Tecer, Trakya'da yoğun endüstriyel faaliyetlerin gerçekleştirildiği OSB'lerin olduğunu ifade etti.
Ergene Koruma Eylem Planı çerçevesinde 2011 yılında kurulan ortak arıtma tesisleriyle bölgede yaklaşık 450 bin metreküp suyun tesisler tarafından kullanıldıktan sonra Marmara Denizi'ne deşarj edildiğini aktaran Tecer, OSB'lerin kirlettiği suyun arıtıldıktan sonra geri kazanılarak tekrar üretimde kullanılabileceğine dikkat çekti.
Sanayide kullanılan kirli suyun arıtılmasının maliyet, teknoloji ve altyapı gerektirdiğini ifade eden Tecer, konuşmasına şöyle devam etti:
"Geri kazanım konusu bir maliyet konusudur ancak sanayicinin bugün ödemekten kaçındığı maliyetlerin yarın orta vadede alternatif maliyetleriyle çok daha fazla boyutlara ulaşabileceğini söyleyebiliriz. Atık suların geri kazanılıp tarımda kullanılması, tarımda yaşanan su sıkıntısına çare olabilir.
Burada, suların geri kazanımıyla alakalı, üniversitemiz Teknokent bünyesinde çalıştığımız bir teknolojimiz var. Bu reaktif oksijen ile bileşenlerinden oluşuyor. Bu teknolojiyle yaptığımız çalışmalarda ümit verici sonuçlara ulaştık ve bu bölgedeki OSB’lerin sularının arıtılarak geri kazanılması konusunda da yoğun çalışmalara başladık."
Prof. Dr. Tecer, üretim biçiminin böyle devam etmeyeceğinin artık bölgedeki OSB ve sanayi yönetimleri tarafından da fark edildiğini dile getirdi.
Pek çok sanayicinin ve OSB yönetimlerinin, suların geriye kazanımıyla alakalı çalışmalara başladığını vurgulayan Tecer, "Biz de kendi teknolojimizle üniversite ve Teknokent'te geliştirilen yöntemlerle, reaktif oksijen sistemi diye adlandırdığımız bir sistemle bu suları geri kazandırma çalışmalarına başlamış bulunuyoruz." diye konuştu.
Tecer, OSB'lerin kullandığı, arıtarak veya arıtmadan deşarj edilen suların geri kazanılmasının, bölgedeki susuzluk sorununa çare olabileceğini vurguladı.
- "Damlama sulama gibi yöntemlere bir an önce geçmemiz gerekiyor"
Sanayicilere üretim süreçlerinde suyu daha az ve verimli kullanan teknolojilerle kendi üretimlerini geliştirmelerini tavsiye eden Tecer, çevre kaynaklarının korunmasında temel yaklaşımın kirlenmeden önlenmesi ya da daha az kaynak tüketimi olduğunu söyledi.
Küresel ilkim değişikliğine bağlı olarak artan sıcaklıklar nedeniyle su kaynaklarının her geçen gün azaldığını anımsatan Tecer, şunları kaydetti:
"Su kaynaklarındaki azalmanın önüne geçmenin en temel ve birinci yolu tasarruftan geçiyor. Suyu içme, tarım ve sanayide tüketiyoruz. Kişisel su tüketimimizin daha verimli ve tasarruflu hale gelebilecek bir yaşam biçimine, adaptasyon sürecine girmemiz lazım. Tarımsal sulamalar sırasında vahşi sulamayı terk etmemiz gerekiyor. Damlama sulama gibi yöntemlere bir an önce geçmemiz gerekiyor. Endüstriyel üretimde kullandığımız suların, yeni ve daha az suyu tüketen teknolojilerle yenilenmesi gerekiyor."
Kaynak: AA