Trakya Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Osman İnci, Osman İnci Müzesi tarafından Lozan Barış Antlaşması’nın 100’üncü yılı kapsamında düzenlenen 1923 Karikatürleri ile Lozan Barış Antlaşması sergisinin açılışında, Karaağaç ve Lozan konulu konferansta konuştu.
İnci, Lozan Barış Antlaşması’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasındaki öneminden Karaağaç’ın özellikle batı sınırı ve tarihteki yerine kadar birçok önemli noktaya dikkat çekti. Karaağaç’ın bir dönem ‘Küçük Paris’ lakabıyla anıldığını hatırlatan İnci, günümüzde mahalle konumunda olan bölgenin yeniden canlandırılması gerektiğini ifade etti.
“KARAAĞAÇ’TA KONUŞUYORSAK LOZAN SAYESİNDE”
İnci, Lozan Barış Antlaşması’nın, Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupalılaşmasındaki ilk adımı olduğunu belirterek; “Lozan’a giden heyet, TBMM heyeti olarak gitti; dönerken Türkiye Devleti heyeti olarak döndü. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupalılaşmasının ilk adımlarındandır ve eşitliktir. Bu açıdan nüfus tapumuzdur, hukuk belgemizdir, varlık nedenimizdir. Lozan’da Türkiye hükümeti olduk, 29 Ekim’de Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olduk. Ama biz Lozan’ı, bize sağladıklarını ne kadar biliyoruz? Eğer biz bugün Karaağaç’ta bu konuşmaları yapıyorsak, Lozan sayesinde yapıyoruz. Lozan olmasaydı, burada başkaları konuşacaktı, tören yapacaklardı” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’NİN BATI TRAKYA’DAKİ TEK TOPRAĞI”
Karaağaç’ın, Türkiye’nin Batı Trakya’daki tek toprağı olduğunu söyleyen İnci; “Lozan anıtının konsepti de budur. Sularla ayrılmış 3 Türkiye Cumhuriyeti kara toprağı. Küçük olan anıt, Karaağaç’ı temsil eder. Ama Karaağaç çok özeldir. Karaağaç, Fransızların kurduğu hükümette 7 ay başkentlik yapmıştır. Onun için Lozan, bizim ve Türkiye Cumhuriyeti açısından son derece özel bir yere sahiptir. Lozan’a gelinceye kadar Osmanlı, imzaladığı anlaşmalarla bitmiştir. Özellikle yıkım anlaşmaları yapmıştır ve nitekim 20 Temmuz 1920’de Osmanlı, Sevr’i imzalamayı kabul edince İngiltere Başbakanı; ‘Türkiye artık yoktur’ demiştir” dedi.
“İLK İNÖNÜ DİPLOMASİSİ BURADA BAŞLAR”
İnci, Trakya ve Karaağaç’ın işgalleri, Osmanlı Devleti’nin geri çekilme süreçleri, Osmanlı-Rus savaşı, Balkan Savaşları gibi süreçlerin bölgede acı anılar bıraktığına dikkat çekerek; “Yunanların Anadolu ve Trakya’yı işgaline kadar veren ve onu yola çıkaran İngiltere’dir. Bu süreç içerisinde savaşlar, işgaller başlar. Trakya’yı 5 günde işgal ederler. Karaağaç ve Edirne, Osmanlı’nın son yüzyılda yaşadığı olaylarda birinci derecede etkilenmiştir. 12 Mart’ta yapılan anlaşmada Midye ile Enez arasındaki topraklar Bulgarlara bırakılmıştır. Daha sonra bir gönüllü birlik Batı’ya geçer. Batı Trakya’nın Doğu kısmını işgal eder. 1 Eylül 1913’ten 29 Eylül’e kadar Batı Trakya Muhtar Cumhuriyeti’ni kurarlar; Türk Cumhuriyeti’dir. Ondan sonra 29 Eylül’de İstanbul Antlaşması ile Karaağaç ve Dimetoka, Osmanlı’ya geçer. Bu antlaşmanın askeri danışmanlarından birisi İsmet İnönü’dür. Balkan Savaşı’nda Çatalca ordusunun kuzey cenah komutanıdır. İlk İnönü diplomasisi burada başlar” sözlerine yer verdi.
“FRANSIZLARIN BATI TRAKYA’DA KURDUĞU HÜKÜMETİN BAŞKENTİYDİ”
Batı Trakya’da Fransızların da 7 ay süre ile hükümet kurduklarını belirten İnci; “17 Ekim 1919-23 Mayıs 1920 arasında kurulur. Bu hükümetin 3 tane merkezi vardır; bir tanesi Karaağaç’tır. Fransızların kurduğu hükümette Karaağaç, 3 bölge içerisinde etkin bir başkentlik veya benzeri bir konuma yükselmiştir. Daha sonra Yunanların girdiği savaşta 2 yerde karşı koyma vardı. Bir tanesi Lüleburgaz, diğeri Karaağaç’tır. Dolayısıyla 20-25 Temmuz direnişi, Karaağaç muharebesi olarak tarih kitaplarındaki yerini almıştır” dedi.
“KARAAĞAÇ’I ALDIĞIMIZDA VİRAN HALDEYDİ”
İnci, Karaağaç’ın stratejik önemini de vurgulayarak; “Karaağaç, belediyemizin 2021 yılı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’müzün uydu görüntülerinde çıkardığı sonuca göre 30 kilometre kare alan. Ama o stratejistler, savaş dehaları böyle bir karşı taraftan köprü başının ne anlama geldiğini çok iyi bilirler. O açıdan stratejik açıdan Karaağaç, Türkiye Cumhuriyeti’nin batı sınırı için çok özel bir yerdir. Karaağaç, doğal yapısı, orman alanları, nehir kenarı özellikleriyle sayfiye yeri olarak yapılmış; 20’nci yüzyılında başında artan nüfusuyla ve tren yolunun yapılması gibi ulaşım olanaklarıyla köy konumundan ilçe konumuna geçmiştir. Oteller, kafeler, lokantalar, sinema ve tiyatro salonları, dans salonları ve spor alanlarıyla özel bir yerleşim bölgesidir. Lakabı ‘Küçük Paris’tir. 21 Temmuz 1913’te kurtuluşunda Edirne’ye giren Türk ordularının içerisinde bulunan Binbaşı Mustafa Kemal Atatürk’ün, tek başına veya grup arkadaşlarıyla Karaağaç’a zaman zaman geldiğini ve buralarda oturduğu, incelemeler yaptığı bilinmektedir. Biz, Karaağaç’ı aldığımızda ne haldeydi? Viran haldeydi” ifadelerine yer verdi.
“KÜÇÜK PARİS OLMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPALIM”
Lozan Barış Antlaşması’nda Karaağaç’ın 4 milyon Fransız altın lirasına karşılık Türkiye topraklarına katılmasının kabul edildiğini söyleyen İnci; “İçinde bulunduğumuz topraklar, 4 milyon Fransız altın lirasına karşılık olarak kabul edilir. Ama başka şeyler de vardır. Osmanlı borçlarının yüzde 67’sini Türkiye ödemiştir. 1954’e kadar borç ödedik. O borçları öderken de bu ülke kalkındı. Karaağaç’ın 25 Kasım’dan sonra bizim elimize geçmesine kadar geçen süre, ortalama 3 yıl 7 aylık bir süredir. Edirne’nin kurtuluşundan da 9 ay 20 gün sonra alınmıştır. Son işgalde 3 yıl 3 ay 24 gün işgal altında kalmıştır. Burasının değerini bilmek zorundayız. Karaağaç, Osmanlı’nın geri çekilme süreçlerinde en çok zarar gören nadir bir bölgemiz. Yine, ‘Küçük Paris’ olması için hepimiz elimizden geleni yapalım” diye konuştu.
UĞUR AKAGÜNDÜZ