“HAYATI DEĞİŞTİRMEK BİZİM İNADIMIZDIR”
Edirne Belediyesi tarafından 9’uncusu düzenlenen Edirne Kitap Günleri’nde Yazar Işıl Özgentürk Atatürk Kültür Merkezi’nde Hayatı Değiştirmek Bizim İnadımızdır söyleşisini gerçekleştirdi. Söyleşiye Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Selçuk Çakır ve kitapseverler katıldı.
İLK KİTAPLAR BULGARİSTAN’DA BASILDI
Şairlerle Bulgaristan’dan aldığı kitaplarla tanıştığına değinen Özgentürk “1968 yılı bütün dünyada bir kuyruklu yıldızın geçtiği zamanlardı. Ne demek istiyorum? 1968 yılı dünyanın değiştiği bir zamandı. Bu değişimler neydi? İlk kez kadınlar ‘biz de varız’ diye dünyanın her yerinde ayağa kalkıyorlardı. Bir yanda Vietnam Savaşı oluyordu. Amerika orayı tıpkı bugünlerde Irağı ya da dolaylı olarak Filistin’i bombaladığı gibi, işgal ettiği gibi işgal ediyordu. Ve biz 1968 yılında üniversitede olanlar Vietnam sloganları atıyordu. Daha sonra 1961 Anayasası, anayasalar önemlidir. Çok güzel bir anayasaydı. Ve ilk defa dünyanın bütün kitapları Türkiye’de basılmaya başladı. Şimdi rahatlıkla okuyorsunuz değil mi? O zamanlarda ben Bulgaristan’daki kitapları alarak Nazım Hikmet’le tanıştım. İlk Türkçe kitaplar Bulgaristan’da basılmıştı” dedi.
“AVRUPA DEVRİM DİYE AYAKTAYDI”
Bütün Avrupa’nın 1968 yılında devrim için ayakta olduğunu belirten Özgentürk “Benim çok arkadaşım öldü ve birçoğu da asıldı. Mesela Süleyman Demirel’i, Deniz Gezmiş ve Yusuf, Hüseyin asılsın diye oy veren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekillerini asla affedemem. Kan davam var. İnsanların kan davaları vardır. Bugün Filistin ve İsrail arasındaki savaşı görüyoruz değil mi? Fakat 1968 yılında bütün Avrupa devrim diye ayaktaydı” ifadelerine yer verdi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE YAPILMIŞ EN KÖTÜ ŞEY”
Ülkenin en genç insanlarının cezalandırıldığına değinen Özgentürk şöyle konuştu: “1961 Anayasası’nın getirdiği her şey 12 Mart’ta yapılan bir askeri darbe ile sona erdirildi. Ve bu ülkenin en genç, en başarılı insanları ya hapishanelere girdi ya öldürüldü ya idam edildi ya da bir kısmı sürgün edildi. Bu Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılmış en kötü şeylerden biridir.”
“OVAYI SULAMAYARAK ÖLDÜRMÜŞÜZ”
Suruç Ovası’nın sulanmayarak öldürüldüğüne değinen Özgentürk “Türkiye Cumhuriyeti bugün ovaları İsrail tarafından satın alınmış bir ülkedir. Zannetmeyin ki bizim ülkemiz şu anda çok özgür. Doğuda Suruç Ovası diye bir ova var. Bu ovada tarihler boyunca sulu tarım yapılıyor. İnsanlar, bütün dünyadan buraya gelerek tarım nasıl yapıldığını görüyorlardı. Bu Suruç Ovası’nı maalesef sulamayarak öldürmüşüz, yerini kime satmışız? İsrail’e şimdiler de şey diyorlar, ‘Filistinliler topraklarını İsraillilere satmasaydılar’ bu bize de söylenilecek bir laf” diye konuştu.
“İLK YOK ETME KÖY ENSTİTÜLERİ İLE BAŞLADI”
Her şeyi emperyalizm ve kapitalizme bağlanmaması gerektiğini vurgulayan Özgentürk “Ülkemizin bu günkü duruma gelmesinin ana nedenlerinden biri ilk kez köy enstitülerini kapamak ile başlar. İlk yok etme köy enstitülerinin kapatılmasıyla başladı. Çünkü bu ülkede çok hain var. Her şeyi emperyalizme ve kapitalizme bağlamamız gerekiyor” dedi.
“İNATÇI OLMAMIZ GEREKİYOR”
Herkesin ülkesi için inatçı olması gerektiğinin altını çizen Özgentürk “Türkiye neden batmıyor? Çünkü, 80 milyonu geçen lükse düşkün, gösterişe düşkün, harcamayı seven bir ülke bulamaz kapitalizm. Ne yazık ki biz bir tüketim toplumuyuz. Ülkemiz bu nedenden dolayı batmıyor ama aksayarak gidiyor. Peki bu nereye kadar sürecek? Hepimizin gerçekten kendi ülkemiz için inatçı olması gerekiyor. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Program sonunda Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Selçuk Çakır, söyleşisini gerçekleştiren Yazar Işıl Özgentürk’e hediye takdimi gerçekleştirdi. Hediye takdiminden sonra salonda fazla insan olmadığına dikkat çeken bir vatandaş duruma tepki göstererek tanıtımın eksik olduğunu ve bu yüzden salonun dolmadığını söyledi. Sıkıntılarını Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Selçuk Çakır’a iletti.
VATANDAŞ TEPKİ GÖSTERDİ
Tanıtımın yetersiz olduğunu belirten emekli edebiyat öğretmeni Nurten Ergel şöyle konuştu: “Bu programlara sürekli geliyorum. Çok değişik yerlerde bir derece tanıtım yapılıyordu. Bu fuar 2 yıldır burada yapılıyormuş. Ben geçen yıl burada değildim. Geldiğimde hiçbir hareket görmedim etrafta. Issız terk edilmiş bir yer gibiydi. Nikah salonu falan yazıyor. Kitap fuarı merdiven altında kalmış, afiş falan hiçbir şey gözükmüyor. Tabiri caizse merdiven altı kitap fuarı olmuş. Ben bu yüzden çok etkilendim ve çok üzüldüm.”
MERT ERİŞKİN
