Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

“Hukuk önünde hesabını soracağız”

DOKU Derneğinde Kula Altın Madeni davasına ilişkin basın açıklaması düzenlendi.

Haber Giriş Tarihi: 17.05.2024 10:29
Haber Güncellenme Tarihi: 17.05.2024 10:37
Kaynak: Haber Merkezi
“Hukuk önünde hesabını soracağız”

Basın açıklamasında konuşan Kula Köyü Muhtarlığı Vekili Avukat Dilara Gürel, “Ülkemizde ve ilimizde gün geçmiyor ki bir çevre faciası yaratacak ÇED kararları ile karşılaşmayalım” dedi.

Yaşanan faciaların çok çabuk unutulduğunu dile getiren Avukat Gürel yaptığı açıklamada şunlara yer verdi:

“13 Şubat 2024’te Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik A.Ş. tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde siyanürlü toprağın kayması sonucunda 9 işçi hayatını kaybetmiştir. Fırat Nehri'ne çok yakın olan altın işletmesiyle ilgili nehre her ne kadar sızıntı olmadığı açıklanmış olsa da bu bilginin doğruluğu tartışmaya açıktır. Burada yaşanan facianın açıkladığından çok daha büyük olduğu düşünülmektedir. Ancak bunun etkilerinin bugün değil ilerleyen yıllarda, maalesef ki hep birlikte göreceğimizi ifade etmek istiyorum.

Aynı facianın ilimizde yaşanmaması için de kamuoyunda “Kula Köyü Altın Madeni” davası olarak bilinen davaya ilişkin Kula Köyü Vekili sıfatıyla Kula Köyü Muhtarı ve Kula köy halkı ile birlikte mücadele ettiğimizi bildirmek amacıyla bugün bu basın açıklamasını yapıyorum.

Öncelikle, bugüne kadarki sürecin ne şekilde ilerlediğini ifade etmek gerekirse; Kırklareli Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü Web Sayfasında 03.04.2024’te yapılan duyuruda, Kırklareli İli, Kofçaz İlçesi, Kula Köyü Mevkiinde S:86850 ruhsat no.lu sahanın 18,2 hektarlık bölümünde Koza Altın İşletmeleri A.Ş. tarafından gerçekleştirilmesi planlanan “S:86850 Ruhsat No.lu Altın-Gümüş Madeni (Ocaktan Alınacak Malzeme Miktarı: 310.481 ton/ yıl Altın, 123.750 ton/yıl Cevher + 186.731 ton/yıl Ekonomik Olmayan Kayaç/ Pasa)” projesine İl Müdürlüğünce “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı” verildiğini öğrendik.

Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve duyarlı vatandaşlar ile bir araya gelerek ÇED gerekli değildir kararına karşı Kırklareli Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl müdürlüğüne itiraz dilekçelerimizi sunduk. İtiraz dilekçelerimize rağmen 17 Nisan 2024 tarihinde Kula Köyü Muhtarlığına tebliğ edilen karara göre, sürecin devam ettiğini öğrendik.

Bunun üzerine DOKU Derneği Başkanı Göksal Çidem ve yönetim kurulu üyesi Av. Ozan Topuz, Prof. Dr. Doğan Kantarcı ve Prof. Dr. Doğanay Tolunay hocalarımız İstanbul Teknik Üniversitesi Mağaracılık Kulübü’nden (İTÜMAK) Sayın Hakan Eğilmez ve sahada çalışan tüm ekip arkadaşlarım ile bölgeyle ilgili gerek hukuki gerekse de bilimsel yönden incelemeler yaptık. Sahada çalışan ekipler, bölgenin doğal ve kültürel varlıklarını yöre halkına ve ilgili kurumlara bilgilendirmeleri gerçekleştirdi. Sit alanı olarak ilan ettirdikleri lokasyonun çalışmasını genişleterek mağaralar, endemik türler ve kültürel varlıklar buldular. Bunlara ilişkin fotokapan ve drone görüntüleri alındı. Sahada ekiplerimiz çalışmaya hala devam etmekte olup, ilerleyen aşamalarda tüm bilgi ve belgeler sizlerle de paylaşılacaktır.

Yaptığımız incelemeler neticesinde aslında Koza Şirketinin Kırklareli’ne daha önce de geldiğini bildirmek istiyorum. Aynı firmanın, aynı bölgeye, aynı amaç için 2015 yılında da geldiğini ve o zaman il müdürlüğünce ‘ÇED Gereklidir.” kararı verildiğini ve biliyoruz. 

2015 yılında ÇED Gereklidir verilen projeye, aradan geçen 9 yıl sonunda hiçbir değişiklik olmamasına rağmen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verilmesi ÇED Yönetmeliği’nin 17. Maddesinin 2. Fıkrası kapsamında, hukuka aykırıdır.

ÇED’in, projenin önünde engel olmasını istemeyen şirket, faaliyet göstereceği alanı 18,2 hektar olarak belirtmiş olup, ruhsat alanının büyüklüğü ise 1956,36 hektardır. Açık ocak madenciliği metodu ile altın ve gümüş cevherinin elde edilmesi amaçlanmaktadır. Bu yöntemle elde edilen madenin ekonomik ömrü yaklaşık üç, dört yıldır. Kısa sürede kar elde etmek isteyen şirket, bu proje ile hem doğal yaşama zarar verecektir. Hem de madencilik faaliyetleri ile yaratılacak olan, toprak ve suyun ağır metal kirliliği, kronik hastalıklara ve özellikle de kanser hastalıklarına zemin hazırlayacaktır.

Trakya’da açılan taş ve maden ocaklarının önemli bir bölümü Istranca dağlarının alt eteklerinde yer alan kireçtaşı kuşağında açılmaktadır. Halbuki bu kuşak kireçtaşındaki çatlak sistemi nedeniyle yeraltı sularının beslenmesi açısından son derece önemlidir. Taş ve Maden ocaklarının yarmaları ya da patlatmaları çatlak sistemini bozduğu için yeraltı su beslenmelerine engel olmakta, suyun akış yönünü değiştirmekte ve buharlaştırmayı arttırdığı için su kayıplarına neden olmaktadır.

Bu kadar geniş bir alana bu projenin yapılması su kaynaklarının kirleneceği anlamına gelmektedir. Derelerin akış güzergahı Bulgaristan, Armağan ve Kayalı Barajıdır. Armağan barajı Kırklareli’nde içme suyu için kullanılacaktır. Kayalı Barajı ise Edirne’de içme suyu kaynağıdır.  Derelerin bir kısmı da Bulgaristan tarafına akmaktadır. Bu proje hayata geçtiği takdirde sadece ülkemiz değil, bir diğer ülkeye de zarar vereceğinden, uluslararası sözleşmeleri de ihlal edecektir.

Alanın tamamına yakını meşe ve kayın ormanıdır. Köylülerin geçim kaynaklarından biri ormancılıktır. Ormancılık faaliyetlerinin biteceğinden köy halkı ekonomik olarak kayba uğrayacaktır.

Bu alanda coğrafi işarete sahip Meşe Balı üretilmektedir. Üstelik bölge, arıcılıkta ve özellikle Trakya arısında, mutlak koruma altındadır.

Bölge, Trakya Üniversitesi ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nce ‘Avrupa Kırmızı Orman Karıncası Tür Koruma Eylem Planı’ ve “Biyoçeşitlilik envanteri Projesi” kapsamındadır.

Dava konusu edilen projenin özellikleri nedeni ile çok geniş alanda çevresel zararlar ortaya çıkacaktır. Bu kapsamında açılacak yollar, inşa edilecek tesisler, milyonlarca ton hafriyat, patlatmalar,  kesilecek ve tahrip edilecek ormanlar,  yer altı ve yerüstü sularının kirlenmesi nedeni ile göreceği zararlar yani bir bütün olarak  havanın, suyun, toprağın kısacası doğal ortamın ve peyzaj bütünlüğünün neticede çevrenin çok ciddi tahrip edileceği gerçeği karşısında; yaşam hakkı olarak kabul ettiğimiz çevre hakkı kapsamında bu proje hakkında verilen ÇED gerekli değildir kararının derhal iptal edilmesi gerekmektedir.

Bizler de bu kararın iptal edilmesi amacıyla, Kula Köyü Muhtarı ve köy halkı ile yaptığımız görüşmeler sonucunda Kula Köyü Muhtarlığının tarafıma vekaletname vermesi neticesinde söz konusu davayı Edirne İdare Mahkemesi’nde 14 Mayıs 2024 tarihinde açtık.

İliç’in ve Soma Maden Faciasının acıları hala yüreğimizde derin bir yarayken, ÇED gerekli değildir kararının arkasında sığınan şirketlere kurban etmeyeceğimizi, gelecek nesillere içilecek su, soluyacak hava ve oturulacak bir karış toprak bırakmak için mücadele edeceğimizi, Kula Köyü halkının, Avrupa Kırmızı Orman Karıncasının, Trakya Arısının ve birçok canlının yaşam hakkını her daim savunacağımızı, bunu ihlal edenlerden hukuk önünde hesabını soracağımızı, doğal yaşamı örgütlü mücadele ile her daim savunacağımızı buradan bildiriyorum. Bu kapsamda Trakya Platformu Bilim ve Hukuk Kurullarına, Kırklareli Barosu’na, Önceki dönem ve yeni seçilmiş olan Kırklareli İl Genel Meclis üyelerine, Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisine, TMMOB ve diğer tüm meslek odalarına, Sivil Toplum Kuruluşlarına, Yaşamı savunma Mücadelesi verenlere, Mücadelemizi geniş kitlelere duyuran basınımızın değerli emekçilerine tek tek teşekkür ediyorum.  Herkesi Kula köyünün yaşamı savunan haklı mücadelesini desteklemeye davet ediyorum.”   

HABER MERKEZİ

Kaynak: Haber Merkezi

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.