Önümüzdeki hafta, sokak hayvanlarının uyutulması seçeneğinin de olduğu kanun maddesi, meclis gündemine gelecek. Edirne’de hayvan hakları savunucuları saraçlar caddesinde toplanarak, yaşam hakkının yok yasılmasına izin vermeyeceklerini söylediler.
Edirne Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu adına Eser Öcel’in okuduğu basın açıklamasında yeni bir Hayırsız Ada katliamına izin verilmeyeceği belirtilerek; “Mevcut iktidar tarafından hazırlatılıp yakında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde oylanacak olan sokak hayvanlarını uyutma (yani yok etme ve öldürme) yasasına şehir halkı olarak karşıyız. Yaşamın bir bütün olduğunu ve her parçasının değerli olduğunu biliyoruz. Sokak hayvanları sorununun varlığını inkar etmiyoruz, ancak bu sorunun kaynağının görevlerini yerine getirmeyen, kısırlaştırma yapmayan ve sahipli hayvanların takibini gerçekleştirmeyen kamu kurumları olduğunun da farkındayız. Toplum olarak, geleneklerimizden, örf ve adetlerimizden ve dinimizden öğrendiğimiz kadarıyla can almak, katletmek, kısacası cinayet işlemek suçtur ve günahtır. Geçmişimize baktığımızda, sokak hayvanlarının bir sorun olarak değil, bu milletin bir parçası olarak kabul edildiğini görüyoruz. Ancak bazı kamu yöneticilerinin, ticari amaçları uğruna vicdanlarını karartarak, mahallemizin sakinleri olan sokak köpeklerini halkın tüm karşı çıkmalarına rağmen vicdansızca toplayıp sürgün etmeleri sonucu; Hayırsız Ada katliamı tarihimize bir kara leke olarak geçmiştir. Bu toplum, ikinci bir Hayırsız Ada katliamına daha izin vermeyecektir. 2004 yılında yürürlüğe giren ve 2019'da iyileştirme amaçlı revize edilen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, ne yazık ki bugün yasa yapıcılar tarafından bir katliam yasasına dönüştürülmek istenmektedir. Bu akla ve vicdana sığmaz yasa asla bir çözüm olmayacağı gibi toplumun büyük bir kesiminde de travmaya sebep olacaktır. Bugün, bin 389 belediyenin yaklaşık bininde bir bakımevi dahi bulunmuyorken; sokaktaki hayvanların toplanıp 30 gün boyunca bakımevlerinde sahiplendirilmeye çalışılacağına inanmak, nereden bakarsanız bakın cehalet ve aymazlıktır. 2004 yılından bu yana kanuni yükümlülüklerini yerine getirmeyen, hayvan düşmanı belediyelerin ve onları denetlemek yerine yaptıkları katliamlara göz yuman Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüklerinin beceriksizliğinin bedelini çaresiz sokak hayvanlarına ödetmek insafsızlıktır. Biz yaşam hakkı savunucuları olarak, devletin desteğini beklerken böyle bir yasa tasarısıyla karşı karşıya kalmamız kabul edilemez. Sanatçılar, sporcular, gazeteciler, meslek odaları, barolar, sivil toplum kuruluşları ve en önemlisi can kurtarmak adına meslek yemini etmiş veteriner hekimler bu yasaya karşıyken, halkın oylarıyla o koltuklarda oturan hiçbir milletvekilinin de katliama evet demesi kabul edilemez. Her gün kadına yönelik şiddet haberleriyle sarsıldığımız, doğanın ve sokak hayvanlarının katledildiği, ekonomik olarak zor durumda olan ailelerin çocuklarına bir beslenme çantası bile hazırlayamadığı, emeklilerin ekmek alamadığı bu ülkede, sokak hayvanlarını hedef göstermek mevcut sorunların üstünü örtmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Kaldı ki uyutma maliyeti, kısırlaştırma maliyetinin dört katı iken, Türkiye'de neden kısırlaştırıp yaşatmak yerine katletmeyi tercih ettiklerini anlamak mümkünde değildir. Yıllardır tüm yaşam hakkı savunucularının dile getirdiği gibi, çözüm aslında çok basittir. Üretim ivedilikle durdurulmalıdır. Sahipli tüm hayvanlar kayıt altına alınmalı, sahipli hayvanı terk etmenin bedeli ertelemesiz hapis cezası olmalıdır. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu revize edilerek, nüfusa bakılmaksızın her ilçe belediyesinde bir kısırlaştırma merkezi kurulmalıdır ve tüm kamu kuruluşlarının kısırlaştırma için bütçesi arttırılarak ülke genelinde bir kısırlaştırma kampanyası başlatılmalıdır. Unutmayalım ki yaşam bir bütündür. Buradan siz değerli basın mensupları aracılığıyla bir kez daha söylüyoruz. Hiçbirimiz, sokağımızda başlarını okşadığımız canlarımızı kanlı yasanıza teslim etmeyeceğiz. ŞENER ŞENTÜRK
Kaynak: ŞENER ŞENTÜRK