Meriç Nehri Kıyısında Caz

Türkiye’nin en önemli caz vibrafonisti Can Tutuğ, Edirne’nin Meriç nehri kıyısındaki Protokol Evi’nde sahne aldı. Tutuğ, Edirne Düşünce Günleri kapsamında sahnesinde hem caz çaldı, hem de caz ile ilgili bilgi verdi.

Haber Giriş Tarihi: 28.08.2024 18:30
Haber Güncellenme Tarihi: 28.08.2024 18:30

Edirne’de Dönüşüm Logos ekibi tarafından Edirne Belediyesi ve Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) Edirne İl Temsilciliği destekleriyle bu yıl 2’ncisi düzenlenen Edirne Düşünce Günleri devam ediyor.

“Sınırları Aşmak” temasıyla 26-30 Ağustos tarihleri arasında kentin farklı noktalarında planlanan 13 atölye çalışması ile düzenlenen Edirne Düşünce Günleri’nin 3’üncü gününde katılımcılar, Türkiye’nin en önemli caz vibrafonisti Can Tutuğ ile bir araya geldi. Meriç nehri kıyısındaki Protokol Evi’nde düzenlenen etkinlikte hem çeşitli eserler icra etti, hem de caz ile ilgili bilgiler paylaştı.

“CAZ, ÇİZGİYİ AŞMAYI SAĞLIYOR”

Tutuğ, konser öncesi caz ile ilgili bilgi verirken; “Caz, çoğu insanın düşünmek istediği, siyah müzisyenlerin özgürlüklerini ortaya koymak için var ettikleri, sosyalist sınıfa yayılan eş güdümlü bir müzik değil. O genelde Blues ile karıştırılıyor. Bizim insanımız, ‘Caz varsa Blues vardır’ diye düşünüyor ama asla öyle bir şey değil. Bir Blues eseri çalarken, cazdaki kirliliği yapabilir misiniz? Yaparsanız, sahneden atılmak demektir. Ama cazda bunu yapabilirsiniz. Dolayısıyla caz, çizgiyi aşmayı sağlıyor. Belirlenen bir sınır var ve bu mutlaka bireyler tarafından belirlenmek zorunda değil. Toplum yapısının zamanla belirli bir düzene oturma arzusuyla çeşitli etkenlerce şekillendirilen bir yapı var. Ama caz biraz bunların üzerinde, sınırları aşmak üzerine kuruludur. Caz aslında Doğu Afrikalıların ritim algısıyla Avrupalıların armoni bilgisinin birleştirildiği, tam anlamıyla çok da istenmeyen bir müziktir. 1776 Amerikan iç savaşı sonrasında, efendilere hizmet eden baş yamakların da savaşa katılıp vefat etmesi sonrası, ritmik algısı iyi olan siyahi köle ve köle benzeri bireylerin iyi müzik eğitimi aldırılmasıyla ortaya çıkan bir müziktir. Başta amacı müzik yapmak dahi olmayan ama iyi ritim algısı olan bir bireye bir de klasik müzik ekliyorsunuz. Dolayısıyla o zaman sizin burada çaldığınız bir Fa’nın içindeki çirkinliği daha güzel hale getirebiliyor. Böylece sanki raydan çıkmış olduğu düşünülen şey, aslında kendine yeni bir ray elde ediyor. Bu başta güzel bir özgürlük çığlığı gelebilir. Ancak caz müzisyenleri kural koymayı çok severler. Daha doğrusu bireyler, kendi yaptıkları eserlerde izini bırakmayı sever. Çünkü iz varsa o kişinin artık orada olmadığı ve olması için bir şeylerin çabalanması gerektiği süreci de vardır. Bu da bir ekol oluşturur. Caz, insanlara bu zamana kadar öğrendikleri doğrultusunda ister var olan kurallarla, isterse kuralların dışında kalarak istediklerini sunma özgürlüğü sunar. Tüm bunların yanında siz, herhangi bir caz eserine, ‘Bu berbat’ da diyebilirsiniz. Bu, onu değersiz kılmadığı gibi, değerli de kılmayacaktır. Çünkü amaç, değerli kılmak değil; sadece duygu ve düşünceleri belirli ölçülerle ifade edebilmektir. O yüzden siyahlar, bu müziğe, ‘Bizim müziğimiz’ diyor. Aslolan var olmak; iyilik veya kötülük değil. İyilik ve kötülük kavramlarının üzerinde var oluşu sürdürmektir” ifadelerini kullandı.

HEM ÇALDI, HEM ANLATMAYA DEVAM ETTİ

Tutuğ, konuşmasının ardından katılımcılara mini konser verdi. Çeşitli eserler seslendiren Tutuğ, zaman zaman eserlerle ilgili de bilgi vermeye devam etti. Etkinliğin sonunda Tutuğ, katılımcılardan yoğun alkış alırken; etkinliğe katılım belgesi takdim edildi.

UĞUR AKAGÜNDÜZ