Prof. Dr. Kantarcı’dan orman uyarısı: “Su yok ama bazıları ocak açma peşinde!”

Prof. Dr. Doğan Kantarcı, Ergene Havzası’nın su ihtiyacını karşılayan Kırklareli’ndeki ormanlara maden ocağı açılarak tahrip edilemeyeceğini söylerken; “Su yok ama bazıları halâ taş, kum, kil ocağı, kömür ocağı açmak peşinde” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 14.11.2023 17:42
Haber Güncellenme Tarihi: 14.11.2023 17:42
https://batiekspres.com/

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Kantarcı, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası (MMO) Edirne Şubesi’nin düzenlediği Trakya’da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu’na katıldı.

Prof. Dr. Kantarcı, sempozyumda açık ocak işletmeleri ve yeraltı sularına etkileri konusunda sunum yaptı. Toprağın ve suyun önemine dikkat çeken Kantarcı, özellikle Istrancalar ve Kırklareli’nde açılan ve açılmak istenen maden ocaklarının, Trakya bölgesine etkilerini hatırlattı.

ORMAN TOPRAĞININ ÖZELLİKLERİNİ HATIRLATTI

Orman toprağının özelliklerini açıklayan Kantarcı; “Üst toprak organik madde ile iri gözenekli olup, yağış sularını hızla sızdırır, yüzeysel akışı önler. Ağaç ve çalı kökleri, toprağı kavramıştır. Çürümüş olan kök sistemi boşlukları, suyu daha derine sızdırırlar. Toprak hayvanlarının yuvaları ve yolları ile de iç yapısı gelişmiş olan orman toprağı, yağış sularını emer ve hızla sızdırabilir. Orman yüzeysel akışı ve sel oluşumunu önler, yeraltı suyunu besler. Çalılaştırılmış orman dahi toprağı korur ve odun üretiminden daha önemli olan su üretimini yapar. Orman toprağı gözenekli ve süzektir. Sert ve çatlaklı yapıdaki kireç taşları, yeraltı suyunu depolar ve sızdırır. Bu materyallerden sızan su kaynakları, kuyuları, dereleri, göletleri ve giderek bölgedeki yeraltı suyunu besler ” ifadelerini kullandı.

“ORMANLAR ERGENE HAVZASI’NIN VAZGEÇİLMEZİDİR”

Yıldız Dağlık Kütlesi’nin Ergene Havzası’na inen yamaçlarının eosen kireç taşı kuşağı ile kaplı olduğunu söyleyen Kantarcı; “Bu kireç taşı kuşağı çatlaklı yapıdır. Yüksek Yıldız Kütlesi ile Kara Tepe Kütlesi’ni oluşturan kristalen şistler ve gnayslar ile bunlardan oluşan orman topraklarına sızan yağışların suları, kireç taşı kuşağının altından ve çatlaklarından Ergene Havzası’nın yeraltı sularını beslemektedir. Kireç taşı kuşağındaki orman topraklarına düşen yağış suları da topraktan ve kireç taşının çatlak sisteminden sızarak Ergene Havzası’na akan dereleri ve yeraltı sularını beslemektedir. Orman ağaçlarının dökülen yapraklarından oluşan ölü örtü humuslaşarak ve ayrışarak toprağa karışmaktadır. Bu organik maddeler, toprağı kırıntılandırmakta ve gözenek çapı genişlemektedir. Bu sebeple ormanlar, Ergene Havzası’na su üreten çok önemli, vazgeçilmez ekosistemlerdir” dedi.

“ERGENE HAVZASI’NDAKİ KAYNAKLAR KORUNMALI”

Kantarcı, Yıldız Dağlık Kütlesindeki ormanlar, orman toprakları ve kireç taşı kuşağının, Ergene Havzası’na tarım alanlarında kullanılacak sulama suyu ile içme ve kullanma suyunu ürettiğine dikkat çekerek; “Birbirine bağlı bir sistemi oluşturmaktadır. Bu sistemde bir aksaklık veya tahrip edici bir işlem yapılamaz. Yıldız Dağlık Kütlesinin en yüksek tepesi, Mahya Dağı’dır. Kar, ilkbaharda erken erimektedir. Yaz yağışları ise azdır. Bu sebeple Ergene Havzası’nın su kaynakları kısıtlıdır. Ergene Havzası’nın kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi gereklidir” sözlerine yer verdi.

“TAHRİP EDİLEMEZLER”

Istranca dağlarından ovaya kadar uzanan orman, otlak ve tarım alanlarının, bölgedeki köylerin yaşama ile et, süt ve tarım ürünleri üretme ortamı olduğunu belirten Kantarcı; “Ayrıca iç Trakya’nın da sulama ve içme suyu kaynaklarıdır. Bu yüzden tahrip edilemezler. Taş ocaklarındaki patlatmalar su yollarını değiştirir. Kumlu çakıllı materyaller kazıldığında su depoları yok edilir. Açık ocak işletmelerinden kalan çukurlar doldurulamaz. Üretim alanı yok edilir ve su kaybına sebep olurlar” dedi.

AÇIK TAŞ OCAKLARININ ETKİLERİNE DİKKAT ÇEKTİ

Kantarcı, Kırklareli’ndeki kireçtaşı kuşağındaki açık taş ocaklarına dikkat çekerek; “Orman yok edilmiş. Geri kalan kayalık çukur ve taşlık alan ağaçlandırılamaz. Çatlak sistemi yukarıda kaldığı için sızıp, yeraltı suyunu beslemesi gereken yağış suyu göllenmiştir. Buharlaşıp kaybedilecektir. Buradan çıkarılıp satılan taştan kazanılan para, yok edilen ormanı ve sağladığı faydaları ödemez. Ekolojik maliyeti ise hiç ödeyemez” ifadelerine yer verdi.

“YERÜSTÜ SULARIMIZ SINIRLI, YERALTI SULARIMIZ TÜKENDİ”

Kantarcı, Trakya bölgesindeki sanayileşmenin plansız ve programsız yürütüldüğünü söyleyerek; “Sanayileşelim derken gecekondulaştık. Gecekonduları kentleştirelim derken taş ocaklarını açtık. Ormanları, otlakları ve tarım alanlarını delik deşik ettik. Su üretimini de engelledik. Nüfus artışı su ihtiyacını arttırdı. Tarım alanlarını sulamak için de önemli miktarda su gerekliydi. İklim değişimi bir ısınma-kuraklaşma süreci olarak etkiledi, yağışlar azaldı, kar yağmıyor. Yerüstü sularımız çok sınırlı. Ergene nehri de çok kötü kokuyor. Yeraltı sularımız tükendi, üstelik kirletildi. Su yok ama bazıları halâ taş, kum, kil ocağı, kömür ocağı açmak peşinde” diye konuştu.

UĞUR AKAGÜNDÜZ