Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Edirne Şubesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 86’ncı yıl dönümünde, 10 Kasım Atatürk’ü Anma programı düzenledi.
ADD Edirne Şubesi Muammer Aksoy Toplantı Salonu’nda düzenlenen programa, Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Edirne Merkez İlçe Başkanı Yücel Balkanlı, ADD Edirne Şube Başkanı Celil Özcan ve Yönetim Kurulu Üyeleri, DİSK Emekli-Sen Edirne Şube Başkanı Sait Dayıoğlu ile dernek üyeleri katıldı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitler anısına 1 dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programda, ADD Şube Başkanı Celil Özcan konuşma yaptı.
Özcan, Mustafa Kemal Atatürk’ün hiçbir zaman ölmeyeceğini söyleyerek; “Çünkü bedenen ayrılmış olsa da Atatürk demek sadece bir soyadı değildir. Atatürk bilimi, aklı, gelişmeyi, medeniyeti, laikliği, cumhuriyeti, aydınlanmayı temsil eder. Akıl ölür mü? Bilim ölür mü ki Atatürk ölsün. Atatürk’ün sadece bedenen aramızdan ayrılmasını fırsat bilen emperyalistler ve iş birlikçilerin, Atatürk’ün öldüğünü ya da onun fikirlerini öldürmeye çalıştıklarını görüyoruz. Ama Atatürk’ün fikirleri ölmeyecektir, kendisinin de deyimiyle ilelebet yaşayacaktır. Çünkü gelişme akılla, bilimle olur, hurafeyle olmaz ki hurafeyle ya da akıl, bilim dışı ya da eşitlik, laiklik dışı, kadın erkek eşitliği gibi eşitliğe dayanmayan bütün yönetimler yıkılmıştır. Tıpkı Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi. Baktığımızda orada bir eşitlikten bahsedemiyoruz. Kadın-erkek eşitliğini bırak, en tepede olan padişah ve onun kulları şeklinde bir yapılanma var. Orada eşitlik olmadığı gibi, benimseme de olamaz. Sadece zora bağlı bir itaat olur. Padişah gittikten sonra o itaat de ortadan kalkar ve yıkım olur. Cumhuriyeti Osmanlı Devleti ile kıyaslayamayız ama bir karşılaştırma yaptığımızda eşitliğin olmadığını ve belirli bir zümrenin, belirli bir kesimin üstünlüğünü, diğerinin kul düzeyinde kaldığını, kadınların en altta kaldığını görüyoruz. Ama cumhuriyet rejiminde herkes eşittir, herkesin söz hakkı vardır, herkes eşit oy hakkına sahiptir” ifadelerini kullandı.
Özcan’ın konuşmasının ardından programda konuşma yapan Belediye Başkanı Akın, ADD Edirne Şubesi’nin düzenlediği her toplantıya katılmaktan gurur duyduğunu belirtirken; “Ama 10 Kasım’da tam da olmam gereken yerdeyim. Ata’mızın aramızdan ayrılışının 86’ncı yıl dönümünde her geçen yıl artan özlemle, kendisini saygı ve minnetle anıyoruz. Türkiye’de her bir bireyin ona çok büyük bir borcu var. Ama özellikle biz eğitimli kadınların ona çok büyük bir borcu var. Sadece söylemlerimizle değil; aynı zamanda eylemlerimizle de bu görevi yerine getirmemiz gerekiyor. Bizler çok zor günler geçiriyoruz. Bu zor günlerden geçerken yolumuz her daim Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimleridir. Her türlü imkânsızlık içerisinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak, kurduktan sonra gençlere emanet etmek ve gençlerin, kadınların bu sürece sahip çıkıp bugün aynı heyecanla devam etmeleri, bazen umutsuzluğa düştüğümüzde tekrar geçmişe dönüp onun yaşadıklarını görünce, ‘Bunlar zor zamanlar değil, çok daha kötüleri oldu’ diyorum. Ama Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları hiç yılmadan mücadele etmeye devam ettiler. Bazen de umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor. Özellikle ülke gündeminin, biz kadınları çok üzdüğü, çok fazla düşünmeye sevk ettiği anları oluyor. Ben o an tekrar gözlerimiz kapatıp düşünüyorum, ‘Asla pes etmeyeceğiz, daha çok çalışacağız, daha çok mücadele edeceğiz’ diyorum. 10 Kasım bir anma töreni ama aynı zamanda anlama günü olarak da değerlendiriyorum. Çünkü sadece Türkiye Cumhuriyeti’nde her bir birey değil; coğrafyamız dışında da Atatürk her yerde anılıyor. Bugün sadece Mustafa Kemal Atatürk düşünülüyor. Bu çok kıymetli. Her programda Ata’mızın yapmış olduklarını tekrar hatırlıyoruz. Biz de Edirne Belediyesi olarak bu yıl akşama da bir program koyalım istedik. Sizleri de aramızda görmekten büyük bir mutluluk duyarız. Arkadaşlarımız güzel bir hazırlık yaptı. Bu gece biz de anma programımızı düzenleyeceğiz. Bu ülkede doğmakla, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in bir bireyi olmakla gurur duyuyorum” dedi.
Akın’ın konuşmasının ardından ADD Edirne Şube Saymanı Gökay Bilgin de günün anlam ve önemini belirten basın açıklamasını okudu. Bilgin, Atatürk’ü saygı, minnet ve özlemle anarken; “Atatürk'ün; fikirlerini özümsememizi, eserlerini korumamızı, devrimlerini içselleştirmemizi, tek gerçek yol göstericinin bilim ve fen olduğunu hiç aklımızdan çıkarmamamızı, yasaklanmış olan tarikatların millete tekrar musallat olmalarına asla izin vermememizi, O'nu anlamamızı istediğini yaşarken defalarca söylediğini biliyoruz. Bu bilinçle görevimizin; muasır medeniyet seviyesini aşmak ve Türk istiklâl ve Cumhuriyeti'ni her koşulda kurtarmak, ilelebet payidar kılmak olduğunu da biliyoruz. Atatürk'ün, gidişiyle yarattığı boşluk 86 yıldır doldurulamadı maalesef. Bunun nedeni süreçte kimilerinin içlerindeki devrim ateşinin sönmesi, kimilerinin izinde olduklarını söyleyerek yan gelip yatmaları, kimilerinin halk düşmanı politikalarını Atatürkçülük maskesi ile uygulamaları, kimilerinin Cumhuriyet devrimini hiç anlamamış olmaları, kimilerinin de emperyalizm güdümünde ilkelerine, devrimlerine, eserlerine, kişiliğine, anısına pervasızca saldırıp karşı devrim değirmenine su taşımalarıdır. Ama özellikle son dönemde yoğunlaştırılan bu saldırıların Atatürk'ü daha da büyüttüğü, insanlarımızın gerçek Atatürk'ü daha iyi tanıyıp anlamalarını sağladığı, ulusumuzu yolunda birleştirdiği görülüyor. Atatürk; strateji dehası bir komutan, ufkun ötesini görme yeteneği hayranlık uyandırıcı bir devlet adamı, sürekli okuyan, öğrenen, kendini geliştiren bir öğrenci, öğrendikleriyle edindiği bilgileri aklıyla yorumlayıp etrafıyla paylaşan bir öğretmen, gözünü budaktan sakınmayan tartışmasız büyük bir devrimci, kibir ve maceracılıktan uzak zamanlama ustası bir insan, inanılmaz cesur, kararlı ve neyi ne kadar yapabileceğini bilerek davranan bir önderdi. O kadar cesur ve kararlıydı ki 16 Mart 1920 günü Meclis-i Mebusan basılıp mebusların önemli bir kısmı ve bazı aydınlar tutuklanarak Malta'ya sürüldüğünde, elinde henüz devlet, düzenli ordu, meclis bile yokken Lloyd George'un yeğeni Albay Ravlinson dahil Anadolu'daki birçok İngiliz subayını tutuklatmış, derhal harekete geçerek Milli Meclis'i Ankara'da toplamak üzere eksilen mebusların yerine yenilerinin seçilmesini sağlamış, kalan ve yeni seçilen 324 mebusun bütün engellemeleri aşarak Ankara'ya gelebilen 115'i ile 23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi'ni açmış, Milli Mücadele'yi meşruiyet zeminine oturtmuştu. O kurtuluşun, doğru bir hedef, gerçekçi bir strateji, tutarlı bir ideoloji, bu strateji ve ideolojiyi kararlılıkla uygulayıp hedefe varacak bir önderlik ve inançlı kadrolarla başarılabileceğini çok iyi biliyordu. Hedefini açık ve net olarak daha 1 Aralık 1921 tarihinde, ‘Biz, bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı savaşmayı uygun gören bir mesleği izleyen insanlarız’ sözleriyle belirliyor, ideolojisini de 9 Mayıs 1935'de, ‘Bizim 19 Mayıs 1919'dan bugüne kadar yaptıklarımızın, devrimlerimizin ve yalnız birkaç yıl için değil, geleceği de kapsayan tasarlarımızın esası Kemalizm prensipleridir’ diyerek tanımlıyordu. Türk Ulusu, kuşkusuz Atatürk'ün akıl ve bilim yolunda aydınlık geleceğine güvenle yürüyecektir. Atatürk'ü anlamayı, ilke, devrim ve eserlerini koruyup yaşatmayı varlık nedeni ve temel görevi sayan Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, Büyük Atatürk'ü ebedi yaşama geçişinin 86. yılında da özlem ve minnetle anıyor, bir kez daha siyaset kurumunu Yeniden Atatürk Cumhuriyeti hedefine yönelmeye, Aziz Milletimizi de bu hedefe sahip çıkmaya çağırıyoruz. Ruhunuz şad, ışıklar yoldaşınız olsun Atatürk” sözlerine yer verdi.
Bilgin’in açıklamasının ardından programda Şube Başkan Yardımcısı Kahmuran Aladağ, Buse Sarıkır, Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Sedat Buyruk, Şube Sekreteri Seray Selvili, Yönetim Kurulu Üyesi Barış Kır, Atatürk ile ilgili şiir ve yazılarını okudular. Program, kısa film gösterimi ile sona erdi.
UĞUR AKAGÜNDÜZ
Kaynak: UĞUR AKAGÜNDÜZ