Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Hak

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Hak haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hak haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Aydın: “Uyutmak Kelimesiyle Maskelenmiş Katliam Yasası” Haber

Aydın: “Uyutmak Kelimesiyle Maskelenmiş Katliam Yasası”

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın işbirliğiyle, Hayvanları Koruma Kanunu’na ilişkin yasada değişiklik tasarısı haftaya mecliste görüşülecek. Sokak hayvanları için uyutma seçeneğinin de mecliste görüşülecek olmasına Edirne’de hayvan hakları savunucusu, Bir El Bir Nefes Derneği Başkanı Yağmur İslattı Aydın isyan etti. Aydın, uyutmak denilerek güzellemelerle maskelenmiş bir katliam yasasının mecliste görüşüleceğini söyleyerek, “Bugün basına, ‘uyutulmak’ denilerek güzellemeler ile maskelenmiş bir katliam yasası ile karşı karşıyayız. Uyutmak falan değildir bu. Hayvanları acı çeke çeke katledecekleri bir yöntemdir. Bugün baktığımızda belediyeler kısırlaştırma, mama gibi ihtiyaçlara bütçe ayıramıyorlar. Kısırlaştırmanın iki katı maliyetli bir ötenazi ilacının alınıp uygulanacağı bir belediye yok. Bir tanesi dahi uygulayamayacak. Bu da hayvanları belki zehirleyerek, belki kalplerine çamaşır suyu enjekte ederek saatlerce can çekiştirecekleri ölüme sebep olacak. Biz bu yasaya karşıyız. Hiçbir yaşam hakkı savunucusu, kendi elleri ile cellatların eline bu köpekleri teslim etmeyecekler. Biz arkadaşlarımız ile beraber 2 Haziran tarihinde Yenikapı’ya mitinge gideceğiz. Orada adalet istiyoruz diyeceğiz. Çünkü yaşam bir bütündür. Kadını, çocuğu, hayvanı, ağacı ile bir bütündür. Biz her zaman buna inandık. Biz bu sebeple bu yasa tasarısının geri çekilmesini isteyeceğiz. Umarız yasa yapıcılar bizi dinleyerek bu katliamdan vazgeçerler” dedi.  “BAŞKAN AKIN, BİZİM SESİMİZE KULAK VERSİN” Ülkede yaşam hakkı savunucuları olarak çok ciddi sayılarının olduğunu belirten Yağmur Islattı Aydın; “Buradan bütün siyasilere sesleniyorum; bizleri seçim dönemlerinde, hayvanları seçim dönemlerinde hatırlıyorsunuz ama biz gerçekten bu ülkede seçim kazandırıp, seçim kaybettirecek güçlü bir kitleyiz. Bu sebeple bizlerin bu hassasiyetini göz önünde bulundurun. Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın’a bir kez daha seslenmek istiyorum. Kendisi hukukçudur. Lütfen bizim sesimize kulak versin, böyle bir yasanın umarım çıkmaz ama çıkması halinde dahi hiçbir hayvanın canına dokunmayacağını bizlere taahhüt etsin. Bu bizim için, Belediye Başkanımızın yanımızda durması çok ama çok önemli. Edirne Milletvekillerimiz orada bu oylamaya katılacak insanlar kendileri, böyle bir yasanın çıkmaması için ellerinden geleni yapacaklarını taahhüt etsinler bizim için” diye konuştu.  “EDİRNE’DE DE MİTİNG GİBİ BİR BASIN AÇIKLAMASI YAPACAĞIZ” Sadece Yenikapı’da değil, Edirne’de de kalabalık bir kitleyle basın açıklaması yaparak destek isteyeceklerini belirten Aydın; “Tüm derneklere, tüm yaşam hakkı savunucularına, tüm sendikalara çağrıda bulunuyoruz. Lütfen gelsinler bu konuda beraber hazırlık yapalım. Yaşam bir bütündür. Edirne, sokağındaki hayvanı ile insanı ile bir bütündür. Edirne Veteriner Odası’na sesleniyorum. Siz bu hayvanları yaşatmak için eğitim aldınız. Diplomalarınız ile yemin ettiniz. Lütfen o hayvanların celladı siz olmayın. Desteklerini bekliyoruz. Yaşam her hakkın üzerinde olan bir haktır. Bu konuda lütfen bizleri yalnız bırakmasınlar. Kırgınlıkların, küskünlüklerin hiçbir anlamının olmadığı bir dönemdeyiz. Bu köprüden önceki son çıkış. Biz bugün susarsak, onları teslim etmek zorunda kalacağız. Bu katliama dur dememiz gerek” ifadelerini kullandı.  “ÇÖZÜM ÜRETİMİ DURDURMAK” Çözümün üretimi durdurmak olduğunu belirten Yağmur Islattı Aydın; “Çözüm aslında çok basit. Biz senelerdir söylüyoruz. Ben 9 yıldır yaşam hakkı için mücadele ediyorum. Devletin evet bir yasa çıkarması lazım ama bu yasanın, üretimi durdurmak olması lazım. Türkiye’de, bir buçuk sene öncesindeki rakamlara baktığımda 30 bin pet shop vardı. Defalarca kez söyledim o pet shoplardan ayda bir köpek terk edilse, ülkeye 30 bin köpek salınımı var demektir. Merdiven altı üretimini saymıyorum bile. Çok büyük sayıda terk var. Bunun durdurulması gerekiyor. Sahiplendirmenin belli şartlar altında olması gerekiyor. Sahiplendirilen her hayvanın kısırlaştırılması gerekiyor. Terk edenlere hapis cezası verilmesi lazım ki hayvanlarını kolay kolay terk edememeleri sağlansın. İvedilikle nüfus oranına bakılmadan yasanın değiştirilip, her ilçede bakımevi, kısırlaştırma merkezi kurulmasının zorunlu hale getirilmesi lazım. Bir an önce il, ilçe, belde ve köy bazında kısırlaştırma çalışmalarına başlayalım. Valiliklerin, özel idareler kanalı ile köylerde bir çalışma yapması gerekiyor. İnanın bu kadar basit bir çözüm ile 5 sene sonra sokak hayvanı diye bir sorunumuz kalmayacak bizim. Bu gayet insancıl ve realist bir çözüm olacak hepimiz için. Hem hayvanlarımızın canı yanmayacak. Hem de bu popülasyonu el birliği ile azaltmış olacağız. Bunun başka hiçbir çözümü yok. Bugün bu kanunun çıkması dahi çözüm olmayacak. Bugün Avrupa örneğini verirlerken, lütfen dönüp baksınlar; sokak hayvanlarını terk edenlere nasıl cezalar uygulandığına da baksınlar. Hayvan sahiplendirmenin şartlarına da baksınlar. Biz Müslüman bir ülkeyiz. Allah’ın verdiği canı sadece Allah alır. Lütfen bu konudaki hassasiyetleri, dinen ve inançları ile birlikte bunu yapmasınlar, bu bir cinayettir” dedi. ŞENER ŞENTÜRK   .

“EŞİTLİK ve ÖZGÜRLÜKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ” Haber

“EŞİTLİK ve ÖZGÜRLÜKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüleri eşitlik ve özgürlük istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gitti. Aralarında Edirne’den Edirne Kadın Merkezi Danışma Derneği (EKAMEDER) gönüllülerinin içinde bulunduğu kadınlar muhalefet partilerinin kadın milletvekilleriyle görüştüler. EŞİK Platformu burada bir açıklama yaptı. EŞİK’in açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “Eşitlik ve özgürlükten yana kadın vekillerle birlikte kadın erkek eşitliğinin bir demokrasi meselesi olduğunu, kadına ve haklarına saygı duymayanların yapacaklarını söyledikleri yasal değişikliklerle geleceğimizi belirlemesine, hayatlarımızı, umutlarımızı ve özgürlüğümüzü gasp etmesine izin vermeyeceğimizi dile getirmek üzere buradayız. Kadın erkek eşitliğine karşı söylemler, Mayıs 2023 seçimleri sürecinde iktidar bloğunun seçim gündeminin ana başlıklarından birini oluşturdu. Seçim sonrasında ardı ardına yapılan açıklamalarla, bu söylemlerin hızla yasalaştırılarak kalıcı hale getirilmesi süreci başlatıldı. Kadınları toplumdan izole ederek, itaatkar ev köleleri konumuna hapsetmek ve insanın varoluşu kadar eski cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimi yasaklanabilir bir fikirmiş gibi suç haline getirmek niyeti net olarak ortaya konuldu. Esasen 2010 yılında kamuoyu önünde ilk kez dile getirilen ‘kadın-erkek eşit değildir, eşitlik fıtrata aykırı’ anlayışı, bugün iktidarın temel yasaları değiştirerek kalıcı hale getirmek istediği toplum anlayışıdır. Devletlere kadın erkek eşitliğini sağlamak suretiyle kadına karşı şiddeti önleme görevi yükleyen İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz olarak çekilmek, kadını ‘erkeğin malı’ döver, sever, hatta boyun eğmezse öldürür anlayışına hizmet eden en kritik geri adımlardan biri olmuştur. Şimdi sil baştan Medeni Yasa, sil baştan Anayasa yazma girişimleri ile ülkenin tüm kaynaklarına el konulduğu gibi hayatlarımıza da el konulmak istenmektedir. ÖNCE YASALARA SAYGI İktidar, organize eşitlik ve laiklik karşıtı çevreleri arkasına alarak, bir bütün olarak kadın erkek eşitliğini ortadan kaldırmak niyetiyle Anayasa ve Medeni Yasa gibi temel yasaların eşitlikçi içeriğini devre dışı bırakmaya çalışmaktadır. “Aileyi koruma” adı altında kadınların ve çocukların baskı ve şiddete mahkum edildiği reisli bir aile modeli tüm topluma dayatılmaktadır. Nafaka hakkı, boşanmanın hızlandırılması, aile arabuluculuğu,  karma eğitim, erkekleri mağdur ettiği iddia edilen 6284 sayılı şiddet yasası tartışmaya açılarak toplumdaki eşitlik fikri ve kadınların hayatları ve emekleri değersizleştirmeye çalışılmaktadır.  Bu amaçla 81 ilde yapılan aile çalıştaylarında, milyonlarca kadını temsil eden bağımsız kadın örgütlerine ve erkek şiddetine maruz kalan binlerce kadına yıllardır ücretsiz destek veren Baroların çoğuna söz verilmedi. Ama kadınları "aile" dışında yok sayan, aile içinde ise her türlü şiddete boyun eğerek, reisi erkek olan ailenin hizmetini gör "son sığınağın ailedir" anlayışını temsil eden Diyanet İşleri Başkanlığı ve kimi illerde ilahiyat fakülteleri gibi dini kuruluşlara başrol verildi. Medeni Yasa ve laik, eşitlikçi aile hukuku; seküler dindar, genç yaşlı, yoksul zengin, köylü kentli, A partili B partili fark etmeksizin bu ülkede yaşayan herkesin, kadın, erkek, çocuk hepimizin eşit yurttaşlık güvencesidir. Medeni Yasa kadınların eşit yurttaşlık hakkı ve doğumdan ölüme tüm haklarına saygı demektir. Eşitliği sağlayan yasaları her fırsatta aşındıran iktidarın “Medeni Yasa’nın aile hukuku bölümünü sil baştan ele alacağız” demesi bir tehlike işaretidir. Bu nedenle EŞİK olarak 3 yıldır, "Yasalara dokunmayın, uygulayın" diyoruz. Çünkü her dokunduklarında bozduklarını biliyoruz. ÖNCE ANAYASAYA SAYGI İktidar bir yandan, kendi döneminde defalarca değiştirerek bir AKP Anayasası haline getirdiği Anayasa’yı bile onlarca kez ayaklar altına almasına karşın, Meclis’e yeni Anayasa teklifi sunacağını söylüyor. Demokratik tartışma ve uzlaşma ortamının sıfırlandığı koşullarda, kapalı kapılar ardında yazılan taslağın sivil ve özgürlükçü bir Anayasa olacağını iddia ediyor. Demokratik muhalefete yönelik baskıların gölgesinde, türlü çeşit adaletsizlikler ve kirli bilgiler ablukasında gerçekleşen seçimler sonucunda oluşan bu meclisin Anayasa yapma yetkisi yoktur. Mecliste yer alan partiler seçim sürecinde toplumdan yeni bir Anayasa yapma yetkisi istememiştir. Bu meclis Anayasa Meclisi değildir. ÖNCE KADINLARA SAYGI Seçimlerden önce “başörtüsüne güvence” söylemiyle meclise getirilen anayasa değişiklik önerisiyle, başörtülü başörtüsüz tüm kadınların eğitim hakkından çalışma hakkına kadar tüm haklarının adım adım yok edileceği bir toplum hayali ortaya dökülmüştür. Kadınların ne giyeceklerinin, nasıl giyineceklerinin Anayasa konusu yapılması başlı başına hem kadınlara hem de Anayasa’ya saygısızlıktır. Devletin Anayasal görevi tüm bireylerin hak ve özgürlüklerini korumaktır. Kadınları başörtülü başörtüsüz diye ayırmak eşitlik ve laiklik ilkelerini Anayasa’dan silmek demektir. ÖNCE VAROLUŞA SAYGI Nefret suçlarını önleyecek hükümler içereceği iddiasıyla gündeme getirilen yeni Anayasa taslağını hazırlayan iktidarın, her gün her dakika RTÜK, Aile Bakanlığı gibi kamu kurumlarını da bir parçası yaparak LGBTİ+'lara karşı nefret suçu işliyor olması trajik bir ikilem olmasından öte, insan haklarına karşı büyük bir saygısızlıktır. LGBTİ evliliklere anayasal yasak getirme girişimleri ile ayrımcılık anayasal hale getirilmeye, aile çeşitliliği ve evlilik eşitliği yok edilmeye çalışılmaktadır. Anayasa'nın aile ile ilgili 41 maddesinde önerilen değişikliğin bir amacı da, erkek çok eşliliğinin önünün anayasal olarak açılmasıdır. Yeni Anayasa gündeminin bir parçası olmayın, bu oyunu bozun, müzakere dahi etmeyin. GELECEK YÜZYILDA NASIL YAŞAYACAĞIMIZI BELİRLEMEK BİZİM ELİMİZDE Bu gidişe dur demek için yapılması gereken tek şey; amasız fakatsız, hiçbir gerekçe öne sürmeden toplumsal muhalefetin tüm kesimlerinin ve muhalefet partilerinin ortak bir karşı duruş sergilemesidir. ‘Yok canım, o kadar da değil’ diyen; iktidarın tek derdi ekonomik krizi gölgelemek diyerek olan biteni görmezden gelen; kadın haklarının tırpanlanmasını daha sonra, hiç gelmeyen uygun bir zamanda konuşulacak ikincil bir mesele olarak gören; laikliği çekinerek savunan ya da sözünü etmeyen tüm toplumsal kesimleri, tüm kadınları ve laiklik ve eşitlikten yana tüm milletvekillerini göreve çağırıyoruz. Bu tarihi çağrıyı üç yılı aşkın süredir kesintisiz olarak Millet İttifakı, Emek ve Özgürlük İttifakı, Sosyalist Güç Birliği gibi siyasi ittifaklardan kadınları, bağımsız kadınları, bağımsız kadın ve LGBTİ+ örgütlerini buluşturan Eşitlik İçin Kadın Platformu olarak yapıyoruz. Eşit ve özgür bir gelecek için, Türkiye muhalefetini de ortak hareket ederek kadınların ve ülkenin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılında nasıl yaşayacağımıza ne giyip ne giymeyeceğimize biz kadınlar karar vereceğiz. Birlikte başaracağımızdan eminiz.” HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.