Birleşik Kamu – İş Konfederasyonu Edirne İl Temsilcisi Nedim Zobar, kömür ocağı açılması için kesilmek istenen Muğla’daki Akbelen Ormanlarını savunan köylülere destek bildirisi yayınladı. Zobar, “Etrafı denizlerle çevrili, her mevsimin en güzel halinin yaşandığı, bin bir çeşit bitki türünü evladiyelik bir dantel gibi örtünen, yüzyıllarca birçok uygarlığın uğruna savaştığı, şairlerin kara sevdaya düştüğü bu memleket, şimdilerde geri dönülmesi mümkün olmayan bir talana, rant kuşatmasına sahne olmaktadır” dedi.
Zobar “Söz milliyetçilikten açıldığında mangalda kül bırakmayanların ormanları kül ettiği, ırmağının akışına öleceklerini söyledikleri bu vatanın akarsularını bile adeta satılığa çıkardığı, memleketin toprağının ve bereketinin sistemli bir şekilde gasp edildiği bu trajik tiyatronun son sahnesi Akbelen Ormanı olmuştur. Muğla'nın Milas ilçesi İkizköy Mahallesi’nde yer alan Akbelen Ormanı'nda kömür madeni için 4 gün önce başlanan ağaç kıyımı ve sonrasında yaşananlar yürekleri yaralamıştır. Pek çok hayvan ve bitki türüne ev sahipliği yapan, yaşlı ve doğal bir kızılçam ormanı olan 780 dönümlük Akbelen Ormanı’nda, köylülerin ve çevrecilerin açtığı dava devam ettiği halde ağaç kıyımına başlayan şirkete karşı direnen köylüler ve çevrecilerin 5 gündür uğradığı şiddet ve eziyet, kamuoyunu isyan ettirmiştir. İstismar davalarında yargılanan tarikatçılara adeta ricayla, çete üyelerinin çoğu zaman elini kolunu sallaya sallaya gelmesine izin verilerek işletilen gözaltı işleminin, Akbelen’de sadece ağaçlar kesilmesin diyen insanlarımıza darp ederek, yere yatırılıp kafasına bastırılarak, yaşlı insanların dahi yüzüne yakın mesafeden biber gazı sıkılarak, ters kelepçeyle uygulanmasının kabul edilebilir bir yanı yoktur” ifadelerini kullandı.
“YANINIZDAYIZ” MESAJI
Birleşik Kamu – İş’in, memleketin her karış toprağını en büyük hazine saydığı, her zaman çevre mücadelesinden yana taraf olduğu belirtilen açıklamada şu görüşlere yer verildi:
Akbelen’deki talan son bulmalı ve her şeyden önce yargı sürecinin tamamlanması beklenmelidir.
Özellikle her gün bir orman yangını haberiyle yüreklerin yandığı şu günlerden bir ders çıkarılmalı ve memleketin kalan son akciğerleri talan edilmek bir yana dursun özel önlemlerle korunmalıdır. Gelişmiş ülkelerin neredeyse tamamen elini çektiği kömür, güneşinden suyundan ve rüzgarından bile enerji üretmenin mümkün olduğu bu memlekete ‘kadermiş’ gibi dayatılmaktan vazgeçilmelidir. Buna Akbelen Ormanı’nı talana açan maden işletme ruhsatını iptal etmekle başlanmalıdır.
Araştırmalara göre yeşil doğasına rağmen Muğla, havası en kirli illerimiz arasındadır. Akbelen’deki talan gerçekleşirse bu durumun daha da kötüleşeceği açıktır. O yüzden Akbelen’deki maden için yapılacak Çevre Etki Değerlendirmesi’nin bölgedeki diğer kömür ocakları ve Yatağan Termik Santrali, diğer madencilik ve endüstriyel tarım gibi faaliyetler ile birlikte toplam (kümülatif) etkilerini ele alacak şekilde yapılması şarttır.
Santral ve madenlerin ömürlerinin uzatılma kararı, padişah fermanlarını andıran gece yarısı kararnameleriyle değil, santrallerin o zamana kadar çevreye olan etkisi bilimsel olarak incelenerek verilmelidir. Bu tür faaliyetlerden en çok yöre halkı etkilendiği için, her uzatma kararı lokal referandumlarla halka danışılmalıdır.
Ülkemizde bugün ilkokulda olan çocuklar, bizlerin çocukken yediği bazı balıkların adını bile bilmiyor. En fazla 10 yıl sonra, bazı ağaç türlerini çocuklara ancak resimlerden gösterebileceğiz. Betonlaşma bu hızla giderse çok muhtemel ki bilim insanlarının da altını çizdiği üzere yaz mevsiminde her gün onlarca insan sıcaktan hayatını kaybedecek.
Bize “kader” deyip geçiştirilmeye çalışılan depremler, seller, heyelanlardan biliyoruz ki: Tabiat er geç intikamını alır!
Bunun bilincinde olarak, tüm baskılara rağmen Akbelen’de doğa için, miras için, memleketin bereketi için mücadele eden yurttaşları saygı ve dayanışmayla selamlıyor, “yanınızdayız” diyoruz.
HABER MERKEZİ