Prof. Dr. Tan, yem bitkileri üretiminin artırılmasının hayvancılığın gelişimi açısından büyük önem arz ettiğini belirtti.
Yem bitkileri ekim alanlarının genişletilmesinin yanı sıra bitki çeşitliliğinin de artırılması gerektiğini belirten Tan, "Trakya tarımında geleneksel olarak buğday ve ayçiçeği dönüşümlü olarak ekiliyor. Yem bitkileri ekim alanları son derece az. Edirne açısından baktığımızda yaklaşık 3,5 milyon dekarlık tarım yapılan alanın sadece yüzde 4'üne yem bitkileri ekiliyor." dedi.
Hayvancılıkta maliyetlerin yüzde 70'ini yemin oluşturduğuna dikkati çeken Tan, sürdürülebilir hayvansal üretim için verimli ve kaliteli yeme ulaşımın sağlanması gerektiğine dikkati çekti.
Tan, Türkiye'nin önemli hayvancılık merkezlerinden Trakya'da mısır, fiğ, yonca, yem bezelyesi, İtalyan çimi (ryegrass) gibi yem bitkilerinin ekildiğini dile getirdi.
Buğday ve ayçiçeği gibi getirisi olan ve stratejik bitkilerin ekim dönemleri baz alınarak tek yıllık yem bitkilerinin ekilmesi tavsiyesinde bulunan Tan, şunları kaydetti:
"Trakya'da buğday hasadından sonra bir dahaki yılın ayçiçeği ekimine kadar çok uzun bir süre tarım arazilerimiz boş kalıyor. Sulu tarım yapılan alanlarda bunu ikinci ürün olarak değerlendirmek mümkün. Az da olsa ekimi yapılıyor ancak gerçek manada değerlendirildiğini söyleyemeyiz. Buğday hasat edildikten sonra gelişim süresi kısa olan yem bitkilerini bu arazilerde ekerek yem bitkisi üretimini artırabiliriz. Yine ara ürün şeklinde ekim yapabiliriz. İki ana bitkinin ekildiği dönemin arasındaki boş süreçte sonbahar aylarında ot üretmek mümkün. Tabi bunu çok yıllık ve gelişim süreci uzun bitkilerle yapamayız. Gelişme süresi kısa olan, çok hızlı büyüyüp ürün verebilen alternatif yem bitkileri tercih edilmeli. Bunun için fiğ bitkisi, arı otu ve yem bezelyesi gibi alternatif bitkilere ihtiyacımız var. Bu yem bitkileriyle Trakya'daki kaba yem ihtiyacına katkı sunmak mümkün."
Tan, verimi ve besleyiciliği yüksek yem bitkilerinin hayvansal üretimi artırarak ekonomik anlamda katkı sağlayacağını sözlerine ekledi.