Trakya Üniversitesi (TÜ) Kültürel Miras Topluluğu, Prof. Dr. Ahmet Yaraş’ın katılımıyla “Dünya ve Türkiye’de Kent Arkeolojisi” konulu söyleşi düzenledi.
TÜ Mimarlık Fakültesi Mimar Sinan Salonu’nda düzenlenen söyleşiye akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Yaraş, sunumunda dünya ve Türkiye’deki kent arkeolojisinden örnekler sunarken; Edirne’deki örneklerine de dikkat çekti.
Dünyanın birçok yerinde arkeolojik alanların kent içinde insanlarla buluşturulduğuna dair örnekleri fotoğraflarla sunan Yaraş, Edirne’nin tarihi alanlarıyla ilgili konuştu. Selimiye Camii’nin meydanında ise ödüllü bir parkın bulunduğunu söyleyen Yaraş; “Ne yazık ki belediye bu parkta bir uygulama yapmak istedi. Dönemin Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, burasının kazısını finanse etti ve kazılar yapıldı. O dönemde burada mümkün olduğu kadar aşağıya inilmesini, Roma kalıntılarının olmasından bahisle derinleştirilmesini söyledim ama başarılı olamadım. Sonuçta Selimiye’nin bu alanında mutlaka bir Roma tapınağı olması gerekiyor. Çünkü tam tapınak olabilecek nitelikte bir yerdir. Roma ya da daha erken bir döneme ait tapınak çıksaydı Selimiye’nin önemine zeval gelmezdi. Daha önemli bir yer olurdu. Aynı Yenikapı’da Milattan Önce 8 bin yılına kadar giden ayak izlerinin bulunduğu gibi” dedi.
Yaraş, Selimiye Meydanı’ndaki Yemişkapanı Hanı’nın olduğu bölgede ise bir Roma mezarının bulunduğunu belirterek; “Birkaç hafta içerisinde kapatıldı. Şu anda üstünde çim var. Şu anda orada bir Roma lahit mezarı duruyor. Ama çok daha aşağıya inilseydi bir Roma tapınağı bulunacaktı. Büyük olasılıkla bir Apollon tapınağı bulunacaktı” sözlerine yer verdi.
Yaraş, sunumunda Roma döneminden günümüze ulaşan kale surlarına da dikkat çekerek; “Edirne’deki kentsel arkeolojinin böyle bir trajedisi var. Hadrian surlarının olduğu bölgede yasadışı yapılmış 4-5 katlı binalar durduruldu ama bugün ne durumda bilmiyoruz. Surların yanında temeli atılan beton var. Ciddi anlamda bir katliama maruz kalmış ama bir şekilde durdurulmuş. Fakat şimdi ne olacağı bilinmiyor. Edirne açısından yaklaşık 15 yıldır bekleyen bir trajedi. Kimse ne olacağını bilmiyor. Mal sahipleri mağdur. Oradan böyle bir duvar çıkacağını biz defalarca söyledik. ‘Kazmayın’ dedik ama rant uğruna orada inşaata başladılar. Burada arkeolojik anlamda büyük bir trajedi yaşanıyor” dedi.
Saraçlar Caddesi’nin alt bölümünde bulunan Zindanaltı mevkiinde yapılan kazıları da hatırlatan Yaraş; “Hadrian döneminin en önemli surlarının olduğu kısımdır. Bütün Kaleiçi’nin bu şekilde bir sur sistemiyle çevrili olduğunu biliyoruz. Ama bu kültürel mirasta ormanla karşı karşıyayız ve göz ardı edilmiş durumda. Burada yüzlerce mezar ortaya çıkartıldı” ifadelerini kullandı.
Yaraş, Selimiye Camii ile Edirne Müzesi arasında ise kilise yapısı bulunduğunu belirterek; “Bu kilise yapısı için ne yazık ki hiç fotoğraf çekilmemiş. Kazısını yapmışlar ama fotoğraf çekmemişler. Bir kilise yapısı ortaya çıkartılmış ve daha sonra Edirne’den topladıkları, müzenin bahçesindeki taşları burada sergileme yöntemini bulmuşlar. Kilisenin de üstü kapatılmış. Kilise olması çok doğal bir şey. Çünkü burası kutsal bir alandı. Önce tapınak vardı, sonra kilise oldu, ardından da camiye çevrildi. Doğal bir gelişim süreci izledi” dedi.
25 Kasım Stadı’nın bulunduğu alanın da Roma dönemine ait nekropol alanı olduğunu söyleyen Yaraş; “6-7 metre aşağıya kazsanız nekropol çıkacak. Ama üstünde geç antik döneme ait mezarlar var. Stadın çevresinin bir dönem AVM olması konusunda bir fikir vardı. Bundan vazgeçildi, yeşil alan ve park yapılacağı söyleniyor. İdeali de budur. Umarım stat ve çevresini daha aklıselim projelere açsınlar ve orası koruma altına alınsın. Çünkü 7 metre aşağısını kazsanız Hadrian dönemine ait mezarlarla karşılaşacaksınız” sözlerine yer verdi.
UĞUR AKAGÜNDÜZ
Kaynak: UĞUR AKAGÜNDÜZ