ERKİN’DEN EDİRNE SU KÜLTÜRÜ KİTABI

DSİ 11. Bölge emekli Müdür Yardımcısı Makina Yüksek Mühendisi Hüseyin Erkin, Edirne’nin Meriç, Tunca ve Arda nehirleri ile ilgili yazdığı ve Ceren Yayıncılık’tan yayımlanan kitabı Edirne Su Kültürü’nü tanıttı.

Haber Giriş Tarihi: 11.10.2023 16:06
Haber Güncellenme Tarihi: 11.10.2023 16:06
https://batiekspres.com/

Edirne’de DSİ 11. Bölge emekli Müdür Yardımcısı Makina Yüksek Mühendisi Hüseyin Erkin, Ceren Yayıncılık tarafından yayımlanan Edirne Su Kültürü adlı ilk kitabının tanıtımını gerçekleştirdi. Meriç Nehri kıyısında Edirne Belediyesi’ne ait Protokol Evi’nde düzenlenen tanıtım etkinliğinde Erkin, kitabında yer verdiği konuların yanı sıra Meriç, Arda ve Tunca nehirleri ile ilgili açıklama yaptı.

Erkin, konuşmasında özellikle geçmişte Meriç nehri üzerinde Türkiye ile Yunanistan işbirliğiyle başlanan Harza Projesi’ne dikkat çekerek, nehirlerde gerçekleştirilmesini talep ettiği çalışmaları örnekleriyle anlattı.

“NEHİRLERDEN ARZI ETTİĞİMİZ DÜZEYDE YARARLANAMIYORUZ”

Edirne’nin Meriç, Tunca ve Arda nehirlerinin birleştiği bir hinterlandında konuşlandığını söyleyen Erkin; “Binlerce yıllık geçmişi olan çok önemli bir şehrimizdir. Bu akarsularımızdan önceki yıllarda su kullanımı anlamında tarımsal sulamadan ulaşıma kadar çok önemli yararlanma imkânları olmuştur. Yine yararlanıyoruz ama arzu ettiğimiz düzeyde yararlanma olmadığı aşikârdır. Özellikle son yıllarda küresel iklim değişikliği, kuraklık gibi nedenlerle suyun daha da öneminin arttığı dönemlerde bizim, Meriç, Arda ve Tunca nehirleriyle ilgili daha fazla akıl yormamız ve daha fazla yararlanma alanı üretmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu nehirlerimizden mutlaka en üst düzeyde yararlanmamız gerektiğini kitabımda dile getirdim” ifadelerini kullandı.

“EDİRNE’DE ORTAK AKIL ŞEKİLLENEMEDİ”

Erkin, Edirne’de kamuoyunun nehir kıyılarındaki tahribat ve Meriç nehrindeki elektrik üretim tesisini duyarlı bir şekilde takip ettiğini belirterek; “Fakat Edirne, bu nimetlerden pay alacak şekilde bir proje ile ortak akıl maalesef şekillenemedi. Bu kitabı da pandemi döneminde hazırlamıştım. Fakat neşriyat haline dönüşmesine fırsat olmamıştı. Burada nehirlerden geçmişte nasıl yararlanıldığından, günümüzde neler yapılması gerektiğinden bahsettim. Özellikle Birleşmiş Milletlerin bir araya gelerek hazırladıkları ve 15 yıl önce başlayan ‘Sınırı aşan sular’ direktifi Türkiye’yi çok ilgilendiriyor. Bizim Meriç, Arda ve Tunca nehirlerimiz, sınırı aşan su konumundadır. Özellikle Meriç nehri, Yunanistan ile bizim sınırımızı teşkil ediyor. Bu konu, Edirne için de çok önemlidir. Yapılan anlaşmalarda projelerin geliştirilip bu nehirlerden yararlanabilmemiz için büyük fırsatlar olduğunu dile getirmek istedim. Bunları kitabımda da bahsettim” dedi.

“HARZA PROJESİ’NİN DEVAMI YAPILABİLİR”

Meriç nehrinde Türkiye ile Yunanistan işbirliğinde başlanan Harza Projesi’ni hatırlatan Erkin; “Şu anda gördüğünüz seddeler, drenaj kanalları, tarıma açılan alanlar, bizim 1954 yılından itibaren DSİ teşkilatı tarafından 1974 yılına kadar olan dönemde gerçekleştirilmiş projelerdir. Bu proje, Yunanistan ile Türkiye’nin ortak inşa ettiği bir projedir. Adına da Harza Projesi diyoruz. Bu projenin 3’te 2’lik kısmı Türkiye tarafından finanse ve icra edilmiştir. 3’te birlik kısmı da Yunanistan tarafından yapılmıştır. Ancak Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında proje intikaya uğruyor. Meriç nehrinin İpsala ilçesindeki kısımda proje tamamlanamıyor. Benim hayalim; bu projenin devamı niteliğinde Yunanistan ve Bulgaristan ile ortak bir proje dizaynı ile Meriç’in eskiden olduğu gibi ulaşım da dâhil olmak üzere bir projenin yapılmasıdır. Yapılan anlaşmaların özeti kitabımda var. Yerel anlamda komşu şehirler arasında mutabakatlar sağlanarak, ilgili kurumların iştirakiyle bu proje yeniden şekillendirilerek hızlı bir şekilde hayata geçirilebilir. Ancak o zaman bu nehirlerden arzu ettiğimiz düzeyde faydayı sağlayacağız. Buna hiçbir engel yok. Yapılan anlaşmalar buna son derece açıktır. Sadece bizim burada yerel iradeyi kullanmamız gerekiyor. Bunun da ileriki günlerde olgunlaşacağını zannediyorum. İnşallah bu bir başlangıç olur” sözlerine yer verdi.

“YEREL SİYASETÇİLERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR”

Erkin, özellikle son 2 yıldır nehirlerde planlanan projelerle ilgili eleştirilerin devam ettiğini söyleyerek; “İşin temel çözümüne vakıf olamıyoruz. O nedenle bunu bir başlangıç sayarak bu önerilerimin sağlıklı şekilde incelenirse ne kadar doğru ve uygun olacağı görülecektir. Burada yerel siyasetçilere büyük görevler düşüyor. Biz, bu nehirlerden olabildiğince faydalanmamız için mevcut mevzuatlar ve ilgili kurumların iştirakiyle, nehirlerimizin geçmişine de bakarak, bugünün teknolojisiyle nehirlerin temizlenmesi, kıyılarının tahkim edilmesi fevkalade imkân dâhilindedir” dedi.

FİLİBE’Yİ ÖRNEK GÖSTERDİ

Bulgaristan’ın Filibe kentinde Meriç nehri ile gerçekleştirilen rekreasyon projesine dikkat çeken Erkin; “Nehirler hep şehirlerin içinden akmıştır ve geçmiş yıllarda yerleşim hep böyle olmuştur. Biz, Tunca’nın 2 yakasına şehri konuşlandıracağımız yerde, şehirden uzaklaşarak batı istikametine doğru, yanlış bir şekilde imarlaşıyoruz. Bunun bir an önce durdurularak tekrar nehrin 2 yakasına genişleyecek şekilde dönüşmesine mecburiyet vardır. Filibe, ortasından Meriç nehrinin geçtiği bir şehirdir. Şehre girişte, bizim geçmişte önerdiğimiz ama yanlış yapılan bypass kanalı gibi bir kanal var. Oradan Meriç nehri suyu alınarak çok güzel bir rekreasyon alanı yaratılmıştır. Büyük bir yüzme havuzu, etrafında spor kompleksleri vardır. Bunun benzerini Karaağaç’ta düşündük. Önemli bir projedir. Bunun bir bölümü rekreasyon alanı, bir bölümü de 20 bin dekarlık verimli tarım arazilerinin sulanmasıdır. Ayrıca nehir üzerinde küçük bir baraj da düşünmüştük. Bu proje maalesef bizim arzu ettiğimiz yerde yapılmıyor. Edirne için de önemli bir sıkıntı olacağı kanaatindeyim. 2-3 yıldır taşkın gelmiyor. Umarım bu sene de olmaz. Olduğu takdirde sıkıntı yaşayacağız” diye konuştu.

UĞUR AKAGÜNDÜZ