Edirne’de Yerel Tarih Grubu’nun bu ayki konuğu Sanat Tarihi Profesörü Gönül Güreşsever Cantayoldu. Selimiye Camii ve külliyesinin UNESCO Dünya Mirası listesine girme çalışmaları sırasında dosya hazırlama işlemlerini yürüten Prof. Cantay, Selimiye’nin restorasyon çalışmalarını yürüten asli elemanların seçilmesi gerektiğini belirtti.
Cantay “Selimiye Camii’nin de onarımı nedeniyle içine girilemiyor. Ben iki defa ziyaret ettiğimde şantiye şefi olan genç mühendis arkadaşımız beni odasında ağırladı. Ama bu onarımı yapacak kişi bu genç arkadaş mı olmalıydı? Bu konuda özellikle yetiştirilmiş elemanlar var. Ayrıca üniversitelerin güzel sanatlarında geleneksel el sanatları diye bölümler var. Bunların çalışan deneyimli mezunları var. Selimiye bir yapıt değildir. Selimiye bir anıt eserdir. Yapıldığı yılların sosyal toplum anlayışının ve yaşayış biçiminin bütününün içinde yorumlandığı yapılardan oluşan bir külliye, bir bütünden söz ediyoruz. Böyle bir eserde çalıştırılacak asli elemanların seçilmesi lazım. Oraya seçilecek kişilerin yayınları tahkik edilerek, alanında yapmış olduğu çalışmalar var ise görevlendirmenin doğru olacağı kanısındayım” dedi.
UNESCO’ya sadece Selimiye Camii değil, Eski Cami Külliyesi’nin ve Üç Şerefeli Cami’nin de dahil olduğunu, bunu dar bir alana sıkıştırılmasının yanlış olduğunu söyleyen Cantay; “Selimiye Külliyesi’nin UNESCO’ya yasa ile verilen dosya hazırlanma işlemlerini ben yürüttüm. O dosya hazırlandı ve ben sonra İstanbul’a gidince Trakya Üniversitesi dosyayı sahiplenerek gönderme ve sonuç alma işlemini takip etmiş. Bu konuda da iyi yapmış. Tabi bunu yapacak olan da elit kurum olan üniversitedir. UNESCO’ya giren sadece Selimiye değildir. Bunun hinterlandında olan Eski Cami Külliyesi ve Üç Şerefeli Cami de UNESCO içinde kabul edilir. Bunu ayırmayalım lütfen ve bu konuda ifadelerimize dikkat edelim. Bu UNESCO’ya giriş alanı görüldüğü gibi dar bir alan değil. Bu fetihten sonra kale dışında Osmanlı Devleti’nin, Eski Cami Külliyesi’yle başlattığı şehirleşmesinin bütünü içine giriyor. Osmanlı şehri, işte orada. Bunun yanında Kaleiçi’ne de günümüze gelmeyen büyük bir külliye yaptırıyor. Dolayısıyla kalenin içini de Osmanlı, tümüyle ekalliyete bırakmış değil. Yanlışların düzeltilerek dayanaklarıyla doğru bilinmesi lazım” diye konuştu.
Selimiye Camii’ne yapıt demenin yanlış olduğunu Selimiye’nin bir yapıt değil, “Anıt Eser” olduğunu belirten Cantay; “Koskoca Selimiye’ye bir yapıt diyemezsiniz. Yapıt başka bir şeydir. Selimiye bir yapıt değil, Selimiye bir anıt eserdir. Aynı şey Sinan için de geçerlidir. Mimar Sinan Sokağı olan sokağın adının da değiştirilmesini rica ediyorum. Çünkü Sinan mimar değildir. Sinan Sahi Çelebi’ye yazdırdığı üç eserinde de der ki; ‘Ben hendese bilirim, muradım kalıcı eser vermektir. Tanrı hükümdara acı verdi, oğlu öldü ama bana da şans verdi şehzadeye cami, külliye yapma şansı kazandım’ der. Koca Sinan dememiz gerekir. Oradaki, ‘Koca’lık bir unvandır. Yüksek memur anlamına gelir. Kendisine de mimar demiyor, hendese bilirim diyor. Çünkü hendese mühendis kelimesinin köküdür” ifadelerini kullandı.
Kaynak: ŞENER ŞENTÜRK