Nilay YILMAZ
Havsa Ziraat Odası Başkanı Bülent Uzel 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla gazetemize yazılı açıklama yaptı. Yaptığı yazılı açıklamada; “Tarımsal üretim önemli ölçüde doğa şartlarına bağlıdır. Bu durum ise çiftçilerimiz açısından çok büyük zorlukları ve riskleri ortaya koymaktadır. Ulusumuzun Büyük Kurtarıcısı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Türkiye'nin Gerçek Sahibi ve Efendisi Hakiki Müstahsil Olan Köylüdür” sözlerinden güç ve ilham alan değerli Çiftçilerimiz, Doğumdan ölüme kadar, bütün hayatlarındaki sosyoekonomik her çeşit hak ve menfaatlerini, asla bir iktidar mücadelesi yapmadan, daima ikna ve telkin metodunu kullanarak, milli bütünlüğümüzün iş bölümü içerisinde, örf ve adetlerimize bağlı, ahlaki bir nizam içinde halletmeye ve de gerçek, faydalı çareyi bulmaya karar vermiştir. Bu sebeple, böylesine asli bir görevi benimseyen Türk Çiftçileri, Yurdumuzun her yerinde Ziraat Odaları ve dolayısıyla üst örgütleri olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği'ni teşekkül ettirerek, saygın, dürüst, kurumlar arası yersiz tartışmalardan uzak, çözüm üretici yöneticileri ve personeli ile temel amaç ve ilkeleri doğrultusunda, teşkilatlanmış ve birleşmiş olup, tarımın genel sorunlarını Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından ilgili üst makamlarla görüşülerek giderilmeye çalışılmaktadır. Ziraat Odaları, Temel Amaçlarının gerçekleştirilmesinde, Anayasa'mızda yer alan “Halkın gereği gibi beslenmesini, tarımsal üretimin toplumun yararına uygun olarak arttırılmasını, toprağın kaybolmasının önlenmesini, tarım ürünlerinin ve tarımla uğraşanların emeğinin değerlendirilmesini, temin için Devlet gereken tedbirleri alır.” Anlayışından hareket ederek ve de kuvvet kazanarak, tarafsız bir politika izler. Fedakar çiftçilerimiz her türlü güçlüğe göğüs gererek insanlar için hayati önem taşıyan tarıma dayalı sanayi'nin hammaddelerini üretmektedir. Ancak toplumun çiftçilerle dolaylı ya da direk iletişim içinde olmayan kesimleri bu özveriyi anlamakta güçlük çekmekte ve bu insanlarımıza gerekli anlayış ve desteği göstermekten geri kalmaktadırlar. Çiftçilerimiz yıllardır yaşanan ekonomik krizlerden en çok etkilenen kesim olarak yaşama çabasındadır. Ülkemiz Dünya üzerinde kendi kendini besleyen 7 ülkeden biri iken, maalesef bu özelliğini yanlış tarım politikaları yüzünden kaybetmiştir. Türk Tarımında Üretim durduğu için Türkiye şu an dışa bağımlı hale gelmiştir. Doğayla dost sürdürülebilir tarımsal üretimi teşvik amacı ile gerekli olan işletme ve ekipman donanımı sağlanmalıdır. Çiftçilerimizin birim alandan daha fazla ürün alabilmeleri için ve pazarlama konularında hükümetlerimiz tüm olanakları ile yönlendirici olmalıdır. Ülkemiz, verimli tarım arazilerini yapılaşma ve erozyon nedeni ile kaybetmektedir. Toprağın vatan olduğunu unutmadan, toprak ve su kaynakları güvence altına alınmalıdır. Sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkı ile canlı ve cansız varlıkların yaşamı, etkin anayasal normlar ile güvence altına alınmalıdır. Dünyada Tarımsal üretim de ve tüketim de dengeler değişirken, ülkemizde de bu durumu dikkate alan tedbirleri geliştirmemiz gerekmektedir. Bu hususta, Üretim maliyetlerinin büyük bir bölümünü oluşturan gübre ve mazot destek miktarı en az dekar maliyetinin yarısı kadar arttırılmalıdır. Üreticilerin gelir istikrarını koruyacak, tarımsal yapısına uygun bir piyasa düzeni oluşturulmalı, yeni destekleme sisteminde, destekler maliyeti azaltıcı yönde olmalı, üretilen ürünlere verilen prim destekleri zamanında verilmelidir. Verimin arttırılmasında çok önemli etkisi olan Sertifikalı Tohumluk kullanımı daha fazla yaygınlaştırılmalı ve en kısa sürede tarım arazilerinin toplulaştırılmasına geçilmelidir. Arazi toplulaştırılması hızla devam ettirilmelidir. Aksi takdirde Türk tarımı yok olmaya doğru gitmektedir. Kanun uygulanırken, verimli tarım arazilerinin korunmasına azami dikkat gösterilmeli, tarım arazileri yapılaşmaya açılmamalı, tarım dışı amaçlarda kullanılmamalıdır. Ülkemizin tarımsal potansiyelini tam olarak kullanmamızın önünde çözüm bekleyen sorunlarımız bulunmaktadır. Bunlar; Tarımsal işletmelerin küçük, arazilerin çok parçalı, sulama, örgütlenme, ambalajlama, depolama, pazarlama, finansman yetersizliği, kırsaldan göç nedeni ile Tarım da oluşuna yaşlı nüfusu gibi sorunların yanında, Mazot, Gübre, Elektrik ve Tohum girdi maliyetlerinin çok yüksek olması ve üretimde kullanılan girdilerin yurt dışından ithal edilmesinden dolayı dışa bağımlılık, artan döviz kurlarının üretimi ciddi şekilde etkilemesidir. Üretimde en fazla tüketilen gübrelerin, ilaç ve mazot fiyatları, son 4 yılda yüzde 60 ile yüzde 100 arasında artmıştır. Maalesef aynı dönemde Çiftçimizin alın terini katarak üretmiş olduğu başta, Buğday, Ayçiçeği, Mısır ve Çeltik fiyatlarındaki artış, Motorin ve gübre gibi girdi maliyetlerinin çok altında kalmıştır. Ülkemiz, iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzası'nda yer almaktadır. Bu nedenle ülkemiz, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri yönünden, yüksek risk grubu ülkeler arasında kabul edilmektedir. Bunun için çiftçilerimizden ürünlerini doğal risklerden korumak için %50 devlet destekli tarım sigortası (TARSiM) yaptırmalarını önemle rica ediyoruz. Bölgemizde, 280 bin dekar alanda Buğday, 110 bin dekar alanda Ayçiçeği, 5 bin dekar alanda Çeltik, 10 bin dekar alanda Dane ve Slajlık Mısır üretimi gerçekleşmektedir. 2020 üretim sezonu buğday ürünü çıkışları çok iyi olmuş olup, son dönemlerde mevsimsel yağışlarında düşmesi ile çiftçilerimizin doğru zamanda yapmış oldukları gübrelemeler sonucunda buğday ürünü güzel gelişmiştir. Çiftçilerimizden süne mücadelesine zarar vermemek için Tarım il ve ilçe Müdürlüklerinden açıklama yapılmadan kimyasal mücadele yapmamalarını istiyoruz. Ayçiçeği tarımında yıl itibariyle toprak hazırlığı çok uygun olmuştur. Ayçiçeği ekimlerinin çoğunun yapıldığı bölgemizde yoğun yağışın yaşandığı yerler dışında çıkışlar güzeldir. Çiftçilerimizden odamız tarım danışmanları ile beraber ekim alanlarını kontrol etmelerini ve alınan teknik destekle bu alanlarda gerekli mücadeleyi yapmalarını öneriyoruz. Türk çiftçisi dünya çiftçisinin yanında üreten, çalışan ve insan gibi yaşayan haklı ve onurlu yerini almalıdır. Dün olduğu gibi, bugünde bu ülkenin ve dünyanın geleceği çiftçi ve tarımın gelişmesine bağlıdır. Çiftçimiz, 80 milyonluk Türkiye nüfusunu doyurmasının yanı sıra, ülkemize her yıl gelen 35 milyon turisti de beslemiş, Çiftçilerimiz bununla da sınırlı kalmayarak iç savaş ve çeşitli koşullar yüzünden ülkemize sığınan 2 milyona yakın muhtaç durumdaki insanların gıdasını da temin etmiştir. Bunun için hükümetlerden çiftçilerimize gereken önemi göstermesini istiyoruz. Meclis ve Yönetim Kurulum adına, Çiftçilerimizin Dünya Çiftçiler Gününü kutlar, hayırlı ramazanlar, sağlık, mutluk ve bereket dolu bir yıl dileriz.”dedi.