Hava Durumu

#Grip

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Grip haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Grip haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kış Aylarında Geçmeyen Öksürük Ciddi Sorunların Habercisi Olabilir Haber

Kış Aylarında Geçmeyen Öksürük Ciddi Sorunların Habercisi Olabilir

Denizli Özel Egekent Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nurşen Avkan, kış aylarında geçmeyen öksürükle ilgili alınması gereken tedbirler konusunda açıklamalarda bulundu. Geçmeyen öksürüğün altta yatan ciddi sağlık sorunlarının belirtisi olabileceği konusunda uyarılarda bulunan Uzm. Dr. Nurşen Avkan, "Kış aylarında sıkça karşılaşılan öksürük, birçok insan için rahatsız edici bir durum haline gelebilir. Özellikle soğuk havalarda ortaya çıkan öksürük, çoğu zaman üst solunum yolu enfeksiyonları ile ilişkilendirilse de astım, pnömoni, bronşit veya alerjik reaksiyonlar gibi kronik rahatsızlıkların da habercisi olabilir. Bu nedenle, öksürüğün bir haftadan fazla sürmesi durumunda mutlaka bir uzmana başvurulması gerektir" dedi. Kış aylarında hava kirliliği ve kapalı alanlarda geçirilen zamanın artmasının öksürüğü tetikleyen faktörler arasında yer aldığına işaret eden Uzm. Dr. Nurşen Avkan, "Özellikle astım hastaları ve alerjik bireylerin, soğuk hava ve kuru ortamlar karşısında daha hassas olabiliyor. Bu kişilerin dikkatli olmaları ve gerektiğinde önleyici tedbirler almaları gerekiyor. Ayrıca, düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek bağışıklık sistemini güçlendirecektir" şeklinde konuştu. Hastalara öksürüğün devam etmesi halinde bir doktora danışmalarını öneren Uzm. Dr. Nurşen Avkan, şu tavsiyelerde bulundu: "Kendi başınıza tedavi yöntemleri denemek yerine, uzman görüşü almak her zaman daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. Geçmeyen öksürüğün nedeninin kesin olarak belirlenmesi için gerekli tetkiklerin yapılması önem taşıyor. Erken teşhis ve tedavi, birçok hastalığın seyrini olumlu önde etkileyebiliyor"

Gribi Elinizden Gözünüze Bulaştırmayın Haber

Gribi Elinizden Gözünüze Bulaştırmayın

Kış aylarında toplu ortamlarda bulunmanın göz enfeksiyonlarını da arttırdığını söyleyen Prof. Dr. Mustafa Ataş, “Kış aylarıyla birlikte kapalı ortamlarda olmak ve bir arada yaşamak, özellikle okullarda, kreşlerde, AVM'lerde, kışlalarda, toplu ortamlarda bulunmak enfeksiyonlar için önemli bir risk kaynağı. Burada enfeksiyon kapma şansı nasıl enfeksiyonlar için fazla oluyorsa göz enfeksiyonu riski de artmaktadır. Burada gözün zarının kapakları ve gözün beyaz olan siper dediğimiz kısmının iltihabına biz konjonktivit diyoruz. Bu genelde bakteriyel olabiliyor, viral olabiliyor ve alerjik olabiliyor. Tabi bugün konumuz daha çok bakteriyel ve viral konjonktivitler. Tabi en sık biz viral konjonktivitlerle karşılaşıyoruz aslında. Bu nasıl gribal enfeksiyonlar, üst solunumla enfeksiyonları oluyorsa bu viral konjonktivitlerle de çok sık karşılaşılıyor. En çok adenoviral dediğimiz yüzde 80-90’a yakını adenoviral konjonktivitlerdir. Dediğimiz gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra hapşırma ve öksürmeden dolayı ortama yayılan partiküllerden, yakın temastan dolayı göze de bulaşabiliyor ve kişinin geçici enfeksiyonlardan dolayı bulaşarak konjonktivit yapabiliyor. Çoğu iyi huylu seyretmesine rağmen, bazen çok ciddi gözde iz de bırakabiliyor. Epidemik ya da konjonktivit dediğimiz bir tabloda gözün korneası da etkilenebilmekte ve ciddi izlere yol açıp görme bozukluğuna da yol açabilmektedir. O yüzden bu tür durumlarda bir göz hekimine gelip muayene edip eğer öyle bir durum varsa tedavisini yapmak lazım. Tabi çok ağır tablo seyretmiyorsa genelde destekleyici tedavilerle, rahatlatıcı tedavilerle tedavi ediyoruz ama kornea tutulumu varsa daha uzun süreli bir tedavi ve takip gerektirmektedir” dedi. “El ile direkt temas en önemli bulaşı yolu” Mustafa Ataş, hapşırma ve öksürme ile ortama salınan partiküllerin de gözde enfeksiyona neden olabileceğini söyleyerek, “Çocuklarda ise özellikle bakteriyel konjonktivit dediğimiz bakterilerle oluşan konjonktivit daha sık olmaktadır. Bu bakteriyel konjonktivite tabi bazen çocuklarda orta kulak iltihabı, bademcik iltihabı eşlik edebilmektedir. Bunlarda bazen tabi topikal antibiyotik yanında sistemik bir ilaç da vermek gerekebiliyor. Bakteriyel konjonktivitler bazen tabi daha ağır da seyredebiliyor. Genelde büyük oranda halim seyirli olmasına rağmen, bakteriyel konjonktivitlerle bazen çok ciddi bakteriyel enfeksiyonlardan gözde kornea etkilenebilmektedir. Çok ileri aşamalarda korneada yırtılmalar ve körlüğe kadar gidebilmektedir. O yüzden konjonktiviti küçümsememek gerekiyor. Basit bir göz iltihabı dememek gerekiyor. Bu cildi iltihaplarda bazen göz tutulumu olup körlüğe kadar gidebileceği için gerekirse bunları yatırıp bazen tedavi de etmek gerekebiliyor. Dikkat etmek gerekiyor. Korumada ise şuna dikkat etmek lazım. Özellikle toplu bulunan ortamlarda bulaşıcı olduğu için el hijyeni çok önemli gerçekten. Çok sık el yıkamak gerekiyor. Özellikle göze temaslardan sonra çocuklar maalesef buna dikkat etmiyor. Ortak kullanılan eşyalar mesela havlular var. Bunları ayırmak gerekiyor mutlaka. Ciddi bir enfeksiyon varsa belki bu çocukların veya kişilerin kendi izole etmesi lazım. Topluma karışmaması lazım belli bir süre enfeksiyonu geçene kadar. Şayet kontak lens kullanıyorlarsa kontak lenslerini kesinlikle bırakmaları gerekiyor bu dönemde. Kontak lensleri kullanmamaları gerekiyor. İyileşene kadar en az belirtileri geçtikten sonra 2-3 güne kadar 48 saate kadar ara vermeleri gerekiyor. Çoğu dediğim gibi yine iyi huylu seyretmesine rağmen, bazen çok ciddi tutulumlar olur. Ciddi görme kayıplarına yol açabileceği için mutlaka bir göz hekimine muayene olup gerekli tedavilerini alması gerekiyor. En önemli bulaşı yolu zaten direkt temas. El ile göze temas etmeleri, başkalarına bulaştırmaları ve gribal enfeksiyonlarda hapşırma ve öksürme ile ortalama salınan partiküllerden de göze bulaşma olabiliyor. Buna dikkat etmek gerekiyor. El hijyeni çok önemli. Ele direkt temas ve bundan başkalarına temas en önemli bulaşı yollarından birisidir” ifadelerini kullandı.  

Yaklaşan Kış Mevsimi Öncesi Uzmanlardan Grip Aşısı Uyarısı Haber

Yaklaşan Kış Mevsimi Öncesi Uzmanlardan Grip Aşısı Uyarısı

Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Aile Hekimliği Uzmanı Uzm. Dr. Yavuz Mengüç, influenza virüsünden (grip) korunma konusunda önerilerde bulunurken, özellikle kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte grip aşısının önemini vurguladı. "GRİP, HER YIL TÜM DÜNYADA 250-500 BİN İNSANIN ÖLÜMÜNE SEBEP OLUYOR" İnfluenza virüsünden (grip) ve aşılanmadan bahseden Dr. Yavuz Mengüç, "Grip aşısı, influenza virüsü dediğimiz ve tüm dünyada yılda 3-5 milyon insanın rahatsızlanmasına, her yıl ise 250-500 bin arasında kişinin ölümüne yol açan bir enfeksiyon hastalığına karşı yapılan bir aşıdır. İnfluenza virüsü, her yıl yapısal değişiklik göstermesi nedeniyle sürekli hastalanmamıza neden olmaktadır. Bu nedenle, aşılanma sonrasında kalıcı bir bağışıklık sağlanamadığı için her yıl grip aşısını yaptırmak zorundayız. Özellikle kronik hastalığı olanlar, 65 yaş üstü nüfus, gebeler, kronik kalp ve akciğer hastalığı olanlar, kan hastalıkları ile ilgili tedavi gören gebeler ve çocuklar risk grubundadır. Bu risk grubundaki kişileri korumaya yönelik en uygun tedavi yaklaşımı bizim her yıl grip aşısı yaptırmamızla sağlanabilir" şeklinde konuştu. "VİRÜS DAMLACIK YOLUYLA BULAŞTIĞI İÇİN HASTA OLAN KİŞİ ÖKSÜRÜK VEYA HAPŞIRIK YOLUYLA HASTALIĞI YAYABİLİR" Virüsün damlacık yoluyla bulaştığını belirten Mengüç, ''Hasta olan kişi öksürük veya hapşırık yoluyla hastalığı yayabilir. Özellikle risk grubundaki kişiler bu durumdan daha ciddi etkilenmektedir. Ülkemizde de özellikle kış aylarıyla birlikte grip vakaları ciddi şekilde artış göstermekte, hastaneye yatışlar artmakta ve bu yatışlar sonucunda ölüm vakaları meydana gelmektedir. Bu yüzden, virüs her yıl yapısını değiştirdiği için genellikle her yıl ekim-kasım aylarında grip aşısını yaptırmak gerekir" ifadelerini kullandı. "HİÇBİR RAHATSIZLIĞI OLMAYAN KİŞİLER BİLE HER YIL GRİP AŞISINI YAPTIRMALIDIR" Çocuklarda 6 aydan itibaren aşılanmanın başlaması gerektiğini ve daha önce hiç aşılanmamış 8 yaş altındaki çocuklarda bu aşının 4 hafta arayla iki doz halinde uygulanması gerektiğini vurgulayan Mengüç, "Ülkemizde ekim ayı itibarıyla Sağlık Bakanlığı tarafından bu risk gruplarına hastanelerin aşı birimlerinde ve aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz aşı uygulanmaktadır. Risk grubuna girmeyen kişilerin de ekim-kasım aylarından itibaren bu aşıları yaptırmasında fayda vardır. Gripte hem hastaneye yatış yükü hem de grip sonrasında gelişen komplikasyonlardan kaynaklı ölümler yaşanabilmektedir. Sadece sağlıksız bireyler değil, hiçbir rahatsızlığı olmayan kişiler bile çevresindeki risk grubundaki kişileri korumak amacıyla her yıl grip aşısını yaptırmalıdır. Toplumda bir bağışıklık sistemi oluşturmak önemlidir. Bunun yolu ise grip aşısıdır" dedi. "VİRÜS, HER YIL YAPISINDA KÜÇÜK DEĞİŞİKLİKLER GÖSTEREREK FARKLI VİRÜS TÜRLERİYLE ENFEKSİYONA YOL AÇAR" Covid-19 salgınıyla birlikte bireysel korunma yönünde maske kullanımının artmasıyla grip vakalarında düşüş yaşandığını fakat bu konuda toplumsal farkındalığın azalması sonucu özellikle geçen yıldan itibaren ekim-kasım aylarında grip vakalarında ciddi bir artış görüldüğünün altını çizen Uzm. Dr. Yavuz Mengüç, "Virüs her yıl yapısında küçük değişiklikler göstererek farklı virüs türleriyle enfeksiyona yol açar. Her 20-30 yılda bir virüsün yapısında büyük değişiklikler gerçekleştiğinde ise tüm dünyada pandemi dediğimiz yaygın enfeksiyonlar ortaya çıkar. Son olarak 2009 yılında domuz gribi pandemisinde bunu görmüştük" dedi. "GRİPTEN KORUNMADA EN ÖNEMLİ YÖNTEM BİREYSEL TEDBİRLERDİR" Gripten korunmada en önemli yöntemin bireysel yöntemler olduğunu söyleyen Mengüç, "Öncelikle el yıkama alışkanlığı kazanılmalıdır. Maske kullanımı da özellikle grip olan kişiler için önemlidir. Maskeyi yalnızca Covid ile değil, tüm solunum yolu enfeksiyonları ile ilişkilendirmek gerekir; çünkü bulaşma yolu damlacık yoludur. Hasta olan biri mutlaka maske kullanmalı ve sık sık değiştirmelidir. Hapşırırken veya öksürürken ele değil, dirseğe hapşırılmalı ve öksürülmelidir. En sık bulaş yolu eller olduğu için mendil kullanımının artırılması gerekir ve bu mendiller sık sık değiştirilmelidir. Eğer elinizde mendil yoksa ani öksürük veya hapşırık durumunda kol ile kapatma yapılabilir" ifadelerini kullandı. "MEVCUT GRİP AŞISI İNAKTİF OLDUĞU İÇİN HERHANGİ BİR HASTALIĞA YOL AÇMA RİSKİ YOKTUR" Grip aşısının yan etkileri hakkında konuşan Yavuz Mengüç, "Mevcut grip aşısı inaktif (ölü aşı) olduğu için herhangi bir hastalığa yol açma riski yoktur. Aşı sonrası, aşı yapılan bölgede hafif ağrı veya grip benzeri semptomlar bir iki gün sürebilir ancak bunlar aşı olmamayı gerektirecek düzeyde yan etkiler değildir" şeklinde konuştu.

Uzmanı Uyardı: Grip 65 Yaş Üstü ve Kronik Rahatsızlığı Olanlarda Ölüme Neden Olabiliyor Haber

Uzmanı Uyardı: Grip 65 Yaş Üstü ve Kronik Rahatsızlığı Olanlarda Ölüme Neden Olabiliyor

İnfluenza virüsünden kaynaklanan ve her yıl karşılaşılan grip, mevsim geçişlerinde salgına dönüşebiliyor. 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanlarda ölüme dahi neden olabilen griple ilgili açıklama yapan Sivas Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Caner Öksüz, hastalığın bulaş yolları, belirtileri ve korunma yollarını anlattı. Grip hastalığının etkeninin influenza virüsü olduğunu ifade eden Dr. Öksüz, “Yani bir virüsün neden olduğu hastalıktır. Aslında halkımız da, biz de grip hastalığını yakinen biliyoruz. Çünkü bu influenza virüsü, grip hastalığı daha önce dünyada birçok salgına sebep olmuştur. Şöyle örnek vermek gerekirse daha önce İspanyol gribi, sonrasında Asya gribi, 2009 yılında yaşadığımız domuz gribi etkeni de influenza virüsüdür ve bunlar da bir grip hastalığı salgınıdır. Özellikle dediğiniz gibi sonbahar aylarının sonu, kış ayları, ilkbaharın başlarında da vaka sayıları, hasta sayıları oldukça artmaktadır. Peki, bu hastalığın belirtileri nelerdir? Grip hastalığında öncelikle ateş, beraberinde boğaz ağrısı, öksürük, yoğun bir halsizlik, kas, eklem ağrısı gibi günlük işleri yapmayı engelleyecek belirtiler olur. Bu şikâyetlerle başvururlar. Genelde de virüs alındıktan sonra bir ila üç gün içerisinde bu belirtileri hastalar yaşamaya başlarlar ve sağlık kurumlarına başvururlar. Bu hastalık bulaşıcı bir hastalık. Özellikle konuşma, öksürme, hapşırma gibi durumlarda bir damlacık çıkarıyoruz. Bu damlacıklar yoluyla bu virüs bulaşabilmekte. Bu hastalık da dediğimiz gibi alındıktan sonra bir ila üç gün içerisinde ortaya çıkmaktadır. Yine bakıldığı zaman grip hastalığımız aslında sağlıklı erişkinlerde, bir hastalığı olmayanlarda hafif seyredebiliyorken, ağır geçtiği durumlar da vardır. Özellikle altta yatan kronik hastalığı olan kişilerde, yaşlı kişilerde ağır seyretme, hastanede yatışlara neden olma ve hatta ilerleyerek ölüme bile sebep olma durumu ortaya çıkar” dedi. “GRİP AŞISI ÖLÜM ORANLARINI AZALTMAKTADIR” Grip virüsünden en etkin korunma yönteminin aşı olduğuna değinen Dr. Öksüz, “Aslında grip aşısını da gribi de biz çok önceden beri biliyoruz. İşte ilk 1933 yılında bir insandan grip virüsünün izole edildiğini biliyoruz. 1935'ten itibaren aşı çalışmalarının yapıldığını biliyoruz. Dolayısıyla grip aşısı da bilinen bir aşıdır, eski bir aşıdır ve güvenilir bir aşıdır. Grip aşısı özellikle hastanede yatışları ve ölüm oranlarını azaltmaktadır. Grip aşısının önerildiği riskli bir grup vardır. Bu gruba öncelikli olarak önerilir. O gruptaki kişiler hastalığı ağır geçirme riski olan kişilerdir. Kimlerdir bunlar? Özellikle 65 yaş ve üzerindeki kişiler ağır geçirme riskine sahiptir. Huzurevinde ve bakımevinde kalanlar, yine gebeler, kronik rahatsızlığı olanlar. Bunlara örnek verirsek özellikle astım hastalığı, kistik fibrozis hastalığı, KOAH hastalığı olan bireylerimiz risk altında. Yine kronik akciğer hastalığı dışında kronik kalp hastalığı olan kişiler, doğumsal kalp rahatsızlığı olan, kapak rahatsızlığı olan, kalp yetmezliği tanısı bulunan kimseler. Bu gruplara da aşı önermekteyiz” ifadelerine yer verdi. “HER YIL GRİP AŞISI OLUN” Grip aşısı için en uygun zamanın ekim ve kasım ayları olduğuna dikkat çeken Öksüz, “Biz şimdi aşının koruyuculuk sürecini de göz önüne alarak ve salgının başlama zamanlarını göz önüne alarak özellikle grip aşısının ekim, kasım aylarında yapılmasını öneriyoruz. Hastalarımız yaptırmak için ekim veya kasım aylarını tercih etmeliler. Fakat yaptırmayanlar grip aşısı sezonu boyunca yani mart ayı sonuna kadar aşı olabilirler. Koruyuculuğu yaklaşık olarak 6-8 ay kadar olduğu söylenmektedir. Yani şu anlama geliyor; biz her yıl grip aşısı olmak zorundayız. Ben önceki yıl olmuştum, tekrar olacak mıyım? Evet olacağız. Her yıl grip aşısı olunması öneriliyor” şeklinde konuştu.

Ciravoğlu’ndan bağışıklığı zayıf olanlara maske önerisi Haber

Ciravoğlu’ndan bağışıklığı zayıf olanlara maske önerisi

Edirne Eczacılar Odası Büyük Kongre Delegesi Ecz. Şükrü Ciravoğlu, kentte son günlerde artan mevsimsel grip hastalıkları ve enfeksiyonlar ile ilgili açıklama yaptı. Ciravoğlu, grip hastalıklarından korunmanın yollarını Batı Ekspres’e anlatırken; özellikle bağışıklık sistemi, yeterli beslenme ve doğru uyku yöntemine vurgu yaptı. Grip hastalıkları ile ilgili kentteki eczanelere başvuran sayısının da geçen yıllara göre artış gösterdiğini belirten Ciravoğlu, özellikle ateşi olan hastaların mutlaka doktora görünmesi gerektiğini söyledi. “BAĞIŞIKLIĞI ZAYIF OLANLAR KORUNMALI” Ciravoğlu, konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı’nın da açıklama yaptığını belirterek; “Son zamanlarda mevsimsel grip rahatsızlıkları, viral enfeksiyonlar, bakteriyel enfeksiyonlar çok fazla sayıda var. Burada ağırlık daha çok influenza-A, influenza-B türü grip çeşitleri ile belki de Covid’in son versiyonu var. Bunun da bir grip gibi seyretmesi bekleniyor. Ancak insanların bağışıklık sisteminin güçlü olması lazım. Kronik hastalıkları olanların ve bağışıklığı zayıf olanların korunması gerekiyor. Bunlarda ciddi sonuçlar verebilir” ifadelerini kullandı. “KALABALIK YERLERE GİRERKEN MASKE TAKILMALI” Grip hastalarının yayılmasında okulların tatile girmesinin olumlu etki yaratacağını söyleyen Ciravoğlu; “Çünkü çocuklar vasıtasıyla evlere yayılma olanağı çok fazla. Vatandaşın özellikle kalabalık yerlere girerken maske takması gerekiyor. Bu alışkanlıktan vazgeçmemeliyiz. Başımıza kötü bir şeyin gelmesi gerekmiyor. Dolayısıyla koruma önlemlerini almalıyız ve maskeyi bırakmamalıyız. Bağışıklık sistemini de üst seviyede tutmamız gerekiyor. Bunun için illa vitamin veya besin destekleri almamız gerek yok. İnsanların bağışıklık sistemini sadece doğru ve yeterli beslenme, uykusunu doğru uyuma büyük ölçüde korur. Halkımızın bunlara dikkat etmesi gerekiyor” dedi. “ATEŞ VARSA MUTLAKA DOKTORA GÖRÜNMELİ” Ciravoğlu, mevsimsel hastalıklar nedeniyle kentteki hastaneler başvuranların sayısının çok fazla olduğunu belirterek; “Bu durum her sene mevsimsel olarak görülen bir şey ama bu yıl bunun çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Bu tür enfeksiyonlar çok fazla sayıda geliyor. Burada solunum yolları bir risktir. Daha büyük problemler yaratmaması için solunum yollarına inmemesi gerekiyor. Dolayısıyla insanlar koruma yöntemlerine dikkat etmeli. Ama toplu ulaşım ya da girip çıktığımız kalabalık yerlerde maalesef bununla karşı karşıyayız. Bu risk her zaman söz konusu. Rahatsızlık ve özellikle ateş varsa hastaların mutlaka doktora görünmeleri gerekiyor” sözlerine yer verdi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

Bakan Koca, "Risk grubundaysak aşı yaptırmalıyız" Haber

Bakan Koca, "Risk grubundaysak aşı yaptırmalıyız"

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Hastanelerde servis yatağı doluluk oranımız ortalama yüzde 65, servis yataklarında bir sorunumuz yok. Yoğun bakım yataklarında ise doluluk oranı yaklaşık yüzde 72, geçen yıla göre bir miktar artış var." dedi. Koca, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, son günlerde solunum yolu enfeksiyonlarında bir artışın söz konusu olduğu ve şu anda hangi virüslerin etkin olduğu sorusuna Koca, "İçinde bulunduğumuz kış aylarında, bilhassa virüslerden kaynaklanan üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış görülmektedir. Bu artışlar, ülkemize mahsus değil. Kış aylarının sürdüğü diğer ülkelerde durum benzer şekilde. Mevsim şartları nedeniyle beklenen sonuç bu olduğu için endişe edilecek bir durum yok. Bununla birlikte geçen yılın aynı dönemine göre acile başvurularda yüzde 20'ye yakın artış olduğunu söyleyebiliriz. En sık grip yani influenza, sonra RSV ve Kovid görülmektedir." yanıtını verdi.  "Risk grubundaysak aşı yaptırmalıyız" Kış döneminde artan üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmaya yönelik soru üzerine Koca, şunları paylaştı: "Soğuk algınlığı, nezle kaynaklı şikayetler karşısında normalde davrandığımız gibi davranmalıyız. Bu gibi şikayetler hepimizin pek çok kez tecrübe ettiği gibi basit tedbirlerle kısa sürede geçer. Eğer şikayetler uzun süre devam ediyorsa öncelikle aile hekimine başvurmamız gerekir. Önemli bir nokta daha var, kronik hastalığı olanlar, hamileler, 65 yaş üstü büyüklerimiz, 2 yaşın altındaki yavrularımız üst solunum yolu enfeksiyonlarından fazlaca etkilenebilir. Bu sebeple, gecikmeden acil servislerimize başvurulması önem arz eder. Risk grubundaysak aşı yaptırmalıyız. Enfeksiyon taşıyan veya belirtisi olan bir kişi ile aynı ortamdaysak kendimizi riskten korumalıyız. Bizde enfeksiyon varsa başkalarıyla aynı ortamdayken maske takmalıyız. Bunlar dışında, birçok faktör daha var: hijyen, bol sıvı tüketmek, beslenmeye dikkat etmek gibi. Kovid günlerinden kalma tecrübemizin birazını kullanmak bile bu kışı sağlıklı geçirmemizi sağlayabilir." "Bu süreci sorunsuz atlatmaya çalışıyoruz" Sağlık Bakanı Koca, hastanelerde yer sıkıntısı olup olmadığına ilişkin soruya karşılık şunları kaydetti: "Hastanelerde servis yatağı doluluk oranımız ortalama yüzde 65, yani servis yataklarında bir sorunumuz yok. Yoğun bakım yataklarında ise doluluk oranı yaklaşık yüzde 72, yani geçen yıla göre bir miktar artış var. İstanbul'da ise yoğun bakım doluluk oranı yaklaşık yüzde 83, yani en fazla artışın olduğu il İstanbul. İstanbul'daki bu artıştan dolayı yatak sayılarını artırarak, sağlık çalışanlarımızın da yoğun çabalarıyla bu süreci sorunsuz atlatmaya çalışıyoruz."

SAĞLIK İÇİN DOĞAL BİR DESTEK: DEVEDİKENİ Haber

SAĞLIK İÇİN DOĞAL BİR DESTEK: DEVEDİKENİ

Devedikeni bitkisinin pek çok faydası olduğu biliniyor ve bu nedenle giderek daha fazla kişi tarafından kullanılıyor. Sindirim Sistemi Sağlığını Destekler Devedikeni bitkisi, sindirim sistemi sağlığını desteklemede etkili bir rol oynar. İçerdiği doğal bileşenler sayesinde sindirim enzimlerinin salgılanmasını artırır, mide ve bağırsak sağlığını korur. Ayrıca, gaz, şişkinlik ve sindirim rahatsızlıklarının hafifletilmesine yardımcı olabilir. Karaciğer Fonksiyonlarını Destekler Karaciğer, vücudumuzun temizleme sisteminin bir parçasıdır ve sağlıklı bir karaciğer fonksiyonu genel sağlık için önemlidir. Devedikeni bitkisi, karaciğer sağlığını desteklemeye yardımcı olan güçlü antioksidanlar içerir. Karaciğerin detoksifikasyon sürecini optimize edebilir ve karaciğer hücrelerinin yenilenmesini teşvik edebilir. Bağışıklık Sistemini Güçlendirir Devedikeni bitkisi, bağışıklık sistemini güçlendirmede etkili olabilecek doğal bileşikler içerir. Bağışıklık sistemini destekleyerek vücudun hastalıklara karşı direncini artırır ve genel sağlığı korur. Antioksidan Etkisiyle Gençlik ve Cilt Sağlığı Antioksidanlar, serbest radikallerle mücadele ederek hücreleri koruyan bileşiklerdir. Devedikeni bitkisi, güçlü antioksidanlar içerir ve bu sayede yaşlanma sürecini yavaşlatabilir, cilt sağlığını destekleyebilir ve gençlik etkisi sağlayabilir. Nasıl Kullanılır ? ve Yan Etkileri Nelerdir ? Devedikeni bitkisi genellikle bitkisel takviye formunda kullanılır. Ancak, kullanmadan önce bir uzmana danışmak önemlidir. Her bitkisel takviyede olduğu gibi, bazı insanlar için yan etkileri olabilir. Bu nedenle, önerilen dozajları aşmamak ve profesyonel bir sağlık uzmanının yönlendirmelerine uymak önemlidir. Haber MERKEZİ

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.