Trakya Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında Türkiye Cumhuriyeti siyasetinde kadın varlığının 100 yıllık seyri konulu söyleşi düzenlendi.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Fehmi Yıldız Konferans Salonu’nda düzenlenen söyleşiye, Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Hatice Kahyaoğlu Süt, Kamu Yönetimi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Gökben Demirbaş, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan söyleşinin moderatörlüğünü Doç. Dr. Süt yaparken; Dr. Öğr. Üyesi Demirbaş da Türkiye Cumhuriyeti siyasetinde kadın varlığının 100 yıllık seyri konulu sunum gerçekleştirdi.
“BM TOPLANTISINDA 300 YILLIK SÜRECİN GEREKTİĞİ SÖYLENDİ”
Söyleşinin açılış konuşmasını gerçekleştiren Doç. Dr. Süt, Trakya Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin çalışma alanı, etkinlikleri ve planlanan projelerini anlattı. Cumhuriyet öncesi hak ve hürriyetleri kısıtlanan kadınların, Cumhuriyet dönemi ve Atatürk’ün öğretileri ile hak ettikleri statüye kavuşma yoluna girdiğini söyleyen Süt; “Cumhuriyet devriyle Türk kadınının önünde uzun ve zor bir yolculuk başlamıştır. Bu yolculukta parlak ve aydınlık yarınlara güvenle bakılmalıdır. Hiçbir zaman umudumuzu kırmamalıyız. En son Birleşmiş Milletler (BM) toplantısında şöyle bir açıklama yapıldı; ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için 300 yıllık bir süreç gerekiyormuş. Çok da az değil” ifadelerini kullandı.
TÜİK VERİLERİNE DİKKAT ÇEKTİ
Süt, konuşmasında Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2021 yılı eğitim verilerine dikkat çekerek; “En az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 yaş ve üzeri kadınların oranı yüzde 87,3. Ama erkeklerin yüzde 96. Yükseköğretim mezunu olan 25 yaş ve üzeri olan kadınların oranı da yüzde 20,9. Erkeklerin oranı yüzde 25,1. Kadın istihdam oranı yüzde 28, erkeklerin yüzde 62. İş gücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 70, kadınlarda yüzde 32. Yani biz istihdam anlamında da, eğitim anlamında da daha gerideyiz. Bu yüzden kadın eğitiminin artırılması, ülke genelinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması önemlidir” dedi.
“CUMHURİYET ÖNCESİ KADINLARIN EĞİTİLMESİ DÜŞÜNCESİ HÂKİMDİ”
Süt’ün açılış konuşmasının ardından Dr. Öğr. Üyesi Gökben Demirbaş, Türkiye Cumhuriyeti siyasetinde kadın varlığının 100 yıllık seyri konulu sunumunu gerçekleştirdi. Demirbaş, Cumhuriyetin 1923 yılında ilan edilmesinin ardından kadınlara seçme ve seçilme hakkının 1930 yılında belediye düzeyinde, ardından 1933 yılında muhtarlık düzeyinde ve 1934 yılında genel seçimler düzeyinde verildiğini söyledi. Kadınların eğitim anlamında gelişmeleri ve olgunlaşmalarının düşünülmesi nedeniyle böyle bir yöntemin ortaya çıktığını belirten Demirbaş; “Bu düşünce aslında Osmanlı’nın son döneminde başlayan hareketlerle ilgilidir. Tanzimat ile başlayan süreçte bir yandan kadınlar, bir yandan reformcu erkekler rejimin değişmesi, ‘Devlet nasıl kurtulur?’ sorusunun cevabı için kadınların geri bırakılmaması ve eğitilmesi gerektiği, önce eğitim hayatına ve kamusal hayata karışmaları gerektiği, böylece eğitimli ve olgun birer yurttaş haline gelebilecekleri düşüncesi hâkimdi” sözlerine yer verdi.
“KADINLAR CUMHURİYETTEN ÖNCE DE MÜCADELE İÇİNDEYDİ”
Demirbaş, Cumhuriyet öncesinde erkekler gibi kadınların da mücadele içerisinde olduğunu söylerken; “Özellikle Nezihe Muhiddin, Şükûfe Nihal, Emine Semiye ve bunların yanında birçok kadın vardı. Bu kadınlar elit ailelerden gelirler, evde eğitim almışlardır ve birçok yabancı dil bilirler. Cumhuriyet kuruluşu öncesinde kendileri zaten eğitim alanında faaliyet gösteriyorlardı. Nezihe Muhiddin, Kadınlar Halk Fırkasını öneren kişilerden ve grubun lideridir. Kadınlar, kendilerine Cumhuriyet ile seçme ve seçilme hakkı verilmeden önce zaten bunun talebinde bulunmuşlardı. Kadınlar Halk Fırkası kurulsun istediler, başvurularını yaptılar ama bu reddedildi. Kendilerine bir dernek kurmaları tavsiye edildi. Çünkü henüz Cumhuriyet Halk Fırkası dahi ilan edilmemişti. Kadınlar Birliği kuruldu fakat kadınlar emellerinden vazgeçmediler. Onların emeli; seçme ve seçilme hakkını elde etmekti. Dolayısıyla çeşitli faaliyetlerde bulundular” dedi.
100 YILLIK SÜREÇTEN ÖRNEKLER VERDİ
Kadınların dergilerde, gazetelerde yazılar yazarak ve kamusal alanda tartışmalara girerek haklarını talep ettiklerini belirten Demirbaş, Cumhuriyetin ilanının ardından kadınlara belediye, muhtarlık ve genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı verilmesi süreci ve sonrasında yaşanan 100 yıllık süreçten örnekler verdi.
“TBMM’DEKİ KADIN TEMSİL ORANI YÜZDE 19,8”
Demirbaş, Türkiye Cumhuriyeti’nde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne milletvekili olarak seçilen kadınların sayılarını da hatırlatırken; “Son yapılan seçimlerde 600 milletvekilinden 119’u kadındı. Kadınların TBMM’deki temsil oranı yüzde 19,8’e çıkmış durumda. Siyasette kadınların temsil oranının yüzde 33’ü aşması, toplumda bazı şeyler aşılmış demektir ve siyasi temsilde kadın-erkek eşitliğine doğru bir mesafe katedildiği anlamına gelir” ifadelerine yer verdi. Demirbaş, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı. Söyleşi, Doç. Dr. Hatice Kahyaoğlu Süt’ün, Demirbaş’a teşekkür belgesini takdim etmesi ile sona erdi.
UĞUR AKAGÜNDÜZ