Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Edirne Haberleri

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Edirne Haberleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Edirne Haberleri haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

TÜ’de 100 Fidan Toprakla Buluştu Haber

TÜ’de 100 Fidan Toprakla Buluştu

Trakya Üniversiteler Birliği, 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü kapsamında 15 Temmuz Şehitler Yolu Hatıra Ormanı’nda ağaç dikme töreni düzenledi. Bu yıl 3’üncüsü düzenlenen etkinliğe Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Hatipler, Trakya Üniversiteler Birliği Dönem Başkanı Prof. Dr. Mümin Şahin, üniversite öğrencileri, akademisyenler, bölgedeki çevre gönüllüleri katıldı. Törende, doğaya ve gelecek nesillere daha yeşil bir çevre bırakma temennisiyle 100 fidan toprakla buluşturuldu. Trakya Üniversiteler Birliği Dönem Başkanı Prof. Dr. Mümin Şahin, Milli Ağaçlandırma Günü’nün doğanın korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından önemli bir farkındalık yarattığını belirtti.  Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Hatipler de Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semiha Kartal’a üniversitenin peyzaj mimari, iç mimari gibi konularda görev tebliğ ettiklerinin müjdesini vererek ağaçlandırma çalışmalarının artarak bölgenin çok kısa bir zamanda değişeceğini ifade etti. “ELİMİZDE BİR FİDAN VARSA ONU DİKME DÜSTURUYLA YETİŞEN BİR MİLLETİN FERDİYİZ” Prof. Dr. Mümin Şahin, yaptığı konuşmada; “11 Kasım Milli Ağaçlandırma günümüz. Dolayısıyla bizler kıyamet kopsa dahi, elimizde bir fidan varsa onu dikmemiz düsturuyla yetişen bir milletin ferdiyiz. Bu vesileyle bu anlamlı günde de 3’üncüsünü tekrarlayacağımız Trakya Üniversiteler Birliği kapsamında ağaçlandırma günü etkinliğimiz için ben sayın Rektörüme çok teşekkür ediyorum” dedi. “BİZ GÖNÜLLERE FİDAN DİKMEK İÇİN BURADAYIZ” Rektör Prof. Dr. Mustafa Hatipler; “Mimarlık dekanımız Prof. Dr. Semiha Kartal hocamız üniversitemizin mimari, peyzaj mimari, iç mimari gibi konularda görev tebliğ ettik. Gönüllü olarak bu görevi kabul etti. Bundan sonra üniversitemizin, toprakla, ağaçla, çiçekle, bitkiyle olan her türlü münasebetini rektör yardımcımızla birlikte Semiha hocam da üstlendi. Buralara iyi bakın, buraları iyi görün. Çok kısa bir zamanda buralardaki değişimi göreceksiniz. Biz toprağa fidan ekiyoruz ama yola çıkarken Mustafa Tan hocamın sözüyle noktalayayım. ‘Hocam buralara gül ekelim’ dediğim zaman Mustafa hocam dedi ki; ‘Hocam buralara gül ekmek kolay, biz gönüllere gül ekmek için buradayız.’ Şimdi biz bugün toprağa fidan ekiyoruz ama biz gönüllere fidan dikmek için buradayız” diye konuştu. Ağaç dikme töreni boyunca öğrenciler ve katılımcılar büyük bir heyecan ve coşkuyla fidanları toprakla buluşturdu. Törene katılan öğrenciler, böyle anlamlı bir etkinlikte yer almanın gurur verici olduğunu dile getirirken, çevreye duyarlılığın üniversitelerde yapılan bu gibi etkinliklerle daha da pekiştiğini ifade ettiler. HİLAL PEKER

Edirne’de Öğrenciler İçin Konteyner Kafe Haber

Edirne’de Öğrenciler İçin Konteyner Kafe

Edirne’de işletmecilik yapan İsmail Peker, Trakya Üniversitesi Kırkpınar Spor Bilimleri Fakültesi kampüsünde öğrencilerin uzun süredir ihtiyaç duyduğu bir sosyal alanı hayata geçirdi. Fakültede kantin eksikliği sebebiyle öğrencilere hizmet verecek bir alan bulunmadığını fark eden Peker, öğrencilerden gelen yoğun talep üzerine konteyner kafe açma kararı aldıklarını söyledi. Peker, sıcak ve soğuk içeceklerden atıştırmalıklara kadar geniş bir menü sunduklarını belirterek aynı zamanda öğrencilerin ders aralarında oturup rahatça vakit geçirebilecekleri bir alan yarattıklarını söyledi. Amaçlarının öğrenciye uygun fiyatlarla kaliteli hizmet verebilmek olduğunu söyleyen Peker, kafenin tüm Edirnelilere de açık olduğunu ifade etti. “GENİŞ BİR ALANA KURDUK” Kafenin açılış süreci hakkında bilgi veren Peker; “Trakya Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde kantin yoktu. Öğrenciler uzun zamandır bu eksikliğin giderilmesini istiyormuş. Sürekli olarak bir kantin ya da kafe açılması yönünde talepler geliyormuş. Biz de bu talebi dikkate alarak böyle bir projeye başladık. Üniversite yönetimi tarafından açılan ihale fırsatını değerlendirdik. Projemizi hazırlayıp ihaleye katıldık ve kazandık. Yaklaşık 1-2 aylık bir süreçte tüm çalışmaları tamamlayarak kafenin kapılarını açtık. Geniş bir alana kurduk ve öğrencilerin rahatça oturup dinlenebileceği, yeşilliklerin içinde bir ortam yarattık. Öğrencilerin ders aralarında sosyalleşebilecekleri, stres atabilecekleri bir mekan burası. Onların rahatça oturup vakit geçirebileceği bir alan olması bizim için önemliydi. Günbatımımız çok güzel, yeşillik alanımız çok güzel. Keyifli zaman geçirmek için tüm Edirnelileri davet ediyoruz. Kafemizde sıcak - soğuk içeceklerden atıştırmalıklara kadar geniş bir menü var. Herkesin zevkine göre bir şeyler bulabileceği bir mekan yaratmaya çalıştık” dedi. “ÖĞRENCİNİN İLGİSİ ÇOK GÜZEL” Peker, açtıkları kafeye gösterilen ilgiyle ilgili olarak da “Öğrencinin ilgisi çok güzel çünkü ihtiyacı vardı. Buradan Delta Park Yaşam Merkezine kadar gitmelerine gerek kalmayacak. Kafe açıldığı gibi gelmeye başladılar.  Çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Amacımız öğrenciye uygun fiyatlarla kaliteli hizmet etmek. Biz öğrenci diye hiçbir şeyi kötü kullanmıyoruz, ucuza kaçmadık. Her şeyin en iyisini kullanıyoruz. Öğrenci de bundan memnun olacaktır. Fiyatları uygun tutuyoruz. Kar marjımızdan düştük. Kahve çeşitleri, fast food, kova kanat menüler, salata, hamburger. Menümüz çeşitlilik anlamında zengin” diye konuştu. HİLAL PEKER

Döleneken, “Kente Fazla İnsan Getirmek Doğru Değil” Haber

Döleneken, “Kente Fazla İnsan Getirmek Doğru Değil”

Edirne Yerel Tarih Grubu tarafından halk buluşmaları toplantısında konuşmacılığını Şehir Plancısı Namık Kemal Döleneken'in yaptığı “Kentsel Planlama Gelişim-Değişim Sürecinde Edirne” konulu sunum gerçekleşti. “YÖNETİCİLER GENELLİKLE RAPORLARLA ÖVÜNÜR” Döleneken sunumunda Edirne’nin imar planı, Edirne’de yapılan uygulamalar, turizm, trafik ve ulaşım gibi birçok noktaya değindi. Edirne turizmine değinen Döleneken, “Edirne’de turizm açsından çok fazla değer var. Anıt eserler, sivil mimariler, şenlikler, müzeler, inanç turizmi, doğa, alışveriş, eğitim, gastronomi ve yaşam tarzı var. Birçok insan bu nedenle Edirne’ye geliyor. Burada birkaç konunun üzerinde durmamız gerekiyor. Edirne çok değerli bir kent. İnsanlar içerisinde yaşarken bazı şeyleri anlamazlar. Önünden her gün geçtiğiniz bir yeri artık önemsemezsiniz. Oraya ilk defa gelen veya o gözle bakan biri geldiğinde size göre daha fazla değer verebilir. Bu kadar değerli bir kente çok fazla insan getirmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Yöneticilerimizin övündüğü şeyler genellikle raporlardır. 5 milyon, 10 milyon getirdik veya getireceğiz diyerek afaki rakamlar konuşulur. Kapıkule Gümrük Kapısı’ndan giren herkes Edirne’ye sayılır” dedi. “GELEN SAYISI ARTTIKÇA ŞEHİR PAHALILAŞIYOR” Döleneken, “Gelen sayısı arttıkça şehir pahalılaşıyor. Şehirde yaşam zorlaşıyor ve hayat pahalılaşıyor. Biz bu dengeyi kuramazsak bu konu dönüp dolaşıp yaşayan insanlar için sorun haline geliyor. Her zaman çok insanın gelmesi övünülecek bir şey olmuyor. Önemli olan kimi getirmek istiyoruz? O yüzden de bizim festivallerimiz ve anıtlarımız önemli. Çok festival iyidir. Hatta her gün festival olması gerekir” şeklinde konuştu. Edirne Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen programa çok sayıda dinleyicinin yanı sıra Edirne Belediye Başkanı Av. Filiz Gencan da katıldı. MERT ERİŞKİN

Malçlama Uygulamalarının Toprağa Pek Çok Faydası Var Haber

Malçlama Uygulamalarının Toprağa Pek Çok Faydası Var

Trakya Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen bir kongre için Edirne'ye gelen Prof. Dr. Korkanç, malçlama uygulamalarının toprağa pek çok faydası olduğunu anlattı. Malçlamanın toprak ve bitki sağlığına katkı sağladığını belirten Korkanç, "Malçlamayı toprağın yüzeyini organik ya da inorganik materyallerle kaplama şeklinde tanımlayabiliriz. Bu uygulamayı farklı amaçlarla yapabiliyoruz. En önemlilerinden biri toprak kaybını ve erozyonu azaltmak. Toprağın verimini artırmak. Yağmur belli bir şiddette yağdığında yağmur damlaları toprağı parçalayıp erozyonu hızlandırıyor. Malç materyali serdiğimizde bu etkiyi azaltıyoruz." dedi. - TOPRAK NEMİNİ KORUYOR Korkanç, yağmur, rüzgar ve güneşe maruz kalan toprağın zaman içinde yapısını bozulabildiğini, malç uygulamasıyla toprağın korunduğunu aktararak, "Yüzeysel akış oluştuğu zaman toprağın verimli kısmını alıp toprağı fakirleştiriyor. Hem üretkenlik azalıyor hem de verim kaybı yaşanıyor. Malçlama toprak nemini korumada da etkili. Yine malç materyali olarak organik bir madde kullanıldığında ayrışma süreçleriyle beraber toprağa organik bir katkı sunuyor." ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Korkanç, sürdürülebilir tarımın sağlanması ve toprak sağlığı için üreticilere malç materyali kullanılması tavsiyesinde bulundu. Malçlamanın toprağın nemini koruduğunu, toprağa organik madde ve besin katarak güçlü bir yapı oluşturduğunu vurgulayan Korkanç, her bölgenin yapısına uygun doğal malzemelerle malç uygulamasının yapılabileceğini dile getirdi. - "EROZYONA DOĞA TEMELLİ BİR ÇÖZÜM BULMUŞ OLUYORUZ" Organik malçlama için saman ya da ağaç kabuğunun kullanılabileceğini anlatan Korkanç, şunları kaydetti: "Kaliteli ve yüksek verimli üretim için toprağın iyi olması lazım. Ekilen ya da dikilen bitki ne kadar verimli bir toprağa ekilirse, o toprak ne kadar bitki ve besin maddeleri açısından zenginse çiftçi buna karşılık o denli yüksek verim alır. Malçlama yöntemini uygulayarak erozyona doğa temelli bir çözüm bulmuş oluyoruz. Çiftçilerimiz yöresel koşulları göz önüne alarak bu yöntemi uygulamalı. O bölgede yetişen ve mevcut olan organik materyal tercih edilebilir. Çok uzak bir yerden malç materyali getirmeye gerek yok. Organik malç için samanı kullanabiliriz. Buğday ya da buğdaygillerin samanı dünyada çok yaygın olarak kullanılıyor, ülkemizde de çok rahat ulaşabileceğimiz bir materyal. Bunun yanında ağaç kabukları kullanılabilir. Toprağı güçlendiren, suyu tutup nemini dengeleyen, verimli bir tarım imkanı sağlayan malçlama uygulamasını çiftçilere tavsiye ediyorum." Korkanç, plastik gibi organik olmayan malç materyali kullanırken tedbirli davranıp çevre kirliliğine müsaade edilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Edirne'nin Tarihi Çarşıları, Osmanlı'dan Kalma 'Deve Kuşu Yumurtası' Geleneğiyle Korunuyor Haber

Edirne'nin Tarihi Çarşıları, Osmanlı'dan Kalma 'Deve Kuşu Yumurtası' Geleneğiyle Korunuyor

Edirne'de 16'ncı yüzyıl eserleri tarihi Arasta ile Alipaşa çarşıları esnafı, yaklaşık 7 yıl önce böcek ve örümceklerle mücadele edebilmek için Osmanlı'da da kullanılan deve kuşu yumurtası temin etti. Esnaf, gelenek gereği asıldığı yeri haşerelerden koruduğuna inanılan yumurtayı çarşının tavanına astı. Yaklaşık 7 yıldır tarihi çarşılarda asılı olan deve kuşu yumurtasının çok eski bir gelenek olduğunu söyleyen Trakya Üniversitesi'nden emekli sanat tarihçisi Prof. Dr. Engin Beksaç, mimaride koruyucu tılsım şeklinde kullanıldığını da dile getirdi. 'KULLANIMI OSMANLI ÖNCESİNE KADAR DAYANIYOR' Deve kuşu yumurtası kullanımının Osmanlı öncesine dayandığını anlatan Prof. Dr. Beksaç, "Deve kuşu yumurtası kullanma geleneği aslında çok eskilere dayanıyor. Hatta o kadar eski ki tarihlemesi zor yapılabilen çağlara kadar deve kuşu yumurtasının kullanımı var. Yani 16-17'nci yüzyıldaki kullanım yeni değil. Daha önce Akdeniz çevresinde olsun, Hindistan çevrelerinde olsun pek çok eski uygarlıkta biz bunu görebiliyoruz. Yapılan kazılarda erken insan kalıntıları arasında bile deve kuşu yumurtalarına rastlanıyor. Deve kuşu yumurtasının genellikle haşerata karşı, haşereye karşı bir koruyucu unsur olarak kullanılma geleneği var. Osmanlı'nın kullanış nedenlerinden biri de bu. Deve kuşunun özellikle bozulmuş deve kuşu yumurtasının haşereyi yok ettiğine, kaçırdığına dair bir inanış var ve o yüzden kullanılıyor" dedi. Deve kuşu yumurtasının sadece haşere kaçırma geleneğinin yanı sıra koruyucu olarak kullanıldığını dile getiren Prof. Dr. Beksaç, "Koruyucu unsur olarak da kullanıldığını biliyoruz. Yani mimaride bir koruyucu tılsım şeklinde kullanıldığı da biliniyor. Mesela pek çok yerde yumurta biçiminde porselen veya taştan hazırlanmış farklı şeyler de var, asılan unsurlar da görebiliyoruz ki bu da haşereyi kaçırma geleneğinden çok koruyuculuk geleneğiyle bağlantılı olarak karşımıza çıkabiliyor. Ama genellikle halk arasındaki inanış; örümcekler başta olmak üzere diğer bütün haşereyi kaçırmış olmasıdır" diye konuştu. 'DÜNYANIN BİRÇOK YERİNDE BU İNANIŞ VAR' Prof. Dr. Engin Beksaç, çarşı esnafının da koruyucu özelliğine inandığı için yumurtayı astığını belirterek, "Arasta Çarşısı'nda da çok eski geleneklerden birinin uzantılarını görüyoruz. Yani çok yeni bir şey olsa da bu eski inancın, eski geleneklerin burada daha önce kullanılmış olan yumurtaların akılda kalan bir yansıması olarak günümüze intikal ediyor. Genellikle ilginç bir biçimde bu koruyuculuğun olduğuna dair bir inanç halk arasında mevcut. Yani dünyanın pek çok yerinde deve kuşu yumurtasının bulunabildiği pek çok yerde bu inanış var. Buradaki esnafın da muhtemelen burada bulunan eski bazı örneklerin hafızasında kalmış bir yansıması olarak kullanılan bir deve kuşu yumurtası olgusu var" ifadelerini kullandı. 'ÇARŞIDA ÖRÜMCEK AĞI KALMADI' Arasta Çarşısı esnafından Mehmet Üstün de deve kuşu yumurtasının özelliğine değinerek, "Eskiden camilerde örümcek ağı yapmasın diye deve kuşu yumurtası konduğunu biliyoruz. Özelliği bozuk olması. Biz de ondan dolayı, örümcek olmasın diye koyduk. Yani bir anlamda geleneği devam ettiriyoruz. Biz de internetten öğrendik bu işe yaradığını. Biliyorsunuz çarşı da büyük, tavanları yüksek, temizliği zor. Bu anlamda işimize yarıyor. Tabii belli bir süre sonra özelliğini yitiriyor, yenilemek gerekiyor. Yaklaşık 7 yılda 1 yenilenmesi lazım. En son 7 yıl önce takmıştık, artık bizim de yenilememiz gerekiyor çünkü son zamanlarda artık örümcek ağı görmeye başladık bazı yerlerde" dedi. 'HAŞERELERDEN KURTULDUK' Esnaf Ercan Ere ise çarşının temizliği konusunda da yumurtanın işlerine yaradığını anlatarak, "Eskiden daha çok örümcek ve haşere vardı ama şu an yok. Nasıl bir etkisi varsa, o yumurtanın kokusu bir salgı yapıyormuş ve ondan dolayı da hiçbir haşere gelmiyormuş. Temizlemesi çok zor bir yer. Kapalı yer olduğu için zahmetli oluyor. Böcekler olduğu için de camlarda çok birikiyorlar. Daha önce temizlerken arkadaşlarımız da düşüp yaralandı. Artık bu sayede hem bu dertten kurtulduk hem de haşerelerden kurtulduk" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.