Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Göksal Çidem

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Göksal Çidem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Göksal Çidem haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Dünya Göçmen Kuşlar Günü Haber

Dünya Göçmen Kuşlar Günü

DOKU Derneği Başkanı Göksal Çidem, ‘Dünya Göçmen Kuşlar Günü’ sebebiyle açıklamalarda bulundu. Göksal Çidem açıklamasında şunları dile getirdi: “2024 İlkbaharı 9 Mayıs Cumartesi günü hem Dünya Göçmen Kuşlar Günü hem de Global Big Day aynı güne denk geliyor. Günün amacı, kuşların kıtalar arası zorlu göç yolculuklarına dikkat çekerek, karşılaştıkları tehditlere ve tehlikelere dikkat çekerek göçmen kuşların göç yolculuğunun sağlıklı bir döngüde devam etmesi, göç eden kuşların tanıtılması, yaşadığımız coğrafyanın bir canlısı olan kuşları korumak ve yaşatmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Her ilkbahar ve sonbaharda on binlerce kuş, beslenme, üreme ve konaklama yapmak için kıtalar arası göç ediyor.    Türkiye üzerinden geçen bu kuşlar Afrika, Asya ve Avrupa kıtaları arasında ki bu yolculuk özellikle ilimiz Yıldız dağları bölgesinden geçmektedir. Bölgemizdeki sulak alanlarda mola vererek dinlenir ve beslenirler. Güç topladıktan sonra da yola devam ederler. Bu yol üzerinde birçok tehdit var. Başta RES ve iletim hatları oluşturdukları bariyerlerle ölümlere de neden olmaktadırlar. Ancak tüm olumsuzluklara rağmen bu göç devam etmektedir. Etmelidir de. Devam etmesi için, telafisi mümkün olmayan sonuçlar yaşanmaması için uluslararası sözleşmeler ve bilimsel raporlar dikkate alınmalıdır.  Göçmen kuşların hayatta kalması için öncelikli olarak su ve sulak alanlar şarttır. Göçmen kuşlar, üremeden dinlenmeye ve göç sırasında beslenmek için göllere, nehirlere, göletlere, kıyıdaki sulak alanlara ve hatta bitkilere ihtiyaç duyarlar.  Ancak yapılan bazı projelerle sular ve sulak alanlar tehdit altında.   Hayati önem taşıyan ekosistemleri ve hem kuşlar hem de insanlar için temiz suyun kullanılabilirliğini tehlikeye atıyor. Aslında son 50 yılda dünyadaki sulak alanların yüzde 35'i kaybedildi ve yakın zamanda yayınlanan BM Dünya Su Raporu'nda şu anda 2 milyardan fazla insanın güvenli içme suyuna erişimi olmadığı tahmin ediliyor. Gerçekler endişe verici; Dünya çapındaki mevcut kuş türlerinin yüzde 48'inde nüfus azalması yaşanıyor. Kuşların ana göç yolu üzerinde ki en önemli su kaynaklarından biri olan barajlarımızın çevresi RES ve iletim hatları ile örümcek ağı gibi çevriliyor. RES ler kıyma makinası, iletim hatları da öldürücü tuzaklardır. Ana kuş göç yolu üzerinde olan Istrancalar da böyle devam ederse ki, ediyor. Kuşlara göç edecek gökyüzü ve dinlenecekleri, beslenecekleri ve su alanları kalmayacak. Göçmen kuşların birden fazla ülkenin sınırlarını geçmesi nedeniyle, uluslararası işbirliği onların etkili bir şekilde korunması açısından hayati önem taşıyor.  Göçmen kuşlara ve ihtiyaç duydukları sularını ve yaşam alanlarını korumak ulusal ve uluslararası biyocoğrafyada aciliyet ve önem arz ediyor.  Şimdi eğri oturup doğru konuşalım ve düşünelim. Bulgaristan topraklarında kalan Istranca’ları da kuş göç yolu üzerine RES kurmuyor. Gerekçe göçmen kuşlar zarar görür. RES’leri iç kısımlara kuruyorlar. Biz bugüne kadar RES projelerine epey dava açtık. Açtığımız dava RES’lere değil, onların yanlış yere kurulmasına dava açtık. RES ler de doğru yere yapılmalı.  Dava açma nedenimiz de doğru yer seçimi yapılmadığındadır. Edirne İdare Mahkemesi ve Danıştay kararları da haklılığımızı ortaya koymaktadır. Ülkemizin de taraf olduğu 9 Ocak 1984 tarih ve 84/7601 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanarak, 20 Şubat 1984 tarih ve 18318 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi. Madde 3. Akit Taraflar, 2 ve 3 no’lu ek listelerde belirtilen göçmen türler için önem taşıyan ve kışlama, toplanma, beslenme, üreme veya tüy değiştirme yönlerinden göç yollarına uygun ilişki konumunda bulunan sahaların korunmasına özel dikkat göstermeyi kabul ederler hükmü vardır. Madde 4 Akit Taraflar, bu maddede belirtilen doğal yaşam ortamlarının sınır bölgelerinde bulunmaları halinde, bunların korunması amacıyla, çabalarını uyumlu kılmak yönünden eşgüdüm sağlamayı taahhüt eder. Sonuç olarak bilimsel raporlarda “Yıldız Dağları tüm Palaearktik bölgenin ana kuş darboğazlarından birinin üstünde yer alır. Bu nedenle, bölgede rüzgâr santralleri inşa edilmesi tüm biyocoğrafya bölgesindeki avifaunayı çok ciddi olarak etkileyecek olumsuz sonuçlar doğurabilir. Yıldız Dağları’nın kuş göç yolları açısından stratejik konumu göz önüne alınarak bölgede rüzgâr santrali kurulumundan kaçınılmalıdır.” HABER MERKEZİ

“Madenler mi, çocuklar ve onların geleceği mi?” Haber

“Madenler mi, çocuklar ve onların geleceği mi?”

22 Nisan 1970'te kutlanmaya başlanan Dünya Günü’nün, çevre bilincinin oluşturulmasına önemli bir katkı sağladığına dikkat çeken Çidem, gelecekte sağlıklı ve temiz bir çevrede 23 Nisanları ve Dünya günlerini kutlamanın en büyük bayram olacağını söyledi. Çidem açıklamasında şunları dile getirdi: “22 Nisan Dünya Günü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı coşkusu yaşanıyor. 22 Nisan 1970'te kutlanmaya başlanan Dünya Günü, çevre bilincinin oluşturulmasına önemli bir katkı sağladı. Dünya Günü'nde iklim değişikliğinin yol açtığı sorunlar ön plana çıkıyor. Çölleşme, sıcak hava dalgaları ve orman yangınları gibi sorunlar giderek artıyor. Küresel ısınma buzulların erimesine, aşırı hava koşullarına, canlı türlerinin yer değiştirmesine ya da neslinin tükenmesine neden oluyor. Dünya Gününde yüzlerce ülkeden on binlerce katılımcı gezegenin yaşamını ve genel olarak korunmasını savunuyor. Dünya çapında kalkınma için sürdürülebilir ve etkili çevre politikaları için çaba sarf ediyor. Istrancalarda yaşadığımız bölgede dünyanın eşsiz ve nadir köşelerinden biridir. Yaşadığımız doğal alanlarımızın   ve biyolojik çeşitliliğin sadece insanlar için değil, tüm doğa için önemini farkındalık yaratmaya devam edersek, hepimizin ortak evimiz olan Dünya'da uyumlu bir şekilde bir arada yaşama fırsatına önemli bir katkı sağlayacağız Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te 23 Nisan’ı Bayram olarak çocuklara hediye etti. Gelecek nesillerimizin bayramında onlara yaşanabilir bir çevre bırakma hepimizin anayasal görevi olup, insan olarak ta sorumluluğumuzdur. Çocukların nefes aldığı ormanlarımızı, yaşam kaynağı olan sularımızı, sağlıklı ve dengeli beslenmeleri için kirletilmemiş tarım topraklarını fakatsız, amasız, ancaksız korumak zorundayız. Bunları koruyup, çocuklara bırakırsak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı çok daha değerli ve anlamlı olacaktır. Dünya gününde, dünya çocuklarına Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından armağan edilen bu bayramın gelecekte de kutlanması için hepimiz, seçilmişler, atanmışlar bu bilinç ve sorumlulukla eylem planlarını hazırlamalı ve karar vermelidir. Koruma ve kullanma dengesi gözetilmeden günlük çıkarlar uğruna karar vermek yerine gelecek nesiller adına karar vermek gerekir. Altın ve gümüş gibi madenlerin yerine hangisinin daha değerli olduğuna karar verilmeli. Madenler mi, çocuklar ve onların geleceği mi? Gelecekte sağlıklı ve temiz bir çevrede 23 Nisanları ve Dünya günlerini kutlamak en büyük bayramımız olacaktır.” HABER MERKEZİ

Çidem; “Yaşamı savunmaya devam edeceğiz” Haber

Çidem; “Yaşamı savunmaya devam edeceğiz”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kırklareli Merkez İlçe Örgütü, İl Genel Meclisi Üyeliği adaylarını belirlemek amacıyla ön seçim düzenledi. Paşa Kafe’de düzenlenen ön seçimde parti üyeleri, 10 sandıkta 17 aday adayı için oy kullandı. Ön seçime katılan aday adayları arasında Beyza Çam, Trakya bölgesinde nükleer santral, termik santral, RES ve maden ocaklarının doğaya ve yaşama verdiği zararlara karşı örnek bir mücadele yürüten Doğa ve Kültür (DOKU) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Göksal Çidem, Bilgin Doru, Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Yasemin Ertaş, Hakan Geriş, Necdet Göç, Birol Haker, Koray İnhanlı, Kırklareli İl Genel Meclisi Başkanı Aydın Karakoç, Osman Maldır, Behçet Şen, Ozan Topuz, İnci Tunç, Cansu Uzungül, Gürkan Yenerel, Tayyar Akgül ve Hümeyra Ayten yer aldı. İŞTE SEÇİMİN SONUÇLARI Oy verme işleminin tamamlanmasının ardından gerçekleştirilen oy sayımına göre; Gürkan Yenerel 1060 oy, Hakan Geriş 823 oy, Beyza Çam, 601, Osman Maldır 750, Tayyar Akgül 742 oy, Necdet Göç 587, Yasemin Ertaş 551, Aydın Karakoç 532, Birol Haker 520, İnci Tunç 513, Göksal Çidem 404, Behçet Şen 366, Koray İnhanlı 246, Bilgin Doru 221, Ozan Topuz 199 ve Hümeyra Ayten 140 oy aldılar. “MÜCADELEYE DEVAM” En çok oyu alan 5 ismin adaylığa seçildiği seçimin sonucunda Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Yasemin Ertaş, Kırklareli İl Genel Meclisi Başkanı Aydın Karakoç, DOKU Derneği Başkanı Göksal Çidem’in ise üyelerden aldıkları oy sayıları yetersiz kaldı. Ön seçimin ardından DOKU Derneği Başkanı Göksal Çidem, düzenlenen ön seçim ile ilgili Batı Ekspres’e konuştu. Çidem, Trakya bölgesi ve özellikle Kırklareli’nde yaşamı savunmaya devam edeceğini söylerken; “Karar merciinde bulunabilir miyiz diye düşünmüştük. Ama üyeler takdir etmedi. Sonuçta karar partinin ve üyelerindir. Biz her şartta ve koşulda yaşamı savunmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

Çidem; “Şu anda ekokırım yaşıyoruz” Haber

Çidem; “Şu anda ekokırım yaşıyoruz”

Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Trakya Platformu Kırklareli Dönem Sözcüsü Göksal Çidem, Kırklareli’nin özellikle Istrancalar bölgesinde açıklanan Rüzgâr Enerji Santrali (RES) ve Enerji Depolama Tesisi (EDT) ile kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi projeleri ile ilgili açıklama yaptı. Batı Ekspres’e konuşan Çidem, temiz enerji olarak adlandırılan RES projelerinin bölgedeki orman ve doğal yaşama olumsuz etkilerini açıklarken; Kofçaz ilçesine bağlı Terzidere, Ahmetler, Kocayazı, Tatlıpınar ve Topçular köylerinde Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci başlatılan 47 rüzgâr türbini ve elektrik depolama tesisinden oluşan İğde RES projesinin, bölgede bugüne kadar açıklanan en büyük proje olduğuna dikkat çekti. “KIRKLARELİ, İSTANBUL’UN NEFES BORUSUDUR” Çidem, Kırklareli il genelinde açıklanan doğal yaşama zarar verecek birçok projenin bulunduğunu söylyeyerek; “Sadece Aralık ayında bu projelerin 5 tanesi için halkın katılımı toplantısı vardı. Kırklareli sadece bizim değil; İstanbul’un da hava ve su kaynağıdır. İstanbul’un nefes borusu burasıdır. Biz, Kırklareli ve köyleri için mücadele ediyoruz ama aslında ülke nüfusunun neredeyse yüzde 25’inin yaşam kaynaklarına sahip çıkmaya çalışıyoruz. Daha da proje gelecek ama projelendirmedikleri yer de kalmadı. Üst kesimlerde yer kalmadı, Üsküp korusuna, Yündalan köyüne kadar indiler” ifadelerini kullandı. “BÜTÜN KOFÇAZ BÖLGESİNİ KAPATIYOR” ÇED süreci başlatılan 47 rüzgâr türbini ve elektrik depolama tesisinden oluşan İğde RES projesinin santral sahasının büyüklüğüne dikkat çekerek; “Santral sahasının toplam 70 bin dönüm olduğu şimdiye kadarki en büyük proje geldi. Bütün Kofçaz bölgesini kapatıyor. Biz rüzgâr türbinlerine karşı çıkmıyoruz, yerinin yanlış olduğunu söylüyoruz” dedi. “HABİTAT PARÇALANMASINA NEDEN OLUYOR” Çidem, RES projelerinin olumsuz etkilerini açıklarken; “RES’ler orman içine yapıldığında habitat parçalanmasına neden oluyor. Orman içinde açılan yollar ve gürültü, yaban hayvanlarının oradan uzaklaşmasına sebep oluyor. Ayrıca flaş etkisi yaratıyor. Türbinlerin dönmesi sırasında kanatlarından dolayı bölgeye bir gölge, bir güneş geliyor. Bu etkiden dolayı kuşlar ağaçlara yuva yapmıyor ve bölgeyi terk ediyorlar” sözlerine yer verdi. “BU BÖLGE ANA KUŞ GÖÇ YOLU ÜZERİNDE” Bölgenin, ana kuş göç yolu üzerinde kaldığını belirten Çidem; “Afrika ile Avrupa arasında göç eden kuşlar, bu bölgeyi kullanıyor. Bu kuşlar termal ile hareket ediyor. Orman içlerinin serin olması nedeniyle mola vermek ve dinlenmek için açık yerleri kullanıyorlar. RES’lerin açtığı geniş alanları kuşlar mola verecekleri alan gibi algılıyorlar. Kullanmaya çalıştıklarında da o kadar türbinin olduğu yerde sonuç zaten belli” dedi. “CANLILARDAN BİRİNİ YOK EDİNCE ZİNCİRLEME ETKİ YAPIYOR” Çidem, bölgedeki mağara varlığına da dikkat çekerek; “Bizim bölgemiz, karstik bir bölgedir. Türkiye’de en çok mağara olan il Kırklareli’dir. Şu anda Antalya’da 26, bizde de 40 civarında mağara var. Bu mağaralarda yarasalar yaşıyor. RES’ler de yarasaları öldürüyor. Barotravma denilen basınç değişikliğinden dolayı yarasaların ciğerlerinde kanama oluyor ve ölüyorlar. Yarasalar, küresel ölçekte nesli tehlike altında olan türlerdir. Doğadaki canlılardan birini yok ettiğiniz zaman, zincirleme etkisi yapıyor. Yarasalar giderse sinekler çoğalır” ifadelerine yer verdi. “TOPÇU BABA’NIN MEZARLIĞINI PROJE ALANI İLAN ETTİLER” Çidem, ÇED süreci başlatılan RES ve EDT projesinin planlandığı yerlerden biri Terzidere köyünü Pazar günü ziyaret ettiğini söyleyerek; “Geçtiğimiz Pazar günü, yine başka bir projenin halkın katılımı toplantısı nedeniyle Terzidere köyündeydik. Burasının yakınında Alevi ve Bektaşi inancına sahip insanların inanç merkezi olan Topçu Baba var. Topçu Baba’nın mezarlığını bile proje alanı ilan ettiler. Doğal varlıkların yanı sıra kültür varlıklarının bile üzerine çökmeye başladılar” dedi. “KUŞLARA NE BİR GÖKYÜZÜ, NE DE KONACAK BİR DAL KALACAK” RES projelerinin doğru alanlara planlanması gerektiğini belirten Çidem; “Doğru yere RES kurulduğunda kimsenin diyecek bir şeyi yok. Ama ne kadar temiz enerji olursa olsun yanlış yere kurduğun anda ormanı mahvediyor. Her türbin için en az 10-15 dönüm arasında bir yeri temizliyorlar. RES’in çevresini, süpürme alanı denilen yeri, yangın vs. olmasın diye temizliyorlar. Ayrıca açılan yollar da var. Türbinler arası yollar var. Ana güzergâhtan proje sahasına gidecek yolları da genişletiyorlar. 8-10 metre genişliğinde yollar açıyorlar. Bunu yaptıktan sonra da indirme merkezi neredeyse oraya kadar ormanı kesip iletim hattı çekiyorlar. Ne kuşlara uçacak bir gökyüzü, ne de konacak bir dal kalacak” sözlerine yer verdi. “BULGARİSTAN ISTRANCALARINDA 1 TANE YOK, BİZDE BİNİ GEÇECEK” Çidem, Istrancalar’ın Bulgaristan bölümündeki durumu da hatırlatırken; “Bulgaristan tarafındaki Istrancalar’da bir tane RES yok, bizim tarafta bu gidişle sayı bini geçecek. Ormanın sahibi yok. Biz sahip çıkmaya çalışıyoruz ama herkes ile de kötü oluyoruz. Aslında yaşanan artık ne iklim değişikliği, ne de iklim krizi. Şu anda yaşadığımız şey ekokırımdır. Bölgede kurulan sadece birkaç türbinin altında 6 günde toplam 39 tane yarasa ölüsü bulundu. Bu korkunç bir rakam. Burada türü yok ediyorsun. Kuşlar için de büyük bir tehdit. Istrancalar, yarasaların kışlama merkezidir. Her yere RES kurup türü yok edersen bu ekokırımdır. İklim değişikliğini de, krizini de bitirdik artık. Şu anda ekokırım yaşıyoruz” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

Çidem’den Dünya Toprak Günü açıklaması Haber

Çidem’den Dünya Toprak Günü açıklaması

Doğa ve Kültür (DOKU) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Göksal Çidem, 5 Aralık Dünya Toprak Günü nedeniyle açıklama yaptı. Çidem, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun toprağın önemine dikkat çekmek amacıyla 2013 yılında 5 Aralık tarihini Dünya Toprak Günü olarak kabul ettiğini söyledi. Her yıl 5 Aralık tarihinin Dünya Toprak Günü olarak kutlandığını belirten Çidem; “Her geçen gün toprak varlıklarımız, orman ve meralarımızda kayıplar yaşarken kutlayalım mı? Kutlamak yerine korumak, bilinç ve farkındalık oluşturmak için acil önlemler almak gerekiyor” ifadelerini kullandı. “1 SANTİM TARIM TOPRAĞI 600-700 YILDA OLUŞUYOR” Doğada var olan tüm canlıların, milyonlarca yıldır yaşam kaynağı ve yaşam alanının toprak olduğunu vurgulayan Çidem; "Bir ekip, bin aldığımız tarım toprakları sayesinde varlığımızı bugünlere kadar sürdürebildik. 1 santim tarım toprağı, yaklaşık 600-700 yılda oluşuyor. Tarımın da en az 30 santim yapıldığı düşünülürse, 20-30 bin yılda oluşan tarım toprağı, günlük çıkarlar uğruna, geleceği düşünmeden yok ediliyor. Unutmamak gerekir ki toprağı koruyarak yaşanabilir bir gelecek mümkün olacaktır. Mevcut yasalar aslında buna uygun. Sadece etkin adli ve idari yaptırımları uygulamak yeterli” dedi. “TOPRAĞIN ÜSTÜNDE OLDUĞU KADAR ALTINDA DA YAŞAM VAR” Çidem, yasaların yanı sıra eğitim kurumlarında da toprağın önemini vurgulayan eğitimlerin verilmesi gerektiğini belirterek; “Toprağın üstünde olduğu kadar altında da yaşam var. Dünyadaki biyoçeşitliliğin en az dörtte biri toprağın altında yaşıyor. Toprak solucanı, bakteri ve mantar gibi küçük organizmalar, bitki köklerinin de yardımıyla bitkilerin besinleri almasını kolaylaştırırken, toprak yüzeyinin üstündeki biyoçeşitliliği de koruyorlar” sözlerine yer verdi. “BU TOPRAKLARDA 8 BİN 500 YILDIR TARIM YAPILIYOR” Kırklareli’nin Aşağıpınar kazı alanında bulunan arkeolojik verileri hatırlayan Çidem; “Verilere bakıldığında bu topraklarda yaklaşık 8 bin 500 yıldır tarım yapılıyor. Birçok medeniyetin varlığını sürdürmesine vesile olmuş bu toprakların, binlerce yıl sonra geleceklerin de varlığını sürdürebilmesi için çok büyük sorumluluğumuz var. Kayıtsız şartsız, fakatsız, amasız korumak zorundayız” dedi. FAO’NUN AÇIKLAMASINA DİKKAT ÇEKTİ Çidem, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıklamasına dikkat çekerken; “FAO, yaptığı açıklamada, dünyada açlık ve yetersiz beslenmeyle karşı karşıya kalan yaklaşık 1 milyar insan bulunduğunu, nüfus artışının gıda üretiminde yaklaşık yüzde 60’lık bir büyümeyi de zorunlu kılacağını, küresel toprak kaynaklarının yüzde 33’ünün verimsiz durumda olduğunu belirterek; ‘İnsanların toprak üzerindeki uygulamaları, toprağın temel işlevlerini azaltacak ya da tüketecek kadar kritik düzeylere gelmiş durumda. 2050’de küresel düzeyde kişi başına düşen ekilebilir ve verimli arazi 1960’taki düzeyin yalnızca dörtte biri olacak’ diyor” ifadelerine yer verdi. “ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAK İÇİN ÜRETMELİYİZ” Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verilerindeki kayıtlı çiftçi sayısının da son yıllarda giderek düştüğünü söyleyen Çidem; “2008’de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı, 2011 yılında 1 milyon 122 bine düştü. Çiftçi sayısı 2021 yılı sonu itibariyle 512 bine kadar geriledi. Bu da son 5 yılda çiftçi sayısının yüzde 28,7, son 10 yılda yaklaşık yüzde 55 azaldığını gösteriyor. Çiftçi üretimden uzaklaştıkça, ithal ürünlere yönelmek zorunda kalıyoruz. Varlığımızı ve ülke bütünlüğünü korumak için üretmeliyiz. Üretenleri desteklemeliyiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 21 Mart 1923’te Adanalı çiftçilerle yaptığı toplantıda; ‘Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık” diyor. Varlığımızı ve vatanımızı borçlu olduğumuz çiftçilerimizi tekrar toprakla buluşturmak için geç olmadan adımlar atmalıyız” dedi. “TOPRAK ANAYA SAYGI, İNSAN OLMANIN GEREĞİDİR” Çidem, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 44 ve 45’inci maddeleriyle toprak varlığını güvence altına aldığını belirterek; “Toprağın yok olmasına olur ve onay verenlere, göz yumanlara bir hatırlatma. Unutmayın ki bu dünya 3 günlük; dün, bugün ve yarın. Dün geldik, bugün yaşadık, yarın gidiyoruz. Gideceğimiz yer toprak ananın bağrıdır. Sonsuza kadar bağrında kalacağımız toprak anaya saygı, insan olmanın gereğidir. Büyük usta Âşık Veysel’i de dünya toprak gününde saygıyla anıyorum” sözlerine yer verdi. HABER MERKEZİ

Çidem Kırklareli’nden aday adaylığını açıkladı Haber

Çidem Kırklareli’nden aday adaylığını açıkladı

Doğa ve Kültür (DOKU) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Trakya Platformu Kırklareli Sözcüsü Göksal Çidem, Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Kırklareli İl Genel Meclisi Üyeliği aday adaylığını açıkladı. CHP Kırklareli İl ve Merkez İlçe Örgütü’nde düzenlenen programda Çidem, bugün partililer ile bir araya geldi. CHP Kırklareli İl Başkanı Bora Terzi, CHP Kırklareli Merkez İlçe Başkanı Cevahir Cem Yarım, il ve merkez ilçe yönetim kurulu üyeleri ile parti üyelerinin katıldığı programda Çidem, Kırklareli’nin yaşadığı çevre sorunlarına karşı gerçekleştirdikleri bilim ve hukuk mücadelelerini anlattı. “TMO’DAN EMEKLİ OLDUM” Çidem, konuşmasına özgeçimi ile başlarken; “2010 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi’nden (TMO) emekli oldum. TMO’da çalışırken Bağımsız Tarım, Orman ve Çevre Sendikası’nın genel merkez teşkilatlanma sekreterliği görevini yaptım. 2012 yılında kurulan Trakya Platformu’nun yürütme kurulu üyesiyim” ifadelerini kullandı. “87 DAVA KAZANILDI, 55 TANE MEVZUATTAN İADE İPTAL VAR” Trakya Platformu ile gerçekleştirdiği çevre mücadelelerinden örnekler veren Çidem; “Trakya Platformu, bilim, hukuk ve yürütme kurullarından oluşuyor. Trakya Platformu’nun kuruluş amacı, CHP’nin çevre politikalarına baktığımız zaman bire bir örtüşüyor. Biz de ilimizin bir bütün olarak ekolojik, doğal, sosyal ve kültürel varlıklarını korunması için 2012 yılından bu yana bilim ve hukuk temelli birçok mücadele yürüttük. Bu mücadele sonunda 87 tane dava kazanıldı, 55 tane de mevzuattan iade iptal edildi. Bunların arasında 3 tane kömürlü termik santral, 3 tane altın madeni, gümüş madeni ve birçok madencilik faaliyetini buradan çıkardık. Bu çalışmaları yaparken Istrancalar’ın en ücra köşesindeki köyümüzden, yereldeki STK’lardan Ankara’daki milletvekillerine kadar bütünleşik bir süreçte bu mücadeleyi yürüttük. Bu mücadeleyi yürütürken de il genelinde Kırklareli Barosu’ndan, Kırklareli Kent Konseyi’nden, TMMOB’den çok büyük destekler aldık ve yerelle birlikte bütünleşik bir mücadele yürüttük. Bu çalışmaların hepsini gönüllülük kapsamında yürüttük” dedi. “ADAY ADAYLIĞINI ISRARLAR SONUCU KABUL ETTİM” Çidem, DOKU Derneği’nin kurulması ve gerçekleştirdiği çalışmalarla ilgili de açıklama yaparken; “Bu süreçte kurduğumuz DOKU Derneği’ne de baktığımız zaman, her disiplinden insanlarımız var. Avukat, doktor, diş hekimi, gazeteci, su ürünleri mühendisi, ziraat mühendisi, peyzaj mimari var. 34 üyemizin neredeyse tamamı bir disipline ait. Yaptığımız bu çalışmalarda birçok dostumuz bu sürecin ardından Kırklareli İl Genel Meclisi aday adaylığı konusunda yaptıkları ısrarlar sonucunda ben de kırmadım ve kabul ettim. Dün de İl Genel Meclisi Üyeliği aday adaylığı için başvuru yaptım. Başvurumuzu kabul eden, bu süreçte bizlere yol gösteren, destek veren il ve ilçe yönetimine, yönetim kurullarına çok teşekkür ediyorum” sözlerine yer verdi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

ÇED DOSYASINDA KOPYALA-YAPIŞTIR REZALETİ Haber

ÇED DOSYASINDA KOPYALA-YAPIŞTIR REZALETİ

Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Başkanı Göksal Çidem Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın web sayfasında yapılan duyuru hakkında açıklamada bulundu. DOKU Derneği Başkanı Çidem’e göre; yapılan duyuruda, proje alanı Kofçaz bölgesi köyleri, proje kapsamında kullanılacak araziler Yozgat, Sivas ve Kayseri olarak gösterildi. Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planına göre proje alanı mera alanında. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre ise tarım ve orman alanında kalıyor. Proje ile ilgili olarak “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Orman Kanunu kapsamında gerekli izinler alınacaktır” ifadelerine yer veriliyor. Çidem ise yapılan duyurunun incelendiğinin iddia edilmesi üzerine yetkililere şunu sordu: “İnceleyip uygun buldunuz da proje alanı ilimiz Kofçaz bölgesi köyleri. 1/100.000 Çevre Düzenleme Planlarına göre kullanılacak araziler Yozgat-Sivas-Kayseri Yoksa bu iller Kofçaz sınırında mı kalıyor?” “DOSYALAR SAÇMALIKLA DOLU” Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın web sitesinde paylaşılan ÇED raporunda yanlışlık olduğuna değinen Çidem “Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı web sayfasında yapılan duyurularda ÇED başvuru dosyaları saçmalıklarla dolu yine. Hadi bunu yazan kes – kopyala - yapıştır yapıyor. Bunu denetleyen, okuyan bakanlık yetkilileri bunu duyururken ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 8. maddesi doğrultusunda incelenmiş ve başvurunun ÇED genel formatına uygun hazırlandığı anlaşılmış olup, projeye ilişkin ÇED süreci başlatılmıştır. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci tamamlanana kadar süreç ile ilgili her türlü bilgiler ve projeye ilişkin görüş, soru ve öneriler Kırklareli Valiliğine (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü) veya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına gönderilebilir. İlgililere ve kamuoyuna duyurulur’ ifadelerine yer veriyor. ÇED Yönetmeliği'nin 8. maddesi doğrultusunda incelenmiş ve başvurunun ÇED genel formatına uygun hazırlandığı anlaşılmış. Peki, inceleyip uygun buldunuz da proje alanı ilimiz (Kırklareli) Kofçaz bölgesi köyleri. 1/100.000 Çevre Düzenleme Planlarına göre kullanılacak araziler Yozgat – Sivas - Kayseri, yoksa bu iller Kofçaz sınırında mı kalıyor?” diye konuştu. MERT ERİŞKİN

Çidem’den sele karşı orman uyarısı: 51 BİN 384 AĞAÇ KESİLME TEHLİKESİ ALTINDA! Haber

Çidem’den sele karşı orman uyarısı: 51 BİN 384 AĞAÇ KESİLME TEHLİKESİ ALTINDA!

Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Trakya Platformu Kırklareli Dönem Sözcüsü Göksal Çidem, Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinde meydana gelen sel felaketini hatırlatarak, bölgedeki çevre tahribatına dikkat çekti. ‘www.batiekspres.com’ haber sitesine açıklamalarda bulunan Çidem, ‘Sisli Vadi’ adı verilen bölgede meydana gelen ve 6 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinin nedenlerini açıklarken; Istrancalar’ın önemini vurguladı. Bölgede yeni afetlerin yaşanmaması için yapılması gerekenleri açıklayan Çidem, yeni açıklanan maden ocağı projelerine ise tepki gösterdi. “ORMAN İÇİ YAPILAN KAMP ALANINI SU BASTI” İğneada’da yaşanan sel felaketinde insanların yanı sıra toprakların da kaybedildiğini belirten Çidem; “İğneada sel felaketinde kamp alanı olarak faaliyet gösteren yerde bungalovlar yok oldu. Buralara huzur bulmaya, dinlenmeye gelenler ne yazık ki canlarından oldu. Yaşanan sel felaketinden dolayı canlarını kaybedenler için üzüntümüz çok büyük. Hayatını kaybedenlere rahmet diliyoruz. Ne yazık ki aşırı yağışları ve buna bağlı olarak meydana gelen yıkımları iklim krizine ve hava değişikliklerine bağlıyoruz. İğneada denince ilk akla gelen deniz ve longoz ormanlarıdır. Longoz, su basar ormanı demek. Buradaki ormanları su basar ve orman içi yapılan kamp alanını da su bastı” ifadelerini kullandı. SUÇLU SEL Mİ?” Çidem, bölgede kurulan yapıların kaçak olduğunu hatırlatırken; “İlgili bakanlığın açıklamasına göre bu yapı kaçak, mühürlü ve yıkılması gerekiyordu. İlgili kurum zamanında yıkmayınca, yaşanan sel yıkıyor. Karar uygulansa zamanında yıkılsaydı, kayıplar yaşanmayacaktı. Suçlu kim? Sel mi? Kararı uygulamayan yetkililer mi? Anayasa'nın 138. maddesinin dördüncü fıkrasında; 'Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez’ denilmektedir. Bu hükme göre, kamu görevlileri de mahkeme kararlarını yerine getirmek zorunda olup, bu konuda seçim hakları bulunmamaktadır. Kaldı ki mahkeme kararlarını kasten yerine getirmeyen memur ve diğer kamu görevlilerinin eylemleri suç oluşturmaktadır” dedi. “SUÇLU İKLİM KRİZİ Mİ?” Bölgede yüzbinlerce ağacın kesildiğine ve kesilmek istendiğine dikkat çeken Çidem; “Buralara yapılan tesislere, Demirköy-İğneada arasında kesilen yüzbinlerce ağaca, RES’ler ve bunların iletim hatları için kesilen yüzbinlerce ağaca, madencilik faaliyeti için kesilen ve yine de gelen projelerle kesilmesi planlanan yüzbinlerce ağaca olur veren, onay veren ve sessiz kalanlar suçlu değil; suçlu iklim krizi. Deprem olur insanlar ölür, sel basar insanlar ölür, kuraklık olur ‘Afet’ denir. Peki, son yıllarda artan afetlere karşı kimler hangi önlemleri aldı? Ormanın ortasındaki yeraltı ve yüzey suları üzerinde madencilik projelerine onay verenler suçlu değil. Ergene yıllardır atık kanalı, hâlâ suçlu yok” sözlerine yer verdi. “SOĞUCAK’TA 51 BİN 384 AĞAÇ KESİLECEK” Çidem, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine dikkat çekerek; “Meteoroloji Genel Müdürlüğü verisine göre; son 20 yılda ülkemizde meydana gelen meteorolojik afetlerde çok büyük artışlar var. Orman alanlarını yok etmeye devam edilirse ne olur? ÇED süreci devam eden Vize Soğucak köyü alanında patlatmalı kalker ocağı için ‘51 bin 384 adet ağaç kesilecek’ diyorlar. Burası su kaynaklarının ve mağaraların olduğu bölge. Ağacı kesecek, suları yok edecek ve mağaralardaki doğal yaşamı sonlandıracak. Yargı 2 defa iptal etti, 3’üncü defa tekrar geldi. İnatla ‘Keseceğim’ diyor. Asıl sorumlu yargı kararına rağmen buna olur verecek olanlardır. Bugün idari olarak uygun olsa bile gelecekte yaşanacak olan felaketlerin sorumlusu, olur ve onay verenlerdir” dedi. “ISTRANCALAR BİYOSFER REZERV ALANI İLAN EDİLMELİ” Tarım, orman ve mera alanları azalması ile yerleşim alanlarının arttığını belirten Çidem; “Orman içlerinde, tarım alanları meralar üzerindeki kayıplarda artış var. Buralardaki kayıplar arttıkça felaketler de artıyor. Gıda güvenliğimiz ve orman köylülerimizin geçim kaynaklarının yok olması riski artıyor. Çözüm için Istranca ormanları bir an önce biyosfer rezerv alanı ilan edilmeli. 13 yıldır bakanlıkta bekleyen biyosfer rezerv dosyası onaylanmalıdır. Istrancalar korunmalıdır. Çünkü Istrancaların 1/3’ü Bulgaristan’da, 2/3’ü Türkiye’dedir. Bulgaristan tarafı 28 yıldır koruma altında. Çok geç olmadan, yeni felaketler yaşamadan korunmalı. Orman içi yapılaşmalar acilen durdurulmalı. Orman içinde ormancılık faaliyeti dışında tüm projeler sonlandırılmalıdır. Tarım toprakları ve meralar SİT alanı ilan edilmelidir. Istrancalar, Kırklareli sınırlarında olsa da İstanbul’un su kaynaklarıdır. Afrika-Avrupa arası ana kuş göç yoludur. İstanbul’un ve ülkemizin nefes borusudur. Balkanlardan gelen hava koridorudur. Gelecek nesillere bırakılacak en değerli miras, temiz su, temiz toprak ve temiz havadır” ifadelerine yer verdi. ERGİN SÖZER

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.