Geçmiş dönem Kırkpınar ağalarından, Kırkpınar’ın ilk altın kemerli ağası olan Alper Yazoğlu, güreş liginde amacın ne olduğunu anlayamadığını söyledi. Kırkpınar’da kispetini alan herkesin güreşe gelmemesinin amaçlandığını ama Kırkpınar’ın özünde lisansı olan herkesin güreşmeye gelebilmesi olduğunu belirten Ağa Yazoğlu; “Güreş Ligi yaptılar. Amaç nedir bilmiyorum. Benim federasyon başkanlığı zamanımda Ankara Gazi Üniversitesi profesörleri yönetimimdeydi. İbrahim Yıldıran hoca ile birlikte Kırkpınar’ı izledik. Dedi ki “Kırkpınar’ın anlı, şanlı başpehlivanları bazı geleneksel güreşlerde de izliyoruz; iki, üç dakika güreşip, parayı alıp gidiyorlar. Oynaş güreş yapıyorlar. Bu spor etiğine uymuyor. Bana görev verirseniz ben bunu fikstür haline getireyim. Böyle bir çalışma yapayım ki özensinler güreşirken. Lig usulünde ana fikir şu sanırım, herkes kispetini alıp Kırkpınar’a gelmesin. Neden gelmesin? Dünya’da tanınan en eski organizasyon. Sen gelme deme. Lisansa bağla ve bu lisansı gerçek pehlivana ver. Bu pehlivanda gelsin Kırkpınar’ı yaşasın” diye konuştu.
“PUANLAMA MİNDER GÜREŞİNİN KURALI”
Puanlamanın minder güreşi kuralı olduğunu, yağlı güreşte puanlama yüzünden doğru düzgün güreş olmadığını belirten Yazoğlu; “Bir dönem sırtlandık Kırkpınar’ı. O zamandan beri söylediğim bir durum var. Bu sene de bunu yaşadık. Grekoromen güreşte belden aşağı tutulmaz. Orada süre doldu şimdi başlayın belden aşağıya gibi bir durum yok. Kırkpınar’da 40 dakika güreşin ardından hadi şimdi puanlama deniyor. Puanlama neyin kuralı, minder güreşinin. Arkasına dolanıp bastırırsan kazanıyorsun, bu nerede var işte serbest güreşte. Kırkpınar’ın yenme, yenilme kuralları belli. Koskoca başpehlivan arkasına dolanıp puan alması ile kazanıyor. Normal oyunda doğru düzgün bir güreş olmuyor” dedi.
“HAKEMLERİN ETİK BİR EĞİTİME İHTİYACI VAR”
Hakemler hakkında da konuşan Yazoğlu, hakemlerin etik eğitime ihtiyacı olduğunu söyleyerek; “Hakemler kendi bölgelerini kollamayacaklar. Hakemlerin de etik bir eğitime ihtiyacı var. Utanmadan kendi yöresini koruyor. Bu sene de olduğu söyleniyor. Çalınması gereken yerde çalınmayan düdükler olduğu söylendi. Ben şunu gördüm. Hakem kulesinin önündeki güreşte, meydan hakemlerinden biri orada yakınında bulunan bir pehlivan galip gelince, üzerinde o hakem kıyafeti ile birlikte çocuk gibi zıplayarak sevindi. Bu adam nasıl hakem, bu hakemin verdiği kararlar tartışılır” diye konuştu
“İMAMOĞLU’NA SÜRPRİZİM OLACAKTI”
Tarihi Kırkpınar’ın ilk altın kemerli ağası olan Alper Yazoğlu, ağalığı sonrası da Edirne ve Kırkpınar ile bağını koparmıyor. Geçtiğimiz yıl Sarayiçi’ndeki güreş tribünlerinin altındaki sergi alanında, dünyada daha önce benzeri olmayan aşık kemikleri üzerine resim çalışmalarının sergisini açmıştı. Bu yıl da “Ataya Saygı” isimli, büyük taarruzdan bu yana önemli şahsiyetlerin tuval üzerine yağlı boya çalışmalarından oluşan bir sergi açtı. Sergide büyük taarruzda rol alan önemli şahsiyetlerden, Cumhuriyet döneminde günümüze kadar birçok kişiyi resmeden Yazoğlu, Kırkpınar’a gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da sergiyi gezmesi için davet ettiğini söyledi. Size bir sürprizim var diyerek İmamoğlu’nu davet ettiğini belirten Yazoğlu; “Sanırım yoğunluktan gelemedi. Gelseydi kendisini de resmetmiştim, onu görecekti” dedi.
“REŞAT BEY’DEN (ÇİĞİLTEPE) ÇOK ETKİLENDİM”
Büyük taarruzda Atatürk’ün yanında olanları resmetmesinde Reşat Bey’in Çiğiltepe’yi almak için Atatürk’e yarım saatte alma sözü vererek, yarım saatte Çiğiltepe’nin alınamaması sonrası intihar etmesinden çok etkilendiğini belirten Yazoğlu; “Geçen yıl İstanbul’a dönüşte bir profesör arkadaşımın tavsiyesi artık tuval üzerine çalışmam yönündeydi. Tuval üzerine çalışmamda Mustafa Kemal Paşa’nın bir iki portresini çalışmaya başladım. Görenler başarılı olduğumu söylediler. Dolayısıyla birkaç portreden sonra çok duygulandığım bir konu bana ilham oldu. Gazi Paşa, 26 Ağustos 1922’de Kocatepe’den taarruz emrini veriyor. 27 Ağustos’ta, Afyon yakınlarında Çiğiltepe’ye taarruz eden bizim askerin başında da Miralay Reşat Bey var. Miralay Reşat Bey’e, Gazi Paşa telsizden ‘Reşat Bey, durumumuz nedir? Bu tepeyi ne kadar sürede alırız’ diyor. Reşat Bey de ‘Paşam yarım saat içinde alırız’ diyor. Yarım saat geçince, o anda alamadığı için Reşat Bey silahını başına dayayarak intihar ediyor. Bu gururlu davranış beni çok etkilemiştir. Aslında 15 dakika sonra bizim asker Çiğiltepe’yi almış ama Reşat Bey, Gazi Paşa’ya söylediği yarım saatlik sürede alamadığı için intihar ediyor. Benim bu tuval üzerine çalışmamda kafamda öyle bir şey belirdi. Atatürk’ün silah arkadaşlarını, bağımsızlık savaşında yanında olanları çizeyim dedim. İsmet Paşa’dan, Kazım Karebekir Paşa’dan, Reşat bey, Yüzbaşı Agah Bey’den, yakın tarihimizde aydın bir ilahiyatçı Bahriye Üçok, Deniz Gezmiş’lerden günümüze kadar birçok kişiyi resmetmeye çalıştım. Sinan Cemgil var. Sinan Cemgil çok önemlidir. Nurhak dağlarında kıstırıp öldürdüler. Uğur Mumcu, Hablemitoğlu, Eşref Bitlis Paşa’lar. Mesela Prof. Engin Arık Hanımefendi. Çok büyük projesi vardı. Bu seriyi tamamladık. İmamoğlu da geldi, ona dedim ‘Size bir sürprizim var’ diye ama gelemediler sanırım. Onu da resmetmiştim” dedi.
ŞENER ŞENTÜRK