Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Araştırma Görevlisi Dr. Hakan Şallı, Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin resmi yayın organı olan Trakya Paşaeli Gazetesi’ni anlattı.
Şallı, gazetenin ilk sayısının 2 Aralık 1918 tarihinde yayınlanmasının ardından içeriği, yazarları, yayın politikası ve milli mücadeleye verdiği destek ile ilgili bilgi verdi. Trakya Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü’nün, Edirne’nin kurtuluşunun 102’nci yılı anısına düzenlediği “Son İşgal Büyük Kurtuluş” konferansında sunum yapan Şallı, gazetenin bölgesel kurtuluştan milli mücadeleye doğru gelişen yayın politikasına dikkat çekti.
Trakya Paşaeli Gazetesi’nin, milli mücadele basınının bir gazetesi olduğunu belirten Şallı; “Siyasi gelişmelerin tam da ortasında kurulan Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin resmi yayın organı olan Trakya Paşaeli Gazetesi, ilk sayısını 2 Aralık 1918 tarihinde yayınlamıştır. Mondros Mütarekesi imzalanır, akabinde cemiyet kurulur. Trakya Paşaeli Gazetesi, kendisiyle birlikte kurulan bir cemiyetin ardından sadece 3 gün sonra yayınlanmış” ifadelerini kullandı.
Şallı, cemiyet üyeleri ile gazetenin yazar kadrosunun neredeyse tamamının Balkan Savaşları ve Edirne kuşatmasında bulunduğunu söyleyerek; “İşgal ve bağımsızlık gibi kavramlara karşı hassasiyeti ve tecrübesi olduğunu görmekteyiz. Mehmet Şeref Bey, hem cemiyetin kurulmasında önemli roller üstlenmiştir, hem de gazetenin sahibi ve baş yazarıdır. Dolayısıyla cemiyeti meydana getiren üyeler, Balkan Savaşları’nda bu yayıncılık faaliyetini, kamuoyu faaliyetlerini bir şekilde gerçekleştirmiş ve tarihler 1918’in sonuna geldiği zaman cemiyet üyeleri ve gazete, bu tecrübe ile yola çıkmıştır. Bu gazete sadece Mehmet Şeref Bey’in kişisel girişimleriyle yayınlanmıyor. Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucu üyelerini incelediğimiz zaman, bunların hepsinin şehrin entelektüelleri ve bürokrasisinde yer alan kişiler olduğunu görüyoruz. Mustafa Şevket Dağdeviren, bu dönemde Edirne’nin belediye başkanıdır. Daha önceki yıllarda Edirne Vilayet matbaasının müdürlüğünü yapmıştır. Edirne Vilayet Gazetesi’ni yayınlamıştır. 1908’de ilk özel gazetelerden biri olan Yeni Edirne Gazetesi’ni yayınlamıştır. Aslında Trakya Paşaeli Gazetesi’nin arkasında şehrin kültürel ve kamuoyu birikimini de getirmiştir” dedi.
Cemiyetin ve gazetenin isminin belirlenmesindeki fikre dikkat çeken Şallı; “Cemiyet kurulduktan sonra öncelikli amacı, bölgenin Türklere ait olduğunu belge, istatistik, sayısal veri ve dokümanlarla ispat etmek ve bunu bölgede yaşayan Türklere aşılayabilmektir. Dolayısıyla cemiyetin ve gazetenin isminin ne olması gerektiğine dair tartışmalar devam ederken şöyle bir fikir ortaya atılır; Osmanlı Türkleri 14’üncü yüzyılda Rumeli’ye geçmiş ve bizzat Orhan Bey tarafından kaleme alınan bir fermanda bu bölge Paşaeli olarak isimlendirilmiştir. Bu olguda ısrar eden cemiyet üyeleri de gazetenin isminin Paşaeli olması gerektiğini öne sürmüştür. Aslında bu ifade, Edirne’de en azından 600 yıldır bir Türk kimliğinin ve varlığının da işareti anlamına gelecektir. Bu vurgu, döneminde çok kullanılmıştır” sözlerine yer verdi.
Şallı, gazetenin, cemiyet üyeleri tarafından adeta bir tarih forumu ve platformu olarak da kullanıldığını açıklarken; “Çünkü öncelikli amaç, bölgenin Yunan işgaline girmesini önlemek ve bunun için bir bilinç ortaya koymak. Gazetede pek çok tefrika yayınlanmıştır. Bu tefrikaların yayınlanmasının sebebi, psikolojik olarak oldukça yıpranmış, açlıkla savaşmış, mezalime maruz kalmış ve aynı zamanda siyasi ve askeri olarak yenilmiş bir topluma, şanlı bir milletin mensubu olduğunu hatırlatmaktan başka bir şey değildi. Buradaki tefrikalarda Edirne tarihi, mücmel Trakya tarihi vardır. İçerikleri çok şaşırtıcı değildir. Trakya bölgesindeki Türklerin yüzyıllardır buraya hâkim olduklarını göstermektedir. İlmi çalışmalar da yapılmıştır. Rifat Osman, Edirne Mahalleleri adlı kült eserini ilk olarak Trakya Paşaeli Gazetesi’nde tefrika olarak yayınlamıştır. Tek tek Edirne mahallelerinin isimlerini belirtmiş, bu mahallelerde yaşayan Türkleri ve diğer unsurları ayrıntılı bir şekilde açıklamış ve dolayısıyla Edirne ve Trakya bölgesindeki fazla nüfusun Türklere ait olduğunu ileri sürmüştür” dedi.
Gazetenin 47 sayı yayınlandığını ve günümüze 40 sayısının ulaşabildiğini söyleyen Şallı; “Gazetenin haber kaynakları; hususi bir muhabiri yok ama etrafta kurulan cemiyet bürolarından, Kırklareli, Tekirdağ, Babaeski, Çorlu gibi yerlerden bilgi akışı sağlanıyor. Gazetenin gelir kaynağı yok. Tek gelir kaynağı abonelik ücretidir. 5’inci sayıdan itibaren ısrarlı ve çok nazik bir şekilde okuyucularından abonelik paralarını zamanında yatırmasını talep ediyor. Çünkü böyle bir ortamda gazete yayınlamak oldukça maliyetli bir iş. Trakya Paşaeli Gazetesi haftada bir kez yayınlanır ama yıllık periyodunu incelediğimizde 37 sayısının yayınlanabildiğini görüyoruz. Yaklaşık 15 sayılık fire verdiğini görmekteyiz. Bu da oldukça başarılı bir yayıncılık politikası gibi duruyor” ifadelerine yer verdi.
Şallı, gazetede mezalim vurgusu ön plana çıkarıldığını belirterek; “Mezalim, insanı olarak çok üzücü bir şey. Fakat bu vurgunun altını karıştırdığımız zaman başka bir şey görüyoruz. ‘Mezalim kime yapılır?’ sorusunun cevabı, bölgede nüfus olarak fazla olan unsurlara yapılır. Bu bölgedeki mezalimlerin Türklere yapıldığına dair Trakya Paşaeli Gazetesi’nde çok sayıda içerik paylaşılmıştır. Bunlar genellikle Batı Trakya havadisleri ve Bulgar zulümleri başlığı altında okuyucularla buluşmuştur. Bu haberlerin büyük bir kısmı İstanbul’a servis edilir, İstanbul gazetelerinde de yayınlanır. Bu da yetmez, İstanbul’da kalıcı olan Avrupa’nın büyükelçilerine de haberler gönderilerek, onların da bu konulardan haberdar olması istenir” dedi.
Gazetede ön plana çıkan en önemli vurgunun başlığında ise “Trakya garben, şarken, baştan aşağıya, iliklerine kadar Türk’tür ve Müslüman’dır” yazısının bulunduğunu açıklayan Şallı; “Gazetenin ve cemiyetin gerçek kuruluş amacı da budur. Bölgedeki Türk nüfusun fazla olduğu, Yunanistan’ın bu noktada öne sürdüğü iddiaların ve istatistiklerin son derece yersiz olduğudur. Cemiyetin en önem verdiği konu nüfus verileridir. 1918 yılının sonunda Dahiliye Nezareti bir nüfus istatistiği yayınlar. Bunu İstanbul gazetelerine servis eder. Burada Edirne kısmı vardır. Fakat cemiyet üyeleri inceler, bu istatistiklerin hatalı olduğunu fark eder. Derhal bir tekzip telgrafı çekerler ve içerisine, ‘Bu mesele geleceğimiz ile ilgili olduğundan düzeltilmesi rica olunur’ notunu iliştirirler. Burada cemiyet üyeleri nezareti dahi uyarma ihtiyacı hissediyor. Çünkü nüfus meselesi, gelecekle ilgili bir husustur” sözlerine yer verdi.
Şallı, cemiyetin ve gazetenin bölgesel ve yerel unsurları bir kenara bırakıp milli mücadele hususunda yayıncılık faaliyetine başlama tarihinin 1919 yılının Eylül ayında olduğunu belirterek; “Gerçekleştirilen Sivas Kongresi ve Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi ile tüm cemiyetleri bir çatı altına toplayıp, Trakya Paşaeli Cemiyeti’ni de bu çatı altına almasıdır. 47 sayı olarak yayınlanan gazetenin sadece Mustafa Kemal Paşa’nın telgraflarının yer aldığı bu sayı 4 sayfa yayınlanır. Diğer bütün sayılar 2 sayfa olarak yayınlanır. Gazete incelendiği zaman adeta bir arşivdir. Çünkü gazeteye yayınlanan haberlerin kaynakları sürekli olarak resmi evraklar, dokümanlar ve istatistikler üzerinden şekillenmiştir. Bu anlamda cemiyet, gazeteyi bir arşiv forumu gibi kullanmıştır. Trakya Paşaeli Gazetesi, bu süreçte bölgede yayınlanan tek gazetedir. Dolayısıyla gazete, milli mücadelenin yanında şehir tarihi ve bölge tarihi için çok kıymetli bir eser olarak öne çıkar” diye konuştu.
UĞUR AKAGÜNDÜZ
Kaynak: UĞUR AKAGÜNDÜZ