Bülbül, 6 yıl önce kemençe çalan amcasından heveslenerek kurslara katıldı.
Yaşama sevinci ve azmiyle çevresine örnek olan Bülbül, müzik aletini kısa sürede öğrenerek sürekli kendisini geliştirdi.
Gelen istekler üzerine düğün ve şenliklerde de sahne almaya başlayan Bülbül, çaldığı kemençeyle hem hayata tutunuyor hem de Karadeniz kültürünü yaşatmaya çalışıyor.
Bülbül, engelli bireylerin eve kapanmaması, her zaman sosyal olması gerektiğini söyledi.
Müzikle uğraşmayı çok sevdiğini, kemençe çalmanın da kendisine ayrıca huzur verdiğini vurgulayan Bülbül, "Kemençe çalmaya 13 yaşında başladım. Amcam kemençe kursuna gidiyordu. Ben de o zaman, acaba ben de çalabilir miyim, diye merak etmeye başladım. Zaten sürekli Karadeniz müzikleri dinleyerek büyüdüm. Amcam bana biraz gösterdi. Sonra halk eğitim merkezinde kusa giderek öğrendim. Daha sonra bol bol kemençe çalarak ve dinleyerek kendimi geliştirdim. Kemençe hayatımın bir parçası oldu." dedi.
Bülbül, insanın istedikten sonra aşamayacağı engelin olmadığını, çaldığı kemençeyle insanları mutlu etmenin keyif verici olduğunu dile getirdi.
Kemençenin, Karadeniz kültürünün en önemli parçalarından biri olduğunu belirten Bülbül, konuşmasına şöyle devam etti:
"Karadeniz kültürünü, kemençeyi çok seviyorum. Karadeniz kültürünün anlatılamayacağını, yaşanması gerektiğini düşünüyorum. Kemençe her zaman kalbimde, aklımda; kültürümü çok seviyorum. Şenliklerde, düğünlerde sahne alıyorum. Farklı illerden davet oluyor onlara gidiyorum. Kendimi geliştirmeye devam ederek, sahneye çıkmayı, kemençe çalmayı sürdüreceğim. Kemençeyle, müzikle kendimi buldum. Kemençenin dışında, davul, darbuka, bateri de çalıyorum."
Bülbül, her sahneye çıktığında tecrübe kazandığını, kemençeyle insanların kalbine, duygularına dokunmaya çalıştığını sözlerine ekledi.