Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gazze

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Gazze haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gazze haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Erbaş: Haber

Prof. Dr. Erbaş: "Şu Ana Kadar 600 Milyon Liralık Yardımı Gazze’ye Ulaştırdık"

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Milli İrade Platformu tarafından İstanbul’da düzenlenen “Türkiye Yüzyılında Diyanet ve Din Hizmetleri” konulu “Milli İrade Buluşmaları” programına katıldı. "YENİ BİR MEDENİYETİN İNŞASI NOKTASINDA HEPİMİZE ÇOK BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR" İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) Dr. Tayyar Altıkulaç Konferans Salonu’ndaki programda konuşan Başkan Erbaş, Türkiye Yüzyılı vizyonunun küresel krizlerle kuşatılmış insanlığın çıkış yolunu ifade ettiğini belirterek, “Türkiye’nin öncülüğünde yeni bir medeniyetin inşası noktasında hepimize çok büyük görevler, çok önemli sorumluluklar düşüyor. Zira söz konusu idealin, güçlü motivasyonu, en büyük imkanı, en kapsamlı zemini, inancımız ve değerlerimizdir” dedi. Başkan Erbaş, bugün Diyanet İşleri Başkanlığının dünyanın her köşesinde hizmet sunan büyük bir teşkilat olduğuna dikkati çekerek, hiçbir ülkede benzeri olmadığını söyledi. “FİLİSTİN İÇİN PAPA’YA CUMHURBAŞKANIMIZIN MEKTUBUNU GÖTÜRDÜM” Filistin için sivil toplum kuruluşlarıyla Filistin’e Destek Platformu’nu kurduklarını ifade eden Başkan Erbaş, şöyle konuştu: “Gazze, Filistin konusunda en başından beri yaptığımız, yapmaya devam ettiğimiz onlarca iş var; defalarca basın toplantısı, bildiri, hutbe, boykot Bu süreçte daha güçlü tepki oluşturmak amacıyla Müslüman ülke ve toplumların dini liderleriyle defalarca toplantı yaptık. Diyanet İşleri Başkanlığımızda bir çevrim içi toplantıda 92 ülkeden 190’nın üzerinde ilim adamının, dini liderin katıldığı bir toplantımız oldu. Yine İslam alimlerinin katılmış olduğu pek çok toplantı yaptık. Farklı din mensuplarının dünyadaki temsilcilerine özel mektuplar gönderdik ve onları bir araya getirerek açıklamalar yaptık. Vatikan’a gittik, Cumhurbaşkanımızın mektubunu Papa’ya ulaştırdık ve Papa'ya baştan sona mektubu okudum. Onun da bu farkındalığın oluşmasında desteğinin olmasını kendisinden talep ettik.” “RABBİM, KUDÜS MÜCADELESİNİN VE FİLİSTİN DAVASININ NİHAİ ZAFERİNİ GÖRMEYİ HEPİMİZE NASİP EYLESİN” Başkan Erbaş, Filistin’e insani yardımlar konusunda yapılabilecek her şeyi yaptıklarını dile getirerek, “Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV olarak çeşitli yollarla şu ana kadar 600 milyon liralık yardımı Gazze’ye ulaştırdık. Rabbim, Kudüs mücadelesinin ve Filistin davasının nihai zaferini görmeyi hepimize nasip eylesin inşallah” diye konuştu. Programa, Diyanet İşleri Başkanlığının üst düzey yöneticileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'tan Haber

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'tan "Barışa Çağrı" Açıklaması

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Beyoğlu’nda İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımına ilişkin açıklama yapmak üzere Müslüman alimler ve farklı inançlara mensup din adamları ile bir araya geldi. Taksim Camii önünde gerçekleşen "Barışa Çağrı" başlıklı ortak basın açıklamasına 15 farklı ülkeden çok sayıda din adamı katıldı. "YAZIKLAR OLSUN Kİ BAZI DEVLETLER, İŞGALCİLERİN HİÇBİR HUKUKİ VE VİCDANİ DAYANAĞI OLMAYAN BU KATLİAM VE SOYKIRIMLARINA ŞARTSIZ DESTEK VERDİ" Filistin ve çevresinde yaşanan soykırım karşısında insanlığın ortak vicdanının sesi olarak burada olduklarını belirten Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Siyonist cinayet şebekesinin hedef gözetmeksizin yaptığı bombardımanlarda 40 binden fazla masum insan hayatını kaybetti. 17 binden fazla çocuk hunharca katledildi. Yıllardır adeta açık hava hapishanesi olan Gazze, bugün masumlar mezarlığına dönüştürüldü. Zalimlerin terör estirdiği Gazze’de hastaneler, ambulanslar, okullar, camiler, kiliseler, devasa bombalarla yerle bir edildi. Yazıklar olsun ki bazı devletler, işgalcilerin hiçbir hukuki ve vicdani dayanağı olmayan bu katliam ve soykırımlarına şartsız destek verdi. Her türlü yardımı yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Savaşı bölgeye yayma çabasında olduklarını, daha fazla toprak gasp etmek ve tüm bölgeyi istikrarsız hale getirmek istediklerini göstermektedir" dedi. "BAŞTA İSLAM ÜLKELERİ OLMAK ÜZERE, ULUSLARARASI KURULUŞLAR, FİLİSTİN VE ÇEVRESİNDE YAŞANAN SOYKIRIMI DURDURMAK İÇİN BİR AN ÖNCE HAREKETE GEÇMELİDİR" Açıklamasına devam eden Erbaş, "Uluslararası savaş hukukuna uymak gibi bir niyeti olmayan bu lanetli kavmin bir an önce durdurulması, hem bölgemiz hem de bütün dünya için hayati önem taşımaktadır. Daha fazla masumun can vermemesi ve daha fazla sivilin yurdundan yuvasından edilmemesi için bu bir zorunluluktur. Dolayısıyla bu zulmü destekleyen Batılı devletler, bu gerçeğe gözlerini kapatmaktan artık vazgeçmek zorundadır. Başta İslam ülkeleri olmak üzere, uluslararası kuruluşlar, Filistin ve çevresinde yaşanan soykırımı durdurmak için bir an önce harekete geçmelidir. Mazlum insanları ve masum çocukları şer odaklarının vahşetinden korumak için bir an önce bölgeye barış gücü gönderilmelidir" diye konuştu. "SİYONİZM KARŞITI, VİCDAN SAHİBİ YAHUDİLERİN DE BU SOYKIRIMA KARŞI MÜCADELELERİNİ ARTIRMALARI BEKLENMEKTEDİR" Filistin ile çevresinde yaşanan vahşet ve soykırımın sadece Müslümanların meselesi olmadığını, bütün insanlığın vicdan ve ahlak meselesi olduğunu belirten Erbaş, "Akıl, vicdan ve sağduyu sahibi herkesin bu zulme karşı sesini yükseltmesi, katliama ve soykırıma karşı durması, tüm alanlarda boykota devam etmesi insan olmanın asgari bir gereğidir. Bugün haklı olan, yurtlarından edilmek istenen, katliamlara maruz kalan mazlumlara yardım etmezsek zalimin karşısında durmazsak bu ateş hepimizi yakacaktır. Bu sebeple zalim işgalcilerin katliamlarına sponsor olan, silah gönderen yönetici ve hükumetlerin kararını bozmak için yılmadan usanmadan protestolara devam edelim. Siyonizm karşıtı, vicdan sahibi Yahudilerin de bu soykırıma karşı mücadelelerini artırmaları beklenmektedir. Katlettikleri masum insanların ve çocukların ahı Siyonizmin sonunu getirecektir. Filistin, Gazze, Kudüs yeniden, farklılıklarını zenginlik sayan insanların birlikte yaşadığı barışın yurdu Darüsselam olacaktır. İnanıyoruz ki nihai zafer mutlaka zalimlere karşı birlikte mücadele eden iyilerin olacaktır. Dünyayı iyilik değiştirecektir" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İsrail, Gazze'de Durmayacak”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ÖNDER İmam Hatipliler Derneğinin ev sahipliğinde Kocaeli Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen 21. İmam Hatipliler Kurultayı'na katıldı. Kurultaya, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Kocaeli Valisi İlhami Aktaş, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın da katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının öncesinde Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'nda ülkemizi başarıyla temsil ederek adını son 8'e yazdıran İstanbul Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi 12. sınıf öğrencisi Millî Okçu Elif Berra Gökkır'a hediyesini verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ardından yaptığı konuşmada, “Dostluğun, dayanışmanın hâkim olduğu, muazzam bir atmosferde sizlerle beraber olmanın heyecanını yaşıyorum. Gönüllerimizi buluşturan rabbime sonsuz hamd ediyorum. İmam hatip davasını, çilesini omuzlamış nice isimsiz kahraman var. Bu büyük çınarın bugünlere gelmesinde emeği olan nice vakıf erbabımız var. Canıyla, malıyla, ruhuyla kendisini bu davaya adayan öğretmenlerimiz var. Bir gencin daha elinden tutmak, bir gencimize ulaşmak için ter döken nice gönül insanımız var. Türkiye'den ve dünyadan imam hatiplerin kurulması, yaşaması için varını yoğunu seferber etmiş nice hayırseverimiz var. Rabbim o güzel insanların hepsinden razı olsun. Vefat edenlerin mekânı cennet olsun. Son 22 yıldır genel başkan olarak, milletvekili olarak, başbakan olarak şimdi de cumhurbaşkanı olarak, milletimizin verdiği yetki ve sorumlulukla, yol arkadaşlarımla Türkiye'ye hizmet ediyor, hizmetkâr olmanın gurur ve şerefini üzerimizde taşıyoruz. 22 yılda ülkemiz için çok eserler hayata geçirdik, çok hizmetler ürettik. Yollar, köprüler, hastaneler, konutlar, şehirler, okullar inşa ettik. Ekonomide, savunmada, ticarette ülkemizi büyüttük. Her alanda ülkemize ilkleri yaşattık. Kırılmaz denilen rekorları hamdolsun kırdık. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, tarımda, ticarette, iç güvenlikte, dış güvenlikte, aklınıza gelecek her alanda Türkiye'yi ilklerle tanıştırdık. Türkiye'yi, dünyanın ve bölgesinin parlayan yıldızı haline getirdik, itibarını artırdık. Tabi ki bunları tamamı önemlidir, kıymetlidir. Bizim için şeref payesidir. Bunların hiçbiri bizim mücadelemizin asıl gayesi değildir. Şahsen benim için geçmişten bugüne gelen, son nefesime kadar üzerimde taşıyacağım, hatta rabbimin huzurunda bile bana şahitlik edecek makamım, bir rütbem ve sıfatım var o da imam hatipli olmaktır. Bana ömrüm boyunca yaptığın şeyi, ortaya koyduğun tek bir eseri söyle deseler, tereddüt etmeden vereceğim cevap açıktır. İmam hatip okullarının önündeki engelleri kaldırmaktır, imam hatiplerin sayısını ve eğitim kalitesini artırmaktır. Her şey gelip geçer, Bütün makamlar, rütbeler, sıfatlar gelip geçer ama toprağa attığınız tohum, gül bir çınara dönüşür, yüzyıllar boyunca gölgesinde medeniyetle inşa eder. Rahmetli büyüklerimiz işte bu tohumu toprağa attılar. Bedel ödeme pahasına bu tohumları samimiyetle toprağa serptiler. Biz de yeni tohumlar attık, Türkiye'nin dört bir yanına ulaştırdı. Var olanlara gözümüz gibi baktık, koruduk, kolladık. Fidana, ağaca dönüşmesini sağladık. İmam hatipleri kuranlar sadece 3-5 kişiydi. Biz bir avuçtuk. Şimdi görüyorum ki sel olduk, çağlayan olduk, deniz olduk, hatta okyanus olduk. Sevgili imam hatipli kardeşim. Sen varsın, sen işte buradasın. Sen iftiharla ayaktasın. Sen eskisinden daha çoksun. Eskisinden daha güçlüsün. Şunu unutma; Sen varsan, şehadetleri dinin temeli olan ezan, yurdumun üstünde edebi inleyecek, ebedi okunacak. Sen varsan Allahu Ekber nidaları semalarımızdan eksilmeyecek. Sen varsan rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımız, nazlı nazlı dalgalanmaya devam edecek. Sen varsan bu millet, mazlumların umut kaynağı olmaya devam edecek. İşte biz imim hatipliler olarak en başta bunu başardık. İstiklal marşımızın o ruhunu yaşattık” ifadelerini kullandı. “86 YILLIK MAHZUNLUĞUN ARDINDAN FATİH'İN EMANETİNE SAHİP ÇIKTIK” 86 yıllık mahzunluğun ardından Fatih'in emanetine sahip çıktıklarını hatırlatan Erdoğan, “O ulu mabedini mümin yüreklerle biz buluşturduk. Ayasofya'nın İstanbul'un, Türkiye'nin, İslam aleminin kalbindeki sızıyı hamd olsun biz dindirdik. Şunu bütün zerrelerimizle söyledik; 'Hakkıdır Hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal' Bizim dün yolumuz buydu, bugün yolumuz budur. Allah ömür verdikçe yarında istikametimiz işte bu olacaktır. Sevgili gençler, şunu çok net söylemek isterim; Bu ülkenin her bir vatandaşı bizim için değerlidir. Bu ülkedeki her insan bizim göz bebeğimizdir. Biz okullar arasında ayrım yapmıyoruz. Bu ülkenin her bir okulu da bizim için çok mühimdir ama imam hatipliler bir ihtiyat neticesinde ortaya çıkmış ve hamd olsun varlık sebeplerini hakkıyla ifa etmiş eğitim yuvalarıdır. İmam hatipler her safhası mücadeleler ile dolu bir asırlık mazisiyle direnişin ve dirilişin sembolüdür. Arif Nihat Asya'nın şu şiirini sizlere özellikle hatırlatmak isterim; 'Biz kısık sesleriz. Minareleri sen ezansız bırakma Allah'ım. Cihat meydanları pehlivansız bırakma Allah'ım. Kahraman bekleyen yığınlarını kahramansız bırakma Allah'ım. Yarının yollarında yılları da Ramazansız bırakma Allah'ım. Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız ve vatansız bırakma Allah'ım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu Müslümansız bırakma Allah'ım. Kardeşlerim, biz imam hatipliler olarak işte bunun için varız. Minareler ezansız kalmasın diye varız. Cihat meydanları pehlivansız kalmasın diye varız. Kahraman ordumuz kahramansız kalmasın diye varız. Bir vatanımız var. Bir vatanımız hep var olsun diye varız. Müslümanlıkla yoğrulan yurdumuz Müslümansız kalmasın diye varız. En başından itibaren mücadelemiz bunun içindir. Şunu asla unutmayın sevgili gençler; eğer bu topraklardan Müslümanlığı, ezanı, minareyi, camiyi, Kuran'ı çekip alırsanız geriye inanı hiçbir şey kalmaz. Geride millet de, memleket de kalmaz” diye konuştu. “VATANIMIZ ÇOK AÇIK VE TEHLİKELİ BİR SALDIRININ ALTINDADIR” ‘Bu topraklar iki asırdır saldırı altında' ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şuna dikkat edin. En çok da imanımıza saldırıyorlar, inanç değerlerimize, ilim ve irfan yuvalarımıza saldırıyorlar. Şunu çok iyi biliyorlar; ezan yoksa, cami yoksa, Kur'an yoksa, iman yoksa vatan yoktur, millet yoktur, Türkiye yoktur. İmam hatip mücadelesi bir vatan savunmasıdır. İmam hatip mücadelesi iman mücadelesidir. Bir varlık, yokluk mücadelesidir. Hatırlayın, 100 yıl önce toplarıyla, tüfekleriyle, tanklarıyla, uçaklarıyla geldiler ama bu aziz toprakları işgal edemediler. Milletin iman dolu göğsünü aşamadılar. Bu milleti imanından koparmadan işgal edemeyeceklerini anladılar. Bu milleti ruh köküyle bağını kesmeden asla eser alamayacaklarını anladılar. Onun için içeriden ve dışarıdan iman kalemizi kuşatmaya çalışıyorlar. Hainlikle, ajanlarıyla, paralı askerleriyle, her türlü yalan ve iftirayla, kışkırtmayla, aileye, ahlaka, geleneklerimize yönelik ellerindeki her türlü aparatla özellikle imanımızı hedef alıyorlar. Dün topraklarımızı nasıl işgal edemediyseler bugün de iman kalemizi kuşatmayacaklar. Bu memleketin her biri evladı vatanı için canını ortaya koyacaktır ama imam hatipliler hem canlarını hem mallarını hem akıllarını ortaya koyacak, vatan ve iman savunmasında yine ön safhada yerini alacaktır” şeklinde konuştu. Sevgili gençler, medya ve sosyal medya; kötü emeli olan, imanımıza ve vatanımıza kast eden ellerde birer işgal silahına dönüşmüştür. Gençliğin ahlakı, imanı, aile kurumu, vatanımız çok açık ve tehlikeli bir saldırının altındadır. Masum gibi görünen, sanki eğlenceymiş görünen bütün o içerikler, sinsi bir ur gibi milletimizin ve gençlerimizin imanını hedef almaktadır. Bu işgal saldırısını püskürtecek, bununla baş edecek, imanını ve vatanını en önde savunacak olanlar sizler olacaksınız” şeklinde konuştu. “FİLİSTİNLİLER RAMALLAH, GAZZE'DE DARACIK TOPRAK PARÇALARINA SIKIŞTIRILDILAR” Gazze'de 11 yıldır insanlık dışı soykırımın devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filistin toprakları 1918'de Osmanlı devleti oradan çekildiği günden bugüne Siyonistler tarafından karış karış işgal ediliyor. Filistinliler Ramallah, Gazze'de daracık toprak parçalarına sıkıştırıldılar. Şimdi İsrail, hem Batı Şeria'da hem de Gazze'de soykırım yaparak, oraları da işgal etmeyi hedefliyor. Dün gencecik bir evladımızı, Ayşenur Ezgi Eygi'yi alçakça katlettiler. Bugüne kadar 17'i bini çocuk, 41 bin masum sivili öldürdüler. Çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden barbarca saldırıyorlar, kan döküyorlar. Gazze'de bir İsrail-Filistin savaşı değil, yayılmacı Siyonizm ile vatanlarını koruyan Müslümanların mücadelesi var. Gerek ülkemiz içinde, gerek İslam ülkelerinden bazıları bu meseleyi kendisinden uzak bir mesele olarak görüyor ve fena halde yanılıyorlar. Daha önce de söyledim; İsrail, Gazze'de durmayacak. İsrail, eğer bu şekilde devam ederse Ramallah'ı da işgal ettikten sonra gözünü başka yerlere dikecek. Sıra bölgedeki diğer ülkelere gelecek. Lübnan'a, Suriye'ye gelecek. Dicle ve Fırat arasındaki vatan topraklarımıza göz koyacaklar. Önünde poz verdikleri her haritayla bunu açık açık söylüyorlar. Sadece Gazze'yi işgal ile yetinmeyeceklerini şimdiden ilan ediyorlar. Biz onun için 'Hamas, Müslümanlar adına direniyor' diyoruz. Biz onun için 'Hamas sadece Gazze'yi değil, İslam topraklarını Türkiye'yi savunuyor' diyoruz. İsrail'in devlet terörünün karşısında durmak, bizim için İslami bir vazifedir, imani bir vazifedir, vatani bir meseledir, tabii ki milli bir meseledir. Böyle kritik bir dönemde İslam ülkeleri bir an önce uyanmalı, tehlikenin farkına varmalı ve iş birliğini daha da artırmalıdır. Mısır ile Suriye ile attığımız yeni adımlar büyüyen yayılmacılık tehdidine karşı dayanışma hattı oluşturulmaya yöneliktir. Bütün İslam ülkeleri nerede duracağı belirsiz İsrail işgaline karşı ortak tavır takınmalıdır. Biz en başından itibaren bu çağrıyı yapıyoruz. İsrail şımarıklığını, İsrail haydutluğunu, İsrail'in devlet terörünü durduracak yegane adım, İslam ülkelerinin ittifakıdır diyoruz. Şunun bilinmesini isterim; Mısır ile başlattığımız yeni süreç Gazze'nin, Filistin'in hayrına olacaktır. Diğer komşu ülkelerle yürüttüğümüz temaslar, bölgemizin faydasına olacaktır. İçimizdeki bedhahların ne dediğine bakmadan, bölgemizdeki dostlarımızın sayısını artırmaya devam edeceğiz. Türkiye'nin dış politikada manevra alanını genişleterek, her türlü adımı bundan sonra da kararlılıkla atacağız” dedi. 26 Ağustos'ta Sultan Alparslan ve ordusunun muhteşem zaferini, Malazgirt Zaferi'nin 953'üncü yıl dönümünün gururla icra edildiğini hatırlatan Erdoğan, “Geçen hafta Malazgirt'le başlayan, Anadolu'daki zaferlerimizin son halkası olan 30 Ağustos zaferimizi coşkuyla kutlattık. Türk ordusuzu tarihte muhteşem zaferlere götüren hiç kuşkusuz göğsündeki imanıdır. Alparslan ve ordusu Malazgirt'te zaferi iman ile kazandılar. Ordumuz imanıyla zafer kazandı. Türk Silahlı Kuvvetleri demek peygamber ocağı demektir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin göğsünden imanı alırsanız geriye bir şey kalmaz. Bunun acı örneklerini yakın geçmişte gördük. Başörtüsüyle, kılık kıyafetle, imam hatiplilerle, ilim ve irfan yuvalarıyla uğraşan ordunun kabiliyetini nasıl yitirdiğine dışardan çok, içeriyle uğraşarak milletin nazarında nasıl yanlış yere oturduğuna hep birlikte şahitlik ettik. Milletimizin göz bebeği kahraman ordumuz hiç hak etmediği sıfatlarla anılır oldu. Yanlış ellerde ordumuz yıpratıldı, örselendi, güven kaybına uğradı. Sokaklarımızda sarıklı, sakallı insanların kovalandığı, subaylarımızın baş örtülü annelerinin kışlaya alınmadığı vesayetçi dönemlerde FETÖ'cü vatan hainlerini ordumuzun kılcallarına kadar yerleştirdiler. 15 Temmuz'da biz bu hainleri temizledik. Ordumuzu ölümcül bir urdan kurtardık ve şimdi ordumuz hamd olsun aslına, özüne dönüyor. Malazgirt'teki, Çanakkale'deki ruh ordumuzda yeniden kök salıyor. FETÖ'cü hainlerden ve vesayet artıklarından temizlendikçe ordumuz terör örgütleriyle mücadelede, vatan savunmasında destanlar yazıyor” dedi.

Binlerce Tır İnsani Yardım Malzemesi 3 Aydır Gazze'ye Girebilmek İçin Bekliyor Haber

Binlerce Tır İnsani Yardım Malzemesi 3 Aydır Gazze'ye Girebilmek İçin Bekliyor

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye düzenlediği saldırılarda 16 bin 314'ü çocuk, 10 bin 980'i kadın olmak üzere 39 bin 929 Filistinli hayatını kaybetti, 92 bin 240 kişi yaralandı. Birleşmiş Milletlere (BM) göre, bu süreçte 180'i BM personeli olmak üzere 250 insani yardım gönüllüsü de saldırılarda yaşamını yitirdi. Yoğun bombardıman altındaki Gazze'de hayatta kalan yüz binlerce Filistinli ise temel ihtiyaç malzemelerine ulaşmakta zorluk çekiyor. Birçok ülke tarafından çatışmaların durması çağrısı yapılırken, Gazze'ye insani yardım ulaştırılması için Türkiye'de AFAD ve Türk Kızılay koordinasyonunda yoğun çalışma yapılıyor. 19 Ağustos Dünya İnsani Yardım Günü vesilesiyle, Türkiye'den Gazze'ye gönderilen yardımları ve bölgedeki son durumu Türk Kızılay ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, AA muhabirine değerlendirdi. Türk Kızılay Uluslararası İşler ve Göç Hizmetleri Genel Müdürü Alper Küçük, Gazze'deki acıyı hafifletmek için 7 Ekim 2023'ten bu yana büyük bir çaba sarf ettiklerini söyledi. Filistin İnsani Yardım Operasyonu kapsamında 50 bin tonu aşkın insani yardım malzemesini bölgeye ulaştırdıklarını belirten Küçük, AFAD'la koordinasyon halinde 11 yardım gemisini Mersin'den Mısır'a gönderdiklerini, 849 tır yüküne denk gelen bu yardımların yüzde 70'inin Gazze'ye ulaştığını aktardı. BM verilerine göre Gazze'de operasyonel durumda olan 50 uluslararası insani yardım kuruluşundan biri olduklarının altını çizen Küçük, yardımların güvenli bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştığını sahadaki personellerinden ve Anadolu Ajansının geçtiği fotoğraflardan da görebildiklerini kaydetti. Gazze'ye insani yardımların ulaştırılmasında karşılaşılan en büyük zorluğun sınır kapılarından geçişe izin verilmemesi olduğunu ifade eden Küçük, "Nisan ve Mayıs aylarında bölgeye günlük 150 ila 200 tır insani yardım malzemesi ulaşabiliyordu ancak Ağustos ayının ilk 10 gününde bu sayı ortalama 19 tıra kadar düştü. Mısır tarafında binlerce tır Gazze'ye girebilmek için 3 aydır bekliyor." dedi. Temel ihtiyaçların gerçek anlamda karşılanabilmesinin sınır kapılarının açılması ve kalıcı bir ateşkes sağlanmasıyla mümkün olacağını söyleyen Küçük, insani yardım çalışanlarına yönelik saldırıların da sona ermesi çağrısında bulundu. Bölgede temiz su, gıda ve sağlık hizmeti gibi en temel ihtiyaçların karşılanamaz hale geldiğini vurgulayan Küçük, Gazze'deki son duruma ilişkin şu verileri paylaştı: "50 binden fazla çocuk akut yetersiz beslenmeye bağlı sağlık sorunu yaşıyor. 5 yaş altı 346 bin çocuk ile hamile veya emziren 160 bin kadının takviye gıdaya gereksinimi var. Nüfusun yüzde 90'ına denk 1,9 milyon kişi yerinden edilmiş durumda ve bu nüfusun tamamına yakını aşırı kalabalık ve altyapısı olmayan çadır kamplarında hayatını sürdürüyor. Bu yüzden bölgede çocuk felci dahil pek çok salgın hastalık halk sağlığını tehdit ediyor." İHH Dış İlişkilerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Emre Kaya ise 2009'dan beri Gazze'de resmi temsilciliklerinin bulunduğunu ve eğitim, sağlık, aşevleri, su kuyuları açma gibi birçok alanda yardım çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi. Gazze'ye insani yardım ulaştırma konusunda AFAD ve Kızılay gibi kurumlarla işbirliği içinde hareket ettiklerini belirten Kaya, Mısır'dan temin ettikleri malzemeleri Refah sınır kapısı üzerinden Gazze'ye ulaştırdıklarını, bu malzemelerin dağıtımını da yine yereldeki İHH gönüllüleriyle gerçekleştirdiklerini anlattı. Refah sınır kapısının 6 Mayıs'tan sonra kapanması üzerine yardım malzemelerinin ağırlıklı olarak İsrail kontrolündeki Kerem Şalom sınır kapısı üzerinden Gazze'ye sınırlı bir şekilde girdiğini aktaran Kaya, geçen hafta Mersin Limanı'ndan, 1700 tonun üzerinde yardım taşıyan bir gemiyi Ürdün'e gönderdiklerini ve oradan Gazze'ye insani yardım ulaştırmayı planladıklarını bildirdi. Gazze'de en çok talep edilen malzemenin yakıt olduğuna dikkati çeken Kaya, "Gazze'nin elektrik altyapısı yok. Suya ulaşmak için insanların yakıta ihtiyacı var. Çünkü bir akar su, İsrail tarafından kesilmiş. Her tarafı abluka altında. İnsanların yer altı sularına ihtiyaçları var ve buna ulaşabilmesi için mazota, yani jeneratörleri çalıştırmak için yakıta ihtiyacı var. Aynı şekilde yakıt olması lazım ki hastanelerde elektrik olsun ve tedaviye ihtiyaç duymuş oldukları cihazlar çalışsın." diye konuştu. Gazze'ye insani yardımların sürekli devam eden bombardıman altında ulaştırılmaya çalışıldığını vurgulayan Kaya, şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye'deki 6 Şubat depreminden sonra, herkes bu acıyı hissetti ve yaraları sarmak için hep birlikte çalıştık. Gazze'de durum daha farklı. Düşünün ki deprem hiç durmamış, enkaz altında kalanlara ulaşmanıza izin verilmiyor. Gazze şu anda böyle bir durumla karşı karşıya. Sürekli devam eden bir kriz var. Bombardıman durmuyor. Evet, biz yardım yapıyoruz ama bu yardımlar devam eden bir felaketin ortasında gerçekleşiyor." Yeryüzü Doktorları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Uzm. Dr. Yahyahan Güney de Filistin'de 2000'li yıllardan beri birçok faaliyet gerçekleştirdiklerini söyledi. Bölgede sağlık sistemini desteklemek, tıbbi malzeme temini ve fizik tedavi hizmetleri gibi birçok alanda çalıştıklarını bildiren Güney, "Şehir muhasara altında ve dış dünyadan her türlü malzeme ve hizmet girişi engelleniyor. AFAD öncülüğündeki çalışmalara katıldık, Refah sınır kapısından yoğun tıbbi malzeme, gıda ve hijyen malzemeleri gönderdik. Ancak Refah kapısı kapandı ve şu an sınırda bekleyen yardım malzemelerimiz var. Ne zaman, nerede, nasıl bir faaliyetle yardım edebiliyorsak onu yapmaya çalışıyoruz." şeklinde konuştu. Beşir Derneği Güneydoğu Anadolu Bölge Müdürü Mehmet Arslan, 7 Ekim'deki sürecin başlamasıyla birlikte, AFAD ve Kızılay koordinasyonunda Ankara'da yapılan toplantılara katıldıklarını dile getirdi. Arslan, "Yardımların sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için Mersin'de bir lojistik deposu kurduk. Türkiye'deki tüm yardımlar bu depoda toplandı ve Mersin Limanı'ndan Mısır'a gönderilen yardım gemilerine dahil olduk. İlk etapta hızlı tüketilebilecek gıda malzemeleri, temizlik ve hijyen ürünleri, sağlık malzemeleri gibi ürünler ön plandaydı. Beşir Derneği olarak bu yardımların organize edilmesine katkı sağladık ve yaklaşık 9 iyilik gemisini uğurladık. Bu yardımlar Mersin Limanı'ndan Mısır'a, oradan da Gazze'ye ulaştırıldı." dedi. Sadakataşı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Özdal, hali hazırda bölgeye insani yardımları iki şekilde ulaştırabildiklerini belirterek, "Biri Ürdün kapısı üzerinden çeşitli aracı kurumlar vesilesiyle bölgeye ulaşan yardımlar, diğeri Gazze'ye ticari amaçlı malzemelerin kısmen de olsa girişine izin veren İsrail'in uyguladığı savaş ekonomisi politikaları." diye konuştu. Gazze'de yaklaşık 2,5 milyon insan yaşadığını ve bu insanların sürekli barındıkları yerleri değiştirmek zorunda kaldığını dile getiren Özdal, "Savaşın başında açık olan Mısır Kapısı üzerinden, insani yardım ve ticari amaçlı az miktarda da olsa yardımlar Gazze'ye ulaşabiliyordu ve biz de bu yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyorduk. Ancak, İsrail beklediği sonucu elde edemeyince açlığı bir silah olarak kullanmaya başladı ve insani yardımların girişini neredeyse tamamen kısıtladı." değerlendirmesinde bulundu. Deniz Feneri Derneği'nden yapılan açıklamada ise Gazze'ye Ürdün üzerinden satın alma yapılarak gıda kolileri, un, temizlik ve hijyen malzemelerinin ulaştırıldığı bildirildi. Açıklamada, derneğin lojistik maliyetler ve uzun teslim sürelerine rağmen yardımlarını kesintisiz sürdürdüğü kaydedildi.

“Bıkmadan Usanmadan Desteğimiz Sürecektir” Haber

“Bıkmadan Usanmadan Desteğimiz Sürecektir”

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri ve sağlık çalışanlarının İsrail’in Gazze’yi işgali için her Cumartesi gerçekleştirdikleri sessiz yürüyüşte bu hafta, “Bıkmadan usanmadan gazeli kardeşlerimize desteğimiz sürecektir” mesajı verildi. Bu hafta 28’incisi gerçekleşen yürüyüş, Eski Cami önünde başlayarak Saraçlar Caddesi’ndeki basın açıklamasıyla son buldu. Tıp Fakültesi 3’üncü sınıf öğrencisi Muammer Morkoç’un okuduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi. “Türkiye’deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak Sessiz Yürüyüş’ümüzün 28. haftasında bıkmadan, usanmadan Gazze için sesimizi yükseltmeye devam ettiğimizi ve edeceğimizi belirtmek istiyoruz. Yaklaşık bir asırdır işgalci siyonist sözde devlet İsrail, Filistin’de sistematik bir şekilde katliamlar yapmakta, insanları yurtlarından zorla sürgün ederek mal varlıklarına el koymaktadır. Son olarak 7 Ekim’den itibaren süren saldırılarda ise yaklaşık 40 bin kişi şehit oldu ve 100 bine yakın kişi ise yaralandı, 20 bine yakın çocuk ise yetim kaldı. İşgalci İsrail’in Gazze’de bulunan hastanelere yönelik saldırıları katliamlara dönüşmüş, ancak söz konusu saldırılara uluslararası alanda henüz bir yaptırım uygulanmamıştır. Saldırılardan önce Gazze'de yaklaşık 35 hastane bulunmakta iken şu anda Gazze'nin kuzeyindeki hastanelerin tamamı ve güneyindeki hastanelerin çoğu sağlık hizmeti veremez durumda. Bugünlerde Gazze'de ayakta kalan ve hala çalışmaya devam eden yalnızca 3-4 hastane mevcut. Bunların da sadece 2'sinde aktif olarak ameliyat yapılabilmekte. Yaptığı katliamdan en ufak bir ders almayan terör devleti, kana susamışçasına Refah’ta, yeryüzünde en büyük insan yoğunluğu olan o küçücük alanda kara operasyonuna devam etmekte, yapılan uyarılara kulak asmamaktadır. Gazze'deki durum, tam anlamıyla bir soykırımın acımasız yüzünü gösteriyor. İsrail, Gazze'yi bir toplama kampına dönüştürmüş durumda. Maalesef güvenli bir sığınak kalmamıştır. Bu vahşete sessiz kalmak, insanlığın vicdanını ayaklar altına almak demektir.” ŞENER ŞENTÜRK

Kampüsü Gazze’ye Çevirdiler: Senaryosu Bile Acıtıyor Haber

Kampüsü Gazze’ye Çevirdiler: Senaryosu Bile Acıtıyor

İsrail’in Gazze’ye başlattığı saldırı sonrası tepkiler çığ gibi büyümeye devam ederken üniversite öğrencileri de İsrail’e dur diyebilmek için eylemlerini ve protestolarını sürdürüyor. Üniversiteli öğrenciler protesto alanı oluşturdukları alandaki ağaçlara Gazze’nin acılarını daha iyi anlatabilmek ve duyurabilmek için İsrail’in saldırıları sonrası Gazze’deki senaryoyu kampüste gözler önüne sermeye çalıştı. Öğrenciler tarafından alanda bebek mezarlıkları oluşturularak içerisine kanlı kefenler ve kanlı oyuncaklar bırakıldı. Bunun yanı sıra parçalanmış kanlı terlikler, ayakkabılar, oyuncaklar, biberon, emzikler, doktor önlükler ve kefenler kampüsteki ağaçlara asıldı. Öğrenciler aynı zamanda İsrail’in saldırılarına karşılık kampüste yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş boyunca çeşitli sloganlar atılarak Filistin Bayrakları taşındı. Yürüyüşü sonucunda öğrenciler tarafından çeşitli açıklamalar yapıldı. Yürüyüşün ardından grup adına açıklamada bulunan üniversite öğrencisi Süleyman Karakurt, "İsrail'in Filistin'de yaptığı zulümle uluslararası hukukun ve insan haklarının en temel prensiplerini alanen ihlal edildiği görülüyor. Tüm dünya insanlık onurunun çiğnendiği, çocuklarının hedef alınarak yok edildiği bir soykırıma şahit oluyor. Bu zulüm karşısında sensiz kalmak, suça ortak olmak demektir. Bizler bu durumu asla kabul etmiyoruz. Filistin halkı uzun yıllardır baskı ve işgal altına yaşam mücadelesi vermektedir. Son dönemde artan şiddet olayları sivillere yönelik kasıtlı saldırılar ve temel insani ihtiyaçların karşılanamadığı insanlık dışı şartlar, durumu soykırım boyutuna taşımaktadır" dedi. Öğrencilerden Merve Özcan da Gazze'de yaşananlara ses çıkartmanın insanı ve vicdani bir görev olduğunu ifade ederek, "Gazze'de yaşananların normalleştirilmemesi gerekiyor. Kampüs intifadalarının direniş meşalesini Tekirdağ'da yaktık. Yaptığımız çeşitli etkinliklerle yaşanan soykırımı geniş kitlelere duyurduk. Yaptığımız farkındalık etkinlikleriyle insani ve vicdani duyguları harekete geçirdik" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.