Edirne’de öğretmenler törende değil alanda

Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Murat Akçay, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde okullarda, kendileri için düzenlenen törenlerde olmak yerine, haklarını savunmak için alanlarda olduklarını belirterek” Öğretmenler liyakatin yok edildiği bir sistem içinde erdem mücadelesi veriyor” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 24.11.2023 18:26
Haber Güncellenme Tarihi: 24.11.2023 18:26

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Edirne Şubesi, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle Saraçlar Caddesi’nde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Şube Başkanı Murat Akçay, açıklamada, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde, öğretmenlerin Cumhuriyet’e layık bir şekilde laik, bilimsel, adil ve kamusal bir eğitim verememenin sıkıntısını yaşadığını söyledi. Öğretmenlerin çalışma hayatlarının yerle bir edildiğini, düşük gelir nedeniyle sosyal ve özel yaşamının sancılı olduğunu, en insani ihtiyaçların bile lüks haline geldiğini belirten Akçay, insanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istediklerini ifade etti.

Akçay, Türkiye için parlak bir gelecek düşleyen tüm yurttaşları, öğretmenlerin mücadelelerine destek vermeye davet etti. Eğitim-İş’e üye öğretmenlerin, 24 Kasım 2023 Cuma günü işi bıraktıklarını belirten Akçay, 25 Kasım 2023 Cumartesi günü ise Ankara’da saat 11.00’de Anıtpark’ta miting yapacaklarını, saat 14.00’te de karanfillerle Başöğretmen Atatürk’ün kabrine yürüyeceklerini söyledi.

“HAKKIMIZI ÖDEMİYORLAR”

Akçay, öğretmenlerin yüzde 95’inin maaşının yetersiz olduğunu belirterek; “Bugün bize ‘Hakkınızı ödeyemeyiz’ edebiyatı yapmak için sıraya girecek olan yöneticiler, gerçekten de hakkımızı ödemiyorlar. Öğretmenlerin yüzde 95’i maaşının yetersiz olduğunu söylüyor. Bu maaşla kendim ve ailem için bir gelecek hazırlayamam diyenlerin oranı yüzde 98. Öğretmenlerin hakları gibi umutları da çalınmış durumda; yüzde 96’sı ‘Gelecekten ümitli değilim’ diyor. Öğretmenlerin yüzde 96’sı düşük maaş nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığı görüşünde. Sınıfındaki her öğrenciye kendi evladı gibi yaklaşan öğretmenlerin yüzde 97’sinin bütçesi kendi çocuklarının ihtiyacını gidermeye yetmiyor.  Öğretmenlerin yüzde 65’i esnaf, yüzde 37’si şahıslara borçlu. Matematiğe aykırı biçimde öğretmenler için bir ay ortalama 30 gün değil bir yıl gibi geçiyor, ay sonu bir türlü gelmiyor, öğretmenlerin yüzde 72’si her ay borç alarak ayakta kalabiliyor. Öğretmenlerin yarısından fazlası kredi kartının sadece asgari borcunu ödeyebiliyor” ifadelerini kullandı.

“ÖĞRETMENLER İÇİN ARTIK YAŞANABİLİR BİR EMEKLİLİK HAYALİ DE İMKÂNSIZ”

Tüm eğitim emekçilerinin, yaşanabilir bir emeklilik hayalinin imkânsız olduğuna değinen Akçay; “İnsanca çalışma koşulları ve insanlık onuruna yaraşır bir ücret alamayan öğretmenler için artık yaşanabilir bir emeklilik hayali de imkânsız. Ömürleri boyunca çalıştıktan sonra zaten kuş kadar emeklilik ücreti alacak olan öğretmenler, o günler için bir hazırlık da yapamıyor. Maaşından herhangi bir birikim yapamayan öğretmenlerin oranı yüzde 91. Üstelik burada önemle vurguluyoruz ki bu acı tablo, sadece öğretmenler için değil tüm eğitim emekçileri için geçerlidir. Tüm eğitim emekçilerinin mücadele örgütü olan Eğitim-İş olarak, her zaman söylediğimiz gibi, eğitim bir ekip işidir. Ve ne yazık ki biraz önce sıraladığımız acı gerçekler, idari memurundan okul personeline, üniversitelerdeki akademisyene kadar tüm eğitim emekçilerinin getirildiği halin özetidir” dedi.

“BU KARANLIKTAN ÇIKIŞ İÇİN TALEPLERİMİZ VAR”

Akçay, dünyada başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim ve eğitim emekçisinin değersizleştirilmemesi gerektiğini vurgularken; “İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz! Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz! Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesini, kadrolu güvenceli atama yapılmasını istiyoruz! Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakatın kaldırılmasını, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakatin esas alınmasını istiyoruz! Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz! Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz! Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz! Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz! Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz! Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz! Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz!” diye konuştu.

MERT ERİŞKİN