Üniversite öğrencilerine su konferansı

Trakya Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Suya Dair konferansı gerçekleştirildi.

Haber Giriş Tarihi: 15.12.2023 15:21
Haber Güncellenme Tarihi: 15.12.2023 15:21

Trakya Üniversitesi (TÜ) Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından TÜ Eczacılık Fakültesi Mustafa Kemal Atatürk Konferans Salonu'nda Suya Dair isimli konferans gerçekleştirildi. Programa Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Ahmet Hamdi Zafer, Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Ertuğrul Tanrıkulu, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

“CİDDİ PROBLEM OLDUĞU ANLAMINA GELMİYOR”

İçme suyu hakkında açıklamalarda bulunan Marmara Belediyeler Birliği Çevre Yönetimi Koordinatörü Dr. Ahmet Cihat Kahraman, “İçme suyu şehre gitmeden, ishalatına varmadan önce içme suyunun çıkışlarında numune alınarak testten geçirilip kontaminasyondan (bulaşma) arıtılmış olduğundan emin olunuyor. Ancak bu konuda istenilen sıklıkta ve frekansta ölçüm yapılmadığını gördük. Bunun içme suyunda ciddi problemler olduğu anlamına gelmese de bu konuda daha sık ölçüm yapılarak kontaminasyondan arıtılmış olduğunun teyit edilmesi gerekir. Güvenle yönetilen içme suyu hizmetlerine erişim kategorisinin hesaplanmasında bu sıklık çok belirgin oldu. Maalesef Tekirdağ’ın yüzde 14’nün bunu karşıladığını gördük. Bu ne demek oluyor? Şehre verilen suyun yüzde 14’ü Birleşmiş Milletlerin metodolojisinin uygun frekansta, uygun sıklıkta kontaminasyondan arındırılmış olduğu teyit edilmiş demektir” dedi.

“MARMARA BÖLGESİ’NDE SUYU ARITIP DEŞARJ MODELİNDEN UZAKLAŞMAK GEREKİYOR”

Marmara Bölgesi’nin arıtma ve deşarj modeli hakkında açıklamada bulunan Kahraman, “Marmara Denizi’nin etrafında yaklaşık 25 milyon nüfus yaşıyor ve 4.1 milyon metreküp her gün Marmara Denizi’ne deşarj ediliyor. Bizim atıksu artımında Marmara Denizi olmazsa olmaz bir alıcı ortam maalesef. Bu noktada her ne kadar arıtımı belirli bir seviyeye çıkaracakta olsak organik yükü mümkün mertebe düşürecekte olsak çok büyük bir hidrolik yükle karşı karşıya kalacağız. Dolayısıyla Özellikle Marmara Bölgesi’nde bizim suyu arıtıp deşarj etmek modelinden uzaklaşmamız gerekiyor. Suyu tekrar kullanıma uygun bir noktaya getirecek seviyeye arıtmak gerekiyor. Aksi taktirde suyu ne kadar arıtırsak arıtalım Marmara Denizi’ne verdiğimiz zaman toplam azot yükü ve fosfor yükü maalesef müsilaj gibi sorunlarla karşılaşmamıza neden oluyor. Bugün dünyada çok büyük bir savaş krizi ile karşı karşıyayız. Dünya Sağlık Örgütünün acil durum dediği yani yaşamsal faaliyetler ile ilişkilendirildiği limit 7.5 litre iken bugün Gazze 3 litre ile karşı karşıya maalesef” ifadelerine yer verdi.

“SU KITLIĞI DÜNYAYI TEHDİT EDİYOR”

2050 yılında su sıkıntısı yaşanacağını altını çizen Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşe Handan Dökmeci, “Su kıtlığı dünyayı tehdit ediyor. Dünya nüfusunun yüzde 40’nın su kıtlığı çektiği biliniyor. 2040 yılında her 40 çocuktan birinin aşırı su sıkıntısı çekeceği tahmin ediliyor. Ve 2050 yılına geldiğimizde 4 milyar insan su sıkıntısı çeken bölgelerde yaşayacak. Su kaynakları açısından afetlere baktığımızda seller, kasırgalar veya diğer afetler su kaynaklarını ciddi anlamda etkilediğini görüyoruz. Afet öncesi yapacağımız her bir dolar bize 15 dolar kar sağlayacaktır” diye konuştu.

“TOPLUMUN BİLİNÇLENMESİ GEREKİYOR”

Afet anında suyun kullanımını anlatan Dökmeci şöyle konuştu: “Bir afetle karşı karşıya kaldığımızda suyu nasıl güvenli bir hale getirebiliriz? Toplumun bu konuda bilinçli olması gerekiyor. Güvenli olduğunu bildiğimiz suları içmemiz gerekiyor. Özellikle kapağı kapalı suları tüketmemiz gerekir. Şüphelendiğimiz suları da kaynatmamız gerekiyor.”

“DÜNYANIN YÜZDE 97’Sİ TUZLU SU”

İnsanların kullanacak suyunun az olduğunu belirten Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belgin Elipek, “Dünyadaki bütün suların dağılımına baktığımızda yüzde 97’sinin okyanus ve denizlerde tuzlu su olduğunu görüyoruz. Geriye kalan yüzde 3’lük kısmının yüzde 70’lik kısmının buzullar içerisinde donuk olduğunu ve insanların kullanamadığını görüyoruz” dedi.

MERT ERİŞKİN