kent kurulabilecek alanların acilen yapılması gerekliliğini ifade etti. Ceylan; “Bu deprem yavaş yavaş bize doğru geliyor. İstanbul’da büyük bir deprem bekleniyor ve hemen yanı başında Edirne var. Edirne, meydana gelecek herhangi bir afette buradan oraya gidecek müdahaleler, yardımlar konusunda en donanımlı ekiplerin bir arada olması gereken şehirlerden bir tanesi. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra her yıl 2 buçuk santim tabakaların birbirini itmeye başladığını hesap edersek yaklaşık bir metreye yakın bir yük bindi. Deprem uzmanlarının uyardığı gibi büyük bir depremin olma olasılığını 17 Ağustos’ta yüzde 64 olarak hesaplamışlardı. İstanbul’da meydana gelebilecek büyük bir depremden sonra Edirne’nin böyle bir yükü taşıyamayacağı açık. Acilen, Edirne’ye uluslararası yardımların yönlendirilmesiyle ilgili, ayrıca o bölgeden gelebilecek göçlerin karşılanmasıyla ilgili altyapısı bitmiş, rezerv alanların yaratılması gerekiyor. Biz bunu Kahramanmaraş’ta gördük, insanlar çok büyük sıkıntılar yaşadılar. O insanların afet bölgesinden acilen çekip alınması gerekiyor. Yoksa afet bölgesinde kurtarma ekipleriyle bir arada olduklarında çok büyük sıkıntılar meydana gelebiliyor. Büyük acıları gördük, yaşadık. Edirne’deki yapı stoklarının gözden geçirilmesi şart.  Edirne’de EDAK gibi başka kurtarma ekipleri de olabilir, AFAD ekipleri olabilir. Edirne Belediyesi’nde yeni kurulan kurtarma birimi olabilir, hepimiz ortak çalışmada planlamalar yapmak zorundayız. Bu bölgeden gidecek ekipler afete uğramamış donanımlı ekipler olacaktır. Yabancı ülkelerin kurtarma ekipleri bunu görüyorlar ve daha şimdiden EDAK’la çalışma yapmak istediklerini iletiyorlar” şeklinde konuştu. “KONTEYNERLAR EDİRNE VE KIRKLARELİ’NE KURULACAK” Edirne Belediye Başkan yardımcısı Selçuk Çakır ise “Olası bir İstanbul depreminde bu bölgeyi bir bütün olarak kabul edersek konteyner konulacak kentler Kırklareli ve Edirne olacaktır. Bunun bilinciyle çalışmalıyız. Tekirdağ’ın da depremden olası etkilenmesi söz konusu olduğundan, Kırklareli ve Edirne’nin depreme daha dayanıklı bölgeler olarak, deprem konteynerı olması gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. MERT ERİŞKİN

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.