TRAKYA’NIN GELECEĞİ NE OLACAK?

Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Yasemin Açık Ertaş, çevre düzeni planlarında yapılması gündeme getirilen değişiklere dikkat çekerek; “Trakya’nın geleceğini tehlikeye atmadan, gerçek bir çevre düzeni planı olmalıdır” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 03.10.2023 12:54
Haber Güncellenme Tarihi: 03.10.2023 12:54
https://batiekspres.com/

Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Yasemin Açık Ertaş, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası Edirne Şubesi’nin düzenlediği Trakya’da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu’nun Kırklareli’nde düzenlenen ilk programında Trakya bölgesinin çevre düzeni planları ile ilgili açıklama yaptı.

Ertaş, Trakya Kalkınma Ajansı’nın düzenlediği Çevre Düzeni Revizyon Talebi İstişare Toplantısı’nda gündeme getirilen değişikliklere tepki gösterirken; çevre düzeni planlarında yer alması gereken konulara dikkat çekti. Kırklareli Kent Konseyi’nin çevre düzeni planlarına önerilerini sunan Ertaş, taleplerini başta Trakya Kalkınma Ajansı olmak üzere ilgili kurumlara ilettiklerini açıkladı.

“DEVLETİ BEKA SORUNU İLE KARŞI KARŞIYA BIRAKIR”

Ertaş, 1/25 bin Ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliklerinin gündeme getirildiğini belirterek; “Bu arada 21 Ocak 2022 tarihinde Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreterlik makamınca Çevre Düzeni Revizyon Talebi İstişare Toplantısı’na katıldık. Yapılmak istenen plan değişikliklerinin temel sebebi, Trakya’da tarım arazileri yerine sanayi alanları açmak. Trakya’mızın temeli orman ve tarım arazileridir. 1/100 bin ölçekli planlar da buna göre hazırlanmıştır. Orman arazilerinin her geçen gün eko-turizm değeri artarken; gelebilecek kirli sanayi bu katma değeri ortadan kaldırabilir. İleri dönük bölgenin jeosit turizmine katkısı olacaktır. Tarım arazileri açısından ise durum daha stratejiktir. Tarımsal verimliliği artırmadan tarım arazilerini ortadan kaldırmak, devleti gelecekte beka sorunu ile karşı karşıya bırakır” sözlerine yer verdi.

“TEDBİRLERİN PLANDA YER ALMAMASI KABUL EDİLEMEZ”

Yapılacak olan plan değişikliklerinde, Paris Anlaşması kriterlerinin de dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Ertaş; “İçinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli sorunlarından biri, temiz su kaynaklarının hızla azalması, suya erişimin zorlaşması ve su yoksunluğunun, kirliliğin giderek artmasıdır. Etkin idari tedbirlerle önlenmeyen kirliliğin yeraltı ve yerüstü suları da kirlettiği yeni planın değişiklik talebinde, kirliliğin önlenmesinin hedeflenmediği, aksine havza ve suları kirletecek yeni yüklerin bölgeye taşınmasına, yerleşmesine olanaklar sağladığı görülmektedir. Bölgemizin verimli tarım alanlarına sahip olmasının karşısında küresel ısınma, iklim değişikliğine, iklim değişikliği de iklim krizine dönüşmüş olup etkinlerine ve küresel iklim krizine karşı tedbirlerin, kararların planda yer almaması kabul edilemez” dedi.

“YENİ FELAKETLERE KARŞI TEDBİRLER ALINMALI”

Ertaş, dünyadaki küresel iklim değişikliğinin hayatı nasıl etkilediğinin ve nasıl yıkımlara yol açtığının somut olarak görüldüğüne dikkat çekerek; “Rant hırsıyla bilimsellikten uzak, hukuk dışı uygulamaların bedelini birçok felaketle ağır ödediğimiz bu günlerden ders çıkararak, gelecekte yeni felaketlerin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını, sürdürülebilir yaşamı ilke edinen planların uygulanması ve sağlanması sosyal ve hukuk devletinin görevidir. Su kaynakları hızla tükeniyor ya da kirleniyor. Su krizi kapımızda. Su kaynaklarının korunması gerekiyor. Su kaynaklarının korunması, dünyadaki canlı yaşamının korunmasıdır” ifadelerine yer verdi.

“TRAKYA’NIN GELECEĞİNİ TEHLİKEYE ATMAYA PLANI OLMALI”

Su kaynakları ve canlı yaşamının korunması için yapılması gerekenleri sıralayan Ertaş; “Küresel iklim krizine karşı sularımızı koruma tedbirlerinin kurum görüşlerinde yer almaması kabul edilemez. Su kaynaklarımız, topraklarımız, ormanlarımız, meralarımız, havzalarımız doğal varlıklarımızdır. Yapılaşma, madencilik, sanayileşme uğruna feda edilmemelidir. Ülkemizde sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı doğrultusunda doğal kaynakların korunmasının sağlanması, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi, çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşmenin önlenmesi için koruma ve gelişim politika ve stratejilerinin belirlendiği içerik ve şekilde çevre düzeni planlarının hazırlanması gerekmektedir. Trakya’nın kültürünü ve tarihini, geleceğini tehlikeye atmadan, ülke planlamasına uygun, gölleri, nehirleri, kıyıları, ormanları, tarım alanlarını korumasını içeren, doğal ortamların sürdürülebilirliğini sağlayan, bilime ve planlama ilkelerine uygun, toplumsal mutabakata dayalı gerçek bir çevre düzeni planı olmalıdır” dedi.

“TALEP EDİLEN YENİ SORUNLARA ZEMİN HAZIRLIYOR”

Ertaş, plan revizyon çalışmalarındaki kurum görüşlerine de dikkat çekerek; “Revizyon çalışmalarından gelen kurum görüşleri Trakya Alt Bölge Planı’nı, İstanbul’un gereksinmelerine ve sanayi desantralizasyonuna uygun hale getirmektedir. Bu planda Trakya’nın verileri ve doğal yapısı, toprak ve suları sürdürülebilir ekonomik kalkınma ilkelerine uygun olarak ele alınmamıştır. Bu ve buna benzer taleplerle Trakya’nın sosyal, kültürel, tarımsal, demografik yapısı korunmamakta ve bu plan ve yapılara zarar verilmektedir. Talepler, var olan sorunların çözümünü sağlamaktan öte, yeni sorunlara kaynak teşkil etmeye zemin hazırlamaktadır” sözlerine yer verdi.

“PLANLAMAYA DOĞRUDAN KATILIM SAĞLANMALI”

Çevre Düzeni Planı’nın planlama işlem ve kararlarında ilgili meslek odaları, üniversiteler, kent konseylerinin doğrudan katılımın sağlanmasının metinde yer alması gerektiğini vurgulayan Ertaş; “Mera Kanunu kapsamında korunması gereken hayvancılık açısından da önemli mera alanlarının plan üzerinde mutlak korunması gereken alanlar olarak işaretlenip, plan üzerinde de işaretlenmesi yapılması gerekiyor. Planda sit alanları türlerine göre ayrılmadan, sit alanı lejantı altında gösterilmektedir. Planda sit alanları türlerine göre ayrılarak, bu alanlara yönelik koruma alanları ile birlikte gösterilmelidir” dedi.

“BÖLGEDE ARAZİ SATIŞLARI HIZLA DEVAM EDİYOR”

Ertaş, planda turizm tesis alanı, günübirlik turizm alanı, mesire alanları gibi turizm amaçlı alanların da gösterilmediğini söyleyerek; “Kontrolsüz gelişmeleri durumunda doğal çevre üzerinde geri dönüşü olmayan zararlara sebep olabilecek bu tür arazi kullanımlarının koruma-kullanma dengesi içinde gelişmesini sağlayacak kararlar plan üzerinde gösterilmelidir. Birinci, ikinci, üçüncü sınıf mutlak tarım alanlarının tarım dışı kullanılması sonucunda tarımsal üretim potansiyeli yok olacaktır. Günümüzde ve gelecekte tarım ürünlerinin stratejik bir önem kazanacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Bunun yanında söz konusu tarım alanlarının sanayi alanı olarak kullanıldığı takdirde, çevre tarım arazilerinin de sanayi baskısı altına gireceği kaçınılmaz bir gerçektir. Nitekim bu bölgede hızlı bir şekilde arazi satışları başlamış ve devam etmektedir” ifadelerine yer verdi.

“AÇIK AYKIRILIKLAR GÖRÜLMEKTEDİR”

Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) dışında sanayi alanı tesislerinin de gelecekte büyük sorunlar yaratacağını belirten Ertaş; “Alt ölçekli planlarda, ‘Orman sınırına bitişik yerleşim alanlarında koruma bandı oluşturulacak ve oluşturulan bu bant içerisinde yapılaşmaya izin verilmeyecek’ maddesinin eklenmesini talep ediyoruz. Günümüzde çevre sorunlarına birçok kurum ve meslek odaları tarafından çözüm getirilmekte ve ülkelerin küresel çevre sorunlarına topyekûn çalışmalarla bütüncül bir yaklaşımla çalışması gerekmektedir. Ancak çalışma raporunda ve çevre sorunlarına alınacak önlemlere ne yazık ki yeterince değinilmemiştir. Sonuç olarak saha çalışma raporunda kurum görüş ve taleplerine bakıldığında, planın bu şekilde uygulanmasının doğada telafisi imkânsız zararlar doğurabileceği, kamu yararının ihlal edildiği, planın çevreyi korumaktan uzak kaldığı ve küresel ısınmanın etkilerinin dikkate alınmadığı, planlama ve yönetmeliğine, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine açık aykırılıklar görülmektedir. Biz bu itirazlarımızı, Trakya Kalkınma Ajansı ile birlikte ilgili kurumlara verdik” diye konuştu.

UĞUR AKAGÜNDÜZ