Ergüden’den tarihi Kaleiçi semti için öneri: “TÜM KURUMLAR ORTAK PLATFORMDA BİRLEŞMELİ”
Edirne’nin tarihine tanıklık eden en eski semti Kaleiçi, kent kimliğini yansıtmaya devam etse de, zarar gören konaklarıyla dikkat çekmeye devam ediyor. Roma döneminde surların yanı sıra Makedonya Kulesi, Yelliburgaz Kulesi, Germekapı Kulesi ve Zindan Kulesi ile çevrili tarihi semt, Osmanlı döneminde ise gayrimüslimlerin yaşadığı bölge olarak biliniyor.
Yamuk dörtgen şeklinde kurulan tarihi semt, bazıları günümüze kadar ulaşan sivil mimari örneği konakları, kilise, havra ve sinagog gibi dini yapıları ile Edirne’nin en önemli yerleşim yerlerinden biri olsa da, sivil mimari örneği konaklarının bir kısmında meydana gelen hasarlar korkutucu boyuta ulaştı. Restorasyon gören konakların butik otel, kafe gibi çeşitli işletme alanlarında kullanıldığı semtte çok sayıda konak ise kaderine terk edilmiş durumda. Bazı konakların ise içine girilmesinin engellenmesi amacıyla metal levhalar ile kapatıldığı gözlerden kaçmıyor.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası Edirne Temsilciliği Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Ergüden, yok olmaya yüz tutmuş konakların, rölöve ve restorasyon çalışmaları ile ilgili önerilerini Batı Ekspres’e açıkladı. Ergüden, tarihi semtin Edirne turizmine kazandırılması amacıyla kentte yapılması gereken çalışmaları açıklarken; sivil mimari örneklerinin yok olmaktan kurtulmaları halinde kent hayatına önemli bir katkı sunacağını ifade etti. Sokak sağlıklaştırma çalışması adı altında valilik ve belediyenin önemli çalışmasının yürütüldüğünü söyleyen Ergüden, tarihi mirasın korunması açısından daha derinlemesine bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu ifade etti.
“KAMU KURUMLARI EL BİRLİĞİ YAPMALI”
Ergüden, konuyla ilgili Edirne önceki dönem Valisi Kürşat Kırbıyık ile görüşme gerçekleştirdiklerini belirterek; “Sayın Valimiz farklı bir göreve atanınca görüşmelerimiz ilerleyemedi. Yeni Valimiz Yunus Sezer ile konu hakkında görüşmek düşüncesindeyiz. Şunun altını çizmek lazım; bu çalışma, Edirne’de konuyla ilgili tüm kamu kurumlarının el birliği yapması gereken bir konudur. Bu anlamda proje ve onay süreçlerinin ve sonrasında inşa süreçlerinin kolaylaştırılmasına yönelik bazı adımlar atılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“LAZER RÖLÖVE CİHAZLARININ KULLANIMI İÇİN ADIMLAR ATILMALI”
Konakların, en önemli bürokratik çalışmasını rölövenin oluşturduğuna dikkat çeken Ergüden; “Rölöve, yapının ve yakın çevrenin mevcut durumunun kâğıda tespit edilerek işlendiği projelerdir. Rölöve projelerinin hazırlanması, restorasyon konusunda uzmanlığı olan, rölöve projesinde tecrübesi olan az sayıda mimar tarafından icra edilen bir süreçtir. Edirne’mizde de bu işleri yapan sayısı azda olsa mimarlar var. Tüm meslektaşlarımızı, mimarları bu alana teşvik etme amacıyla teknolojiden faydalanmak ve bu teknolojilerin kullanımını kolaylaştırmak gerekiyor. Lazer ölçüm cihazı dediğimiz, rölöve amacıyla kullanılan birtakım cihazlar var. Bu cihazlar, satın alınması durumunda çok ciddi bir maliyeti olan, fakat kiralama ya da kamu elinde olan envanterin kullanılması yönünde daha ekonomik olabilen birtakım adımlar atılabilir. Örneğin; elinde cihaz envanteri bulunan uygun kamu kurumları üzerinden mimarlar odası koordinasyonuyla uygun bir maliyet tanımlanabilirse çok önemli bir aşamayı atlamayı sağlıyor” dedi.
“DESTEKLER, BAŞVURULARIN ÇOK AZINA ÇIKIYOR”
Ergüden, rölöve çalışmasının tamamlanmasının ardından restorasyon çalışmasına geçiş yapılabildiğini belirterek; “Restorasyonda, bu yapıların yeni kullanım alanının ne olabileceğine dair önerilerinizi sunup onay alıyorsunuz. Ama rölöve olmadan adım atamıyorsunuz. Restorasyonda daha önce TOKİ’nin verdiği birtakım krediler vardı. Şu anda başvuruların çok azına bu destekler çıkıyor” sözlerine yer verdi.
“KURUMLARIN FİNANSMAN İHTİYACI VAR”
Konuyla ilgili çalışmayı gerçekleştirecek kurumların finansman ihtiyacı olduğunu söyleyen Ergüden; “Mal sahibi kişilerin, içinde oturdukları binanın restorasyonunu üstlenebilecek ekonomik yapısı genellikle olmuyor. Destek oluşmadığı zaman, onay almış projenin hayata geçmesi yönünde restorasyon dediğimiz aktif inşaat çalışmalarının maliyeti ile ilgili bir konu var. Mimari ve rölöve dediğimiz Anıtlar Kurulu’na sunulan bölüm, çalışmanın içerisindeki yüzde 10-15’lik bir maliyet payını karşılıyor. İnşaat maliyeti ise bunun yüzde 85-90’ını karşılıyor. Bu konularda şu anda gerileme olduğu için işler de duraklamaya gitti” dedi.
“DESTEK YARATABİLECEK BİR ORGANİZASYONA İHTİYAÇ VAR”
Ergüden, çalışmaların devam edebilmesi amacıyla temel öznesi finansman olan yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu vurgulayarak; “Kamu desteğine ihtiyaç var. Özellikle Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’müz, Anıtlar Kurulu, Edirne Belediye’miz, Edirne Valiliği’miz ve serbest çalışan mühendis ve mimarlarımız, bu sürecin bürokratik sürecini üstlenen kurumlar olmalıdır. Destek yaratabilecekleri bir organizasyona, ortak anlayışa ihtiyaç var. Çünkü bizim turizm şehri olma yolunda adımlar atabilmemiz için buralara dokunmamız lazım. Ama en önemli sıkıntımız finansmandır. Belki çok ekonomik kredibilitasyon olanakları üzerinde el birliği olabilir. Bu yönde çözüm önerileri oluşturulabilir. Bir dönem TOKİ üzerinden hibe desteklemeleri olmuştu. Bu destekleme şekli yeniden ele alınarak daha yaygın ve verimli bir biçime dönüştürülebilir. Özel bir fon oluşturulabilir” ifadelerine yer verdi.
“HARABE OLMAYA DOĞRU GİDİYOR”
Edirne halkının bölgeyi sahiplenmesi ve merkezi yönetim birimlerinin de semte yaklaşım geliştirmesinin önemine dikkat çeken Ergüden; “Edirne’deki valiliğimiz, belediyemiz, milletvekillerimiz, ilgili kurumlarımızın yöneticilerini, bizim gibi meslek odaları, sivil toplum örgütlerinin tamamını bir platformda birleştirip, ortak anlayışı talep eden ve bunun karşılığını üreten bir noktaya getirmemiz gerekiyor. Bu çalışma başlarsa en azından müteşebbis artacak. Bu konaklara harabe olmadan önce dokunma imkânı gündeme gelecek. Bu hareket başladığı zaman beraberinde bir sinerji getirecek. Şu andaki halinden çok daha iyi olacağını biliyoruz. Belli bir plan dâhilinde adımlar atılacak. Bu çok önemli bir kazanım olur. Ama henüz önümüzde böyle bir plan yok. Burası harabe olmaya ve gettolaşmaya doğru gidiyor” diye konuştu.
UĞUR AKAGÜNDÜZ