Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Doku

Batı Ekspres - Edirne'nin Haber Sitesi - Doku haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doku haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

“Madenler mi, çocuklar ve onların geleceği mi?” Haber

“Madenler mi, çocuklar ve onların geleceği mi?”

22 Nisan 1970'te kutlanmaya başlanan Dünya Günü’nün, çevre bilincinin oluşturulmasına önemli bir katkı sağladığına dikkat çeken Çidem, gelecekte sağlıklı ve temiz bir çevrede 23 Nisanları ve Dünya günlerini kutlamanın en büyük bayram olacağını söyledi. Çidem açıklamasında şunları dile getirdi: “22 Nisan Dünya Günü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı coşkusu yaşanıyor. 22 Nisan 1970'te kutlanmaya başlanan Dünya Günü, çevre bilincinin oluşturulmasına önemli bir katkı sağladı. Dünya Günü'nde iklim değişikliğinin yol açtığı sorunlar ön plana çıkıyor. Çölleşme, sıcak hava dalgaları ve orman yangınları gibi sorunlar giderek artıyor. Küresel ısınma buzulların erimesine, aşırı hava koşullarına, canlı türlerinin yer değiştirmesine ya da neslinin tükenmesine neden oluyor. Dünya Gününde yüzlerce ülkeden on binlerce katılımcı gezegenin yaşamını ve genel olarak korunmasını savunuyor. Dünya çapında kalkınma için sürdürülebilir ve etkili çevre politikaları için çaba sarf ediyor. Istrancalarda yaşadığımız bölgede dünyanın eşsiz ve nadir köşelerinden biridir. Yaşadığımız doğal alanlarımızın   ve biyolojik çeşitliliğin sadece insanlar için değil, tüm doğa için önemini farkındalık yaratmaya devam edersek, hepimizin ortak evimiz olan Dünya'da uyumlu bir şekilde bir arada yaşama fırsatına önemli bir katkı sağlayacağız Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te 23 Nisan’ı Bayram olarak çocuklara hediye etti. Gelecek nesillerimizin bayramında onlara yaşanabilir bir çevre bırakma hepimizin anayasal görevi olup, insan olarak ta sorumluluğumuzdur. Çocukların nefes aldığı ormanlarımızı, yaşam kaynağı olan sularımızı, sağlıklı ve dengeli beslenmeleri için kirletilmemiş tarım topraklarını fakatsız, amasız, ancaksız korumak zorundayız. Bunları koruyup, çocuklara bırakırsak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı çok daha değerli ve anlamlı olacaktır. Dünya gününde, dünya çocuklarına Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından armağan edilen bu bayramın gelecekte de kutlanması için hepimiz, seçilmişler, atanmışlar bu bilinç ve sorumlulukla eylem planlarını hazırlamalı ve karar vermelidir. Koruma ve kullanma dengesi gözetilmeden günlük çıkarlar uğruna karar vermek yerine gelecek nesiller adına karar vermek gerekir. Altın ve gümüş gibi madenlerin yerine hangisinin daha değerli olduğuna karar verilmeli. Madenler mi, çocuklar ve onların geleceği mi? Gelecekte sağlıklı ve temiz bir çevrede 23 Nisanları ve Dünya günlerini kutlamak en büyük bayramımız olacaktır.” HABER MERKEZİ

Çidem; “Şu anda ekokırım yaşıyoruz” Haber

Çidem; “Şu anda ekokırım yaşıyoruz”

Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Trakya Platformu Kırklareli Dönem Sözcüsü Göksal Çidem, Kırklareli’nin özellikle Istrancalar bölgesinde açıklanan Rüzgâr Enerji Santrali (RES) ve Enerji Depolama Tesisi (EDT) ile kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi projeleri ile ilgili açıklama yaptı. Batı Ekspres’e konuşan Çidem, temiz enerji olarak adlandırılan RES projelerinin bölgedeki orman ve doğal yaşama olumsuz etkilerini açıklarken; Kofçaz ilçesine bağlı Terzidere, Ahmetler, Kocayazı, Tatlıpınar ve Topçular köylerinde Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci başlatılan 47 rüzgâr türbini ve elektrik depolama tesisinden oluşan İğde RES projesinin, bölgede bugüne kadar açıklanan en büyük proje olduğuna dikkat çekti. “KIRKLARELİ, İSTANBUL’UN NEFES BORUSUDUR” Çidem, Kırklareli il genelinde açıklanan doğal yaşama zarar verecek birçok projenin bulunduğunu söylyeyerek; “Sadece Aralık ayında bu projelerin 5 tanesi için halkın katılımı toplantısı vardı. Kırklareli sadece bizim değil; İstanbul’un da hava ve su kaynağıdır. İstanbul’un nefes borusu burasıdır. Biz, Kırklareli ve köyleri için mücadele ediyoruz ama aslında ülke nüfusunun neredeyse yüzde 25’inin yaşam kaynaklarına sahip çıkmaya çalışıyoruz. Daha da proje gelecek ama projelendirmedikleri yer de kalmadı. Üst kesimlerde yer kalmadı, Üsküp korusuna, Yündalan köyüne kadar indiler” ifadelerini kullandı. “BÜTÜN KOFÇAZ BÖLGESİNİ KAPATIYOR” ÇED süreci başlatılan 47 rüzgâr türbini ve elektrik depolama tesisinden oluşan İğde RES projesinin santral sahasının büyüklüğüne dikkat çekerek; “Santral sahasının toplam 70 bin dönüm olduğu şimdiye kadarki en büyük proje geldi. Bütün Kofçaz bölgesini kapatıyor. Biz rüzgâr türbinlerine karşı çıkmıyoruz, yerinin yanlış olduğunu söylüyoruz” dedi. “HABİTAT PARÇALANMASINA NEDEN OLUYOR” Çidem, RES projelerinin olumsuz etkilerini açıklarken; “RES’ler orman içine yapıldığında habitat parçalanmasına neden oluyor. Orman içinde açılan yollar ve gürültü, yaban hayvanlarının oradan uzaklaşmasına sebep oluyor. Ayrıca flaş etkisi yaratıyor. Türbinlerin dönmesi sırasında kanatlarından dolayı bölgeye bir gölge, bir güneş geliyor. Bu etkiden dolayı kuşlar ağaçlara yuva yapmıyor ve bölgeyi terk ediyorlar” sözlerine yer verdi. “BU BÖLGE ANA KUŞ GÖÇ YOLU ÜZERİNDE” Bölgenin, ana kuş göç yolu üzerinde kaldığını belirten Çidem; “Afrika ile Avrupa arasında göç eden kuşlar, bu bölgeyi kullanıyor. Bu kuşlar termal ile hareket ediyor. Orman içlerinin serin olması nedeniyle mola vermek ve dinlenmek için açık yerleri kullanıyorlar. RES’lerin açtığı geniş alanları kuşlar mola verecekleri alan gibi algılıyorlar. Kullanmaya çalıştıklarında da o kadar türbinin olduğu yerde sonuç zaten belli” dedi. “CANLILARDAN BİRİNİ YOK EDİNCE ZİNCİRLEME ETKİ YAPIYOR” Çidem, bölgedeki mağara varlığına da dikkat çekerek; “Bizim bölgemiz, karstik bir bölgedir. Türkiye’de en çok mağara olan il Kırklareli’dir. Şu anda Antalya’da 26, bizde de 40 civarında mağara var. Bu mağaralarda yarasalar yaşıyor. RES’ler de yarasaları öldürüyor. Barotravma denilen basınç değişikliğinden dolayı yarasaların ciğerlerinde kanama oluyor ve ölüyorlar. Yarasalar, küresel ölçekte nesli tehlike altında olan türlerdir. Doğadaki canlılardan birini yok ettiğiniz zaman, zincirleme etkisi yapıyor. Yarasalar giderse sinekler çoğalır” ifadelerine yer verdi. “TOPÇU BABA’NIN MEZARLIĞINI PROJE ALANI İLAN ETTİLER” Çidem, ÇED süreci başlatılan RES ve EDT projesinin planlandığı yerlerden biri Terzidere köyünü Pazar günü ziyaret ettiğini söyleyerek; “Geçtiğimiz Pazar günü, yine başka bir projenin halkın katılımı toplantısı nedeniyle Terzidere köyündeydik. Burasının yakınında Alevi ve Bektaşi inancına sahip insanların inanç merkezi olan Topçu Baba var. Topçu Baba’nın mezarlığını bile proje alanı ilan ettiler. Doğal varlıkların yanı sıra kültür varlıklarının bile üzerine çökmeye başladılar” dedi. “KUŞLARA NE BİR GÖKYÜZÜ, NE DE KONACAK BİR DAL KALACAK” RES projelerinin doğru alanlara planlanması gerektiğini belirten Çidem; “Doğru yere RES kurulduğunda kimsenin diyecek bir şeyi yok. Ama ne kadar temiz enerji olursa olsun yanlış yere kurduğun anda ormanı mahvediyor. Her türbin için en az 10-15 dönüm arasında bir yeri temizliyorlar. RES’in çevresini, süpürme alanı denilen yeri, yangın vs. olmasın diye temizliyorlar. Ayrıca açılan yollar da var. Türbinler arası yollar var. Ana güzergâhtan proje sahasına gidecek yolları da genişletiyorlar. 8-10 metre genişliğinde yollar açıyorlar. Bunu yaptıktan sonra da indirme merkezi neredeyse oraya kadar ormanı kesip iletim hattı çekiyorlar. Ne kuşlara uçacak bir gökyüzü, ne de konacak bir dal kalacak” sözlerine yer verdi. “BULGARİSTAN ISTRANCALARINDA 1 TANE YOK, BİZDE BİNİ GEÇECEK” Çidem, Istrancalar’ın Bulgaristan bölümündeki durumu da hatırlatırken; “Bulgaristan tarafındaki Istrancalar’da bir tane RES yok, bizim tarafta bu gidişle sayı bini geçecek. Ormanın sahibi yok. Biz sahip çıkmaya çalışıyoruz ama herkes ile de kötü oluyoruz. Aslında yaşanan artık ne iklim değişikliği, ne de iklim krizi. Şu anda yaşadığımız şey ekokırımdır. Bölgede kurulan sadece birkaç türbinin altında 6 günde toplam 39 tane yarasa ölüsü bulundu. Bu korkunç bir rakam. Burada türü yok ediyorsun. Kuşlar için de büyük bir tehdit. Istrancalar, yarasaların kışlama merkezidir. Her yere RES kurup türü yok edersen bu ekokırımdır. İklim değişikliğini de, krizini de bitirdik artık. Şu anda ekokırım yaşıyoruz” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

Çidem Kırklareli’nden aday adaylığını açıkladı Haber

Çidem Kırklareli’nden aday adaylığını açıkladı

Doğa ve Kültür (DOKU) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Trakya Platformu Kırklareli Sözcüsü Göksal Çidem, Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Kırklareli İl Genel Meclisi Üyeliği aday adaylığını açıkladı. CHP Kırklareli İl ve Merkez İlçe Örgütü’nde düzenlenen programda Çidem, bugün partililer ile bir araya geldi. CHP Kırklareli İl Başkanı Bora Terzi, CHP Kırklareli Merkez İlçe Başkanı Cevahir Cem Yarım, il ve merkez ilçe yönetim kurulu üyeleri ile parti üyelerinin katıldığı programda Çidem, Kırklareli’nin yaşadığı çevre sorunlarına karşı gerçekleştirdikleri bilim ve hukuk mücadelelerini anlattı. “TMO’DAN EMEKLİ OLDUM” Çidem, konuşmasına özgeçimi ile başlarken; “2010 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi’nden (TMO) emekli oldum. TMO’da çalışırken Bağımsız Tarım, Orman ve Çevre Sendikası’nın genel merkez teşkilatlanma sekreterliği görevini yaptım. 2012 yılında kurulan Trakya Platformu’nun yürütme kurulu üyesiyim” ifadelerini kullandı. “87 DAVA KAZANILDI, 55 TANE MEVZUATTAN İADE İPTAL VAR” Trakya Platformu ile gerçekleştirdiği çevre mücadelelerinden örnekler veren Çidem; “Trakya Platformu, bilim, hukuk ve yürütme kurullarından oluşuyor. Trakya Platformu’nun kuruluş amacı, CHP’nin çevre politikalarına baktığımız zaman bire bir örtüşüyor. Biz de ilimizin bir bütün olarak ekolojik, doğal, sosyal ve kültürel varlıklarını korunması için 2012 yılından bu yana bilim ve hukuk temelli birçok mücadele yürüttük. Bu mücadele sonunda 87 tane dava kazanıldı, 55 tane de mevzuattan iade iptal edildi. Bunların arasında 3 tane kömürlü termik santral, 3 tane altın madeni, gümüş madeni ve birçok madencilik faaliyetini buradan çıkardık. Bu çalışmaları yaparken Istrancalar’ın en ücra köşesindeki köyümüzden, yereldeki STK’lardan Ankara’daki milletvekillerine kadar bütünleşik bir süreçte bu mücadeleyi yürüttük. Bu mücadeleyi yürütürken de il genelinde Kırklareli Barosu’ndan, Kırklareli Kent Konseyi’nden, TMMOB’den çok büyük destekler aldık ve yerelle birlikte bütünleşik bir mücadele yürüttük. Bu çalışmaların hepsini gönüllülük kapsamında yürüttük” dedi. “ADAY ADAYLIĞINI ISRARLAR SONUCU KABUL ETTİM” Çidem, DOKU Derneği’nin kurulması ve gerçekleştirdiği çalışmalarla ilgili de açıklama yaparken; “Bu süreçte kurduğumuz DOKU Derneği’ne de baktığımız zaman, her disiplinden insanlarımız var. Avukat, doktor, diş hekimi, gazeteci, su ürünleri mühendisi, ziraat mühendisi, peyzaj mimari var. 34 üyemizin neredeyse tamamı bir disipline ait. Yaptığımız bu çalışmalarda birçok dostumuz bu sürecin ardından Kırklareli İl Genel Meclisi aday adaylığı konusunda yaptıkları ısrarlar sonucunda ben de kırmadım ve kabul ettim. Dün de İl Genel Meclisi Üyeliği aday adaylığı için başvuru yaptım. Başvurumuzu kabul eden, bu süreçte bizlere yol gösteren, destek veren il ve ilçe yönetimine, yönetim kurullarına çok teşekkür ediyorum” sözlerine yer verdi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

ÇED DOSYASINDA KOPYALA-YAPIŞTIR REZALETİ Haber

ÇED DOSYASINDA KOPYALA-YAPIŞTIR REZALETİ

Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Başkanı Göksal Çidem Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın web sayfasında yapılan duyuru hakkında açıklamada bulundu. DOKU Derneği Başkanı Çidem’e göre; yapılan duyuruda, proje alanı Kofçaz bölgesi köyleri, proje kapsamında kullanılacak araziler Yozgat, Sivas ve Kayseri olarak gösterildi. Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planına göre proje alanı mera alanında. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre ise tarım ve orman alanında kalıyor. Proje ile ilgili olarak “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Orman Kanunu kapsamında gerekli izinler alınacaktır” ifadelerine yer veriliyor. Çidem ise yapılan duyurunun incelendiğinin iddia edilmesi üzerine yetkililere şunu sordu: “İnceleyip uygun buldunuz da proje alanı ilimiz Kofçaz bölgesi köyleri. 1/100.000 Çevre Düzenleme Planlarına göre kullanılacak araziler Yozgat-Sivas-Kayseri Yoksa bu iller Kofçaz sınırında mı kalıyor?” “DOSYALAR SAÇMALIKLA DOLU” Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın web sitesinde paylaşılan ÇED raporunda yanlışlık olduğuna değinen Çidem “Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı web sayfasında yapılan duyurularda ÇED başvuru dosyaları saçmalıklarla dolu yine. Hadi bunu yazan kes – kopyala - yapıştır yapıyor. Bunu denetleyen, okuyan bakanlık yetkilileri bunu duyururken ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 8. maddesi doğrultusunda incelenmiş ve başvurunun ÇED genel formatına uygun hazırlandığı anlaşılmış olup, projeye ilişkin ÇED süreci başlatılmıştır. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci tamamlanana kadar süreç ile ilgili her türlü bilgiler ve projeye ilişkin görüş, soru ve öneriler Kırklareli Valiliğine (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü) veya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına gönderilebilir. İlgililere ve kamuoyuna duyurulur’ ifadelerine yer veriyor. ÇED Yönetmeliği'nin 8. maddesi doğrultusunda incelenmiş ve başvurunun ÇED genel formatına uygun hazırlandığı anlaşılmış. Peki, inceleyip uygun buldunuz da proje alanı ilimiz (Kırklareli) Kofçaz bölgesi köyleri. 1/100.000 Çevre Düzenleme Planlarına göre kullanılacak araziler Yozgat – Sivas - Kayseri, yoksa bu iller Kofçaz sınırında mı kalıyor?” diye konuştu. MERT ERİŞKİN

Çidem’den sele karşı orman uyarısı: 51 BİN 384 AĞAÇ KESİLME TEHLİKESİ ALTINDA! Haber

Çidem’den sele karşı orman uyarısı: 51 BİN 384 AĞAÇ KESİLME TEHLİKESİ ALTINDA!

Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Trakya Platformu Kırklareli Dönem Sözcüsü Göksal Çidem, Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinde meydana gelen sel felaketini hatırlatarak, bölgedeki çevre tahribatına dikkat çekti. ‘www.batiekspres.com’ haber sitesine açıklamalarda bulunan Çidem, ‘Sisli Vadi’ adı verilen bölgede meydana gelen ve 6 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinin nedenlerini açıklarken; Istrancalar’ın önemini vurguladı. Bölgede yeni afetlerin yaşanmaması için yapılması gerekenleri açıklayan Çidem, yeni açıklanan maden ocağı projelerine ise tepki gösterdi. “ORMAN İÇİ YAPILAN KAMP ALANINI SU BASTI” İğneada’da yaşanan sel felaketinde insanların yanı sıra toprakların da kaybedildiğini belirten Çidem; “İğneada sel felaketinde kamp alanı olarak faaliyet gösteren yerde bungalovlar yok oldu. Buralara huzur bulmaya, dinlenmeye gelenler ne yazık ki canlarından oldu. Yaşanan sel felaketinden dolayı canlarını kaybedenler için üzüntümüz çok büyük. Hayatını kaybedenlere rahmet diliyoruz. Ne yazık ki aşırı yağışları ve buna bağlı olarak meydana gelen yıkımları iklim krizine ve hava değişikliklerine bağlıyoruz. İğneada denince ilk akla gelen deniz ve longoz ormanlarıdır. Longoz, su basar ormanı demek. Buradaki ormanları su basar ve orman içi yapılan kamp alanını da su bastı” ifadelerini kullandı. SUÇLU SEL Mİ?” Çidem, bölgede kurulan yapıların kaçak olduğunu hatırlatırken; “İlgili bakanlığın açıklamasına göre bu yapı kaçak, mühürlü ve yıkılması gerekiyordu. İlgili kurum zamanında yıkmayınca, yaşanan sel yıkıyor. Karar uygulansa zamanında yıkılsaydı, kayıplar yaşanmayacaktı. Suçlu kim? Sel mi? Kararı uygulamayan yetkililer mi? Anayasa'nın 138. maddesinin dördüncü fıkrasında; 'Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez’ denilmektedir. Bu hükme göre, kamu görevlileri de mahkeme kararlarını yerine getirmek zorunda olup, bu konuda seçim hakları bulunmamaktadır. Kaldı ki mahkeme kararlarını kasten yerine getirmeyen memur ve diğer kamu görevlilerinin eylemleri suç oluşturmaktadır” dedi. “SUÇLU İKLİM KRİZİ Mİ?” Bölgede yüzbinlerce ağacın kesildiğine ve kesilmek istendiğine dikkat çeken Çidem; “Buralara yapılan tesislere, Demirköy-İğneada arasında kesilen yüzbinlerce ağaca, RES’ler ve bunların iletim hatları için kesilen yüzbinlerce ağaca, madencilik faaliyeti için kesilen ve yine de gelen projelerle kesilmesi planlanan yüzbinlerce ağaca olur veren, onay veren ve sessiz kalanlar suçlu değil; suçlu iklim krizi. Deprem olur insanlar ölür, sel basar insanlar ölür, kuraklık olur ‘Afet’ denir. Peki, son yıllarda artan afetlere karşı kimler hangi önlemleri aldı? Ormanın ortasındaki yeraltı ve yüzey suları üzerinde madencilik projelerine onay verenler suçlu değil. Ergene yıllardır atık kanalı, hâlâ suçlu yok” sözlerine yer verdi. “SOĞUCAK’TA 51 BİN 384 AĞAÇ KESİLECEK” Çidem, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine dikkat çekerek; “Meteoroloji Genel Müdürlüğü verisine göre; son 20 yılda ülkemizde meydana gelen meteorolojik afetlerde çok büyük artışlar var. Orman alanlarını yok etmeye devam edilirse ne olur? ÇED süreci devam eden Vize Soğucak köyü alanında patlatmalı kalker ocağı için ‘51 bin 384 adet ağaç kesilecek’ diyorlar. Burası su kaynaklarının ve mağaraların olduğu bölge. Ağacı kesecek, suları yok edecek ve mağaralardaki doğal yaşamı sonlandıracak. Yargı 2 defa iptal etti, 3’üncü defa tekrar geldi. İnatla ‘Keseceğim’ diyor. Asıl sorumlu yargı kararına rağmen buna olur verecek olanlardır. Bugün idari olarak uygun olsa bile gelecekte yaşanacak olan felaketlerin sorumlusu, olur ve onay verenlerdir” dedi. “ISTRANCALAR BİYOSFER REZERV ALANI İLAN EDİLMELİ” Tarım, orman ve mera alanları azalması ile yerleşim alanlarının arttığını belirten Çidem; “Orman içlerinde, tarım alanları meralar üzerindeki kayıplarda artış var. Buralardaki kayıplar arttıkça felaketler de artıyor. Gıda güvenliğimiz ve orman köylülerimizin geçim kaynaklarının yok olması riski artıyor. Çözüm için Istranca ormanları bir an önce biyosfer rezerv alanı ilan edilmeli. 13 yıldır bakanlıkta bekleyen biyosfer rezerv dosyası onaylanmalıdır. Istrancalar korunmalıdır. Çünkü Istrancaların 1/3’ü Bulgaristan’da, 2/3’ü Türkiye’dedir. Bulgaristan tarafı 28 yıldır koruma altında. Çok geç olmadan, yeni felaketler yaşamadan korunmalı. Orman içi yapılaşmalar acilen durdurulmalı. Orman içinde ormancılık faaliyeti dışında tüm projeler sonlandırılmalıdır. Tarım toprakları ve meralar SİT alanı ilan edilmelidir. Istrancalar, Kırklareli sınırlarında olsa da İstanbul’un su kaynaklarıdır. Afrika-Avrupa arası ana kuş göç yoludur. İstanbul’un ve ülkemizin nefes borusudur. Balkanlardan gelen hava koridorudur. Gelecek nesillere bırakılacak en değerli miras, temiz su, temiz toprak ve temiz havadır” ifadelerine yer verdi. ERGİN SÖZER

BELEDİYE BAŞKANLARINA ÖRNEK OLSUN Haber

BELEDİYE BAŞKANLARINA ÖRNEK OLSUN

Kırklareli Kent Konseyi ile Doğa ve Kültür (DOKU) Derneği, Kırklareli’nin Pınarhisar ilçesine bağlı Kaynarca beldesinin Belediye Başkanı Serdar Türker’e doğaya, çevreye ve toplumsal eğitime verdiği katkılardan dolayı teşekkür belgesi verdi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası Edirne Şubesi’nin düzenlediği Trakya’da Sanayişleşme ve Çevre Sempozyumu’nun Kırklareli’de düzenlenen ilk programına katılan Türker, Kırklareli Kent Konseyi ve DOKU Derneği’nin bölgedeki çevre mücadelesi için gerçekleştirdiği çalışmalara verdiği destek ile dikkat çekti. “BİZİM YANIMIZDA BULUNAN BİR TANE BELEDİYE BAŞKANI VAR” İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Doğan Kantarcı, Türker’e plaketini takdim ederken; “Serdar bey ile karşılaştığım için çok sevindim. Kendisini çok severim. Ama Trakya’da belediyeleri düşündüğümüzde, bizim yanımızda bulunan bir tane belediye başkanı var. Ben de kendisine teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. “DAVALARIN HEPSİNİ KAZANDIK” Türker de Kırklareli Kent Konseyi, DOKU Derneği ve Prof. Dr. Kantarcı’ya teşekkür ederken; “Beni çok mutlu ettiniz. Bizim çevre sevdamız, çocukluğumuzdan kaynaklanıyor. Babam emekli öğretmen ve köy okullarında öğretmenlik yaptı. Çocukluğumuz köyde geçti. O yüzden çevreyi, doğayı çok seviyoruz. Bu konuda mücadele veriyoruz ve hiçbir zaman da geri adım atmadık. Hem Edirne Bölge İdare Mahkemesi’nden, hem de Danıştay’dan bütün toprak, mera ve su ile ilgili davaların hepsini kazandık. O dönemde Prof. Dr. Doğan Kantarcı ve Göksal Çidem bize çok destek vermişti” dedi. “TAŞ OCAKLARI KAYNARCA’NIN SUYUNUN AZALMASINA NEDEN OLDU” Çevre mücadelesinin kolay olmadığını söyleyen Türker; “Hem bölgemizde, hem Bulgaristan’da bazı şehirlere gittik ve çevre mücadelesi verdik. Son süreçte özellikle taş ocakları, su diyarı olarak bilinen Kaynarca’nın sularında da müthiş bir azalmaya neden oldu. Bölgemizde maalesef kanser ile ilgili ölümler her geçen gün artıyor. Küresel anlamda kuralık da bizi derinden tehdit ediyor. Bu mücadele her gün artarak devam ediyor. Bunun partisi olmaz. Doğa, çevre, ormanlar, su kaynakları bütün belediye başkanlarını, herkesi ilgilendiriyor. Bu konuda bilincin mutlaka olması gerekiyor. Mücadelemizi hiçbir zaman bırakmadan artırarak devam ettirme sözü veriyorum” sözlerine yer verdi. UĞUR AKAGÜNDÜZ

“NÜKLEER 50 MİLYON İNSANA DEĞER Mİ?” Haber

“NÜKLEER 50 MİLYON İNSANA DEĞER Mİ?”

Kırklareli Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Başkanı Göksal Çidem, Trakya bölgesindeki kentlerde yaşanan çevre sorunları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çidem, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası Edirne Şubesi’nin düzenlediği Trakya’da Sanayişleşme ve Çevre Sempozyumu’nun Kırklareli’de düzenlenen ilk programında, ‘Çevre sorunları, mücadele deneyimleri ve çözüm önerileri’ konusunda sunum yaptı. Trakya bölgesindeki yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının durumuna dikkat çeken Çidem, özellikle Ergene nehrinde yaşanan kirliliği hatırlattı. Çidem, Türkiye ve Bulgaristan sınırlarında yer alan Istrancalar’da gerçekleştirilen çalışmaları da açıklarken; buradan doğan suyun İstanbul tarafından kullanılmak istenmesine tepki gösterdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın açıkladığı projelerdeki ÇED kararları ile ilgili gerçekleştirdikleri çalışmaları da anlatan Çidem, Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinde yeniden gündeme getirilen nükleer santral projesinin risk haritasına dikkat çekti. “ERGENE DİYE BİR ŞEY KALMADI” Trakya bölgesinin, Türkiye topraklarının yüzde 3’ünden oluştuğunu belirten Çidem; “Çanakkale ve İstanbul’u da dahil ederseniz, yaklaşık 33’te 1’i olan bir yerde, ülke nüfusunun neredeyse yüzde 25’i yaşamaya başladı. Ama artık bunu kaldırabilecek gücümüz kalmadı. Bizde her şeyden 3’er tane var. 3 tane dağ, 3 tane deniz, 3 tane orman var. Ama Ergene 1 taneydi. Artık Ergene diye bir şey kalmadı. Çünkü sektörel dağılım suyun başına geldi” ifadelerini kullandı. “ERGENE AKARSU DEĞİL AKARSIVI” Bölgedeki planlamaya tepki gösteren Çidem; “Öyle bir planlama yapılmış ki sanayi, madenler Ergene kaynaklarının üzerinde. Hepsi bir yerde. Ergene öldü. Ergene’de piknik yapılacağı, balık tutulacağı, yüzüleceğine dair sözler verildi. Aradan yıllar geçti, Ergene’de değişen bir şey olmadı. Ergene artık akarsu değil, akar sıvı haline gelmiş; niteliği belirsiz sıvı. Nehirlerden, derelerden su akar ama Ergene’den ne yazık ki sıvı akıyor “dedi. “BULGARİSTAN’DA HAYVAN BİZDE KAMYON ÇIKIYOR” Istrancalar’ın Bulgaristan ile Türkiye bölümlerine dikkat çeken Çidem; “Bulgaristan tarafı, biyosfer rezerv alanı ve 28 yıldır korunuyor. Karşıya geçtiğinizde tabelada, ‘Dikkat hayvan çıkar’ yazıyor; bizim tarafta, ‘Dikkat kamyon çıkar’ yazıyor. Aynı ormanın bir tarafından hayvan, bir tarafından kamyon çıkıyor. Aslında burada da biyosfer rezerv alanı projesi yapıldı. Buradaki çalışma 2 yıl sürdü ve birçok bilim insanı katıldı. Şimdi raporlar ortada yok. Raporlar UNESCO’ya sunulacaktı. Biz her sene sorduk. 2017 yılına kadar bize verilen cevaplarda UNESCO’ya verilmesi ile ilgili çalışmaların devam ettiği yönündeydi. En sonunda bir cevap verdiler, ‘Biyosfer rezerv ilan edilmesine gerek yoktur’ denildi. Bulgaristan tarafı, burada bulduğu tarihi, kültürel, doğal değeri olan her şeyi işaretiyor. Biz de taş ocağı geldikçe yerlerini işaretliyoruz. Aramızdaki fark budur” sözlerine yer verdi. “ORMANI KESERSENİZ SEL OLARAK GERİ DÖNER” Çidem, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan Türkiye’nin meteorolojik afet dağılımı haritasını açıklarken; “2000 yılından sonra müthiş bir afet dağılımı var. Artık her şey afete dönüşmeye başladı. Kuraklık ve selde müthiş bir artış var. Bunun nedeni; ormanı keser, taş bırakırsanız sel olarak geri döner. Yeraltı suyunu bitirirseniz obruk olarak geri döner. Burada her yere baraj planlıyorlar. Niye? İstanbul’a su verecekmişiz. Bizim buradaki suların hepsini alsanız bile İstanbul’un 13 günlük suyuna denk geliyor. Burayı yok etmeye değer mi? İstanbul’un kaçak su miktarı daha önce yüzde 23’lerdeydi, şu anda yüzde 20’lere kadar geldi. İstanbul en son 14 Temmuz’da 3 milyon 550 bin metreküp su kullanmış. İstanbul kayıp kaçağını önlese bizim derelerimizi almasına hiç gerek kalmayacak” dedi. “TRAKYA DİYE BİR ŞEY KALMIYOR” Kırklareli’nde gündeme gelen nükleer santral projesi ile ilgili de konuşan Çidem; “Bakan açıkladı. 2015’te tekrar gündeme gelmişti. O zaman bir risk haritası çalışıldı. Risk haritasına baktığımız zaman; yaklaşık 50 milyon insan risk altına giriyor. Trakya diye bir şey kalmıyor. 50 milyon insanı riske atmaya değer mi?” ifadelerine yer verdi. “KORKUNÇ BİR RAKAM” Çidem, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından açıklanan ÇED kararlarına da dikkat çekerek; “Bizim bu hale gelmemizdeki nedenlerden olan verilen ÇED kararlarına baktığımızda; 2022 yılına kadar 73 bin 210 adet ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verilmiş. Korkunç bir rakam. ‘ÇED olumsuz’ kararı ise sadece 67 tane. Resmi verilere göre; Kırklareli’de orman alanımız yaklaşık yüzde 1’den fazla azalmış. Tarım alanımız yüzde 3 civarında azalmış. Mera alanımız yüzde 1 civarında azalmış. Artan ise yerleşim alanı; yüzde 14’ten yüzde 19’a yükselmiş. Yüzde 5 kayıp tarım, orman ve merada; artış ise yerleşim yerlerinde” diye konuştu. UĞUR AKAGÜNDÜZ

“DOĞA EN DEĞERLİ MİRASTIR” Haber

“DOĞA EN DEĞERLİ MİRASTIR”

DOKU Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Trakya Platformu Kırklareli Dönem Sözcüsü Göksal Çidem 28 Temmuz Doğa Koruma Günü ile ilgili açıklamalarda bulundu. Tüm doğaseverleri ve doğayı koruma yolunda adım atanları kutlayan Çidem www.batiekspres.com haber sitesine yaptığı açıklamada: “Bugün, 28 Temmuz, hepimizin ortak paydasında buluştuğumuz anlamlı bir gün, Doğa Koruma Günü. Doğanın muhteşem güzellikleri, yaşamın bütün renkleri ve çeşitliliğiyle dolu olduğu bu evrende, her birimiz için sonsuz bir değer taşıyor. Ancak günümüzde, doğal kaynakların tükenmesi, iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı gibi tehditlerle karşı karşıyayız. Bu durum, bizlere büyük sorumluluklar yüklemektedir. DOKU Derneği olarak, doğanın kıymetini bilen ve onunla uyum içinde yaşamayı ilke edinen bir kuruluş olarak, doğa koruma ve sürdürülebilirlik için çaba harcıyoruz. Bu çaba, sadece bizim değil, gelecek nesillerin de hakkıdır. Doğanın dengesini koruyarak, temiz su kaynaklarını muhafaza ederek, ormanlarımıza sahip çıkarak, canlı türlerini koruma altına alarak, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeliyiz. Bugün, bir kez daha hatırlatmak istiyorum ki doğa, bizim en değerli mirasımızdır. Doğanın nimetlerinden yararlanırken, onunla uyumlu bir şekilde hareket etmeyi unutmamalıyız. Çünkü doğanın verdiği her kaynağı sürdürülebilir şekilde kullanmak, geleceğimizi güvence altına almak demektir. Trakya bölgesi, doğal güzellikleriyle ülkemizin önemli bir zenginliğine sahip. Bu güzellikleri korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak için el birliğiyle çalışmalıyız. Bölgede doğa koruma ve sürdürülebilirlik bilincini yaygınlaştırmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bugün, Doğa Koruma Günü vesilesiyle, tüm doğaseverleri ve doğayı koruma yolunda adım atanları kutluyorum. Unutmayalım ki, küçük adımlar büyük değişimlere yol açar. Bir araya geldiğimizde, güçlü bir toplumsal farkındalık yaratarak, doğal mirasımıza sahip çıkabiliriz. Doğa koruma günü, yaşamı ve yaşam alanlarını savunanlara, kutlu olsun. Kıymetini bilmeyenlerinde  farkında olacakları, bir günün başlangıcı olsun. Gelecek nesillerin ve doğal yaşam alanlarının sahiplerinin  yaşam alanlarını yok etmeye kimsenin hakkı yok, gelecek nesiller  ve doğadaki hiçbir canlı bunu hak etmiyor. Hep birlikte, doğayı koruyarak, ona şefkat göstererek, sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemek dileğiyle. 28 Temmuz Doğa Koruma Günü'nüz kutlu olsun” dedi. ERGİN SÖZER

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.