Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ortaylı; “Almanya Balkanlar’da etnik çatışmayı besliyor”

Edirne’de Uluslararası Balkan Sempozyumu’nda konuşan Prof. Dr. İlber Ortaylı, AB’nin Balkan coğrafyasına müdahalesinin önlenmesi gerektiğini söyleyerek; “Almanya, Balkan bölgesindeki muhtelif etnik gruplar arasında çatışmayı besleyecek faaliyetler düzenliyor” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 07.03.2024 14:57
Haber Güncellenme Tarihi: 07.03.2024 15:00
Kaynak: UĞUR AKAGÜNDÜZ
Ortaylı; “Almanya Balkanlar’da etnik çatışmayı besliyor”

Balkan Şehirleri İş Birliği Edirne Platformu tarafından bu yıl ilki düzenlenen Uluslararası Balkan Sempozyumu’na Prof. Dr. İlber Ortaylı, çağrılı konuşmacı olarak katıldı.

Balkan Kongre Merkezi’nde düzenlenen sempozyumda konuşan Prof Dr. Ortaylı, Edirne’nin, Türk Balkanları'nın merkezi olduğunu belirterek; “Hep öyle kalacaktır. Kültürel bakımdan da arkasındaki geniş hinterlandın, ticari, kültürel merkezi olması kaçınılmazdır. Bunu sadece idarecilerin değil; her Türk bilgesinin ve her Türk öğrencisinin bilmesi gerekir. En iyi dostluk; para kazanarak, birlikte iş yaparak emektaşlıkla olur. Balkanlar çalışkan unsurlardır, dünyayı tanımaya açık unsurlardır. Balkanlı, kendi milli etnik karakterinden önce her şeyden evvel Balkanlıdır. Onların bir arada çalışmaması, üretmemesi, bir arada ilim yapmaması şaşılacak bir geriliktir” ifadelerini kullandı.

“GÜNEY DOĞU AVRUPA DİYE BAHSEDİLMESİ SAYGISIZLIKTIR”

Balkan adının kalıcı bir tabir olduğunu söyleyen Ortaylı; “Günümüzde modern siyasi coğrafyanın bilhassa Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi gibi memleketlerin, burasını ‘Güney Doğu Avrupa’ diye bahsetmesi bir saygısızlık ifadesidir. Evvela tek kelimenin karşılığını üç kelimeyle ifade etmek pratik değildir. Uzun kurul toplantılarında, mesajlarında Güney Doğu Avrupa kelimesini görmekten bıktık. Kime göre Güney Doğu Avrupa? Bana göre değil. Herhalde Bavyera'daki köylülere göre Güney Doğu Avrupa. Bunların adını değiştirmek yanlıştır. Bunun sonu gelmez. Avrupa Konseyi, UNESCO toplantılarında bile Yugoslav zamanındaki eski Makedonya diye bir başlığın kullanıldığını biliyorum. Türk delegasyonları her zaman ısrarla bu lüzumsuz laf kalabalığını atıp Makedonya diye bahsederlerdi. Biz Makedonya demekle kimsenin siyasi coğrafya gerçeklerini değiştirmek niyetinde değiliz. Makedonya'nın adını Makedonyalılar koyar ve herkes de onu takdir ve kabul etmek zorundadır. Kuzey Makedonya Bilimler Akademisi olmaz, Makedonya Bilimler Akademisi olur. Çünkü Makedonya Bilimler Akademisi başka hiçbir memlekette yok. Makedonya etnik coğrafyası dediğimiz zaman bunu Kuzey ve Güney olarak ayırmanın da hiçbir anlamı yoktur. Hiç kimse siyasi idealleri, siyasi coğrafya ve milletler arası platforma bunu taşımıyor. Bu takdirde bunun gereği nedir? Bilim adamları, kültür insanları olarak buna dikkat etmek zorundayız. Siyasi coğrafya değişikliklerini kabul etmek ve itaat etmek zorunda değiliz. Biz doğrulara itaat ettikçe, siyasetçiler de, diplomatlar da bunları takip etmek zorunda kalırlar” dedi.

“SANAYİ CANLILIK GETİREBİLİR AMA YARATTIĞI SORUNLAR VARDIR”

Ortaylı, Trakya Üniversitesi’nin, Balkan dilleri ve sanatlarının gelişmesi için gayret göstermesi gerektiğini belirterek; “Edirne, Osmanlı coğrafyasının kültürünün, mimarisinin harikalar yarattığı bir bölgedir. Bugün de çevre kirlenmesine, coğrafyadaki değişikliklere, lüzumsuz sanayileşmenin getirdiği yıkıma karşı savaşın merkezi olmalıdır. Bugün Karadeniz ile Marmara arasındaki Trakya'nın en dar noktası 86 kilometre, yani kıyıdaki Tekirdağ merkezi ile onun Kuzey'de Karadeniz'deki ilçesi olan Saray'ın arası 86 kilometredir ve burası bir kanyondan geçer. Dolayısıyla bu bölgedeki yerleşmenin ve sanayileşmenin şu anda yanlış olduğu anlaşılmaktadır. Sanayi kurulduğu anda o yıllarda, ondan sonraki birkaç 10 yıl içerisinde bir refah, canlılık getirebilir ama yarattığı sorunlar vardır. Bir müddet sonra ise lüzumsuz çöptür. İstanbul maalesef çevresi itibariyle bunu yaşamaktadır. Bizim neslimizin bile çocukluklarında hatırladıkları Anadolu yakası, romantik Osmanlı eserleri onların arasındaki geniş zeytinlikler alanı, selvilerden oluşan köyler ve kırlar, masmavi bir deniz. Karşıya geçiyorsunuz; Trakya ovalarından bereket taşıyor, ağaçlıklar çıkıyor ve deniz her iki tarafta mavi ve güzel. Böyle bir coğrafyanın, ömrü kısa sanayi eserleriyle tahrip edilmesi gelecek nesillere ve komşularımıza karşı bir sorumsuzluktur. Onun için Balkanlar’ın birleşmesinde kültürel ve iktisadi işbirliğinde en önemli olay, camilerin ve tarihi eserlerin korunmasından çok, siyasi coğrafyadan çok, kültürel ve iktisadi coğrafyanın himayesidir. Akademiya dünyasının mensuplarının bu işbirliğini yapmamaları takdirde ortada Balkan coğrafyası, Balkan kültürü diye bir şey kalmaz” sözlerine yer verdi.

“PROBLEMLER BARIŞÇIL POLİTİKA İLE ÇÖZÜLECEK”

Balkan devletlerinde problemlerin barışçıl politika ile çözüleceğini söyleyen Ortaylı; “Bilhassa Makedonya, yani 19'uncu ve 20'inci yüzyıl başında etnik etnoloji müzesi veya barut fıçısı olarak adlandırılan Makedonya'da bugün etnik gruplar arasında kurulan denge takdire şayandır. Makedon unsurla Türk unsurun bir arada Arnavutların üstün kalabalığına rağmen gene dışarıyla pek bağlantılı olmayan faaliyeti, Kosova Cumhuriyeti'nde Arnavut unsurun Türklerle birlikte etraf devletler tarafından benimsenmesi ve hayatın böyle devam etmesi örnektir. Burada çatışma olmuyor değil ama maalesef Orta Doğu'daki milletler arasındaki çatışma, terörün hâkimiyeti, çok uygar sosyalist kültürden çıktığını iddia eden Rusya ve Ukrayna arasındaki kardeş kavgası ve bir zamanlar İspanya'da görüldüğü BASK ve İspanyol çatışması gibi örneklerin yanında bu çatışmalar devede kulak kalır. Biz ümitlerimizle yaşayan bir ulususuz ve Balkan uluslarının da tatlı hayatlarına, çalışkanlıklarına böyle devam etmeleri gerekiyor” dedi.

“AB’NİN BALKAN COĞRAFYASINA MÜDAHALESİ ÖNLENMELİ”

Avrupa Birliği’nin Balkan coğrafyasına ve siyasetine müdahalesinin önlenmesi gerektiğine dikkat çeken Ortaylı; “Bunun başında hiç şüphe yok ki Federal Almanya geliyor. Almanya, Balkan bölgesindeki muhtelif etnik gruplar arasında çatışmayı besleyecek faaliyetler düzenliyor. Bilhassa ülkesinde, bu ülkelerden gelen azınlık gruplar arasında bu faaliyeti gösterdiği görülmektedir. Bu bizim Türkiye'dekilerden başlıyor, Balkan coğrafyasındaki etnik grupların arasını kapsıyor. Eğer etnik bilgimizi, tarihi yorumlamalarımızı kendimiz ele almaz ve buradaki problematik dediğimiz sorunsalı birlikte çözmezsek her zaman için ikinci sınıf insanlar hayatımıza ve tarihi kültürümüze müdahale edeceklerdir. Tuna ile Akdeniz arasında kalan Balkan milletleri, Akdeniz camiasına girerler. Bizim istikbalimizi ve varlığımızı Kuzey Avrupa coğrafyasında, Atlantik coğrafyasında ve oradaki milletlerin, devletlerin entrika düzeni içerisinde aramamız, tarihi gerçeğe ve realiteye mugayirdir. Büyük Atatürk Balkanların bir çocuğudur; Justinyanus gibi, Büyük İskender gibi. O coğrafyanın çıkardığı büyük bir komutandır. Hayatının sonuna kadar, kendi evi de dâhil, sınırları dışında kalan ülkesini, Balkanları özlemiştir ama bunu kavgacı ve rövanşist bir politikaya dökmekten de çekinmiştir. Yeni Türkiye'nin en esaslı davranışından birisi budur. Biz bir Akdeniz devletiyiz. Avrupa Birliği içerisinde bizim kültürel bakımdan, hava bakımından, endüstrileşme ve ticaret bakımından birlikte çalışmamız gerekenler de gene önce Kuzey Akdeniz, bilahare güneye doğru olan çizgiyi takip etmektir” diye konuştu.

ORTAYLI’YA PEHLİVANLAR TABLOSU

Ortaylı’ya sunumunun ardından Edirne Valisi Yunus Sezer ile Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Mehmet Kemal Bozay tarafından Balkan Ressamların Fırçalarından Edirne adlı sergiye yer alan bir tablo hediye edildi. Yağlı güreş pehlivanlarının yer aldığı tabloyu çok beğendiğini belirten Ortaylı, hediye için teşekkür etti.

UĞUR AKAGÜNDÜZ

Kaynak: UĞUR AKAGÜNDÜZ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.