Trakya Üniversitesi Kültürel Miras Topluluğu, Şehir Plancısı ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi UNESCO Danışmanı Namık Kemal Döleneken’in katılımıyla “UNESCO Dünya Mirası Listesinde Türkiye” konulu söyleşi düzenledi.
Mimarlık Fakültesi Sinan Amfisi’nde düzenlenen söyleşiye akademisyenler ve öğrenciler katılırken; Döleneken, Türkiye ve Edirne’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki eserleri ile ilgili sunum yaptı.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde dünyadaki tüm eserler düşünüldüğünde yüksek bir sayıda eserin bulunmadığını belirten Döleneken; “Doğal, karma ve kültürel diye 3 ayrı grup var. Bunları ayrı ayrı topluyoruz. Dünyada bin 223 tane dünya mirası alanı var. Ayrıca geçici liste var. Geçici listede de bin 733 tane var. Bizde ise toplamda 21 tane dünya mirası alanı var. Geçici olarak da bizde 79 tane var. Aslında biz bu konuda anlaşmayı imzaladığımız 1983’ten beri ilk başladığımız hızla çalışmaya devam etseydik, bugün en azından 2 katı varlığımız olabilirdi. Çünkü daha önceki yıllarda kaç tane başvuru yapacağınızla ilgili kısıtlamalar da yoktu. Dünyadaki yer sayısı da daha azdı. Bunlar arttıkça kısıtlama gelmeye, süre uzamaya başladı. Örneğin; şimdi sadece yılda 1 dosya gönderebiliyoruz. Biz geçici listede 79 tane geçici varlığımız var. Hepsini hiç aksamadan göndersek bile 79 seneye ihtiyacımız var. Böyle bir sıkıntımız var. Bunları ne yazık ki gönderemedik” ifadelerini kullandı.
Döleneken, Türkiye’nin UNESCO listesinde doğal varlığının hiç olmadığını belirtirken “Bizim 2 tane karma varlığımız var. Karma derken hem doğal, hem kültürel varlık. Bunların birisi Kapadokya. Diğeri ise Hierapolis ve Pamukkale. Kültür mirası olarak listede yer alıyor. Biz, Edirne'de Selimiye'yi çalıştık. Edirne'den Selimiye’yi çalıştığımız yıllarda 13 yıldır herhangi bir varlığımız listeye girmemişti. Selimiye, 2011’de listeye girdi. Selimiye’den sonra Türkiye'de bu süreçler yeniden hızlandı. Edirne ve Selimiye bu anlamda örnek oldu” dedi.
Edirne’de Selimiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde girdiği günlerde hiçbir kutlamanın yapılmadığını söyleyen Döleneken; “Biz genelde bu işleri listeye girene kadar önemsiyoruz. Selimiye de öyle oldu, girene kadar herkes çok önemsedi. Girdikten sonra bunu çok önemi kalmıyor. Sadece unvanını kullanıyor. Herkes kullanıyor. Bütün şehir kullanıyor. Hiçbir sakınca yok hatta daha çok kullanmalılar. Her yerde bu dile gelmeli. Dünyada böyle oluyor. İnsanlar yakınına geldiği zaman, bir dünya mirasının karşısında olduğunu bilmeliler. Fiziksel olarak da bu gösterilmeli, hissettirmeli. Ama sorun şu; örneğin bu sene hiçbir kutlama görmedim. Dünya Mirası olduğu gün, her yerde kutlamalar yapılır. Diğer kentlerde özel programlar yapılır. Edirne'de o bile yok” sözlerine yer verdi.
Döleneken, UNESCO’nun bütün varlıklar için alan yönetim planı istediğine de dikkat çekerek; “2011’de Selimiye'nin bir alan yönetim planı yapıldı. 5 yılda bir planın güncellenmesi gerekiyor. Biz ne yazık ki bu planı biz güncellemedik. Şu anda 2024 yılındayız. 2016 ve 2021’de 2 kez güncellenmesi gereken plan hiç güncellenmedi. Bu tabii bir sıkıntı. Bunun mutlaka güncellenmesi lazım. Çalışmanın yapılması lazım” dedi.
Türkiye’nin 79 adet varlığının geçici listede olduğunu hatırlatan Döleneken; “Onları UNESCO listeye almıyor, kendimiz alıyoruz. Biz diyoruz ki; ‘Bizim bu varlıklarımız UNESCO'nun listesine girebilecek varlıklardır, değerlidir’ ve UNESCO’ya bir özet veriyoruz. Ondan sonra bunun için çalışmayı yetkili olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürütmesi lazım ya da bir protokol yapıp yetkisini devretmesi lazım. 2 yöntemden biri olmalı. Çünkü yasa onlara yetkiyi veriyor. Ama bütün hepsiyle uğraşmak için kadroları da, zamanları da yetmiyor. Birçok kentte belediyelerle protokol yapıyorlar ve belediyeye yetki veriyorlar. ‘Bu belediye, bu alanda UNESCO'yla ilgili, alan yönetimiyle ilgili çalışma yapmaya yetkilidir’ diyorlar. Bizle beraber iş birliği halinde yapıyorlar. Bunların dosyası bütün bilgileri, o güne kadar yapılan bütün bilimsel araştırmaları bir araya getiriyor. Eksik araştırma varsa bunlar tamamlanıyor. Bunların yayınları eksikse yayınları yapılıyor. Ama sonunda gelinen noktada, bütün bu bilgiler bir araya getiriliyor. UNESCO'nun kriterlerine uygun gereken veriler bir araya getirilip bir dosya hazırlanıyor. Bir de bu dosyanın ikinci basamağı olan, ‘Nasıl koruyacağız?’ konusunda cevabı yazılıyor. UNESCO, onu da şöyle istiyor; diyor ki ‘Bu konuda bütün kurumlar bir araya gelsin. Hatta taraf olan kişiler varsa onlar da gelsin. Bunlar bir araya geldiğinde bir plan hazırlasınlar. Bu planda yapılacak işler belirlensin. Bu yapılacak işlerin yasal dayanağı var mı? Kim yapacak? Hangi yasal dayanakla yapacak? Bunu belirleyin. Hangi bütçeyle yapılacak? O bütçeyi belirleyin. Siz bu yapılan çalışmanın hangi süre içinde, hangi basamak, hangi adımlardan geçerek yapılacağınızı da tanımlayın ve hepiniz imza altına alın. Bize verin. O zaman biz, sizi kabul ederiz’ diyor. Bu da tamamlanıyor ve ondan sonra başvuru yapabiliyoruz” ifadelerine yer verdi.
Döleneken, Türkiye’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girebilecek varlıkları da açıklarken; “Şu anda Sardis’in listeye girmesi için dosya içeride ve incelemeleri sonuna geliyor. Haziran sonunda yapılacak olan toplantıda değerlendirilecek, görüşülecek. Ben girmesi ihtimalini kuvvetli görüyorum. Öyle olursa bizim varlık sayımız da 22’ye çıkacak” dedi.
Edirne’de Selimiye dışındaki varlıkların da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girme ihtimalini değerlendiren Döleneken; “Bu konuda önemli bir durum var. Geçtiğimiz aylarda Bakanlıktan müdür ve teknik personel Edirne’ye geldi ve II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’nde bir toplantı yapıldı. Yeni dünya mirası başvurusu yapmak istiyorlardı. Edirne’de 2 tane geçici listede yerimiz var. Biri Uzunköprü’deki taş köprü, diğeri II. Bayezid Külliyesi. Edirne’de insanlar II. Bayezid Külliyesi’nin bağımsız olarak listeye girmesini tercih ediyorlar. Bu durum o toplantıda da dile getirildi. Ancak Bakanlıktan gelen uzmanlar, biraz daha farklı bakıyorlar. Anadolu ve Türkiye coğrafyasındaki bütün tarihi sağlık yapılarını seri başvuru olarak başvurmayı düşünüyorlar. Ama ne karar verdiklerini bilmiyorum” diye konuştu.
UĞUR AKAGÜNDÜZ
Kaynak: UĞUR AKAGÜNDÜZ