Edirne Bakkallar ve Tekel Bayileri Esnaf Odası Başkanı Süleyman Yaşagör, zincir marketlerin kendi kartlarını kullanan müşterilerine veresiye adı altında kampanya başlatması hakkında konuştu. Başkan Yaşagör “Bizim bildiğimiz veresiye bakkallarda kara kaplı deftere yazmayla olur” dedi.
Deftere yazma haricinde yapılan işlemin bir nevi kredi kartı ile satış gibi bir şey olacağını söyleyen Yaşagör; “Bizim bildiğimiz veresiye bakkalda kara kaplı deftere yazılmayla olur. Vatandaş maaşını aldığı zaman veya elinde para geçtiği zaman gelip defterinde açtırır hesabını, o gün kaç para almışsa o parayı öder. Benim anladığım üç harfli işletmelerin yapmış oldukları bu kart sistemi bir bankanın garantörlüğündedir. Çünkü onlar kendilerini garantiye almadan bu çalışmayı yürütemezler, yapamazlar, yapmazlar. Ama bakkal öyle değil ki. Bakkalda, cüzdanını evde unuttun, paranı evde unuttun, ani çıktın ama bakkala uğradığın zaman ‘bana iki ekmek ver, ben dönüşte geçerken vereyim’ diyebiliyorsun. Yani biz bakkallar faizli çalışan bir kurum değiliz. Biz kendimizi faizsiz finans kurumu olarak değerlendiriyoruz ve bunu da halkımıza yansıtıyoruz. Bizim için önemli olan devamlı müşteriyle haşır neşir olmamız, işimizi geliştirmemiz. Müşterimizi bir aile yakınımız gibi görüyoruz ve öyle davranıyoruz. Müşteri de mahalle bakkalıyla ilişkilerinde o şekilde davranıyor” dedi.
“VERESİYE DEĞİL, BİR NEVİ KREDİ KARTIYLA SATIŞ”Marketlerde sirkülasyon fazla olduğu için fiyat geçişlerinin daha hızlı olduğunu, fakat bakkalların elindeki mal bitene kadar aynı fiyattan satmaya devam ettiklerini belirten Yaşagör; “Enflasyondan ve ekonomik şartların zorlaşmasından dolayı nerede daha ucuz bulabilirim anlayışı çoğaldı toplumda. Dolayısıyla vatandaş haklı olarak araştırma yapıyor. Bu gibi büyük işletmelerde sirkülasyon fazla olduğu için tüketim de fazla oluyor ve fiyat geçişleri de o hızda oluyor. Bizler iki koli malımızı alıyoruz, rafımıza koyuyoruz. O iki koli malımız bitene kadar veya bitimine çok az kalana kadar o fiyattan satıyoruz. Zaten stoklu çalışmadığımız için mecburen bunu yapıyoruz ve eski fiyattan daha çok mal müşteriye ulaştırmış oluyoruz. Dolayısıyla ‘veresiye veriyoruz’ demeleri çok doğru bir şey değil, inandırıcı bir durum değil. Kara kaplı defterini tezgahtara teslim etsin, vatandaşın ihtiyacı olduğu zaman veya parası çıkışmadığı zaman notunu alsın. 350 lira mı tuttu? 300 lirası çıktı, ‘50 lirasını not ediyorum, dönüşte verirsin’ diyebiliyorsa o zaman veresiyeyi vermeye başladılar diyebiliriz. Yoksa bunun dışında bu bir nevi kredi kartı ile satış gibi bir şey olur” diye konuştu.
ŞENER ŞENTÜRK