Nilay YILMAZ
Yaptığı yazılı açıklamada; “Olumsuz koşullara karşı, yinede üretebilmek ve üreteni anlayabilmek!” Tarımsal üretim önemli ölçüde mevsimsel şartlara bağlıdır. Bu durum ise çiftçilerimiz açısından çok büyük zorlukları ve riskleri ortaya koymaktadır. 2018 yılı bölgemiz tarımsal faaliyetleri özetlenecek olursa; ağırlıklı olarak 260 bin dekarda Buğday, 120 bin dekar alanda Ayçiçeği, 10 bin dekar da Çeltik ve 10 bin dekar alanda da Danelik Mısır ile Slajlık Mısır tarımı yapılmaktadır. Bölgemiz 2018 yılı tarımsal faaliyetler açısından sıkıntılı bir üretim sezonu geçirmektedir. Buğday tarımında kış aylarındaki aralıksız yağışlar nedeni ile çiftçimizin ürüne müdahalesini engellemiştir. Yabancı ot mücadelesinin geç yapılması ve gübrelemenin zamanında yapılmaması nedeni ile bu yıl buğdaylarda istenilen gelişme düzeyi sağlanamamıştır. Yağışların fazla olması ve geçen ılıman kış sebebi ile Buğday ekili alanların çoğunda fungal hastalıklar sebep olmuştur. Bu olumsuzluklar sebebi ile 2018 yılı Buğday tarımında bir önceki yıla göre düşük verim beklenmektedir. Çiftçilerimizden süne mücadelesine zarar vermemek için Tarım il ve ilçe Müdürlüklerinden açıklama yapılmadan kimyasal mücadele yapmamalarını istiyoruz. Ayçiçeği tarımında yıl itibariyle toprak hazırlığı zorlu olmuştur. Ayçiçeği ekimlerinin çoğunun yapıldığı bölgemizde bazı ekim çevrelerine mevsimsel yağışlar düşmüş ve ürün çıkışlarını sağlıklı gerçekleştirmiştir. Ilıman geçen kışın etkisinden dolayı çıkışı gerçekleşen ayçiçeği ve mısır alanlarında “bozkurt” zararı görülmektedir. Çiftçilerimizden ekim alanlarını kontrol etmelerini ve alınan teknik destekle bu alanlarda gerekli mücadeleyi yapmalarını öneriyoruz. Fedakar çiftçilerimiz her türlü güçlüğe göğüs gererek insanlar için hayati önem taşıyan tarıma dayalı sanayi'nin hammaddelerini üretmektedir. Ancak toplumun çiftçilerle dolaylı ya da direk iletişim içinde olmayan kesimleri bu özveriyi anlamakta güçlük çekmekte ve bu insanlarımıza gerekli anlayış ve desteği göstermekten geri kalmaktadırlar. Çiftçilerimiz yıllardır değişen mevsim ile ekonomik krizlerden en çok etkilenen kesim olarak yaşama çabasındadır. Ülkemiz Dünya üzerinde kendi kendini besleyen 7 ülkeden biri iken, maalesef bu özelliğini yanlış tarım politikaları yüzünden kaybetmiştir. Türk Tarımında Üretim durduğu için Türkiye şu an dışa bağımlı hale gelmiştir. Doğayla dost sürdürülebilir tarımsal üretimi teşvik amacı ile gerekli olan işletme ve ekipman donanımı sağlanmalıdır. Çiftçilerimizin birim alandan daha fazla ürün alabilmeleri için ve pazarlama konularında hükümetlerimiz tüm olanakları ile yönlendirici olmalıdır. Genç nüfusumuzun tekrar köylere dönüp hayvansal ve bitkisel üretime teşvik edilmeleri gerekmektedir. Ülkemiz, iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası'nda yer almaktadır. Bu nedenle ülkemiz, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri yönünden, yüksek risk grubu ülkeler arasında kabul edilmektedir. Bunun için çiftçilerimizden ürünlerini doğal risklerden korumak için %50 devlet destekli tarım sigortası (TARSiM) yaptırmalarını önemle rica ediyoruz. Tarım Sigortası kapsamında alınan riskler arttıkça toplam ödenecek prim miktarı da artmaktadır. Her ne kadar Devlet desteği olsa da bir üreticinin bahçe veya tarlasındaki ürünün tüm risklere karşı sigorta yaptırması durumunda prim miktarı bazı ürünlerde oldukça artmaktadır. Bu konuda tarım sigortaları uygulamaları yeniden gözden geçirilmeli, çiftçimizin prim tutarlarını azaltmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Ülkemizin verimli tarım arazilerini çarpık yapılaşma ve erozyon nedeni ile kaybetmekteyiz. Toprağın vatan olduğunu unutmadan, toprak ve su kaynakları güvence altına alınmalıdır. Sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkı ile canlı ve cansız varlıkların yaşamı, etkin anayasal normlar ile güvence altına alınmalıdır. Dünyada Tarımsal üretim de ve tüketim de dengeler değişirken, ülkemizde de bu durumu dikkate alan tedbirleri geliştirmemiz gerekmektedir. Bu hususta, Üretim maliyetlerinin büyük bir bölümünü oluşturan gübre ve mazot destek miktarı arttırılmalıdır. Genel Seçimlerde siyasi partilerin seçim beyannamelerinde yer alan KDV indirimi gübre ve yem gruplarında uygulanmış olsa da, fiyatlara istenilen şekilde yansımamıştır. Desteklerle ilgili diğer sorun ise stopaj kesintisidir. Çiftçimiz, ödenen desteklerden, sanki zirai kazanç elde ediyormuş gibi yüzde 4 oranında stopaj kesilmektedir. Geçmişte, Doğrudan Gelir Desteği'nde yüzde 4 stopaj kesilmiyordu. Benzer bir uygulamaya gidilmeli ve kesinti kaldırılmalıdır. Üreticilerin gelir istikrarını koruyacak, tarımsal yapısına uygun bir piyasa düzeni oluşturulmalı, yeni destekleme sisteminde, destekler maliyeti azaltıcı yönde olmalı, verimin arttırılmasında çok önemli etkisi olan Sertifikalı Tohumluk kullanımı daha fazla yaygınlaştırılmalı ve en kısa sürede tarım arazilerinin toplulaştırılmasına geçilmelidir. Arazi toplulaştırılması hızla devam ettirilmelidir. Aksi takdirde Türk tarımı yok olmaya doğru gitmektedir. Kanun uygulanırken, verimli tarım arazilerinin korunmasına azami dikkat gösterilmeli, tarım arazileri yapılaşmaya açılmamalı, tarım dışı amaçlarda kullanılmamalıdır. Ülkemiz tarımı mevcut yapısal ve temel sorunları yanında karşı karşıya bulunduğu ekonomik ve sosyal sorunlar yüzünden çiftçimiz verimli, rekabetçi, istikrarlı üretim yapamamaktadır. Son yıllarda destekler bütçe imkanları dahilin de enflasyonun üzerinde artırılmasına rağmen, özellikle, rekabet halinde olduğumuz ülkeler kadar destek verilemeyen üreticilerimizin bugünkü koşullarda zorlukları devam etmektedir. Bu nedenle üreticimiz, çok çeşitli yollarla yüksek desteklerin verildiği diğer ülke çiftçilerinin ürünleriyle haksız rekabet ortamında ürünlerini pazarlamak zorunda kalmaktadır. Üstelik girdi maliyetlerinin de çok yüksek olması, ülkemizin ekolojik üstünlüğü olmasına rağmen diğer ülke çiftçileriyle rekabet edememelerine neden olmaktadır. Tarımda hem büyümeyi hem de gelir istikrarını sağlamak, kırsalın kentlerle olan ekonomik sosyal orantısızlığını gidermek ve üreticilerimizin alım gücünü yükseltmek için tarıma daha fazla kaynak ayrılmalı ve bu kaynak adil bir şekilde dağıtılmalıdır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak üreticimizi ilgilendiren konuları yetkili makamlara iletmekte ve takibini yapmaktayız; Önemli bir çalışma da 5510 sayılı kanunun 4/B kapsamında yaşlılık aylığı bağlanacak Tarım Bağkur sigortalısı olan çiftçilerimizin, birikmiş sigorta prim borçlarının tasfiye edilmesi için kredi kullandırılması ve böylelikle emeklilik hakkı kazanmalarının sağlanmasıyla ilgili protokolün hayata geçirilmesidir. Prim borçlarını ödeyerek emekli olabilecek Tarım Bağkurlu Sigortalılara Kredi sağlanması protokolü 23 Şubat 2018 tarihinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı sayın Jülide Sarıeroğlu, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Sayın Mehmet Selim Bağlı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Sayın Hüseyin Aydın ile birlikte imzalanmıştır. Protokol, tasfiye edilecek borçların, sigorta primlerinin yanı sıra, genel sağlık sigortası borcu, durdurulan sürelerin ihyası, doğum ve askerlik kapsamındaki hizmet borçlanmalarını da kapsamaktadır. Bu durumdaki çiftçilerimiz, imzalanan bu protokol hükümleri çerçevesinde, 48 ay vade imkanıyla Ziraat Bankası'ndan kredi çekip, birikmiş prim borcunu ödeyip emekli olabilecektir. Çiftçilerimiz açısından önem arz eden bir diğer konu ise 18 Nisan 2018 tarihinde Birliğimizi ziyaret eden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Ahmet Eşref Fakıbaba ile imzalanan IPARD Eğitim ve Proje Hazırlama işbirliği Protokolüdür. Protokol, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu'nun (TKDK) istediği format ve şartlara uygun biçimde proje sunmalarını teminen kabul gören proje karşılığında, Avrupa Birliği katılım Öncesi Mali Yardım Aracı'nın (IPA) Kırsal Kalkınma Bileşeni (IPARD) programı kapsamındaki hibe fonlarından faydalanmaya imkan tanımaktadır. Bu çerçevede, IPARD proje eğitimi alan Ziraat Odalarımızda çalışan 411 tarım danışmanı, çiftçilerimize ücretsiz proje hazırlayacaktır. Türk çiftçisi dünya çiftçisinin yanında üreten, çalışan ve insan gibi yaşayan haklı ve onurlu yerini almalıdır. Dün olduğu gibi, bugünde bu ülkenin ve dünyanın geleceği çiftçi ve tarımın gelişmesine bağlıdır. Bunun için hükümetlerden çiftçilerimize gereken önemi göstermesini istiyoruz.14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü için, 11 Mayıs Cuma günü Lüleburgaz-Büyükkarıştıran kasabasında DLG fuarcılık tarafından yapılan Açık alan uygulamalı ve tarım alet ekipmanları fuarına ilçemiz merkez ve köylerinden odamızın imkanları ile çiftçilerimizin fuara katılımı sağlanacaktır. Dünya Çiftçiler Günü için kutlamalar 14 Mayıs Pazartesi günü Odamız Hizmet binasında ikramlarımız ile gerçekleşecektir. Meclis ve Yönetim Kurulum adına Çiftçilerimizin Dünya Çiftçiler Gü-nünü kutlar, sağlık, mutluluk ve bereket dolu bir yıl dileriz.”dedi.