Elipek açıkladı: Ayrıştırmaya ‘Üşeniyorum’ bahanesi

Trakya Üniversitesi’nde düzenlenen Bilim Zirvesi’nde Prof. Dr. Belgin Elipek, insanların atık maddeleri ayrıştırmama nedenini açıklarken; “Biz bir anket yaptık. ‘Atıklarınızı ayrıştırıyor musunuz?’ diye sorduğumuzda yüzde 70’i ‘Hayır’; ‘Neden?’ diye sorduğumuzda yüzde 90’ı ‘Üşeniyorum’ dedi” diye konuştu.

Haber Giriş Tarihi: 28.04.2024 13:42
Haber Güncellenme Tarihi: 28.04.2024 13:42

Trakya Üniversitesi Sağlık Kültür Daire Başkanlığı Biyolojik Bilimler, Doğal Çehre ve Yaşam Topluluğu tarafından düzenlenen Türkan Sabancı Kültür Merkezi’nde Bilim Zirvesi etkinliği devam ediyor.

Dün başlayan Bilim Zirvesi’nin bugünkü programında, Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Belgin Elipek, çevre ve sürdürülebilirlik; Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yurtcan ise biyolojik mücadele konularında sunum yaptı. Programa çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci katıldı.

“ÇEVRE BİLİNCİ İNSANIN RUHUNDA OLMALI”

Elipek, çevre ve sürdürülebilirlik konulu sunumunda; “Çantanıza cam şişe atmak yerine daha kolay taşıma olsun diye plastik şişe atıyorsunuz. Kolay olsun ama bunları üretirken doğaya verilen zarar ne? Bir bilene mi danışsak, ne yapsak? Çevre bilinci kesinlikle insanın ruhunda olmalı. Ruhunuzu işleteceksiniz. Hani spor yaparsınız, bir yıl spor yaparsınız, fit olursunuz; bıraktığınız anda yine kilo almaya başlarsınız. Çevre bilinci de böyledir. Başlayacaksınız, bir yerden başlamak zorundasınız. ‘Bana ne? Ne olacak? Benim attığım bu çöpü herkes atıyor. Fabrika dünyalarca, tonlarca atıkları alıp suya atıyor. Ben bir çay bardağı atık yağ dökmüşüm. Ne olur?’ demeyeceğiz. Hayatımıza çevre bilincini bir defa soktuğumuzda, evdeki atıklarınızı ayrıştırmaya başladığınızda, kendinizi elinizdeki boş soda şişesini çöpe atamıyorken bulacaksınız” ifadelerini kullandı.

“SU KİRLENİNCE DE CİĞERİMİZ YANIYOR”

İnsanların atık maddeleri ayrıştırmaya üşendiğini belirten Elipek; “Biz bir anket yaptık. Ankette, ‘Atıklarınızı ayrıştırıyor musunuz?’ diye sorduğumuzda yüzde 70’i ‘Hayır’ dedi. ‘Neden?’ diye sorduğumuzda yüzde 90’ı ‘Üşeniyorum’, ‘Zamanım yok’ dedi. Atık ayrıştırmak için zamanınızın olmasına gerek yok. Evde koyacağınız bir poşete bakar. Onun içini doldurmaya bakar. Lavabodan yağları döküyoruz. Nasıl olsa kanalizasyonla gidiyor. O kanalizasyon nereye gidiyor? Akarsulara. O nereye gidiyor? Nehirlere. Nehirler nereye gidiyor? Denizlere. Siz döktünüz zaman atık yağ, suyun üstünde bir tabaka meydana getiriyor. Çünkü yoğunluğu daha düşük. Bu, atmosferden suya oksijen girmesini engelleyen bir olaydır. Böylelikle siz, suya diyorsunuz ki ‘Kendi kendini temizleme, bırak.’ 1 litre bitkisel atık yağ, 1 milyon litre suyu geri dönüşemeyecek, kendi kendini temizleyemeyecek şekilde kirletiyor. Ormanlarımız yanınca, ‘Ciğerlerimiz yandı’ diyoruz. Su kirlenince de ciğerlerimiz yanıyor. Ormanın yanmasıyla suyun kirlenmesi aynı şey” dedi.

“ATIKLARIN OLUŞTURĞU 7’NCİ KITA VAR”

Elipek, dünyada atıkların bir kıta oluşturduğuna dikkat çekerek; “Bir gün bir araştırma yapmışlar. Bir plastik materyalin içerisine çip takıyorlar ve bir akar sudan bırakıyorlar. Sonra onu takip ediyorlar. Takip ettiklerinde girdaplarda birçok atık materyalin toplanmış olduğunu görüyorlar. Dünyada böyle 5 tane girdap var. Tüm kıtaların içerilerinden gelen plastiklerin toplandığı alanlar var. Bu alanlardan 7’nci kıta olarak bahsediyorlar ve bu kıta Türkiye’den 10 kat daha büyük. Bunu temizlemek için 67 gemi 1 yıl boyunca her gün çalışsa sadece yüzde 1’inin temizleneceği tahmin ediliyor” sözlerine yer verdi.

“BİYOLOJİK MÜCADELE ÜLKEMİZDE AZ UYGULANIYOR”

Elipek’in sunumunun ardından Prof. Dr. Murat Yurtcan da biyolojik mücadele konusunda sunum yaptı. Yurtcan, biyolojik mücadelenin Türkiye’de az uygulanan bir mücadele şekli olduğunu söyleyerek; “Fakat gelişmiş ülkelerde ilk tercih edilen mücadele şeklidir. Dolayısıyla kimyasala göre çok avantajı var. Kimyasalda kanserojen riski, patojenik etki, zehirlenme etkisi var. Biyolojik etkinin böyle etkileri yok. Biyolojik etkinin ekonomik açısına bakacak olursa daha masrafsızdır. Kimyasalda zaman içerisinde direnç kazanılması ve bu sayede farklı kimyasalların üretilmesi ve seyir miktarının doğada artışı çok fazladır. Ama doğal düşmanların kullanıldığı biyolojik mücadelede böyle bir şey mümkün değil. Biyolojik mücadele aslında zararlı olarak nitelendirdiğimiz grupların, yararlı gruplar kullanılarak ekonomik zarar eşiğinin altına indirilmesidir. Zararlıyı yararlı, canlıyı canlıyla baskılama işlemidir” sözlerine yer verdi.

MERT ERİŞKİN