Dededen Toruna Güreş Sevdası
İstanbul Ümraniye’den her Kırkpınar’da Edirne’ye gelerek güreşleri seyreden yağlı güreş sevdalısı Özgür Sezer, yağlı güreş sevdasının dedesinden dinlediği hikayelerle başladığını söyledi. Kırklareli’nin Kocahıdır Köyü’nden olan dedesinden, köyde güreş düzenleyip kol bağlama hikayelerini çok küçük yaşlarda heyecanla dinlediğini anlatan Sezer, “O hikayeler güreşe ilgi duymamı sağladı. Daha sonraki süreçte yaz tatillerini geçirdiğim annemin doğup büyüdüğü buraya 35 kilometre mesafedeki Kocahıdır’dan Kırkpınar’a geliyorduk. Önceleri bir çocuk olarak buranın panayır yeri olması ilgimi çekiyordu. Fakat yaşım biraz daha büyüdüğünde anlatılan hikayelerin de etkisiyle güreşe ilgi duymaya başladım” dedi.
Türk sporunun geleneksel yapı taşı olan Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde bulunmaktan çok mutlu olduğunu söyleyen Özgür Sezer; “Her sene müsaitlik durumuma göre gelip bizatihi yerinde seyretmeyi çok seviyorum ve değerli buluyorum. Türk milleti için, Türk devleti için geleneklerimizin yaşatılması gerçekten çok önemli. Yağlı güreşi nereden seviyoruz? Nereden tutkumuz var? Öncelikle benim anne tarafım Kırklareli Kocahıdır Köyü'nden. Kırklareli bildiğiniz gibi Edirne'nin komşusu. Ve buraya yaklaşık otuz beş kilometre mesafede. Bir köyden yetişmiş benim annem. Ben de belki bu topraklardan yetiştiğim için, belki çocukluğumun, gençliğimin bir bölümünü oralarda geçirdiğim için belki ırkımızın, atalarımızın, dedelerimizin güreş sevdasından ötürü güreşi çok seviyorum. Tabii ki her Türk erkeği gibi ben de bir futbol düşkünüyüm. Basketbolu çok seviyorum. Ama gerçekten yağlı güreşler de benim için vazgeçilmez bir tutku. Rahmetli Dedelerimiz de, özellikle köy güreşleri yaparlarmış. Kendi aralarında yağlanıp kol bağlarlarmış. Biz onların hikayeleriyle büyüdük. Ben açıkçası canlı seyretmedim ama onların hikayeleriyle büyüdüm. Ama ben kendimi bildim bileli özellikle Kırkpınar'da gelerek burasının panayır yerlerini geziyorduk. Burası bir panayır yeri aslında. Birçok kültürün buluştuğu bir yer. Türkiye'nin doğusundan batısından güneyinden kuzeyinden herkesin bir araya geldiği çok fazla kozmopolit bir yer. Tabii ki küçükken geliyorsunuz şeker yiyorsunuz, yaz aylarında soğuk dondurma yiyorsunuz, kola içiyorsunuz. Daha büyüdükçe yaşınız ilerledikçe tabii ki güreşleri izlemeye başlıyoruz. Oyunları aşina olmaya başlıyorsunuz. Belli güreşçileri sevmeye ve onları desteklemeye başlıyorsunuz. Güreş sevgim bu şekilde gelişti” diye konuştu.
“BU BENİM BİR HOBİM”
Yağlı güreşlerin kendisi için bir hobi olduğunu belirten sezer, Kırkpınar'ın yanında, Elmalı, Yeşilyayla güreşleri, Kurtdereli güreşleri, Kumluca güreşleri ve yeni CV enerji Türkiye Ligi güreşlerini de mümkün oldukça yerinde izlemeye gayret gösterdiğini belirterek; “Bunların da hepsini mümkün olursa yerinde mümkün olmazsa televizyondan takip etmeye çalışıyorum. Bu benim bir hobim. Ben kırk yaşındayım. Benimle beraber mezara gidecek bir hobi olarak düşünebiliriz. Güreşleri çok küçük yaştan beri takip ediyorum. Ahmet Taşçı'nın ilk altın kemeri aldığını hatırlıyorum. Kaç senesi olduğunu şu an ezberden söyleyemem ama Mesela Cengiz Elbeye'in Ahmet Taşçı'yı burada yendiğinde ben buradaydım ve seyretmiştim. Yani 90’lı yıllardan beri diyebiliriz buna. Yaklaşık 12 yaşından beri bizatihi yerinde takip ediyorum. Tabii bir kovid arası oldu. 2020 yılında görüşler yapılamadı. 2022’de yine maskelerle, korunma yöntemleriyle yapıldı ama son 3 senedir de yine ben tribünlerdeyim. Burada yerimi alıyorum. Belli bir arkadaş grubum var. Onlarla beraber hareket ediyoruz genelde. Birlikte seyahat ediyoruz. Birlikte konaklıyoruz. Yaklaşık 3 gün boyunca, 4 gün boyunca burada hem bir panayır yeri gibi hem de bir geleneğin yaşatılması için hep birlikte burada gelip sürüşleri seyrediyoruz. Benim favorim yani her zaman aynı. Hiç değişmedi, Değişmeyecek DE. Kıspeti asana kadar Ali Gürbüz” ifadelerini kullandı.
ŞENER ŞENTÜRK