Gazeteci Yazar Merdan Yanardağ Edirne’de, “Türkiye Nereye Gidiyor” konulu söyleşi gerçekleştirdi. Edirne Belediyesi tarafından organize edilen ve Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salonda gerçekleşen söyleşiye, vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, CHP Edirne İl Başkanı Harika Taybıllı, CHP Edirne Merkez İlçe Başkanı Yücel Balkanlı’nın da katıldığı söyleşide Yanardağ, CHP’nin bir an önce Cumhurbaşkanı adayını belirleyerek, kendi iç tartışmalarını aşarak erken seçim istemesi ve bu isteğinde diretmesi gerektiğini söyledi.
AK Parti’nin 2034’e kadar iktidarı bırakmama eğilimi olduğunu belirten Yanardağ; “Eskiden yoksullar solda olurdu, bizim hatamız nedeniyle şimdi onlar sağa kaydı hikayesi doğru değil. Mutfak her zaman iktidarı değiştiremez. Mutfağın iktidarı değiştirdiği ülkeler olağan rejimlerle yönetilen normal, demokratik ülkelerdir. Türkiye'de seçmenlerin sosyoekonomik konumlarıyla, siyasi tercihleri arasındaki pozitif ilişki koptu. İnsanlar yoksul ezildiğiyle sömürüldüğü için sola oy vermiyorlar, alnı secde görüyor diye kendi efendilerine oy veriyorlar. Kölelerin önüne sandık koyarsanız onlar efendilerini seçerler. Çaresi yoktur onun. Önce onların zihni, ideolojik köleliklerine bağlılıktan kurtarmak, vicdanlarını ve akıllarını özgürleştirmek gerekiyor. Bu da ancak ideolojik mücadeleyle olur. Bu büyük ölçüde ihmal edildi. Cumhuriyet’e saldırıldı, Mustafa Kemal'e saldırıldı. Bu saldıranlara doğru düzgün cevap veremedik. Cumhuriyeti cami avlusuna terk ettiler. Yeni doğmuş bir bebek gibi terk ettiler. Cuma’dan çıkan cemaatin bir bölümünde onu boğazladı. Marquez’in Kırmızı Pazartesi romanında olduğu gibi. Herkesin ortak olduğu ama kimseyi kimsenin istemediği bir cinayete tanık olduk. Fakat Cumhuriyet’in yerine yeni bir rejim kuramadılar. Türkiye arafta bir ülke şu anda. Yerel yönetimler Halkçı, Cumhuriyetçi bir siyasal gücün kontrolünde ama merkezi iktidarı ellerinde tutuyorlar. İki dönem daha en azından iktidarda kalmayı amaçlıyorlar. Çünkü rejim değişikliği sürecini tamamlamak istiyorlar. Bunun için ihtiyaçları var. O yüzden yeni bir çözüm süreci diye bir şey çıkardılar. Devlet Bahçeli'den bekliyor muydunuz böyle bir şey? Bir dönem değil, iki dönem daha, 2034’e kadar iktidarı bırakmama eğilimindeler. Bunun için de her türlü kumpası yapacaklar. Bunu izin vermemek gerekiyor. Benim gördüğüm şey şu; ‘Devlet Bahçeli'nin gerisine düşmeden Cumhuriyetçi, toplumcu, halkçı bir çözüm perspektifini oluşturup, kurup, Cumhuriyet Halk Partisi’ne kadar çekincemiz olursa olsun, eleştirimiz olursa olsun bugün toplumcu, cumhuriyetçi, muhalefetin dinamosudur. Cumhuriyet Halk Partisi olmadan olmaz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir an önce kendi Cumhurbaşkanı adayını belirleyip iç tartışmaları aşıp, bir kriz yaşayacaksa da bunu öne çekerek bir erken seçim kampanyasına gitmesidir ve bu erken seçimde yenilgiye uğratmaktır. Tarihsel ömrünü doldurmuş bir siyasi iktidarın siyasal ömrünü uzatmasına izin vermemek gerekiyor. Bunun için de tek bir şeye ihtiyacımız var bizim. Siyasal, cesarete ihtiyacımız var. Bizim gücümüz bizim tarihimizde gizlidir. Mustafa Kemal; ‘Umutsuz durumlar yok, umutsuz insanlar vardır’ der. Hakikatten öyledir” dedi.
İktidarın Cumhuriyet ile sorunları olduğunu söyleyen Yanardağ; “Halkın kutsal inançlarını istismar ederek, ekonomik ya da siyasal nedenlerle istismar ederek, saltanat sürenlere veya iktidarı ele geçirenlere itiraz var. Kimsenin diniyle, diyanetiyle uğraşmamış Cumhuriyet. Tam tersine herkesi dilinde, diyanetinde özgür bırakmış. İnsanlar camiye mi gidemedi? Namaz mı kılmadı? Oruç mu tutmadı? Zekat vermek isteyeni engelledi mi? Polis mi soruşturma açtı? Ali Erbaş gibi bir yalancı uzunca süre Diyanet'te başkan. Atatürk'e ve Cumhuriyetin kurucularına da minberden lanet okuyor. Bunlara karşı açık mücadele verilir. Bunların uzlaşılmaz, bunlarla normalleşilmez. Bunlarla helalleşilmez. Bunlarla mücadele edilir. O mücadelenin bu topraklarda zemini çok güçlü. Elbette bizim muhafazakar havzadan, merkez sağdan destek almaya, oy almaya ihtiyacımız var. Ama bunun yolu karşıtına benzeyerek siyaset yapmak değildir. Karşıtınızı taklit etmeye, rakibinize benzemeye başladığınız zaman siyaset sosyolojisinin karşılığıdır; rakibinizi güçlendirirsiniz. Kimse abdestinden emin olmayanın arkasında namaz kılmaz. Güveneceksiniz kendinize. 1977’de CHP yüzde 42 oy alarak birinci parti oldu. Sonra iktidara geldi. Ama o oy yüzde 42’den bile yüksekti. Çünkü o yılın sonunda yapılan yerel seçimlerde CHP'nin oyları yüzde 48’i geçti. Diğer sol parti oylarıyla birlikte düşünülürse, çünkü o dönemde bağımsız belediye başkanları seçildi. 1977’de alınan oy yani solun toplam oylarının yüzde 54’e çıktığı tahmin edildi. O yüzden bu ülkenin yüzde 34’i sol, yüzde 60-65’i muhafazakar partilere oy veriyor. Hayır efendim böyle bir şey yok. 1977’de akşam yatan sabah solcu olarak rüyasında bir şey görüp uyanmadı. O dönem CHP'ye, solculara, sosyalistlere güvendiler. Onlara güven verdi o insanlar. Bizim hakkımızı, hukukumuz bunlar korur dediler “diye konuştu.
Siyaset yaparken rakibe benzemenin yanlışlığını vurgulayan Yanardağ, “Siyaset yaparken kendi programınıza, kendi gücünüze, kendi siyasi aklınıza güveneceksiniz. Elbette sağdan oy almak, merkezlerden, muhafazakar kanattan seçmenleri kazanmak, onlara ulaşmak önemli. Ama bunu yaparken, yöntem onlara benzemek değildir. Sizin orijinal siyasi hattınız burada önemli, onlara güven vermek. Onların desteğini almanın ilk koşuludur. Çünkü biz halkçıyız, toplumcuyuz. Yani insanların aleyhine insanların kötülüğünü işleyecek bir iş yapabilir miyiz? Bugün Türkiye'de örgütlü bir kötülük var. Bu örgütlü kötülüğün en önemli farkı bir toplumsal tabana sahip olmasıdır. Kötülük yaygınlaşıyor. Niteliksiz olan, kötü olan yükseliyor. İyi olanı eleyen bir düzen kuruldu. Diplomasız olmak revaçta. Diplomalar sahte. Güreşçiden, banka yönetim kurulu üyesi yaptılar. Adamın üniversite değil, lise diploması da sahte çıktı ama hala banka yönetim kurulu üyesi. Bir hanım ‘benim doktor dövme özgürlüğüm var diyor. Orada doktor bir simge. Nitelikli, eğitimli, iyi, yetişmiş kişiye duyduğu kin var” ifadelerini kullandı.
Söyleşiden sonra Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, Merdan Yanardağ’a çiçek vererek Edirnekari çalışması ve 11 Kasım 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin bir kopyasını hediye etti.
ŞENER ŞENTÜRK
Kaynak: ŞENER ŞENTÜRK